YENGEMİZ BİZİ YİNE ÖPÜYOR, AMAN DİKKAT !
Hüseyin MÜMTAZ
Gerçi iki bayram arası yengemizin bizi öpmesi için herhangi bir yasak
yok ama doğrusu bu kadar fazla ilgi kafa karıştırıyor.
Sütten ağzımız yandığı için
buluttan nem kapıyoruz..
Bir önceki yazıda okyanus
ötesindeki uzak/güney komşumuzla “ortak çıkar ve hassasiyetlerimiz” bağlamında;
Çukurca’da kışlasında konuşlu nizami birliklerimize karşı aynı anda ve sekiz
ayrı noktada gerçekleştirilen ve kışlalarımızı “savunurken” 24 şehit vermemize
neden olan “düzenli” PKK taarruzlarının, silah-teçhizat-lojistik imkânlar ve
taktik yetenekler açısından hangi sihirli değneğin dokunuşuyla bu seviyeye
gelmiş olması üzerine kafa yormuş ve lâfı “deprem kardeşliği”ne getirip,
bağlamıştık.
“Deprem kardeşliği”nin iki yönü
var, biri Türkiye’de tam da zamanında gelen “memleketin doğusuyla-batısıyla
birliktelik” söylemi;
Ve ikincisi, nedense bölgedeki
her önemli olaydan hemen önce “tetiklenen” HAARP “deprem kardeşliği”..
“Amerika’dan söz açılınca lâf ister istemez Clinton’a geliyor. Hillary
bu aralar çok faal.. Ağzından bal damlıyor ve iki konuşmasından birinde
Türkiye’ye göz kırpıyor. Yengemiz bizi neden öpüyor?” deyip bitirmiştik
yazıyı.
“İkiz Kuleler-11 Eylül” olayının
üzerinden 11 yıl geçti “hedef, amaç” aynı fakat “söylemde” değilse bile
“uygulamada” radikal bir takım değişiklikler söz konusu.
“2000’lerden bu yana iktidardan düşen Ortadoğulu tüm liderlerin başına
gelen şu ya da bu şekilde, insanlık onurunu aşağılayan ve insan haklarını ihlal
eden ultramedyatik gösterilere dönüştü.
Örneğin 2006-2007 yılbaşı
üstünde infaz edilen Saddam’ın boynuna ilmik geçiren cellatla yaşadığı son
anları, uluslararası haber kanallarında takip etmedik mi?
Demir kafesteki Mübarek’in,
zembereğinden boşalmış Allahüekber çığlıkları arasında dünyaya barkovizyonlarla
teşhir edilmesine tanık olmadık mı?
Ve nihayet Libya’da yaşanan
son perdede global köy TV’lerinde Kaddafi’nin linç edilişine anbean tanık
olmadık mı?” diyor Nilgün
Cerrahoğlu. (“OBAMA DOKTRİNİ VE LİNÇ”
– 23. 10. 2011)
“Bakmayın siz onun yere bakan yürek yakan hallerine. Barack Hüseyin
Obama, Bin Ladin’i infaz ettirip, cesedini okyanusa attı. Kaddafi rejimini -tek
Amerikan askerinin yaşamını tehlikeye sokmaksızın- yıktı. Bush’un 8 yılda elde
ettiğinden fazlasını, başkanlığının ilk üç yılında sağladı! Bunların yanına bir
de üstelik Nobel Barış Ödülü katmayı becerdi. Bush yıllarında; uluslararası
camiada ABD’nin yerle bir olan prestijini de onardı…” diye de devam ediyor.
Irak, Afganistan, Mısır ve
Libya.. Dördü de “Müslüman” ülke.
Dördü de Rice/Ralph Peters
coğrafyasında Amerika tarafından “güncellenen” ülke.
Saddam idam sehpasında, Bin
Ladin okyanusta, Mübarek demir kafeste, Kaddafi kim bilir nerede.
Yakalandığında sopayla “tâciz
edilmiş”.
Hepsinin de “son fotoğrafları”
yakışıyor mu insanlığa ve Müslümanlığa?
Hillary Yenge tam da işte burada
devreye giriyor.
Bin Ladin’i “naklen” eliyle
ağzını kapatarak izlemişti. Kaddafi’yi gülerek ve “Wouwww” diyerek.
Bir
hafta önce Libya’ya “gizli” bir “ziyaret” yapmıştı.
Sadece
bir hafta sonra gerçekleşen Kaddafi’nin “son”u ve mâruz bırakıldığı muamele
üzerindeki “rol”ünü Amerikan CBS televizyonuna hiç çekinmeden şu cümle ile
açıklıyordu;
“Geldik, gördük, öldü”..
Öyleyse
Amerika, modern çağın Roma İmparatorluğuna soyunmuştur, Obama/Hillary de Sezar’lığa..
Fakat
unutulmalıdır ki her Sezar’ın bir Anibal’i vardır.
Brütüs’lerden
ayrı olarak.
İşin
ilginç tarafı; 1)Sezar o meşhur “Veni-Vidi-Viçi”sini Tokat’ın Zile’sindeki
savaştan sonra söylemiştir, 2)Anibal’in Kartaca’sı Libya ile komşudur, 3) Mezarı
da Gebze’dedir.
Tarih
Türkiye’ye göz mü kırpıyor ne?
Ve
Hillary Türk tarihini çok iyi inceleyip onun için mi son günlerde hep bir
vesileyle Türkiye’den bahsediyor?
Yine
geçtiğimiz hafta içinde Afganistan’ı ziyareti sırasında Amerikan haber kanalı
Fox News’e verdiği röportajda Pakistan’ın, radikallerin Afganistan sınırına
sığınmalarına izin vermemesi gerektiğini belirttiği sırada, Türkiye’nin terör
örgütü PKK’ya karşı düzenlediği sınır ötesi operasyonlardan da bahsediyor.
CNN’ye
konuşurken de ABD’nin Irak’ta kalacak diplomatik varlığından öte, bölgedeki
askeri varlığına da güvendiğini belirterek şöyle diyor: “Kimse, özellikle de İran, Irak’ın geleceğine bağlılığımızı yanlış
hesaplamasın. Irak’taki çok önemli diplomatik varlığımızın yanısıra, komşu
ülkelerde üslerimiz var ve Türkiye müttefikimiz. Bölgede varlığımız epey
güçlü.”
Derken
eş zamanlı olarak haber kanallarına şu bilgi düşüyor:
“ABD, Irak’taki askerlerini geri çekmeye
hazırlanırken istihbaratçılar faaliyetlerini yürütmek için çözüm arıyor.
CIA’nın teçhizatını İncirlik Üssü’ne taşıması gündemde. CIA, bu ekipman ile
Irak’ın yanı sıra Suriye ve İran’ı da izliyor…Daily Beast’e isminin
açıklanmaması şartı ile konuşan Amerikalı yetkililer, Türkiye ile insansız hava
araçları, hassas sensörler ve bazı diğer ekipmanların İncirlik Üssü’ne
taşınması konusunda görüşüldüğünü söyledi.”
Hillary
son ve en büyük bombayı da Pakistan’dan patlatıyor;
Pakistan’ın
başkenti İslamabad’da, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Ne kadar istekli ve samimi olduklarını denemek için Taliban’la ve (El
Kaide’ye bağlı) Hakkani örgütüyle bağlantı kurduk. Şimdi Afganistan, Pakistan
ve ABD olarak kendi aramızda çalışmalarımızı sürdürüyoruz ve bizi gerçek
müzakerelere taşıyacak bir yol arıyoruz” diyor..
Yahu
Taliban ve El Kaide “Amerika’nın düşmanı olan terör örgütleri” değiller miydi?
Bin
Ladin de, El Kaide’nin lideri değil miydi?
Bin
Ladin Okyanus’a, Hillary de El Kaide ile masaya.
“Gördük
ve öldü” dediği Kaddafi sonrası da Libya’ya “Şeriat” geliyor.
Amerika
bahse konu coğrafyada “liderleri” öldürüyor, öldürdükten sonra “Şeriat”ı
kendine göre “güncelliyor”.
“Şekillendiriyor”.
El
Kaide’yi bile kullanan Amerika bölgede başka hangi terör örgütlerini kullanmaz
ki?
Bölgede
başka hangi terör örgütleri var?
Kullanmaz
mı?
Kullanmadı
mı? 27 Ekim 2011
57’NCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAY’IN NEFERLERİYİZ
mumtazbay@hotmail.com
Bir yanıt yazın