İnsanlığın dayanışma ve paylaşma hislerinin yaşamda egemen olmasının ibreti bir bayram daha geride kalırken ardında birbirine ilintili esaslı olaylar sürüyor. Fransa/Cannes’da dünyanın en nüfuzlu ekonomilerinin G-20 Zirvesi, Rusya doğal gazını Avrupa’ya dağıtacak Kuzey Akım boru hattının devreye girmesi etrafında kopan doğal gaz savaşı, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun İran’ın nükleer programının askeri boyutuyla ilgili açıklamasının İsrail hükümeti üzerinde karar almayı sağlayıcı etki yaratması ve bu fırtınada Türkiye’nin islamcı ve otoriter iktidarının yeniOsmanlı siyasetiyle bir meçhule sürüklenişi yarınlara ışık tutuyor.
*
ABD ekonomik krizlerinin önüne geçmek üzere askeri sanayisiyle diğer sektörlerini ivmeleyen -bu suretle, rezerv döviz doları güçlendiren, ülkelerin güçlü doları satın almasıyla finansal sistemini ve ekonomisini etkili kılan yolunun sonundadır,yaptığı savaş harcamalarının külfetini artık kaldıramıyor.Amerikalının öfkesi giderek kabarırken Bank of America,CitiBank,Chase,Wells Fargo gibi dev bankalardan paralar çığ gibi çekiliyor ve daha küçük bankalara,kredi birliklerine yatırılırken usul usul ABD finansal dengeleri mi değişiyor?
2008 küresel krizin faturasının kamuya yüklenmiş olması ardından Avrupa’lı kimi ülkede yeniliberalizmin ekonomi politikasını belirleyen döviz kuru yönetimi, para politikası ve maliye politikalarında;döviz kurunu ayarlayamayan, faizlerini belirleyemeyen,maliye politikalarında da bütçe açığı sınırını koruyamayan ve Avrupa bütçesiyle sorunlarına çözüm bulamayan ulusal hükümetler tahvil piyasalarının kucağına düşmüşlerdir.Borçlar ve bütçe açıkları büyürken Avrupalı işsizlik ve yoksullukta nereye gidiyor?
*
G20 Cannes Zirvesi Avrupa’da borç krizinin önüne geçmek ve küresel ekonominin yeniliberalizm boyutuyla büyüme,yatırım ve istihdam sorunlarına çözüm bulmak üzere toplanmıştır.Yunanistan’ın 10 yıl içinde sert bir ekonomik programı kabul etmesi karşılığında özel bankalara olan devlet borcunun yüzde 50 kadarının bağışlanması kabul edilmiş-ne ki, kaynakları belirli Avrupa’nın borç krizlerine çözüm bulunmazsa dünya ekonomisinde artış beklenmemektedir.O nedenle AB dönem başkanı Nicholas Sarkozy kişi başına geliri 40 bin doların üzerinde olan Avrupa’nın umudunu kişi başına geliri 5 bin dolar olan Çin’in,1500 dolar olan Hindistan’ın himmetine bağlıyor!
*
Elbette küresel piyasaların başlıca rezerv dövizlerinden biri olan Euro’nun korunması gereklidir.Rusya yardım miktarının her ülkenin Uluslararası Para Fonunda(IMF) üstlendiği oranda olması gereğini savlıyor.Fakat Avrupalı bankalara sermaye aktarımı ya da AB ülkeleri kağıtlarının satın alınması hususunda daha fazla yardım için IMF’ye daha çok para sağlayacak mekanizmalarla rezervlerinin çoğaltılması ve karşılığında Çin gibi IMF’de daha çok söz hakkı istiyor.
Çin daha istikrarlı ve krize karşı daha dayanıklı uluslararası para sisteminin oluşturulması ve uluslararası finansal denetimin sürekli güçlendirmesinden yanadır.Ticari faaliyetlerde emtia fiyat istikrarıyla dünya ekonomisindeki büyümenin hızlandırılması arasındaki dengenin güçlendirmesi için uluslararası enerji ve tarım teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik ileri bir sistem kurulması-bu suretle,adil ve rasyonel bir uluslararası ticaret sisteminin oluşturulmasını istiyor.
*
Böylesi talepler G20 Cannes Zirvesi ardından küresel ekonominin yeniliberalizm boyutuyla büyüme,yatırım ve istihdam sorunlarına çözüm bulunmasına dair umutların tükenmesine yol açıyor -ki; Çin,Rusya ve Hindistan, Brezilya’da esasen G20 platformunun meşruiyetini uzun süredir tartışıyor!
*
Çünkü ABD ve Avrupalı müttefikleri dünya enerji kaynaklarının azaldığının bilinciyle ya küresel tüketimin azalması konusunda anlaşma yapmalıdırlar ya da ekonomik,siyasal ve askeri potansiyellerini kullanarak dünyada ki kaynakları denetim altında tutmalıdırlar.Tüketimin sınırlandırılmasını istemedikleri için ikinci yoldan hareket ediyorlar ve Ortadoğu’dan, Güney Kafkasya, Güney Hazar ve OrtaAsya’da kaynaklara el koymak ve güvenliği sağlamak üzere-şimdilerde,Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerini sarsıyorlar. Bu suretle emtia fiyatlarının artacağı ve likiditenin artmasıyla ABD ve Avrupa ekonomisinin canlanmasına engel olan korumacı politikalarıyla Çin ekonomi politikasında etkili olmayı da hedefliyorlar.
Fakat Rusya; boru hatları üzerindeki rekabetinde Ortadoğu’da, Orta Asya’da nüfuz oluşturabildiği taktirde yeniden süper güç olmanın mücadelesini yürütmektedir!
*
Rusya Avrupa’ya biri Kuzey diğeri Güney Akım boru hattıyla doğal gaz aktarmak hedefindedir. Kuzey Denizi üzerinden Avrupa’ya doğal gaz aktaran Kuzey Akım boru hattı sorunsuz devreye alınmak üzeredir-fakat,Rusya’nın Avrupa’nın güney doğusunun enerji ihtiyacını karşılamak üzere Karadeniz üzerinden Bulgaristan’a, oradan da Güney Avrupa’ya dağıtmayı planladığı Güney Akım boru hattında yoğun bir savaş yaşanıyor.
Çünkü ABD ve müttefiki Avrupa dünyanın en büyük doğal gaz rezervinin bulunduğu Hazar Denizi kaynaklarını Rusya’yı devreden çıkaran,Türkiye üzerinden Nabucco boru hattından almak istemektedir.Ne ki ABD’li,İtalyan, Fransız hissedar firmaların karşısında Avrupa’nın doğal gaz ihtiyacının karşılanmasında en ön firma Alman BASF/Wintershall Güney Akım boru hattına destek vermesi Avrupa’nın büyüme,yatırım ve istihdam sorunlarına çözüm bulunmasında bir yol ayrımına mı işaret ediyor? Üstelik Nabucco boru hattını doldurmak için İran gazına ihtiyaç bulunuyor!
*
Dünyanın en büyük 2.petrol ülkesi İran İslam Cumhuriyetinin nükleer teknolojiye sahip olması halinde-bilhassa,ABD’nin çıkarlarını dengeleyeceği kabul ediliyor.Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu İran’ın nükleer silahları dizayn etmek ve bazı parçalarını denemek üzere faaliyette bulunduğunu rapor etmektedir.Raporun tartışmaya açılacağı 17-18 Kasım öncesi İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres,”İran’ı izleyen bir çok ülkenin istihbarat servisleri endişeleniyor ve yöneticilerini İran’ın bir atom silahı elde etmeye hazır olduğu yönünde uyarıyor.Yükümlülüklerini yerine getirmek için bu ülkelere bakmak gerek”diyor.
Fransa,”Yaptırımları sürdürebiliriz.İran üzerinde baskıyı artırmak için ambargoyu daha da ağırlaştırabiliriz,İsrail’in saldırıya uğraması halinde İsrail’in yanında yer alırız”yanıtını verirken,Şimon Peres,”İran’a karşı bir askeri harekat olasılığı diplomatik bir seçenekten daha yakın”tehditini savuruyor.
Rusya ve Çin Uluslararası Atom Enerji Kurumunun gerilim arttırıcı bir kaynak haline dönüştüğü inancındadır…
*
İsrail İran’da bir anda başlıca birkaç nükleer tesisi vurma kabiliyetine sahiptir.Fakat füze saldırıları ve bombardımanlarla İran hedeflerine karşı daha geniş saldırı için ABD den silah yardımına ve Irak hava sahasına ihtiyacı bulunuyor. İran’ın daha çok sayıda tesisinin vurulması için Ortadoğu’da büyük bir savaşın göze alınması gerekiyor.Ancak ne olursa olsun İsrail’in İran’ın nükleer silah yapmasına olanak tanımasına olanak verilmiyor…
*
Sanki bayramların ibreti yaşanmayınca küresel bir hesap noktasına gidiliyor gibidir. Ya devletlerin zenginleri şımartmaktan vazgeçerek dayanışmacı,paylaşmacı kültürün sağlanması temin edilmeli ya da hesaplaşılmalıdır.
Tüm zorluklara rağmen küresel tekellerin,spekülatörlerin,vurgunun ve talanın şımarıklığının Sosyal Devlet uygulamasının tarihi birikiminin kullanılarak diplomatik kaynaklarla çözülmesi gerekiyor ya da İsrail’in bir şekilde İran’ı vurması olasılığı ile büyük bir savaş!
Ne ki tüm çözüm olanaklarında yurttaşların ceplerinden alınanlar borçluya transfer ediliyor-öyleyse iş,kimin yurttaşlarının faturayı ödeyeceğinde -bugün düğümlenmiyor!Çünkü İslam ülkeleri yurttaşları faturayı ödemekte ön sırada bekliyor.
Tam bu noktada ABD,İsrail ve batılı müttefikleri adına çalışan ve süper güç olmak hayaliyle öykünmeci,kibirli ve cüretkar iktidarıyla Türkiye’nin tarihin en büyük sopasını yiyeceği saate mi yaklaşılıyor-ya Maazallah!