Asırlardır Kıbrıs adasında Rumlarla yan yana yaşamaktayız.
Ama anlaşılıyor ki Rumlar, bir türlü Türk adadaşlarının, “kendileri ile eşit haklara sahip Kıbrıslılar”
olduklarını hala daha kabul edememiş.
Adada Barış istiyoruz diye şov yapan bu millet, Kıbrıslı Türklere karşı da her ortamda kin kusuyorlar.
Kendileri Kıbrıslı Türklere, insanlık dışı izolasyonların uygulanması ve Kıbrıslı Türkler pes edene kadar
sürdürülmesi için her yolu denerken, Türkiye’nin Rum bandıralı uçak ve gemilere
limanlarını kapatması kabahat. Kendi yaptıklarını görmeyen Rum milleti sütten
çıkma ak kaşıkmışcasına “Türkiye’nin uyguladığı İzolasyondan büyük zararlar
ediyoruz” iddiası ile yaygarayı koparıp, her yere başvuruyorlar.
Rum Dışişleri Bakanı Bayan Erato Kozaku Markulli’nin Kıbrıslı Türklerin aleyhine hiç durmadan yaptığı girişimler
ve ettiği şikayetler artık Müzakereleri de zehirlemeye başladı.
Belli ki Rumların Kıbrıslı Türklerle Kıbrıs adasında ortak bir yaşam sürdürmeye pek bir niyetleri yok. Gerçi
bu biliniyordu ama artık ete kemiğe büründü, elle tutulur, gözle görünür oldu.
Dün “Ezeli Türk Düşmanı” Kara Cira lakaplı Dışişleri bakanı Markulli, Koca Pirî Reis ve Norveç’e ait
Bergen Surveyor isimli araştırma gemilerinin Doğu Akdeniz’deki hareketliliğinden
dolayı BM nezdinde girişimlerde bulundu.
Ama haklı, ama haksız.
Şikayet olsun, başvuru olsun, etrafa Türk düşmanlığı saçılsın da, ne isterse olsun mantığı ile davranıyor
Kara Cira.
Şimdi de, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Yasalarına göre, KKTC sınırları içinde suç işleyen eski bir Rum
Bakanın serbest bırakılması için DİSİ’li Avrupa Parlamentosu (AP) Milletvekili
Eleni Theoharus başvuru yaptı.
Avrupa Parlamentosunda Milletvekili olan Eleni Theoharus, Rumların eski ekonomi bakanı Mihalis Sarris’in, KKTC’de,
“yasadışı bir şekilde tutuklandığını” ileri sürerek Avrupa Komisyonu’ndan
konuya müdahale etmesini talep etti.
Bununla da kalmayan bu sözde ve bizleri temsil etmeyen Milletvekili, “Kıbrıslı Türk makamlarının Türkiye’nin
boyunduruğu altında olduğu” ve bu nedenle de Komisyonun Türkiye’ye baskı
yapmasını talep etti.
Hiç utanma ve sıkılma yok bu insanlarda…
Hala adanın tümünün kendi yönetimleri altında olduğunu zannediyorlar.
Kıbrıslı Türkler Rum tarafına geçtikleri vakit, otomobillerinin lastikleri kesildiğinde, arabalarına kasten
zarar verildiğinde ve kendilerine durup dururken küfredilip darp edildiklerinde
ve bıçaklandıklarında ortada hiçbir suç ve suçlu yok.
Kıbrıslı Rumlara göre, Kıbrıslı Türklere karşı bu tür davranışlar Kıbrıslı Rumların en doğal hakları.
Kıbrıslı Türklere söverler de, döverler de, bıçaklarlar da, arabalarına taşla ezip camlarını kırarlar da.
Anlaşılıyor ki Rum tarafında geçerli olan AB ve mevcut Rum hükümetinin yasalarına göre bu tür eylemler suç
olarak belirtilmesine rağmen, Kıbrıslı Türkleri karşı işlendiğinde suç olmaktan
çıkmakta veya da Rum yöneticiler tarafından kasten çıkarılmakta.
Bu nedenle de bu tür olaylarda Rum polisi aniden yetersiz kalmakta ve suçlular yer yarılıp içine girdiğinden dolayı
da bir türlü bulunamamakta.
Ben kapıların açıldığı 24 Nisan 2003 tarihinden beri, Rum tarafında Kıbrıslı Türklere karşı suç işlemiş bir Rum’un
tutuklandığını ve de bu davranışından dolayı ceza almış olduğunu ne gördüm, ne duydum
ne de Rum tarafında yayınlanan gazetelerde okudum.
Kıbrıslı Rumlar, adanın Kuzeyinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti diye devletin olduğunu, bu devletin
yasaları bulunduğunu ve bu yasalara karşı davranışlar içine girildiğinde de
suçluların tutuklanıp, yargılanacaklarını ve KKTC yasalarına göre de
cezalandırılacaklarını beğenseler de, beğenmeseler de kabul etmek zorundalar.
Bundan kaçışları yok ve hiçbir zaman da olmayacak.
Prof. Dr. Ata ATUN
ata.atun@atun.com
19 Ekim 2011
Bir yanıt yazın