Göçmen asıllı iş verenlerin mağruz kaldığı bu korkunç cinayet zincirinin adresi ırkçı oluşum çıktı, hepimiz çok üzgünüz içimizdeki kızgınlık ve şaşkınlık ciddi boyutlarda.
Almanya da halen göçmenlerin bu tür olaylara maruz kalması ve Polis gücünün bu olayları çözmedeki ciddi hataları üzüntümüzü dahada katlayarak arttırmakta.
Cinayetlerin mafya ve iç hesaplaşma olması ihtimalinde duran cinayet masalarının nekadar ön yargılı olduğunun da bir kanıtı oldu ne yazıkki. Alman Polis muhbirlerinin de bu işe karışmış olma ihtimalide işin başka ‘ derinden’ korkutucu bir durumdur .
Alman basınının Döner cinayeti diye adlandırdığ bu korkuç seri cinayet olayını bile ötekileştirir tavrı, özelliklede Bild gazetesinin olayı taraflaştrması, olayın ikinci bir feci tarafıdır ki, Almanya basını başta Bild gazetesi ve kendilerini entelektüel zanneden sözüm ona yazarların ifade ettikleri ayrıştırıcı tutumu alkışlayan bir kısım Alman dostları anlamakta zorluk çekmekteyiz. Bu tür tavırlarada gene karşı durması gereken tarafın aklı selim Alman dostların olması gerektiğini düşünüyoruz.
Türk Alman Dostluk Federasyonu olarak bu ırkçı olayı kınadığımızı ifade etmek isteriz.
Ama herkesiminde genelleme yapmaktan kaçınmalarının önemini vurgulamayı görev saymaktayız. Almanyada ırkçı eğilimler olduğunu uzun süredir bilmekteyiz, ırkçılık hastalığı ne yazıkki tüm toplumların içinde küçük guruplar halinde mevcut bulunmakta. Günümüzde yozlaşmanın getirdiği yabancılaşma ve ekonomik sıkıntıların getirdiği suçlu arama alışkanlığı hep güçsüz ve de suçsuzları hedef almaktadır.
Almanyada kendilerini kanaat önderi zannedenler ve her ne pahasına olursa olsun reyting için ötekileştirmeyi sanat haline getirmiş basın kuruluşları, gerçekte Almanyaya yaptıkları kötülüğün farkında bile değiller, eğerki farkındaysalar insanlık suçu yapmaktadırlar bunun da altını iki defa çiziyorum.
Bu olaylardan sonra Federal hükümetin ve Eyalet yönetimlerinin tutumunu dikkatle izleyeceğiz, yaptırmlarının boyutlarını göreceğiz. Şu bilinmelidir ki, göstermelik tutum kendilerine güven ve oy kaybı olarak geri dönecektir, bu konudada göçmen seçmenlerin özenli ve dikkatli olmalarını önemle ifade etmek isterim. Sağ eğilimli seçmenleri kaybetmek istemeyen siyasi partileri samimiyete davet ediyoruz, SPD ve Yeşiller Partisini güç birliğine davet ediyoruz, bu sadece Berlin Muzafferlik kapısında nöbet tutmakla olacak bir şey değildir, bu olay Almanya nın sağ eğilimlerle mücadelesinde yenik düşüşünün göstergesidir, bu yenilgi aynı zamanda SPD nin ve yeşillerinde yenilgisinin kanıtıdır. Hükümet oldukları sürece ellerindeki imkanları iyi yönetmedikleri ve muhalefettede yeterli mücadele etmediklerinin göstergesidir.
Almanyada Demokrasi adına Demokrasiyi kurban edenlerin daha derin ve samimi olarak olayın üstüne gitmeleri ve bu tür Partilerin Demokrasinin geleceği adına kapatılması için mücadele etmelerini talep ediyoruz. Kendi sınırları içerisinde yaşayan göçmen halklarının, bu tür aşırı sağcılardan ve onlara alkış tutanlardan, Almanyaya daha sadık ve yararlı olduklarını hatırlamalarını Almanya devletinden talep ediyoruz. Göçmen halklarınında yaşadıkları bu korkunç olayı sadece kriminel bir olay olarak görmemelerini ve olayın sosyolojik boyutlarını dikkate alarak tüm göçmen kuruluşlarıyla temaslarını güçlendirmelerini ve güven tazeleyici yaptrımları kanıtlarıyla masaya yatırmalarını önemle talep ediyoruz.
Bu son olaylar şunu göstermiştirki; unutulmaya yüz tutmuş aşırı sağcı eylemlerin sadece timsah uykusu gibi pusuda olduğu ve en ufak ciddi kıvılcımda ateşe dönebileceğidir.
Almanya nın geleceğini tehlikeye atan en önemli unsurlardan biri olan aşırı sağcılığın kökünü kurutmanın zamanı gelmiştir. Basın özgürlüğü adı altnda gizlice ötekileştiren basın yayın guruplarnın tavırlarını gözden geçirmelerinin önemini vurgulamayı görev bilmekteyiz.
Bu olay Türk ve göçmen Almanyalılarla yerli Alman halkının ve devletinin arasındaki güven ve beraberliği açısından çok önemsenmesi gereken tarihi bir durumdur. Alman siyasetçilerinin, konuya daha samimiyetle eğilmeleri mecburidir. Bu konu sadece adli bir vakaa değildir Almanya devletinin milli güvenliğini tahrip etmeye açık sosyolojik, toplumsal piskolojik ve siyasi bir durumdur.
Türkiye Büyük Millet Meclisinden bu konuyla alakalı araştırma komisyonu kurmasını ve bu olayı ciddi bie şekilde irdelemesini talep ediyoruz.
Avrupada yaşayan Türkiyeli halk Avrupanın önemli bir kitlesidir , parçasıdır, Almanya Avrupanın en önemli devletlerindendir, Alman halkı ve Türkiyeli göçmenler arasında korkulması ve büyütülmesi gereken bir mesele yoktur, ama bu olmayacak anlamınada gelmez. Hepimizin konuya itina ile eğilmesi ve bu tür olayları ciddiye alarak duruş belirlemesi gerekmektedir.
Gerçek dürüstlüğü taşıyabilir miydik kendimize ya da dostlarımıza karşı?
Ve affeder miydik acaba dostlarımızı, eğer bilseydik hakkımızdaki hakiki düşüncelerini?
Friedrich Nietsche
Cihan Sendan
Alman Türk Dostluk Federasyonu Genel Başkanı