Kıbrıs’ın Atatürk’le, Atatürk’ün de Kıbrıs’la olan ilgisi ve bağı pek dile getirilmez, bu nedenle de pek bilinmez.
Ada 1878’de İngiliz idaresine geçmesine rağmen Kıbrıslı Türklerin Anadolu ile bağları hiç kopmamış, tam tersine daha güçlenmiş.
Bu bağın gücü özellikle Kurtuluş Savaşında tam olarak ortaya çıkmış.
Kıbrıs’taki yerel Türk gazetelerinin teşvik ve kampanyaları sonucunda, adadaki «İngiliz Sömürge Hükümetine» rağmen adanın her köşesinde Anavatan Türkiye’ye yardım seferberliği başlatılmış ve birçok gönüllü Kıbrıs Türkü de Kurtuluş Savaşına katılmak üzere Anadolu’ya gitmiş.
Kıbrıslı Türkler, İstanbul’u işgal eden düşmanın topraklarında yaşamalarını sürdürmelerine rağmen her tür cezayı göze alarak Anadolu’daki Türk halkına yardım için canla başla çalışmışlar.
Ulusal Kurtuluş Savaşının başlaması ile birlikte Kıbrıs’ta tüm Türk kurum, kuruluş ve kulüpleri bir araya gelerek “Muhacirini İslamiye’ye Yardım Cemiyeti” adlı bir üst kuruluş meydana getirmişler ve bu kuruluş vasıtası ile yardım kampanyaları düzenlemeye başlamışlar. 1920 ile 1922 yılı arasında Yunan zulmüne uğrayan Türk halkına ve bu zulme kahramanca karşı koyan Kuvay-ı Milliye’ye yardım için gönüllü gençler/kadınlar tarafından 22 civarında piyes ve müsamere düzenlenmiş. Hem de sahne yokken, para yokken, savaş yılları devam ederken…
Oynanan oyunlardan, düzenlenen açık artırmalardan ve toplanan bağışlardan elde edilen 600 Sterlin “Muhacirın’ı İslamiye Cemiyeti” kanalı ile Anadolu’ya, Atatürk’e gönderilmiş.
Bu işe çok bozulan İngiliz Sömürge Yönetimi Hürriyet ve Terakki Kulübü’nün 25 Mart 1920’de verdiği müsamerenin hasılatı olan 320 sterlinin 270 sterlinden oluşan ilk partisinin Anadolu’ya gönderilmesini yasaklayınca, para bir Kıbrıslı Türk’ün cebinde Londra’daki Hilal-i Ahmer Cemiyeti (Kızılay) aracılığı ile gönderilebilmiş.
Kurtuluş savaşında kahramanlık gösteren Kıbrıslı Türklerden Atatürk’ün elinden nişan alan ve soyadı takılan Kıbrıslı Türkler de var.
Mülazim Tahir Bey: Stratejik önemi olan bir tepeyi iki makineli tüfekle ve 15 neferle 15 gün hiç bir yerden yardım görmeksizin müdafaa ederek düşmanın ilerlemesine mani olmuş.
Dr. Binbaşı Osman Necmi Bey: Kurtuluş Savaşı ve Sakarya Harbinde yararlıklar göstermiş.
Osman Bey istiklal Cidaline de iştirak etmiş ve Sakarya Harbinde bulunmuş. 1921 senesinde kendisine İstiklal Madalyası verilmiş.
Fatih Güvendiren Bey: Milli Mücadele esnasında Eskişehir Mutasarrıfı olarak büyük hizmetleri görülmüş, beyaz şeritli istiklal madalyası ile onurlandırılmış, soyadını da Atatürk vermiş. Atatürk tarafından uygulamaya konan devrimlerin başarılmasında, Kastamonu ve Bursa valisi sıfatıyla önemli rolü olmuş.
Harf Devrimi, Kılık- Kıyafet Yasası, Soyadı Devrimi vb. gibi değişiklikler yasa gerektirmediği için Kıbrıslı Türkler tarafından derhal uygulamaya konmuş. Dil encümeni kararından sadece 3 ay sonra 23 Ağustos 1928’de Lefkoşa’da toplanan Kıbrıs Türk Öğretmenler Cemiyeti Kurulu, Türkiye’de Latin Harfleri kabul edildiği zaman bunun Kıbrıs’ta da kabul edilmesini karara bağlayarak eğitimde yeni harflerin kullanılmasının ilk adımını atmış, İngiliz Sömürge Yönetiminin tüm baskısına rağmen.
Kıbrıs’ta basının öncülüğünü yapan Söz gazetesi sahibi Mehmet Remzi Okan’ın Almanya’dan sipariş edilen yeni Latin Harfleri’ni almak için İstanbul’a gittiğini işiten Atatürk bu girişimden çok memnun kalmış ve Söz gazetesinin yeni Latin Harfleri siparişinin parasının ödenmesi için talimatını vererek desteğini/ mutluluğunu bu şekilde ortaya koymuş.
Kıbrıs Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından daima önemsenmiş ve bu önem birçok kez büyük önderce açık bir şekilde vurgulanmıştır.
Atatürk’ün Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 1930’lu yıllarda Antalya bölgesinde yaptığı bir tatbikatta söylediği “Efendiler, Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece bu bölgenin ikmal yolları tıkanmıştır. Kıbrıs’a dikkat ediniz. Bu Ada bizim için çok önemlidir.” sözleri ile Kıbrıs adasında meydana gelen 1931 Rum isyanlarından sonra Ankara’ya gelen ve kurulacak olan mukavemet hareketi için yardım isteyen bir Kıbrıs Türk heyetine o günlerin zor ekonomik koşulları altında büyük bir maddi yardımda bulunması, ATATÜRK’ün Kıbrıs adasına bakış açısını göstermekte.
Günümüze kadar da bu bakış ve değerlendirme hiç değişmediği gibi aksine daha da arttı.
Prof. Dr. Ata ATUN
ata.atun@atun.com
11 Kasım 2011
NOT: Makalede “Atatürk Döneminde Türkiye Kıbrıs İlişkileri (1919-1938)”, Sabahattin İsmail, Ergin Birinci, Akdeniz Haber Ajansı Yayınları, s.3-27’deki bilgilerden faydalanılmıştır.