CEMAATÇİ DEVLETİN SAVAŞI
Silah;matematik,fizik,kimya,biyolojiden hareketle yakıt,metal,optik,kimya,elektrik, elektronik, bilgi ve iletişim gibi teknolojilerden, istihdamı ise akıldan bilgiden gelişiyor ve yüksek teknolojilerin tetikleyicisi olarak sadece orduların değil ülkelerinin de gelişmişlik düzeyini belirliyor.Asker o nedenle toplumların dönüşümünde öncüdür.Askerin öncülüğü toplumun yaşam güvenliğindeki sorumluluğundan ve bu sorumluluğuna dair oluşturduğu güven ve itimattan besleniyor.
Bu noktada uluslararası çıkarlar gelişmekte olan Türkiye’nin değişiminde orduyu hedef almıştır.Ordu demokrasi kisvesi altında yıpratılmış ya da toplumun mütedeyyin kesimlerine din karşıtı olarak gösteren propagandalarla çoğulculuğu engelleyen bir kurum olarak gösterilmiştir.
İslamcılığın demokrasiye aykırı olmadığı öngörüsü, bütün varlıklara mutlak hakim Allah katından hareketlenilen ve hakimiyet O’na ait olduğuna göre kutsalmışcasına- mesela;uluscu ve Atatürk Milliyetçiliği gibi esaslarıyla belirlenen bir devletin olamayacağı vurgusu,siyaseten bu hakimiyetin müslüman halklar tarafından kullanılacağı düşüncesi-şimdi,Türk Devletinin dönüşmesine yol açıyor.
*
Nitekim Fethullah Gülen, bir zamanlar Cumhuriyet Baş Savcısının iddianamesinde lâik,demokratik ve sosyal hukuk devleti Türkiye Cumhuriyetini sona erdirip yerine şer’i yasaların hakim olduğu İslam devletini kurmak için okullarında beyinlerini yıkadığı gençlikle oluşturacağı toplumu planlayan kişidir.Zamanla o gençlik yetişmiş; Polis Okulları,Akademilerden -bugün,merkezi,yerel ve özerk idareler ve yargı,siyasi partiler,üniversiteler,medya, büyük bir islami sermaye ve kısmen ordu üzerinden Arap İslam ülkelerine genişleme istidadı göstermektedir.
*
Sağladığı büyük güçle Fethullah Gülen,TSK’ya,”Her on senede bir, binlerce insanı ezmiş, zindanlara atmış, sürgünlere yollamıştır” diyerek eleştiri getiriyor.”Otuz senedir dağdaki bir avuç şakînin hakkından gelemiyorsun. Bir avuç eşkıyanın hakkından gelin, lokalize edin, kuşatın onları toplum üzerindeki tesirlerini kırın, topluma emniyet ve güven vaad edin, baskı altında dağa gitmelere meydan vermeyin” diyor!
*
Ne ki Fethullah Gülen’in cemaatleştirdiği devlet aygıtı anayasada idarenin bütünlüğü ilkesine rağmen Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da da belediyeler,özel idareler,yatırım ajansları ve köy idarelerinde yandaşlık yönetimiyle önce yandaşlara sağlık,konut,eğitim,güvenlik,sosyal güvenlik,sosyal hizmetler gibi kamu hizmetleri sunmaktadır.
Bu noktada bir devlet projesi olarak öne sürülen “Kürt Açılımı”,ayrılıkçı Kürt hareketiyle devletin yetkili birimleriyle yapılan görüşmelerle giderek muhataplarının islami-liberal yapı tarafından yok edilmeme refleksini geliştirmiş ve yerleşik konuma oturtmak istenen “Kürt Kimliğine Özgürlük” talebine dönüşmüştür.
Bu suretle uluslararası çıkarların adamı Fethullah Gülen’in hem Türkiye hem İslam ülkelerine yönelik yeniOsmanlı kurgusuna rağmen, ayrılıkçı Kürtler kendi coğrafi alanlarında,”konfederal anayasa,ulus,vatan,siyaset” konseptine yükseldikleri andan itibaren Kürt sorununa endeksli olmaktan çıkmış kabul ediliyor…
*
Bu ya da bölgesel başka çıkarlar nedeniyle Fethullah Gülen’in cemaatleştirdiği devlet, ayrılıkçı Kürt Hareketine askeri ve polisiyle operasyonel,hukuki,siyasi ve ekonomik savaş açmıştır.Fakat TSK ve emniyet güçlerinin sahip olduğu her türlü teknolojiyi kullanarak yaptığı operasyonlarda kullandığı silahlar tartışma konusudur. Çukurca’da TSK’nın muhatabını önce gazla bayılttığı sonra Napalm bombasıyla yaktığı iddia ediliyor.TSK’nın yasaklanmış kimyasal ya da napalm silahı kullandığına dair bir kanıt, Batı’nın demokratik hakları peşinde isyan ettiği savında azınlık bir halka karşı herhangi bir kural,kaide ya da hukukun tanınmaması anlamına geliyor-zaten,insanlığa da yakışmıyor!
*
Cemaatçi devletin AKP hükümeti yeni Anayasa’da yer alması beklenen demokratikleşme çabalarının neler olduğuna dair hiç renk vermemektedir.YeniCHP ise yine kontrpiyeye düşmüş ve Anayasa öncesinde -mesela,Türkiye’de bilinen 113 toplu mezarda, ölü sayısının 1538 olduğu ve bunların 1993-1996 döneminde devletin hukuk dışı faaliyetlere yöneldiği ve yargısız infaz gibi uygulamalarının sonucu olduğundan hareketle TSK’dan Türkiye Cumhuriyetini ağır töhmette bırakabilecek,ayrılıkçı Kürt Hareketinin yolunu açacak, Türkiye’yi BM’in tarihin her döneminde insanlık için iğrenç bir suç saydığı soykırım suçlamaları önüne yatıracak,”Hakikatleri Araştırma ve Anayasa Komisyonu”nun kurulmasını istiyor.
*
Bu aşamada Fethullah Gülen cemaati devletinin Çukurca operasyonları tartışmanın odağına oturuyor.Ya Hakikatleri Araştırma ve Anayasa Komisyonu çalışmalarına bu noktadan başlanacak ve soruna BM dahil olacaktır ya da ayrılıkçı Kürt Hareketinden intikam alınıp böyle bir komisyon hiç kurulmayacak ve Anayasa yeniOsmanlı konseptiyle hazırlanacaktır.
*
Fethullah Gülen,”Otuz sene değil, on sene evvel bile ülkeyi idare edenlerin aklı bu işe erseydi ve bunlar bugüne kadar gerektiği ölçüde yapılabilseydi, bugün o problemler kökünden kurutulamasa da en aza indirilmiş olacaktı.Toplumun ruhuna girme yolları açılmalı, kardeşlik ruhu yeniden canlandırılmalıdır.Bizim en büyük problemimiz, bizi birbirimize bağlayacak tutkal mahiyetindeki çok önemli bir dinamik olan dini değerlendiremeyişimiz olmuştur” diyor!
*
Mustafa Kemal gerçeği gösteriyor:”En doğru ve en hakikî tarikat,medeniyet tarikatıdır”diyor.
*
Bendeniz,Kurban Bayramının büyük Türk Ulusuna hayırlara vesile olmasını ve bayramın ertesinde yeniden beraber olmak umuduyla sağlık ve mutluluklar diliyorum,Efendim.