RAFAEL SADİ
Bu yazıda sizlere anlatmak istediğim çok ince bir konu var.
Az önce HaberTürk imzalı bir haber ve video yayınladık Hastürktv olarak. Link’ini de aşağıda tekrar takdim ediyorum.
/israilde_gundem/2983.htm
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin terör ile başı dertte olan bir ülke hükümeti olarak bir başka ülkenin terör ile başı dertte olmasını bu denli çarpıtmasını ve başkalarının teröristlerini direnişçi ve vatan kurtarıcısı olarak kabullenmesinin ne denli yanlış ve çirkin olduğunun altını çizmek ve Türk Basınının da bu yanlış politikaya ve başkasının teröristine KARDEŞ deyip bağrına basmak ifadelerini bir Türk vatandaşı olarak ne denli çirkin ve yanlış bulduğumu anlatmaya çalışıyorum.
Lütfen HABERTÜRK’ün ilgili videosunu izleyin ve onlarca İsrailli sivivlin katlinden sorumlu olanlar için ne şekilde ifadeler kullanıldığını ve habercinin ne denli duygulandığını anlamaya çalışın.
Peki , Sayın Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise İsrail mahkemelerince suçları belli olan ve 16 kez müebbet hapse mahkum olmus onlarca sivilin katlinden sorumlu olanların İsrail tarafından suçlanmasını kabul etmediğini beyan etmesine ne demeli?
Bu alenen TERÖR yanında yer almak değilmidir? Türkiye Cumhuriyeti hangi devirde ve hangi dönemde DİN kardeşi kaygısı ile bu denli kendini alçatabilmiş ve katiller kanında olduğunu açıkça beyan edebilmiştir.
Bu din kardeşliği olgusu o denli ucuz bir şeklide kullanılmaktadır ki özgür basın (olması gereken) da bunu eleştirememekte ve her biri tehlikeli caniler olan bu katilleri ” Bağrımıza Bastık ” diyerek karşılayabilmektedir.
Hamas terör örgütü ile yapılan pazarlıklar sonucu 1027 tutuklu terörist karşılığı serbest bırakılması konusunda murabakatia varılan ve ilk etaü’ı gerçekleştirilerek esirt tutulan İsrailli asker Gilad Şalit’in serbest bırakılması temin edilmiş ve karşılığında ödenmesi planlanan FİDYE olarak 477 tutuklu terörist serbest bırakılmıştır.
Bu teröristlerin hali hazırda elimde iki tanesinin ismi mevcut olup işledikleri cürümler hakkındaki bilgileri sizlerle paylaşacağım.
Her ne hikmet ise Türk basınında bu katiller özgürlük savaşçısı olarak takdim edilmekte ve neden hapiste oldukları konusunda herhangi bir izahat yayınlanmamaktadır.
Türkiye’ye getirilen 11 terörist arasındaki yeğane kadın terörist AMNA MUNA .
Amna Muna’nın aslında Gazze’ye gitmesi gerekmekteydi. Ancak kendisi Gazze’ye giderse öldürüleceği ve Linç edileceği iddiası ile Türkiye’ye gitmesi Mısırlı ve Kızılhaç yetkililerince kararlaştırıldı. Bu karar safhası da gecikmeyi gerektirdi.
AMNA MUNA kimdir.
Amna Muna Bir Naballah 26 Kasım 1976 doğumlu Hristyan dinine mensup.(Yanlış bilenler için düzeltme yani Amna Muna Din kardeşide değil ) El-Fetih militanı ve İnternet teröristi lakabı ile biliniyor. Kendisi aynı zamanda İsrail Vatandaşı ve İsrail hüviyetine sahip . El Fetih eylemcisi olarak Bir Naballah’ta Kaçırılıp öldürülen İsrail askeri Nahşon Waksman olayları ile büyüdü. Nahşon Waksman kaçırıldıktan sonra Bir Naballah köyüne getirilmişti 1997 senesinde. ( Amna Muna o zamanlar 21 yaşındaydı ) Bir Naballah köyü Ramallah girişine bitişik bir köydür.
Amna Muna Bir Zeit Üniversitesinde sosyoloji okudu ve bu süre zarfında El Fetih Terör örgütünün Tanzim kolundaki ”ŞABİBA ” grubuna katıldı. Bu grup üniversitelerdeki öğrencileri organize etmekteydi.
1999 senesinde Muna’nın Yehuda ve Şomron bölgesinde İsrail askerleri üzerine molotof kokteyl’i attığı tespit edilmiştir.
2000 senesindeki El-Aksa İntifadasında Muna Ramallah’taki ELSNOBAR gaztesinde gazeteci olarak çalıştı. Önceleri gazetede sekreter olarak başladı daha sonraları bilgisayar elemanı , sonraları ise yazar ve kameraman olarak görev yaptı.
Gazeteci olarak özellikle Tanzim ile İsrail askerleri arasındaki çatışmaları izledi.
12 Ekim 2000 tarihinde Ramallah’a yanlışıkla giren ve Ramallahlılar tarafındam hemde Ramallah Polis İstasyonu yanında Linç edilerek öldürülen irsailli askerlerin katledilmesini izledi.
İşte o gün yüreğinde yapmak istediğini buldu. İsrailli bir Yahudiyi kaçırıp Ramallah’a getirmeli ve politik bir mesaj haberi oluşturmalıydı.
Amna Muna bu hayalini gerçekleştirmek için Tanzin teröristlerinden Bitunya Köyü sakini (çok ta sakin değil adam terörist) 1975 doğumlu Hasan El Kadi’ye düşündüklerini açtı ve ortak bir kaçırma planı teklif etti. Hasan El Kadi de bir adet Kalaçnikov tüfek bulunmaktaydı ve El Kadi evvelce İsrail hapishanelerinde 5 yıl Filistinli bir işbirlikçiy’e ateş etmek suçu ile hapis yatmıştı.
2000 senesi ekim ayından itibaren Amna Muna İsrailli internet gezginleri ile temas kurmaya başladı. Bu dönemde Muna İsrailli bir genç olan MEİR KARNİ ile temastaydı.Yeruşalayim de oturmakta olam Meir Karni ile temas o günlerde yeni ve popüler olan ICQ chat programı aracılığı ile kurulmuştu. Muna’nın kullandığı iki üyelik adresi ve !CQ numarası vardı 82019264 ve 100397733. Muna’nın kullandıgı Nick name ise SALİ idi. Kendisini İsrailli olarak tanıttı ve o zamanlar kullandığı
e-mail adresi ise [email protected] idi. Ve internet’e RamallahTaki bir internet kafe den bağlanmayı severdi.
Ekim- Aralık 2000 ayları boynuca Muna Meir Karni ile temasını sürdürdü ve
052-976394 numaralı cep telefonunda da görüşmeler gerçekleştirdi. Muna Sellcom şirketine ait TALKMAN modeli bir telefon sahibiydi.
Kendisini Sali olarak tanıtmaya devam eden Muna Karni ile Ramallah’ta buluşmak istemiş ancak Karni kabul etmeyince Yeruşalayşnde 3 kez buluştular ve Muna Karni’nin Ramallah’a getirilemeyeceğine karar verip kaçırılamıyacağını düşünüp ilişkiye son verdi.
Ve OFİR RAHUM
Ofir Rahum Aşkelon’dan ve sadece 16 yaşında bir gençti. Ofir Basın yayın kolunda okuyan 10. sınıf talebesi olup Aşkelondaki Mekif Dalet isimli okulda okumaktaydı. Ofir bir bilgisayar çılgını ve bu konuda da oldukça başarılı idi. Hatta kendisine bir internet sitesi bile kurmuştu.Ofir Aşkelonda Şapira sokağında ikamet etmekteydi ailesi ile birlikte.
Ofir’in kurmuş olduğu internet sitesinin adresi ise muhtemelen faal olmayıp adresi http://www.3d.up.co.il idi.
Ofir ile ilişkinin başlangıcı
Amna Muna 2000 senesinin 3 aylık döneminde aynı zamanda Aşkelonlu Ofir Rahum ile de chatleşmeye başladı.Sali sahte ismi ile yapılan chatleşmeler yine o zamnlar popüler olan ICQ aracılığı ile gerçekleştirildi. Muna’nın kullandığı ICQ üyelik numarası ise 100397733 olup Ofir Nahum’ın kullandığı numara ise 96740678 idi.
İkisi arasındaki chatleşme lisanı İngilizce idi. Amna Muna Ofir’e kendisinin İsrailli olduğunu ama sadece bir sene önce FAS’tan göç ettiğini anlattı.
Bir kaç görüşmeden sonra ikisi Aralık ayında Hanuka bayramında Yeruşalayim’de buluşmaya karra verdiler. Bu buluşma sonunda gerçekleşemedi çünkü Ofir’in Yeruşalayim’e gelme imkanı yoktu.
31 Aralık 2000 de Muna bir deneme daha yaptı ve Ofir’i Yeruşalayim’e gelmeye ikna etmeye çalıştı. Ofir’in teklifi ise Muna’nın Aşkelon’a gelmesi idi. Muna buna da yanaşmadı .
9 Ocak 2001 ile 16 Ocak 2001 arasındaki görüşmelerde ise Muna Ofir’in Yeruşalayim’e gelmesi için ikna etmeyi başardı. Bu chetleşmelerde ise Muna Ofir’e kendisi ile cinsel ilişkide bulunacağını ve hatta bunun için bir kız arakadaşının dairesini de tarih ve saat mutabakatı ile kullanabileceğinide beyan etti.
İkisi Ocak 17 2001 tarihinde Yeruşalayim merkez otobüs istasyonunda buluşmaya karar verdiler. Buluşmadan bir gece öncesi Muna buluşmayı sağlama almak maksadı ile Ofiri telefon ile aradı ve bir gün sonraki buluşmayı teyit ettirdi.
Kader buluşması
17 Ocak Çarşamba günü Amna Muna Tanzindeki arkadaşı Hasan El Kadi’yi haberdar edip hazır olması için haberdar etti. O da Ofiri Ramallah’a getirmesini emretti. Plana göre Hasan el Kadı ve Muna’nın tanımadığı iki terörist daha bu kaçırma olayını gerçekleştireceklerdi. El Kadi bu eylemi El Fetih örgütünün milli bir davası olarak görüyordu.
Buluşma günü arkadaşı ile El Birada buluştu. El Kadı orada Ofir’i Kaçıracakları aracı teslim aldı, araçta sarı İsrail plakaları vardı , anahtarlarını aldığı aracınm markası ise Ford Escort idi.
Kaçırma aracını Muna A-RAM kavşağına kadar kullandı ve orada park etti. A-Ram kavşağından ise bir taksi’ye binerek Yeruşalayimdeki merkez otobüs istasyonuna gitti. Bu arada İstasyona varmış olan Ofir Rahum kendisine telefon ederek neden geciktiğini sordu. Muna da yoğun trafik nedeni ile geciktiğini izah etti.
Yeruşalayim merkez otobüs istasyonuna vardığında Ofir’i umumi bir telefon’dan arayarak EGGED Otobüs şirketinin danışma ofisi yanına gelmesini istedi. Ve orada buluştular , İngilizce kısa bir sohbetten sonra bekleyen ve A-Ram kavşağına götürecek olan taksiye bindiler , orada kendilerini İsrail plakalı bir araç beklemekteydi .
Ve Cinayet….
Amna Muna ve Ofir Rahum A-Ram kavşağında taksiden inerek kendilerini bekleyen ve Muna’nın evvel ce yol kenarına park ettiği İsrail plakalı For Escort’a bindiler. Muna aracı Ramallah istikametine sürdü ve evvelce Tanzim teröristi Hasan El kadı ile kararlaştırdıkları buluşma noktasında ani bir fren ile durdu.
Saat 11.30 da Muna aracı buluşma noktasında durdurdu. Araca arkadaşı terörist Hasan El Kadi elinde şarjörü dolu bir Kalşnikof tüfek ile (Makineli) yaklaştı. El Kadı Ofir Rahum’a araçtan çıkmasını emretti. Rahum ne olduğunu anlamadan bağırmaya başladı ,aracın direksyonuna yapışıp çıkmayı redetti ve bağırmaya yardım çağırmaya devam etti. Hasan El Kadı Ofir Rahum’u cebren araçtan çıkarmayı denedi ve ayakları arasına 5 adet mermi ateşledi.
İlk mermiler Ofir’e isabet etmemiş ancak daha fazla bağırmasında sebebiyet vermişti ve aracın içinde kalmayı başarmıştı halen. Bu kez Hasan El Kadı bir şarjör dolusu mermiyi tekrardan Ofir’in üzerine boşalttı. İkinci yaylım ateşi sonucu Ofir aracın içinde kendi kan’ı ile boğularak can verdi. Bunu mğteakip hasan El Kadı Ofir Rahum’un üzerine 15 mermi daha sıktı. Ve Ofir’in vucudunu delik deşik etti.
Bu ateş esnasında ise kaçırma denemesine ortak bir başka terörist Fatih El Dula araca yaklaştı ve Ofir’in cesedini Hasan El Kadı ile birlikte araç dışına taşıyıp kendilerinin gelmiş olduğu MAZDA araca naklettiler. Cesedi aracın bağajına koydular , bunu cesedi asfalt yol üzerinde sürükleyerek yaptılar. Amna Muna ise kenarda durup olayları dikkatle izledi. Delik deşik olmuş Ofir rahum’un cesedinden akan kanlar asfalt yol’a yapıştı.
El Kadı ve El Dula Mazda’ya binerek olay yerinden uzaklaştılar.Amna Muna ise yol Kenarında duran Ford Escort’a binerek onları takip etti.
Filistin Otonomi Yönetimi bölgesine kaçış.
Amna Muna ve iki katil El Fetih terör örgütünün Al Bira’daki ofisine geldiler. Muna cinayetin işlendiği aracı sokağın sonundaki ofis kapısının önünde Hasan El Kadı’nin yardımı ile park etti. Ve Ofir Rahum’un cep telefonunu aracın içinde aramaya başladılar.Ofir Rahum’un çantası aracın içinde bulundu.
Hasan El Kadı içinde Ofir Rahum’un cesedi olan Mazda araci cesedin gömülmesi ile meşğul olacak birine teslim edileceğini Amna Muna’ya bildirdi. Bu arada El Kadı Muna’yı ellerini yıkaması ve su içerek sakinleçmesi için gönderdi.
Bundan sonra Muna ofisine döndü ve arkadaşlarından ikisi ile buluştu ve üçü birlikte iyi bir öglen yemeği yediler Muna’nın ofisinde.Öğlen yemeğinden sonra Muna Hastahanedeki teyzesini (veya halasını) ziyaret etti. Öğlenden sonra Muna Yeruşalayim’e devam etti ve kaza önleyici trafik kursuna katıldı.(Bu kurslar tehlikeli araç kullanan ve ehliyetleri iptal’e yakın ceza puanı almış şöförlere uygulanır ve kursa katılmayanların ehliyeti iptal edilebilir).
Cinayet izleri ve cesedin bulunması…
Hemen aynı gün 17 ocak 2001 de Ramallah yakınında asfalt’ın üzerindeki kan izleri bulundu. Mekanın adı STAH ALANI dır. Bir cesedin sürüklendiği izlerden açıkça anlaşılabiliyordu. İSK askerleri ve basın kameramanları olay yerine gelmekte gecikmediler. Bu yoldan geçen ve polis’e ihbarda bulunan sürücüler sayesinde oldu. Bu esnada çldürülen kişinin Rahmetli Ofir Rahum olduğu bilinmemekteydi. İlk izlenim Filistinliler arasındaki bir cinayet olabileceği yolunda idi.
OFİR RAHUM’un ailesi merak içinde….
Aynı günün akşamı 17 Ocak 2011 de Ofir’in ailesi evlatlarının ev’e gelmemesi üzerine merklanmaya başladılar. Saat 23.30’da Ofir’in bilgisayarını açıp anlamaya çalıştılar ve ICQ’ya bağlanıp sürekli chatleştiğini gmrdükleri SALİ’yi aradılar :
23.36 Oradamısın?
23.39 Kimse varmı orada?
23.45 Kimse….???
Son deneme ise 00.21 de Sen oradamısın soru ile son buldu.Kimse cevap vermiyordu.
Cinayet’in ilanı….
Ofir Rahum’un ev’e dönmediği kesinleşince 18 Ocak 2001 de güvenlik birimleri Filistin Otonomi Yönetimine müracaat ederek Ofir Rahum’un kendi bölgelerinde aranmasını talep etti. Çabalar sonucu Filistin Otonomi Yönetimi henüz taze olan mezar yerini tespit ettiler. Bu da Ramallah’taki Atira mahallesindeki insanların ihbarı ile gerçekleşti. Ceset aynı günün gecesi İsrail’e getirildi. Geceyarısı ise kayıp olan İsrailli genç Ofir Rahum’un cesedinin Filistin otonomi Yönetimi tarafından bulunduğu ve İsrail’e iade edildiği ilan edildi.
Cinayet kesinleşince bir önceki gün , asfaltta görülen kan izleri ile cinayet haberi birleştirildi ve soruşturma bu istikamette yoğunlaştırıldı. Cinayet zirvesi basına açıklandı ve kan izleri olan resimler sabahına basında yayına girdi.
Tüyler ürperten İnternet….
Ofir Rahum’un cinayeti ile ilişkili olan İnternet arkadaşı Filsitinli eylemci Sali polis tarafından aynı günün akşamı tespit edilmişti bile. Ofir Rahum’un bilgisayarı israil Olisince incelenmiş ve ilişki tespit edilmişti. Polis ICQ programınca saklanmış olan chat yazışmalarına ulaşmış ve ilişkinin tamamı belirlenmişti.Bu ilişki Ofir’in anne ve babasının haberi olmadan ne şekilde ve neden Yeruşalayim’e geldiğini izah ediyordu.
Dönemin Başbakanı Ehud Barak bu cinayetten duyduğu acıyı dile getirdi. Ofir Rahum’un gezindiği iinternet sitesinde de herkes taziyet mesajları yayınladı ve ailesine başsağlığı diledi. Bu çok ağırdı ve internet bşr anda tehilkeli bir silah olark insanları endişelendirmeye başladı. Tehlikeli ve bilinmez insanların küçük çocukları tuzaklarına düşürebilecekleri bir tehlike odağı olarak internet artık bir soru ilareti idi.
İnternet ve özellikle ICQ programı kullanıcıların çoğu bu program sahiplerine müracaat ile Ofir Rahum’u tuzağa düşürenin kimliğini bulması talebinde bulundu. GERE kod isimli bir internet gezgini (sorfçüsü) tuzak kuran kullanıcınn adının SALİ olduğunu tespit etti. Bu olayın basında yayınlanmasından önce oldu.
Cenaze….
Cuma günü 10 Ocak 2001 Rahmetli Ofir Rahum’un cenazesi gerçekleşti. Şok ve acı içinde gerçekleştirilen cenazede Ofir’in cesedi kefene sarılı idi. Okul arkadaşları , ailesi , basın ve televizyon herkes oradaydı.
Rahmetli Ofir Rahum’un mezar taşı bile çok sevdiği ama trajik ölümüne de yol açan bilgisayar şeklinde yapıldı.
Tuzak kuran ve kendini yem olarak kullanan kızın tutuklanması….
Haberlerde Ofir Rahum’un cesedinin bulunduğunu ve İsrail’e iade edildiğini duyan Amna Muna endişelenmeye başladı. Amna Muna Ofir Rahum’un bilgisayarında kendisi ile olan görüşmelerin kayıtlı olduğunu biliyordu .Tecrübeli bir polisin kısa zamanda kendisine ulaşacağını biliyordu.
Ofir Rahum’un cenaze günü olan Cuma günü Amna Muna Terörist arkadaşı hasan El Kadı’yı aradı ve kendisine saklanacak bir yer bulmasını istedi. Anma Muna aslında İsrail Güvenlik birimleri kontrolünde olan bir bölgede olduğundan ulaşılması ve tutuklanması daha kolay idi ve bu nedenle Filistin otonomi Yönetini kontrolünde bir mekanda olmayı daha güvenli saymaktaydı.
El Kadı ile buluştuktan sonra ve iyi hissetmediği iddiası ile hastahaneye başvurduktan sonra , Muna ailesini bırakıp kaçma fikrinden vazgeçti. Ve Amna Muna Bir Naballah’taki ailesinin evine döndü. Ve evine geldikten sadece 1 saat sonra ŞABAK ( Şerut Bitahon Klali- Genel Güvenlik Servisi) tarafından tutuklandı.
Amna Muna , 19 Ocak 2001 Şabak ve Polis sorgulaması sonrası , vede Ofir Ruham’ın bilgisayar incelemesi ile cep telefonu görüşmelerinin tespiti neticesinde tutuklandı. Mistaravim (Arap gibi hareket eden gizli askeri birim) biriminin DUVDEVAN (Vişne) bölümü (komando birliği) ve şabak işbirliği ile Muna’nın ev’i basıldı ve Amna Muna tutuklandı. Hrhangi bir direniş göstermedi.
Ocak ayınn 20sinde 2001 yılında Amna Muna Hakim Karşısına öıkartıldı ve tutukluluk hali süreçin tamamlanmasına kadar uzatıldı.
Sadece 3 mart 2001 günü akşam saatlerinde ,AMNA MUNA’nın resminin yayınlanmasına izin verildi. Resminin aslında basının elinde olduğu ancak yayın yasağı nedeni ile yayınlanamadığı anlaşılmış oldu. Ramallah’ta katılmış olduğu gösterilerden eylemciler ile olan resimleri basının elinde mevcuttu.
Güvenlik birimleri Amna Muna ile işbirliği yapan diğer 3 Filistinliyi de tutukladı, ancak onlar soruşturmada yardımcı olmadılar.
Ve MAHKEME….
Amna Muna’yı Esirlere yardım eden bir kuruluşun avukatı temsil etti. Muna’nın tutuklanmasından 60 gün sonra avukatı Bn. Naila Atiya şikayette bulunarak müvekkilesinin 60 günden fazla hücre hapsinde tutulduğunu , hayatta iken gömüldüğünü ve İsrailli Erkeklerle internet aracılığı ile ilişki kurduğunun basında yayınlanmasının aslında kendisi için ölüm fermanı anlamına geldiğini izah etti.Filistinli toplumun Amna Muna’nın bu yolla vermek istediği mesajı anlamayacaklarını ve mğvekkilesinin aslında bir İsrailli kaçırmak istediğini ve bu yolla bir siyasi mesaj vermek niyetinde olduğunu cinayeti planlamadığını ve bunu istemediğini hatta bunu beklemediğini de izah etti.
18 mart 2001 günü Amna Muna aleyhinde suç duyurusu ile dava açıldı 1970 yılında yayınlanan Güvenlik kararnamesi Ceza maddesi 51 A ‘ya göre
” Taamüden cinayet’e sebebiyet ” ile suçlandı ve yargılandı. Amna Muna aynı zamanda Ayını yardım derneğinin Bayan Avukatı Alegra Patchko tarafından da temsil edildi ve savunuldu.
SUÇ Kararı:
21 Ekim 2003 , Ofir Rahum’un oldürülmesinden 2 buçuk seneden fazla bir süre sonra yargılandı ve cinayet’e ortaklıktan Ofer Askeri üssündeki askeri mahkemede suçlu bulundu ve cezasınnda başka bir tarihte karar’a bağlanacağı kararı alındı.
CEZA Kararı:
06 Kasım 2003 günü Ofer Askeri Üssü Askeri mahkemesinde Amna Muna’nın cezasının kararı ilan edildi. Askeri mahkeme kendisine MÜEBBET HAPİS kararı verdi. Suç ise Rahmetli Ofir Rahum’un ölümüne taamüden sebebşyet vermekti. Karar’ın teymiz hakkı ise 30 gündü.
Mahkeme kararının orijinal kopyası bu linkte mevcuttur.
Ve AMNA MUNA artık serbest.
Gilad Şalit fidye anlaşması karşılığında serbest bırakıldı ve Gazze’ye gitmesi kararlaştırıldı. Ancak Amna Muna gazze’ye giderse linç edileceğini iddia etti ve Türkiye’ye gidecek gruba nakledildi.
Amna Muna şu anda Türkiye’de GÜVENLİ BİR EV’DE.
Evet anlatmak istediğin ince konu buydu, Türk halkının bu olayları bilmek hakkı olduğunu düşünüyorum.
Vakit buldukça diğer 10 teröristinde yaptıkalrını ve nden hapiste o0lduklarını sizlere anlatmaya çalışacağım , her ne kadar Dış İşleri Bakanımız Sayın Davutoğlu İsrail Mahkemelerinin suçlamalarını kabul etmiyorum derse bile gerçekleri görmek isteyenler için vaktimi ayırıp yazacağım.
Bir yanıt yazın