Türkiye Başbakanı Erdoğan kasım ayı başında Almanya’ya geliyor. Erdoğan’ın ziyareti öncesinde Alman Dışişleri Bakanlığı Türkiye ve Güneydoğu Avrupa Özel Temsilcisi Nikolaus Graf Lambsdorff, DW’nin sorularını yanıtladı.
Türkiye ile Almanya arasındaki diplomasi trafiği şu günlerde iyice hız kazanıyor. Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan gelecek hafta Berlin’e gelecek. Erdoğan, Türkiye’den İş Gücü Göçü Anlaşması’nın imzalanmasının 50. yıldönümü nedeniyle yapılan etkinliklere katılacak. Bu vesileyle iki ülke arasındaki ilişkiler, Türk vatandaşlarına vize uygulaması ve entegrasyon konuları da tekrar gündemin üst sıralarına çıkacak.
“Kıbrıs’ın dönem başkanlığı kriz çıkarmayacak”
Türkiye’nin Avrupa Birliği süreci zor bir dönemece yaklaşıyor. 1 Temmuz 2012 tarihinde Avrupa Birliği dönem başkanlığı altı aylığına Kıbrıs Cumhuriyeti’ne geçecek. Ankara, adada bu tarihe kadar çözüm sağlanamaz ve Kıbrıs dönem başkanlığını tek başına üstlenirse, AB ile ilişkileri dondurabileceği uyarısında bulunmuştu. Alman Dışişleri Bakanlığı Türkiye ve Güneydoğu Avrupa Özel Temsilcisi Nikolaus Graf Lambsdorff, durumun Almanya için özellikle kaygı verici olup olmadığı yönündeki soruyu şöyle yanıtladı:
“Biliyorsunuz, Alman Dışişleri Bakanı Westerwelle kısa bir süre önce İstanbul’daydı. Temasları sırasında, durumun böyle bir noktaya gelmeyeceği kendisine teyit edildi. Zaten aksi de şaşırtıcı olurdu, zira Avrupa Birliği ile ilişkilerin dondurulması Türkiye’nin çıkarına olmayacaktır. Ve bu söylemin tam olarak ne anlama geldiğini de zaten kimse bilmiyor. Türkiye, AB ile işleyen ilişkilerin ne gibi avantajlar sağladığının bilincinde. Sadece Gümrük Birliği’ne bakmanız bile yeterli. Avrupa pazarı giderek artan oranda bir ihracat ülkesine dönüşen Türkiye için büyük önem taşıyor ve taşımaya devam edecek.”
“Donanma gemileri çözüm olamaz”
Kıbrıs, Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz aramaya başladı. Türkiye ise buna karşılık kendi araştırma gemisini bölgeye yolladı. Türkiye, hem Kıbrıs hem de İsrail’le yaşadığı gerilimler nedeniyle donanma unsurlarının önemli bir kısmını Doğu Akdeniz’e kaydırmış durumda. Rum basınında yer alan bazı haberlerde, bölgede Türk ve İsrailli savaş uçaklarının tehlikeli şekilde karşı karşıya geldiği iddia edildi. Alman Dışişleri Bakanlığı Özel Temsilcisi Lambsdorff, Doğu Akdeniz’de yaşananlar konusunda, Avrupa Birliği ve Almanya’nın görüşünü şöyle dile getirdi:
“Bu somut vakada söz konusu olan arabuluculuk değil. Önemli olan tüm taraflara, özellikle de Türk tarafına, gerilimin tırmanmaması yönünde çağrıda bulunmak. Ve biz de bunu yapıyoruz. Dışişleri Bakanı da İstanbul’da bunu tekrar dile getirdi. Türkiye ile Kıbrıs arasındaki ilişkilerin, dikkatlice tanımlarsak, pek kolay olmadığı biliniyor. Ama tehdit etmek, hatta donanma gemileri göndermek kesinlikle çözüm olmaz.”
Vize zorunluluğu sürecek
Almanya’nın Türk vatandaşlarına yönelik vize uygulaması, Türkiye tarafından ayrımcı bir tavır olarak görülüyor. Vize zorunluluğu Türkiye’de Avrupa karşıtı yaklaşımları güçlendiriyor. Oysa Avrupa Adalet Divanı, Katma Protokol’ün yürürlüğe girdiği tarih olan 1 Mart 1973’te Türk vatandaşlarına vize uygulamayan ülkelerin, o tarihten sonra vize uygulaması getiremeyeceğine hüküm getirmişti. Lambsdorff, Almanya’nın vize konusunu açıklığa kavuşturmak için çaba sarf ettiğini belirtiyor:
“Öncelikle şunu söylemek lazım: Türk vatandaşları için vize zorunluluğu Almanların icadı değil, bu diğer Avrupa ülkelerinde de var. Schengen ülkelerinde ve bizde. Tabii Almanya’nın burada özel bir konumu var, zira burada yaşayan ya da Türkiye ile Almanya arasında gidip gelmek isteyen veya zorunda olan çok sayıda Türk vatandaşı var. Bu seyahat imkânlarını kolaylaştırmak bizim de çıkarımıza. Konsolosluklarımız bu yönde çaba sarf ediyorlar. Daha çok uzun süreli ve çok girişli vize veriyoruz. Hukuki açıdan mümkün olduğunca seyahat etmeyi kolaylaştırmaya çalışıyoruz. Fakat yakın zamanda vize zorunluluğunun kalkacağını pek sanmıyorum. Şu anda Brüksel’de süren tartışmalarda da, Türkiye ile önce bir vize diyalogunun başlatılıp başlatılmaması ele alınıyor.”
Almanya’dan Türkiye’ye kalifiye göç
Türk vatandaşları Almanya’ya gelmek için vize almak zorunda kalırken, Almanya’dan da Türkiye’ye bir göç hareketi var. Türk ya da Alman şirketler için çalışmak üzere Türkiye’ye giden, Almanya’da doğup büyümüş Türk kökenlilerin sayısı giderek artıyor. Dışişleri Bakanlığı’nın bu olguya bakışını Türkiye ve Güneydoğu Avrupa Özel Temsilcisi Lambsdorff şöyle tanımlıyor:
“Avrupa’da seyahat etme özgürlüğü var. Kimse Türk asıllı Alman vatandaşlarının ya da Türk vatandaşlarının evini, işini Almanya’dan Türkiye’ye taşımasına karışamaz. Bu istatistikleri ben de biliyorum. Kanımca bu sayılar, Türkiye’nin sunduğu fırsatların ve Almanya’daki kalifiye gücü Türkiye’ye çekmek isteyen Türk ve Alman şirketlerin çabalarının birer göstergesi. Bu aslında müessif bir durum, zira Almanya’nın da yakın bir gelecekte tam bu iş gücüne ihtiyacı olacak. Yani Türk ve Alman işletmeler arasında kalifiye elemanlar konusunda bir rekabet başlıyor. Ama Almanya’daki demografik gelişimi bilen birisi için, bu pek şaşırtıcı bir yenilik değil.”
Almanya sandık kurulmasına karşı değil
Son dönemde yurt dışında yaşayan Türklerin Türkiye’deki seçimlerde oy kullanabilmesi de gündemi meşgul eden bir konu. Türk hükümeti, bundan sonraki ilk seçimde, Avrupa’da da sandıkların kurulmasını hedefliyor. Lambsdorff, Almanya’nın prensipte buna karşı olmadığını söylüyor:
“Kanımca, büyük bir ihtimalle önce Almanya’daki içişleri makamlarına danışmak gerek. Ama temelde böyle bir uygulamaya itirazımız yok. Örneğin yakında Tunus’ta ilk kez hür seçimler yapılacak ve Avrupa’da Tunus vatandaşlarına bizim kadar geniş kapsamlı oy verme imkânı tanıyan başka bir ülke yok. Tunus için geçerli olan kurallar ve imkânlar Türkiye için de geçerli olmalı.”
© Deutsche Welle Türkçe
Baha Güngör & Verica Spasovska / Çeviri: Aydın Üstünel
Editör: Ayhan Şimşek