SİNİR ÖTESİ
Hüseyin MÜMTAZ
Çukurca
baskınından sonra yapıldığı duyurulan, bitişi ise nedense gürültüye getirilen
“Sınır Ötesi Harekât” tam bir “sinir ötesi” hâle geldi.
Konuyu
uzatmayacaktım ama İran’a giden Mesut Barzani’nin, İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber
Salihi ile görüştükten sonra söylediği şu sözler fevkalâde canımı sıktı:
“Irak topraklarına hiçbir Türk askeri giriş
yapmadı” .
Buyur burdan yak..
Ve ekliyor Barzani; “İran Cumhuriyeti’nin yardım ve
katkılarıyla, Türkiye ile PKK sorununun çözümü için çalışıyoruz”.
Burada
artık tekrarlamanın âlemi yok ama son yazılarımızı okuyanlar; sonradan telaşla
yapılan mahcup “Yok Vallahi girmedik” tarzı tevil gayretlerine rağmen memleketin
ilgili/ilgisiz “fakat yetkili” bütün ağızlarının ve “nihayet” “ilgili kurumun”
basın açıklamalarının, Kazan Vadisi operasyonunun “sınır ötesine de” uzandığını
ifade ettiğini hatırlayacaklardır.
Nereden
bakılırsa bakılsın; hiç istemeseniz bile en ufak bir bilgi kırıntısının bile
“edinilip” saliseler içinde dünyanın öteki ucuna “ulaştırıldığı” bu digital
çağda “Halkla ilişkiler ve halkı bilgilendirme” konusunda bize reva görülen bu
acemiliğin hangi amaca hizmet ettiğinin anlaşılır tarafı yoktur.
Bazıları
10 yıldır ben Barzani ve Talabani için “bu coğrafyanın en büyük –oryantal-istleri”
dediğim için kızıyorlar ama aşağıda okuyacaklarınız İran’da söylenilen
yukarıdaki sözlere şapka çıkarttıracak cinsten.
Irak
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi TRT Haber’de yayınlanan bir programda
Ahmet Böken’in sorularını cevaplarken “PKK’nın operasyonları Irak
topraklarından yaptığı çok açık. Türkiye, Irak topraklarına elbet operasyon
yapabilir. Ancak, gerektiği zaman ve sonuç alıncaya kadar. Koordineli bir
şekilde” demiş, “Biz PKK’nın bir parçası değiliz. Onlar sizin vatandaşınız” diye
de ilave etmiş.
Haşimi, PKK sorununun
çözülmesinde yapılan operasyonlar kadar, siyasi olarak da adımların atılması
gerektiğini üzerinde durmuş. Yapılacak olan yeni anayasada, siyasi olarak bazı
olumlu adımların atılmasının PKK’nın dayanak noktalarını çökerteceğine işaret
ederek akıl da veren Haşimi, şu ifadeleri kullanmış: “Çözüm için umutluyum. Bu
sorunun çözümünde, Türkiye’nin oynayacağı bir rol, Irak’ın oynayacağı bir rol,
Kürt yönetiminin oynayacağı bir rol ve PKK’nın oynayacağı bir rol var” demiş.
PKK’nın Irak topraklarında
bulunmasının Irak anayasasına aykırı olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Haşimi, ABD’nin Irak ordusunu ait özel birlikleri lağvettikten
sonra, sınırlarını koruyacak birimlerinin olmadığını kaydettikten sonra
“Sınırlarımızı koruyacak birliklerimiz şu an için yok. Ancak bu birliklerin
ilerde oluşturulacağını düşünüyorum. O zaman kuzey ve güneydeki sınırlarımızı
daha iyi koruyacağımıza inanıyorum” demiş ve en can alıcı noktanın altını
çizmiş;
“Mevcut anlaşmalar ortak operasyon yapmaya olanak vermemektedir, bu
konuda Türkiye ile yeni anlaşmaların imzalanması gerekiyor”.
Yâni adam hem; 1. Sizin
vatandaşınız olan PKK’lılar Irak topraklarını kullanıyorlar; diyor hem de 2.
“Koordineli olarak” ve yeni anlaşmayla Irak topraklarına operasyon
yapabilirsiniz” diyor. Sonra da anayasa için akıl veriyor. Ve kalkıp
3.“Sınırlarımızı koruyacak birliklerimiz yok” diyor.
Barzani Tahran’da “öyle”,
Haşimi Ankara’da “böyle” derken bir “aykırı ses” de Moskova’dan geliyor..
Temaslarda bulunmak üzere
Moskova’da bulunan Kuzey Irak Bölgesel Yönetim Hukuk Dairesi Başkanı Ali
Piştovan rehberliğindeki Kuzey Irak heyeti, RİA Novosti Ajansı’nda basın
toplantısı düzenliyor. Toplantı sırasında Kuzey Irak’taki durumla ilgili
detaylı açıklamalarda bulunan Kuzey Irak’ın Rusya temsilcisi Hoşavi Babakr, PKK
terör örgütünün Kürt halkının çıkarlarını savunan bir örgüt olduğunu öne
sürerken, “Türk hükümeti, cezaevlerindeki PKK partizanlarını serbest
bırakarak PKK ile diyalog görüşmelerine başlamalı” diyor.
Piştovan ise “PKK’yı
terör örgütü olarak görmüyoruz. Gerçi PKK’nın bazı yanlış mücadele yöntemlerini
kınıyoruz. Ama genel olarak PKK da Kürt halkının çıkarlarını savunuyor.
Türkiye’nin bu taleplere cevap vermesi lazım. Biz barıştan yanayız. Türkiye’de
Kürt sorununun barışçıl yollardan çözümünü istiyoruz” diye konuşuyor..
Irak’lılara göre PKK terör
örgütü mü, değil mi?
Bu adamlarla neyi konuşup,
neyi “koordine” edeceksiniz?
Yıllar yılı dansözler
kıvırtıyor derken haksız mıymışım?
Barzani Türkiye’ye
geldiğinde kendisiyle ne konuşulacak, bu lâflar önüne konulacak mı?
“Türkiye ve İran
tarafından sınırlarımızın ihlali Irak yönetimi tarafından önlenmeli” diye
devam eden Piştovan, “Irak Anayasası gereğince bu sınırların hiçbir devlet
tarafından ihlal edilmesine müsaade edilemez” dedikten sonra konuşmasının
sonunda bombanın pimini çekiyor; “Kuzey
Irak’ta neden bağımsız Kürdistan devleti kurulmasın” diyor..
Barzani de 27 Ekim günü “Kerkük’ün güvenliği bizden sorulur”
dememiş miydi?
Bir vay, iki vay, üç vay
Kerkük..
Desem vay, demesem vay
Kerkük..
Moskova’da dillendirilen “Kuzey
Irak’ta neden bağımsız Kürdistan devleti kurulmasın” sözü ânında ve ne
yazık ki Mersin’den yankı buluyor.
Mersin İl kongresinde
konuşan BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş “Kürtler kendi anavatanında özgür bir halk olarak Kürtçe yaşar. Bunu
kabul edeceksiniz… Kürtler, Kürdistan’da özgürce yaşar, bunu ezberleyeceksiniz.
Bu ülkede kardeşçe yaşayacaksak eğer, bu hukukla yaşayacağız. Bunun dışındaki
hiçbir şeyi kabul etmiyoruz. Neyse bunun bedeli ödemeye hazırız. Hak verilmez
alınır, şiarımız budur. Biz haklarımızı, özgürlüklerimizi alacağız“ diyor..
Şimdi biri çıkıp Allah
Rızası için artık şu sorunun cevabını vermelidir;
“Biz sınır içinde ve/veya sınır ötesinde adı operasyon mu harekât mı her
neyse, ondan yaptık mı?” 31 Ekim 2011
57’NCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAY’IN NEFERLERİYİZ
mumtazbay@hotmail.com
Yazıları posta kutunda oku