Tunus’ta devrim sonrası ilk özgür seçimlerden İslamcı Ennahda Partisi’nin galip çıkması bekleniyor. Tunuslu laik çevrelerin endişeleri karşısında Ennahda, Türkiye’deki AKP modelini örnek aldığını vurguluyor.
Tunus’ta halk Zeynel Abidin Bin Ali rejiminin devrilmesinin üzerinden on ay geçerken Pazar günü sandık başındaydı. Ülke tarihinin ilk özgür ve çoğulcu seçimlerinin ardından anayasayı hazırlamak ve yeni rejimin temellerini atmakla yükümlü olan Kurucu Meclis üyeleri Salı günü belli olacak.
Sandıktan Raşid Gannuşi liderliğindeki İslamcı Ennahda Partisi’nin birinci parti olarak çıkması bekleniyor. Oyların yaklaşık yüzde 20’sini alması beklenen partinin koalisyon yapmak zorunda kalacağı tahmin ediliyor.
Seçim kampanyasının merkezine İslamcıları durdurma hedefini koyan Demokratik İlerleme Partisi de tahminlere göre 217 üyeli mecliste ikinci parti olacak.
Ennahda ne yöne gidecek?
Ennahda Partisi’nin lideri Raşid Gannuşi, Ocak ayının sonunda 20 yıl sürgünde olduğu Londra’dan ülkeye dönerek tekrar hareketin başına geçti. Ülkedeki birinci parti konumunda olan Ennahda’nın bundan sonra nasıl bir politik çizgi izleyeceği belirsizliğini koruyor.
Tunus’ta siyasî elit, Ennahda’nın yükselişinin ülkenin laik değerlerini tehdit ettiği endişesi taşıyor. Sömürge sonrası dönemde Arap dünyasında laik modernizasyonun öncüsü konumunda olan Tunus, çok eşliliği yasaklayarak kadınlara seçme-seçilme hakkı tanıyarak ve başörtüsü zorunluluğunu kaldırarak ilklere imza atmıştı.
Ennahda Partisi’nin lideri Raşid GannuşiEnnahda Partisi’nin lideri Raşid Gannuşi
Ennahda Partisi ise 1981 yılında Mısır’daki Müslüman Kardeşler hareketi örnek alınarak kurulmuştu. Ülkeyi yıllarca demir yumrukla yöneten Zeynel Abidin Bin Ali döneminde parti yasaklanmış, 30 bin taraftarı hapse atılmıştı.
Selefiyye etkisi endişelendiriyor
Parti, radikal İslamcı Selefiyye mezhebinin etkisi altında olmakla suçlanıyor. Selefiyye mezhebi kamusal alanda kadınların ve erkeklerin ayrılmasını öngörürken seçimlerin de İslam dinine aykırı olduğunu savunuyor.
Son aylarda Selefiler, Allah’a küfür içeren sanatsal malzeme sergilediği gerekçesiyle bir sinemaya ve bir televizyon kuruluşuna saldırı düzenlemişti. Ennahda bu radikal grupla bir bağlantısı olmadığını savunsa da ülkedeki liberaller partiden gelen bu tür açıklamaları inandırıcı bulmuyor. Partinin seçim etkinlikleri çerçevesinde satılan kitaplarda da Selefî yazarların ağırlıkta olması dikkat çekiyor. Tunuslu laikler ayrıca Ennahda’nın kırsal kesimde çok daha muhafazakar bir söylem kullandığını belirtiyor.
“Partinin iki kanadı var”
Parti ise kendisine yönelik suçlamalara karşı seçimlerde başörtüsü taşımayan kadın aday çıkarmış, örtünmenin kadının özgürce vereceği bir karar olması gerektiği söylemiyle dikkat çekmişti.
Alman Konrad Adenauer Vakfı’nın Tunus temsilcisi Klaus Lotzer, partinin iki kanadı olduğu görüşünde. Lotzer’e göre, bir kanat “Türk modelini örnek alarak devlet ile dinin ayrılmasını isterken”, diğer kanat “devlet işleri ve vatandaşların özel yaşamındaki hukukî çerçevenin Şeriat hükümlerine göre düzenlendiği bir din devletini” savunuyor.
AKP modeli
Parti lideri Gannuşi de sürgünden ülkeye dönüşünün ardından ülkesi için düşünebileceği en iyi modelin, Türkiye’de AKP’nin benimsediği model olduğunu söylemişti.
Mağrip ülkeleri konusunda uzman gazeteci Rudolph Chimelli de Ennahda Partisi’nin Türkiye’deki Adalet ve Kalkınma Partisi’ne benzer bir gelişim göstereceğine inanıyor. Tunus’ta İslam ve demokrasinin birbiriyle bağdaştırılabileceğini savunan deneyimli gazeteci şunları söylüyor:
“Tunuslu İslamcılar diğer ülkelerdeki ılımlı din kardeşlerinden 20 yıl önce yola çıktılar. Tunuslu İslamcı lider Raşid Gannuşi’yi 20 yıldır yakından tanırım. O zamanlar özünde çoğulcu bir ortamda amaçlarını hayata geçirmeye çalışan bir İslamî parti anlayışını savunuyordu. Bugün de aynı fikri savunuyor. Bugün işaret ettiği Türk modeli o zamanlar yoktu, ama ortaya koyduğu görüşler Türkiye’de Başbakan Erdoğan’ın hayata geçirdiği anlayışa denk düşüyordu.”
© Deutsche Welle Türkçe
DW/ AFP/ Reuters, EC/BK/HK