DERSİNİ ALMIŞ DA EDİYOR EZBER
Hüseyin MÜMTAZ
Van’daki depremi Kandilli 6.6
olarak ölçüp de taa Amerika’dan gelen 7.2’lik “düzeltme” üzerine yapılan
“mecburî güncelleme” ile depremin büyüklüğü dakikalar içinde 7.2’ye tahvil
ediliyorsa dersimizi iyi çalışmamız; dostumuz, stratejik müttefikimiz
Amerika’nın söylediklerine fena halde kulak kabartmamız gerekiyor.
Fakat malûm ve meşum “Chuwall”
olayından 8 yıl sonra bile hâlâ ağızdan bal akarak dillendirilen “iki ülkenin
ortak çıkar ve hassasiyetleri” noktasını anlamadığımı itiraf etmeliyim.
Örneğin
Irak’ta; biri Irak’ın komşusu, diğeri okyanuslar ötesinden gelmiş ve tarihi,
kültürü, coğrafyası, dini, dili, milliyeti farklı iki ülkenin “çıkar ve
hassasiyet” noktasında nasıl olup da ortak bir nokta bulabildiklerini de
anlayamıyorum.
Madem
bu kadar sıkı ve görünmez bağlar ile bağlı idi bu iki ülke, 4 Temmuz 2003
tarihli “Chuwall” filmini uzaydan gelenler mi vizyona sokmuşlardı?
Yahut bir Amerikan Başkanı Anıtkabir Defterine veya
her geldiklerinde âdet edindikleri üzere konuşma yaptıkları Meclis kürsüsünden
millete Chuwall ile ilgili özür mü beyan etmişlerdi de bizim haberimiz yoktur
ve halâ “iki ülkenin ortak çıkar ve hassasiyetleri”nden söz edilebilmektedir?
Bir önceki yazımızda; “İlgili kurum önce; a) bu kadar çok sayıda “terör örgütü mensubu”nun,
b) nasıl, c) nereden sızdığı, d) ağır silahları nereden edindiği, e) bu kadar
eleman ve silahla nasıl sınırı geçtiği, f) 8 ayrı noktaya eş zamanlı ve düzenli
taarruz edecek eğitimi kimden aldığına kafa yormalıdır. Modern
Sykes-Picot’ların, çağdaş Lawrence’lerin izi sürülmelidir. Blackwater’ların
hangi kılıklara girdiği araştırılmalıdır” demiştik.. (“THE NAME OF THIS, IS
WAR”-22 Ekim 2011)
Mine Kırıkkanat da diyor ki; “PKK’nin
18 Ekim Güroymak’ta başlayıp, 19 Ekim Çukurca’da sonlanan çok kapsamlı
saldırısı, AKP hükümetinin özel emriyle kalkan özel uçağın 11 Hamas militanını
Türkiye’ye getirdiği gün ve saatlere adeta dakikası dakikasına denk geldi.
Kimsenin dikkatini çekti mi, bilmiyorum: PKK’nin bir önceki en kapsamlı
saldırısı, geçen yıl İskenderun Deniz Üs Komutanlığı’na yaptığı baskın da
İsrail ordusunun Mavi Marmara gemisine saldırdığı 31 Mayıs 2010’un ilk
saatlerine, adeta dakikası dakikasına denk getirilmişti! Bir yıl arayla iki kez
tekrarlanan bir zamanlama, rastlantı değildir. Bu sütunu okuyanlar bilir, ilk
kez ben yazıp söyledim, artık genel kabul görüyor: PKK’nin belki bir bölümü,
belki tamamı, uzun süreden beri İsrail’in paralı askerleri. İsrail de ABD
demektir”. (“Barış Telef, Suriye Hedef”-23 Ekim 2011)
Anlı şanlı Times gazetesi 24 şehidin hemen ertesi
günü zamana karşı yarışarak baskıya yetiştirdiği bir yorumda bu saldırının “Türkiye’nin İran ve Suriye’yle
ilişkilerini daha da gerginleştirebileceğine” dikkat çekerek bu iki ülkeyi
hedef göstermemiş miydi?
Türkiye’nin, iki komşusu İran ve Suriye ile
ilişkilerinin “gerginleşmesi” kimin işine gelir?
İsrail’in.. İsrail’in arkasında kim var, Amerika..
Ders alacağımız, alıp da ezberleyeceğimiz demek daha
çok şeyler var.
İnanılmaz bir rastlantı sonucu Türkiye’nin iki büyük
depremi de dünya çapında çok büyük olayların öncesine denk geliyor.
Milletimin derin acısını yürekten paylaşıyorum.
1999 Kocaeli-İstanbul Depreminden sonra İkiz Kuleler
ve Irak/Körfez Harekâtı başlamıştı.
2011 Van Depremi tam da Suriye-İran sıkıntısının
üzerine denk gelmiştir.
Komplo teorilerine pek kulak asmıyorum ama şu havadis
de dün yayıldı sanal âlemde; (Yiğit Can Kaytmaz. Vatan)
“Yine deprem
makinesi iddiası. Alaska’da atmosfer araştırması için Pentagon tarafından
kurulan HAARP adlı tesis için -depremi tetikliyor- iddiası dün bir kez daha
gündeme geldi. 7.2 büyüklüğündeki Van depremi sonrasında komplo teorileri bir
kez daha gündeme geldi. İddiaların ilk sırasında ise, Alaska’da, ABD Hava
Kuvvetleri, ABD Donanması, Alaska Üniversitesi ve ABD Savunma Sistemleri
Geliştirme Ajansı (DARPA) tarafından finanse edilen Yüksek Frekanslı Aktif
Auroral Araştırma Programı (HAARP) tesisi yer alıyor. 1993’te kurulan HAARP
yüksek frekanslı enerji çıkışları ile atmosferin iyonosfer katmanındaki
değişimleri gözlüyor. Yaptığı deneylerin doğaya verdiği etkiyi izleyen HAARP
resmi olarak radar sistemlerini ve iletişimi geliştirmek, petrol ve doğalgaz
yataklarını tespit etmek ve olası hava saldırılarını havada imha etmek için
çözümler oluşturuyor. Gayri resmi kaynaklar HAARP’ın deprem yaratabildiğini,
ozon tabakasını kullanabildiği iddialarını ortaya atıyor”.
Konunun
uzmanı olmadığım için fikir beyan edemiyor fakat bir kenara dikkatle not
ediyorum.
Ama söz depremden açılmışken Japonların hakkını da
Japonlara teslim etmek durumundayım.
“ENKAZDAN İNSANLIK
ÇIKTI..
Japonların enkazlarda bulup polise teslim ettiği para
78 milyon dolar. 11 Mart’taki büyük deprem felaketi sonrası etik
davranışlarıyla dünya medyasına konu olan Japon halkının, herkesi kendisine bir
kez daha kendine hayran bırakacak bir davranış daha sergilediği ortaya çıktı.
Deprem ve tsunami afetinden sonra Japon halkı tarafından enkazlarda sokaklarda
bulunarak yetkililere teslim edilen nakit paranın değerinin 78 milyon dolar
olduğu ortaya çıktı. Polis kaynakları bu paranın 48 milyon dolarlık nakit
kısmının, enkazlarda ve sokaklarda bulunarak polise teslim edilen cüzdanlardan
çıktığını söyledi. 30 milyon dolar ise bugüne kadar bulunarak polise teslim
edilen yaklaşık 5700 kasadan çıkan para… Japonya’da 11 Mart 2011 günü meydana
gelen 9.0 büyüklüğündeki deprem ve sonrasındaki oluşan Tsunamide 18 binden
fazla kişi hayatını kaybetmişti”.
Demek
ders almanın yaşı, başı ve memleketi olmuyormuş..
O hangi uzak Afrika ülkesiydi, deprem sonrası ülkenin
diğer bölgelerinden deprem olan eyaletlerine “yağma” için özel otobüs ve kamyon
seferleri düzenlenen?
Peki, Van’da tam da deprem kaldırma çalışmaları
sürerken, Başkale İlçesi’ne bağlı Yavuzlar Köyü yakınlarında devriye
görevindeki askeri aracın geçişi sırasında, PKK’lı teröristlerce daha önceden
yerleştirilen mayının uzaktan kumandayla patlatılması ve patlamada araçtaki 4
askerin yaralanması olayında “insaf” nerede?
Birlik, beraberlik, kardeşlik ve insanlık bu insaf(sızlığ)ın
neresinde?
Dersler bitmiyor..
Büyüklerimizden
“Çıkar ve hassasiyetlerimizin ortak olduğunu” öğrendiğimiz Amerika’dan söz
açılınca lâf ister istemez Clinton’a geliyor.
Hillary bu aralar çok faal.. Ağzından bal damlıyor ve
iki konuşmasından birinde Türkiye’ye göz kırpıyor.
Yengemiz bizi neden öpüyor?
Gelecek yazıya..25 Ekim 2011
57’NCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAY’IN NEFERLERİYİZ
Bir yanıt yazın