ONLARIN TÜRKİYE’Sİ
Başbakan Erdoğan daha önce medyanın gündeme getirdiği Alman vakıflarının PKK’ya ve bazı CHP’li belediyelere yardım ettiği iddiasını teyid ettiği şu günlerde,
Rusya Başbakanı Putin ekonomik ve siyasi olarak daha yüksek bir entegrasyonla eski Sovyet devletlerinin biraraya geleceği “Avrasya Birliği” hedefini ilan ediyor.
*
Gelişmiş ülkelerin ekonomik,siyasal ve askeri potansiyellerini kullanarak dünya enerji kaynaklarına sahip olmalarının amansız mücadelesi sürmektedir.
Farklı uluslar,kültürler,diller,dinler ve mezheplerde Ortadoğu’dan, Güney Kafkasya, Güney Hazar ve OrtaAsya kaynaklarına el koymak, ardından o alanlarda istikrar sağlamak üzere bütün güçler seferber ediliyor.
*
Teminen küresel lider ABD,İsrail ve batılı müttefikleri bir yanda Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da “Arap Baharı”sürecini yürütürken,
Kaynaklarına el koymak üzere aday coğrafyalara uzanmak için Doğu Akdeniz,Balkanlar ve Kafkasya hilaline de büyük önem atfediyor.
ABD Balkanlarda yaşananlardan sonra NATO sayesinde güçlüdür ve o noktadan Avrasya Stratejisini ilerletiyor…
Çünkü Avrasya’ya egemen olmak dünya ekonomisinin yüzde 60’ına,enerji kaynaklarının yüzde 75’ine sahip olmak anlamına geliyor.
*
Hilal’in merkezinde Türkiye -üstelik,Başbakan Erdoğan’ın Büyük Ortadoğu,Medeniyetler İttifakı ve Küresel Antiterör projeleri eşbaşkanlığıyla ABD ve müttefiklerine,müttefikliğin ötesinde kıyakçılık yapıyor!
İstikrarı teminen sorumlusu olduğu alana NATO’yu ya da yeşilNATO’yu taşımanın yolunu döşüyor.
*
Almanya;ABD ve NATO’nun doğuya doğru genişlemesinin, Karadeniz’den Kafkasya kaynaklarına ulaşmasının ve Rusya’nın dengelenmesi misyonundadır.
Ne ki Almanya’nın Avrupa’nın tek gücü olması da istenmiyor- mesela,Fransa Almanya’yı dengeliyor.
Uzun zamandan beri ABD ve Almanya, Avrasya’da kimi zaman birlikte,kimi zaman da ayrı ayrı uyguladıkları dini ve etnik parselasyon nüfus politikalarıyla-işte,Yugoslavya’yı bölmüşlerdir.
Bir süredir ABD gizli servisi CIA ve Alman gizli sevisi BND desteğinde Azınlık Sorunları İçin Avrupa Merkezi(EZM), ABD Demokrasi Vakfı (NED), Alman Tehdit Altında Halklar Cemiyeti(Gfbv),Alman Kalkınma Bankası (KfW) gibi resmi ya da yarı resmi kuruluşlarla,
Avrasya’da dini esasta Protestan-Katolik temelli,etnik esasta Arian politikası temelli propaganda ve uygulamalarla dini ve etnik parselasyon nüfus politikaları uyguluyor.
Türkiye’de de dini esasta Protestan-Katolik temelli,etnik esasta da Kürt Ulusu temelli nüfus politikaları uygulamalarını destekliyorlar.
*
Bir yanda Slovenya,Makedonya,Polonya,Slovakya ve Çek Cumhuriyetinde yaşayan milyonlarca insanın kan bağı ile Alman sayılması yoluyla Kafkasya Bölgesine açılan bölgedeki ülkelerin ulusal bütünlüklerini dağıtılıyor,
Öte yanda Kırım,Kafkasya,Hazar ve Aral bölgelerinde yaşayan halklara, çok asırlar önce İskandinavya’dan gelen ve Karadeniz ile Baltık Denizi arasına yerleşmiş Got’ların çocukları oldukları aşılanıyor.
Bu çerçevede bölgedeki ve Türkiye’de ki Kürtler,Süryaniler, Ermeniler,Çerkesler,Tatarlar da vakıfların ilgi odağıdır!
*
Almanya ve ABD Sovyetler Birliğinin dağılması ardından bölgedeki Kürtlere Kafkasya’da Kırım, Güney Ukrayna,Adige Cumhuriyetinde güçlü bir diaspora oluşturmuş bulunuyor.
Üstelik giderek artan bir rağbetle Türk vatandaşı Kürtler ve PKK’lı Kürtler de hızla diasporanın nüfusuna katılıyor.
Bugün Kürtler ABD ve Alman çıkarları doğrultusunda iskan edildikleri bölgede ekonomik,siyasal,sosyal güce sahiptir ve potansiyelleri bulundukları ülkelerin istikrarına tehdit olarak algılanıyor!
*
Çünkü,ABD’de; faiz oranları ve enflasyonun düşük olmasına rağmen ekonomik kalkınma temposunun düşük olması, devlet borcu ve ödemeler bilançosu sorunları karşısında dünya yatırımcılarının ABD’ye ve doların dünya rezerv parası olmasına güvenlerinin azaldığı düşüncesi gelişmektedir.
İlave olarak Avrupa ekonomisinde de devlet borçları artmışken yatırımlar azalmaktadır.
Bu durumuyla Avrupa Birliğinin üstlendiği sosyal yükümlülüklerin yerine getirilmesinde ciddi sorunlar olduğu anlaşılıyor.
Ve Rusya Federasyonu da enerji politikaları ve şirketlerini dış politika aracı olarak kullanarak iktisadi ve ticari bütünleşmelerle geliştirdiği ekonomik ve diplomatik gücüyle süper güç olmayı artık açıkça seslendiriyor!
Başlangıç olarak doların zayıflaması sonucunda dünyanın birikmiş doları rasyonel olarak idare etme olanağını kaybettiği söyleniyor.
Rezerv para olarak doların yerine hangi para birimlerinin geçeceği bilinmiyor-fakat, şimdiden,uzun vadeli küresel çıkarların garanti edilebilmesi için yeni rezerv paraya gereken şartların sağlanması talep ediliyor!
*
O nedenle,Rusya Devlet Başkanı Medvedev,”Son yıllarda ABD politikalarındaki tek kutuplu bir dünyayaratma çabalarını tedirginlikle izliyorum. Bir ülke kendi kurallarını dünyanıngeride kalanına, sanki kendi iç düzeniymiş gibi, kabul ettirmeye çalışırsahuzur ve istikrar değil, sorun bekleyin. Çağdaş dünyada tek efendi fikri mümkünolmadığı gibi, kabul edilmez de”demektedir.
Küresel politikanın önemli oyuncusu Şanghay İşbirliği Örgütünden sonra-işte,Rusya Başbakanı Putin de,Birleşik Avrasya’ya ilişkin yeni projesini açıklıyor…
*
Rusya, Ocak 2012’den itibaren Belarus ve Kazakistan’la birlikte kurulacak Gümrük Birliğinin diğer Bağımsız Devletlerinde katılmasıyla Avrupa ile Asya-Pasifik bölgesi arasında etkili bağ oluşturacağı amacındadır.
Bu suretle Avrasya Devletler Birliğinin doğal rezervleri, sermayeleri ve insan potansiyeliyle Avrupa Birliği,ABD, Çin ve Asya-Pasifik Ekonomik Birliği gibi diğer oyuncular ve bölgesel kuruluşlarla birlikte küresel gelişmenin istikrarının sağlanması;
Bugün hiç değilse Rusya,Çin ve Hindistan’la genişleyen bir çok ülkenin umudunu oluşturuyor.
*
Yeni dünya oluşurken Türkiye;Başbakan Erdoğan’ın komşularla sıfır sorun politikasıyla giderek tükeniyor.
O; Büyük Ortadoğu,Medeniyetler İttifakı,Küresel Antiterör Eşbaşkanı olarak ilişiklendiği ABD,İsrail ve batılı müttefikleriyle birlikte farklı ülkeler,kültürler,diller, mezheplerde İslam coğrafyası kaynaklarına el konulması ve güvenliğinin sağlanmasında din esaslı parselasyon nüfus politikalarının uygulanmasının mimarıdır.
Türkiye’nin belki ekonomik kalkınması yürüyor gibidir -fakat, arkasına kayıtsız şartsız takıldığı ABD, İsrail ve müttefiklerinin izinde;Mustafa Kemal’in,”Biz esasen mevcudiyetimizin temelini,millî şuurda ve millî birlikte görmekteyiz” dûsturundan saptığı da çok net görülüyor.
*
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun,”Bazı Alman vakıflarının CHP ve BDP’li belediyeler üzerinden PKK’ya para aktarıldığı”sorusuna muhatap olduğundaki yanıtı da ibretliktir.
Bir gazeteci, Başbakanın vakıfların para aktardığına ait belgeleri Kılıçdaroğlu gelirse veririm dediğini hatırlatınca,
Kılıçdaroğlu,”Çıksın anlatsın! Farzedelim X belediyesi kredi aldı.Kim izin veriyor?Hazine!E vermesin” diyor.
Yanıttaki lakaydi,Kılıçdaroğlu’nun kurulmakta olan yeni dünya için ABD,İsrail,Almanya,batılı ülkeler,Rusya,Çin ve daha bir çok ülkenin ve Başbakan Erdoğan’ın da iştirak verdiği heyecan ve çabaların çok uzağında olduğunu gösteriyor.
Çünkü,Büyük Atatürk,”Milliyet davası siyasi bir mücadele konusu olmadan önce şuurlu bir ülkü meselesidir”diyor.
Bir yanıt yazın