Dezenformasyon

Dezenformasyon, yanlış veya doğruluğu bulunmayan ve kasıtlı olarak yayılan bilgiye verilen addır. Hasmını veya rakibini rencide etmeyi, aşağılayıp küçük düşürmeyi amaçlar.
Sosyal alanda bireyleri ve toplumları yönlendirmek amacıyla, yanlış bilgi ve haber vermek için kullanılan en önemli araçlardan biridir.
Rakibi bilinçli ve planlı olarak yanlış kararlar aldırmaya yönelik olarak planlanan dezenformasyon, kitleleri kuşkuda bırakan çarpıtma bilgiler veya bu bilgilerin yanlış kasıtlı sonuçlara bağlanması yoluyla manipüle etme amacını güder.
Bazı gerçek bilgileri ve gözlemleri bazı yanlış yorumlarla, yalanlarla karıştırmak veya bazı gerçek bilginin sadece bir kısmını vererek yanlış yorumlarla bilgiye güven sağlamak/ dağıtmak yaygın bir dezenformasyon taktiğidir.
Basitçe buna, “Bilgi Çarpıtma” veya “Yanıltma Haber” de diyebiliriz.
Uzun bir müddettir Rum siyasileri takip ediyorum.
Özellikle de iktidarda olan Rum Lider Hristofyas’ı, sözcüsü Stefanos’u ve AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu’yu.
Yıllardır Ledra Palas toplantılarına katıldığım için üçünü de kişisel olarak tanırım hatta kendileri ile belli bir düzeyde dostluğum da vardır.
Rum tarafında artık sıkıntı verecek düzeye yükselerek can yakmaya başlamış olan ekonomik krize, Tatlısu (Mari) deniz üssündeki patlama sonrası yaşanan ölümler ve elektriksizlik de eklenince Kıbrıs Rum halkı belli seviyede bunalıma girmiş ve sinirler gerilmişti. Şimdi buna bir de BM gözetiminde sürdürülen müzakerelerde ve yapılan üçlü zirvelerdeki başarısızlık da eklenince Rum liderliği bayağı kötü bir sıkıntı içine düştü.
Ne Hristofyas’ın politik geleceği kaldı, ne de yılların AKEL’inin eski gücü ve inanılırlığı.
Onlar da içine düştükleri durumdan kurtulmak için çareyi Hitler Almanya’sının Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’in taktiklerini uygulamada buldular.
Goebbels 1933 yılından itibaren Nazi Almanya’sında “Milleti bilgilendirme ve Propaganda Bakanı” görevini yaptı. Tam bir dâhiydi. Konuşmakta, hitapta, yazarlıkta ve demagojide üstün yeteneklere sahipti. Stalingrad bozgunu sonrasında ilan edilen “Topyekun Savaş”ın 1945’deki teslim gününe kadarki en sadık yürütücülüğünü yaptı. Rus ordusu “Führerbunker”e yani Hitlerin ve yardımcılarının kaldığı sığınağa birkaç yüz metre yaklaşana kadar Alman halkını  “Topyekun Savaş”ın galibi olduklarına inandırmayı başarmıştı.
Aradan geçen 66 yıldan sonra Goebbels’in bayatlamış olan II. Dünya savaşı taktiklerini şimdi başta Hristofyas olmak üzere tüm Rum liderliği uygulamaya başladı.
Hem basına yanlış bilgiler sızdırarak uyguluyorlar dezenformasyon taktiğini hem de televizyonlarda, radyolarda ve meydanlarda canlı olarak konuşarak.
Son bombalarını 10 Kasım günü patlattılar.
Birebir Hristofyas’tan basına sızdırılmış bilgiye göre, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Aleksander Downer, geçtiğimiz hafta BM Güvenlik Konseyi’ni Long Island’daki üçlü zirve ve genel olarak müzakereler konusunda bilgilendirirken, isim vermeden Kıbrıs Türk tarafını “esnek olmayan taraf” olarak lanse etmiş.
Yıllarca Downer’in Türk tezlerini savunduğu iddiası ile çalmadıkları kapı, şikayet mektubu göndermedikleri hiçbir yabancı diplomat kalmamış olmasına rağmen, şimdi o iddialarını bir anda geri plana iten Rum kesimi bu aşamada Downer’in Güvenlik Konseyi’ni bilgilendirmesi sırasında üçlü zirveye katılan taraflardan birini işaret ederek, esnek olmamakla suçladığını öne sürüyor.
İddiaya göre de Güvenlik Konseyi üyeleri, yani “beşi biryerdeler”,  “suçlunun Kıbrıs Türk tarafı olduğu” izlenimini edinmişler bu konuşmadan.
İşte buna “yalan bilgi vermek” ya da “yalancılık” demiyorlar da  “Dezenformasyon” diyorlar. Bence buna “dezenformasyon” yerine “Gözünün içine baka baka yalan söylemek teorisi” dense çok daha doğru olacak.

Prof. Dr. Ata ATUN

Ata.atun@atun.com

14 Kasım 2011

Prof. Dr. Ata ATUN - ata atun 2

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir