“BÜYÜK İPEK YOLUNDA” 17. ULUSLARARASI TAŞKENT TURİZM FUARI

Ömer ATAGENÇ, Asya-Pasifik Uzmanı

İpek Yolu denildiği zaman aklımıza gelen ilk şey bu yolun uygarlık tarihindeki en önemli ticaret yolu olduğudur. Coğrafi açıdan baktığımızda ise bugün Orta Asya ülkelerinin üzerinde
bulunduğu bir bölgeyi görmemiz mümkün olacaktır. Bu yol yalnızca bir ticaret yolu değil aynı zamanda tarihi ve kültürel bir zenginliğin de merkezini
oluşturmaktadır. Buhara ve Semerkant şehirleri ise bu zenginliğin en önemli örnekleridir. Bu iki kentin tarihi ve kültürel dokusu ile sahip olduğu binlerce
tarihi eser Özbekistan’ı bölgede ön plana çıkarmaktadır. Özbekistan, sahip olduğu miras ile Orta Asya’nın kültür merkezini oluşturmaktadır. Böylesine bir
zenginlik üzerine kurulu bir devlet açısından turizm oldukça önemli bir noktayı oluşturmaktadır.

Turizm, son dönemde dış politikanın önemli argümanlarından birisi haline gelmiştir. Turizm üzerinden kurulan ilişkiler yalnızca ekonomik değil siyasi bir anlam da taşımaktadır.
Turizm yoluyla kurulan kültürel bağ ve buna bağlı olarak ziyaret edilen ülkenin sahip olduğu kültürel mirasın ziyaretçiler üzerindeki olumlu etkisi ülkeler
arasında yalnızca siyasiler bazında değil, toplumlar arasında da sağlıklı ve güçlü bir bağ kurulmasını da beraberinde getirmektedir. Kuşkusuz, toplumların
turizm yoluyla kaynaşmaları ülkeler arasındaki ilişkilerin daha sağlam temeller üzerine oturmasını da sağlamaktadır. Turizm, devletlerin dış politika araçları
içinde “yumuşak güç” bağlamında değerlendirilen bir kavram olarak yer almaktadır.

Özbekistan devletine bu açıdan baktığımızda böylesine zengin tarihi ve kültürel mirasa sahip bir ülkenin turizm politikalarının bu ülkenin dış politikasında ne anlam ifade
ettiğini tespit edebilmek hiç de zor olmayacaktır. Özbekistan devleti bağımsızlık sonrası hemen hemen her alanda attığı adımlarla güçlü bir devlet
olma yolunda çok ciddi bir mesafe kaydetmiştir. Benzer bir ilerlemeyi turizm konusunda da görmemiz mümkündür. Özbekistan turizmi süreç içinde gelişen,
sadece bölgesel değil uluslararası alanda da itibar kazanan bir noktaya gelmiştir. Taşkent yalnızca Özbekistan’ın değil İpek Yolu üzerinde kurulan
büyük bir medeniyetin de başkentliğini yapmaktadır. Sadece turistik geziler değil uluslararası fuarlar da Özbekistan’ın turizm politikasında önemli bir
yere sahiptir.

Bu bağlamda  2-4 Kasım tarihleri arasında  “Büyük İpek Yolunda Turizm” başlığı adı altında 17. Uluslararası Taşkent Turizm Fuarı gerçekleştirilmiştir. “Özbekturizm”
Milli Şirketi tarafından organize edilen fuarda 36 ülkeden 500’e yakın yabancı turizm şirketi ve acente, 100 civarında yabancı gazeteci katılmıştır. Türkiye, ilk
defa partner olarak yer aldığı bu fuara Çorum ve Ordu illerinin stantları ile katılmıştır. Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesindeki sanatçılar 2 gün
boyunca fuar alanında sahne alarak Türk müziği ve halk oyunlarından çeşitli örnekler sunmuşlardır.

Fuarın açılışında konuşma yapan BM Dünya Turizm Örgütü Üyesi Ülkelerle İlişkiler ve Hizmetler İcra Direktörü Zoltán Somogyi, Özbekistan’ın turizm potansiyelinin
öneminden ve turizm piyasasında Özbekistan’ın yükselen profilinden bahsetmiştir. Fuar kapsamında ayrıca ‘Turizmin Geliştirilmesi İçin Inovatif
Çözümler’ başlıklı seminer düzenlenmiştir. Seminerde yerli ve yabancı uzmanlar  ile  bürokratlar turizmin gelişme eğilimleri hakkında
konuşmalar  yapmış ve fikir alışverişinde bulunmuşlardır.

Özbekistan,  bağımsızlığını kazanmasından itibaren turizm sektörünün geliştirilmesi yolunda önemli mesafe katetmiş ve bu alanda ciddi bir
prestij kazanmıştır. Güney Kore’nin Gyeongju kentinde düzenlenen Dünya Turizm Örgütü 19. toplantısında, Özbekistan’ın 2011-2015 yılları için örgütün İcra
Kurulu üyeliğine seçildiği bildirildi. Özbekistan’ın örgütün İcra Kurulu üyeliğine seçilmesi, Büyük İpek Yolu’nu kapsayan geniş bir coğrafyada turizmin
gelişmesine ve icra kurulunun çalışmalarına olumlu katkıda bulunacağını söylemek mümkündür. 2004 yılında ülkenin Semerkant şehrinde Dünya Turizm
Örgütü’nün Bölge Ofisi kurulurken, söz konusu bölge ofisi Büyük İpek Yolu ülkelerindeki ulusal seyyahlık kuruluşlarının faaliyetlerini de koordine
etmektedir.

5 Ocak 1998 yılında ‘İpek Yolu Büyük Diyalog Yolu’ etkinlikleri çerçevesinde Semerkant’ta UNESCO yardımlarıyla ‘Orta Asya Araştırmaları
Merkezi’ faaliyete geçmiştir. Merkezin açılışını dönemin UNESCO Genel Direktörü Federico Mayor yapmıştır. Bu merkezin hedefi, Orta Asya milletlerinin tarihini,
geleneklerini ve kültürlerini araştırmak, kitaplar hazırlayıp yayınlamak, bu doğrultuda seminerler ve konferanslar düzenlemektir. Merkeze, Özbekistan,
Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkiye, İran, Pakistan, Güney Kore, Moğolistan ve Ermenistan üyedirler.

Doğu-batı uzantısındaki tarihi İpek Yolu güzergâhında yer alan Özbekistan’da  4 binden  fazla tarihi ve kültürel eser bulunmaktadır. Özbekistan, dünya genelinde en fazla tarihi esere sahip olan ilk 10 ülke
arasında yer almaktadır. Bunun dışında turistler Karakum ve Kızılkum sahrasında trekking, at üzerinde geziler, karla örtülü Tanrı Dağları’nın batısında kayak ve heliskiing yapabilmektedirler. Ayrıca dağcılık, milli ormanlar ve sağlık merkezleri de turistlerin ilgisini çekmektedir. 2010 yılında ülkeye gelen turist  sayısı  %7’ye yakın oranda artarak 1 milyona ulaşmıştır. Özbekistan’a gelen turistlerin %60’ı Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden, %25’i Asya ve Amerika , %15’i de Rusya’nın ilk sırada yer aldığı Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerinden gelmiştir. Şu anda yılda 2 milyon turist ağırlama kapasitesine sahip olan Özbekistan’ın, 2012′ de turist sayısını  %30 artırarak 1 milyon 300 bine çıkarmayı
hedefleniyor. Özbekistan’da hâlihazırda 260 otel, 700 dolayında da turistik acente bulunmaktadır. Öte yandan Özbekistan, turizmini canlandırma adına başkent Taşkent ile ülkenin tarihi kenti Semerkant arasında hızlı tren projesini Eylül ayında hayata geçirmiştir. Hızlı trenin faaliyete geçmesiyle birlikte 5 saat süren Taşkent-Semerkant hattı 2 buçuk saate inmiştir.

Özbekistan bağımsızlığına kavuştuktan sonra, halkının zengin kültürel ve manevî mirasının korunması ve araştırılması Devlet Başkanı İslam Kerimov’un önderliğinde
devlet politikası haline getirilmiştir. Geçen yirmi yıl içinde dünya uygarlığının gelişmesine büyük katkı sağlayan atalarımız İmam Al-Buhari, İmam
At-Termizi, İmam Maturudi, Bahauddin Nakşbend, Burhoniddin Margilani, Abldulhalık Gucduvani, Hoca Ubaydullah Ahrari-Veli, Amir Temür gibi unutulan
büyük atalarımızın isimleri yeniden topluma kazandırılmıştır. Günümüzde 4 binden fazla arkeolojik anıt devlet koruması altına alınmış, binden fazla
mimari eser yeniden yapılandırılmıştır. Bunun yanısıra Özbek medeniyeti ve geçmişini anımsatan tarihi binalar restore edilmiş olup İmam Al-Buhari, Al
Fergani,  At Termizi, İmam Matürüdi türbeleri tamir edilmiştir. Buna ek olarak Amir Temur ve Temuriler müzesi, Şehidler Müzesi ve Meydanı gibi tarihi ve çağdaş Özbek mimari kültürünü
yansıtan yeni ziyaret kompleksleri inşa edildi. Gerçekleştirilen bu faaliyetler pek çok dünya ülkesi ve uluslararası örgüt tarafınca tanınmış ve takdir
edilmiştir. İslam Konferansı Örgütü’nün Kültür, Eğitim ve Bilim Araştırma Merkezi’nce (ISESCO) kabul edilen karara göre 2007’de Taşkent’in ‘İslam Kültürü
Başkenti’ olarak ilan edilmesi Özbekistan’ın İslam uygarlığına olan katkısının dünya kamuoyu tarafından benimsenmesinin de göstergesi olmuştur .

Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov 2006 yılının Ekim ayında bir teşekkür göstergesi olarak UNESCO’nun üstün şeref madalyasıyla
ödüllendirilmiştir. Büyük atalarımızın doğum yıldönümü kutlamaları UNESCO himayesinde gerçekleştirilmiştir.  Büyük bilim ve devlet adamı Mirza Ulugbek’in
600üncü (1994), devlet adamı ve komutan Emir Temur’un 660ıncı (1996), Hadis-i Şerif’lerin Sultanı ve büyük düşünür El-Buhari’nin 1225inci ve büyük
alim El-Fergani’nin 1200üncü doğum yıldönümü (1998), ‘Avesta’ eserinin 2700. yıldönümü (2001), ‘Alpomış’ destanının 1000. yıldönümü (2001), Özbek milletinin
büyük evladı Celaleddin Manguberdi’nin 800üncü (1999), İmam Maturudi’nin 1300üncü,  El-Merginan’ın  910uncu (2000),  Abdulhalık Gucduvani’nin 900üncü (2003), Hoca
Ubaydullah Ahrar-i Velin’nin 600üncü doğum yıldönümü (2004) ve Mamun Akademisi’nin 1000inci  kuruluş yıldönümü (2006) UNESCO’nun etkinlikler listesine eklenmiş ve dünyada çapında
kutlanmıştır.

Ayrıca UNESCO kararı ile belirlenen pek çok tarihi kent de kendi kuruluş yıldönümlerini kutlamıştır.
1997’de  Buhara ve Hiva şehirlerinin 2500üncü, 2002’de Termez’in 2500üncü, 2006’da Karşı’nın 2700üncü, 2007’de
Semerkant’ın  2750nci, 2007’de Margilan’ın 2000inci  yıldönümü ve 2009’da Taşkent’in 2200üncü kuruluş yıldönümünü kutlanmıştır.  Ayrıca
Buhara, Hive, Semerkand ve Şahrizabz gibi ünlü kentler, Bilimler Akademisi’nin Al Beruni adındaki Şarkşinaslık Enstitüsü’nde korunmakta ve
incelenmekte olan tarihi el yazmaları ve Özbekistan Dini İşler Başkanlığı’nca saklanmakta olan Hazreti Osman’ın Kur-an’ı, UNESCO tarafından “Dünya Kültür
Mirası” listesine eklenmiştir. Bu yıl büyük şair, düşünür, Özbek klasik edebiyatının temelini atan Alişer Nevayi’nin  doğumunun 570üncü  yılı Özbekistan’da, Türkiye’de ve birçok ülkede
geniş çapta kutlanmakta, O’na atfedilen bilimsel konferanslar ve şiir günleri düzenlenmektedir.

Türkiye’den Özbekistan’a yönelik turistik geziler henüz yeterli seviyeye gelememiştir. İkili ilişkileri
giderek gelişen bu iki ülke açısından turizm oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Özbekistan bu konuda Türkiye’den ciddi bir beklenti içindedir. Turizmin,
Türkiye-Özbekistan ilişkilerinin temel dinamiklerinden birisi olduğunu söylememiz mümkündür. İki kardeş milletin karşılıklı ziyaretleri, hiç kuşkusuz,
ilişkilerin gelişmesine büyük ölçüde katkıda bulunacaktır. “Turizm diplomasisi” adını verebileceğimiz bu yeni diplomasi türü, Türkiye-Özbekistan arasındaki
ilişkilerin gelişmesine ve tarihsel kardeşlik-dostluğun daha sağlam temeller üzerine oturtulmasına da katkı sağlayacaktır.

Ömer ATAGENÇ, Asya-Pasifik Uzmanı - turizm

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir