Yeni bir 29 Ekim! Mustafa Kemal’in,”Biz büyük bir devrim yaptık. Ülkeyi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük”ifadesiyle işaret ettiği,Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlık ve çağdaşlaşma hedefinde toplumsal gelişmesinin 88. yıldönümü.
Mustafa Kemal aynı paragrafta cumhuriyeti o günden bu güne getirenlerin,” Birçok eski kurumu yıktık. Bunların binlerce taraftarı vardır. Fırsat beklediklerini unutmamak gerekir. Ulusun ve devrimin içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunması için bütün ulusalcı ve cumhuriyetçi güçlerin bir yerde toplanması gerekir” söylemiyle dikkatini çekiyor.
Ulusalcı ve cumhuriyetçilerin Cumhuriyetçi idrak,felsefe,anlayış ve kültür bileşenleriyle hedefledikleri gelişim,yenilik ve değişime karşı geliştirilen çağdışı akıl ve bilimle konulan tav’ra karşı da,”Hayat felsefesinin garip bir tecellisidir -ki, her faydalı ve her yeni şeye karşı mutlaka bir kuvvet çıkar.Buna bizim dilimizde irtica denir.İşte bu irticanın imhası için gerekli tedbirleri evvelden almış olmak lazımdır”diyerek uyarıyor.
Tedbiri de,”Uygarlık yolunda başarılı olmak yenileşmeye bağlıdır.Uygarlığın buluşları, teknik harikaları, dünyayı değişmeden değişmeye uğrattığı bir dönemde yüzyıllık köhne düşüncelerle, mazi-severlikle varlığı koruyup, sürdürmek olasılığı yoktur” ifadesiyle belirliyor.
*
Nasçılığa karşı lâik, hayatın gerçeği ve onun zorunluluklarından oluşan temel ilkelere dayanan,kadın haklarını güvenceye alan,karşı devrimci hareketlerin bertaraf edilmesini sağlayan ve uygar milletlerin ölçütlerini esas kabul eden yapısına rağmen Türkiye Cumhuriyeti- bugün, 88.yıl dönümünde gelişmiş ülke olmayı belirleyen uzun ve sağlıklı yaşam,bilgi ve ölçünlü yaşam düzeyi kriterlerinden geliştirilen İnsani Gelişim Endeksinde dünyanın 162 ülkesi arasında 84.sıradadır!
En temel bu nedenle, dışarıdan ABD’nin Ulusal Güvenlik Stratejisinde İslam coğrafyasının siyasi,hukukî,ekonomi,kültür ve güvenlik boyutlarında dönüştürülmesi konseptine, içeriden yeniOsmanlı ya da yeniİttihatçı AKP iktidarının verdiği işbirliğiyle;
İslam ülkelerinde ordu ve polis gücüyle pekişik merkezi idarelerin liderliğinde tarikatlar,cemaatler,dini örgütler,islamcı sermaye ümmetçi yapısının yarattığı tüm değerleri Lâik devlet organizasyonu ile batı medeniyetine transfer eden İslam Ümmeti olmak ütopyasına yürünüyor…
*
AKP iktidarının merkezi, yerel ve özerk idarelerdeki kadrolaşmayla İslami kurumlaşma oluşmuştur.İşadamı örgütlerinin başta MÜSİAD, Hür Sanayici ve İşadamları Derneği,İş Hayatı Dayanışma Derneği ve diğerleri yurt çapında bir örgütlenmeyle konfederal yapıda oluşturdukları Türkiye Sanayicileri Konfederasyonu; islam ekonomisini benimseyen,üretimde mülkiyetçi,tüketimde israfı haram sayan,tasarruf ve yatırımda serbestlikçi,ithalat ve ihracaatta gümrük yasakçısı,vergisinde zekatçı, sendikalara yasakçı, serbest piyasacı, ticaret ve kârın helâl , faizin haram olması gibi kendine özgün karakteriyle -işte, Türkiye’den İslam coğrafyasına genişlemeye çalışılıyor.
Ümmeti oluşturanların sermayeleri ya da emekleri ölçütünde iş ve aş’a ortaklaşılmada süratle yol alınıyor.
*
Üstelik AKP iktidarı, tek tipçi zihniyet olarak ötelediği Cumhuriyetin Atatürkçü idrak,felsefe,anlayış ve kültür bileşeni yerine derinliksiz milli irade anlayışıyla geliştirdiği bir diğer konseptinde “Kürt Açılımı”ile bir başka yarayı,etnik milliyetçiliği de kaşımıştır.
Bu çerçevede teröristbaşı Öcalan ile görüşmeler yapmış ve Kürt milliyetçilerinin umutlanmasına ardından babalanmasına neden olunmuştur.PKK etrafında Kürtler kurulmak istenen islami-liberal yapı ya da kapitalist modernite tarafından yok edilmemek için yerleşik konuma oturtmak istedikleri kimliklerine özgürlük peşindedir.Konfederal Anayasa,ulus,vatan ve siyaset isteniyor.
Bu noktada her iki düşünce iki arada bir derededir ve YeniOsmanlıcı AKP Kürt toplumunda oluşturduğu büyük hassasiyetlere rağmen -çaresiz, mütemadiyen yoğalttığı askeri,polisiye,hukukî,ekonomik,kültürel,dini tahrik ve baskılarla PKK’nın ayrılıkçı konfederal siyasetiyle yoğun çatışma yaşanmaktadır.
*
Mustafa Kemal bu kargaşaya ışık tutar gibidir,”Bizi öldürmedikçe, kafalarımızda ki akımı boğmadıkça, başladığımız devrim ve yenilikler bir an bile durmayacaktır. Bizden sonraki dönemlerde de böyle olacaktır”diyor.
Cumhuriyetin 88.yıldönümünde herşey boş bir çabayla nasçılığa ve etnik bölücülüğe döndürülmeye çalışılsa da, biz yaşadıkça-çünkü,Cumhuriyet fazilettir, umudlarımız umutsuzluklarıdır ve Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalır.
Yaşasın Cumhuriyet…