Evde oğlumla matematik çalışıyoruz. “Problemi anlamadan çözemezsin” diyorum ona. Başıyla beni doğruluyor.
Çocuklar bile biliyor çözüm için “anlamak” gerektiğini de büyüklere ne demeli?..
Çözümün anahtarı “Analarını ağlatacağız” sloganı olmuşsa, ortaçağdan bir adım ileri gidemediniz demektir.
Bırakın analar ağlamasın…
***
Anlamayacaksın, anlamamakta direneceksin, çocuklarını telef ederek iktidarda kalacaksın. Kürt sorununun adını bile koymakta yıllarca direneceksin, görmezlikten, duymazlıktan geleceksin ve dünyanın bugün geldiği noktada dinsel aidiyet üzerinden çözebileceğini sanacaksın…
Misyon var da, hani nerede vizyon?
Küreselleşmenin buldozer gibi ulus devleti ezdiği bir yüzyılda yaşadığını fark etmeyeceksin. 80 yılın, uluslaşma süreci için yetersiz olduğunun bilincine varamayacaksın… Bu arada sınırların çöktüğünü, bugünün dünyasında tek başına ülkelerin bırakalım küreseli, bölgesel aktör bile olamayacaklarını kabul etmeyeceksin. Elindeki kaynakların hiçbirine artık tek başına senin sahip olmadığını da unutacaksın. Dünya ekonomisinin değişen denkleminde oluşan yeni ekonomik sınırları göz ardı edeceksin…
Bölgeye yatırım yaparak sorunu çözeceğini sanacak kadar saf olacaksın. Dünyanın değiştiğini, etnik kimlik taleplerinin yükseldiğini kabul etmeyeceksin…
Ülkenin resmi dilini öğretemediğin insanlardan nece konuşmalarını bekleyeceksin?
Her yerde olduğu gibi ülkenin doğusunda ve güneydoğusunda da anadilin aktarıcısı olan kız çocuklarının okula gönderilmesi yeni aklına geldiyse, niye bu kadar geç kaldığını sorgulamayacaksın… Yörenin çocukları dağa çıkmayı bir yaşam biçim olarak seçtiklerinde “Neden” diye sormayacaksın. Köyler boşaltılırken ve yüz binler büyük şehirlere akın ederken bunu sıradan bir kentleşme süreci içinde ele alacaksın…
Neden? Neden? Neden?
Askerinin kafasına çuval geçirdiklerinde bunun neyin başlangıcı olduğunu kavramayacaksın. Vizyonsuzluğunu ispat edip Kuzey Irak’ta meydanı Amerikalılara bırakacaksın. Biz o batağa karışmadık diye sevinecek, bu yüzden Avrupa bizi övdü diye de kurumlanacaksın…
Sonra da batak neymiş gösterecekler sana.
***
Anadolu halklarından Sümerler, yanlış davranışlarını kadere bağlamak istediklerinde “Kötü bir yıldızın altında doğmuşum” derlermiş.
Sümerler gibi bahane aramayalım, 1923’te biz parlak bir yıldızın altında doğduk. Bizi sarmalayan şiddet söyleminin yıldızımızı söndürmesine izin vermemek kendi elimizde. Demokrasiden yana olanlar, barış süngülerini indirmeyin.
Hakkâri faciası bir kez daha gösterdi ki bu savaşın durması gerek.
Oyuna gelmeyelim. 90’lı yıllarda seyrettiğimiz topyekûn savaş filmini tekrar görmek için locada yer ayırtmayalım. Demokrasiden ve özgürlükler yolundan vazgeçmeyelim.
Tıpkı Karun diye de bilinen Lidya’nın son kralı Krezüs’ün dilsiz oğlu gibi dilimiz çözülsün artık… Dilsiz oğul, babasının kellesini uçurmaya hazırlanan İranlı askere bağırmış:
“Asker, o Krezüs!”
Bir yanıt yazın