Livni: Umarım PKK saldılarının İsrail’le bağlantısı yoktur
“Türk ve İsrailli liderler megafon diplomasisini bırakıp masaya oturmalı”
Türkiye’deki son PKK saldırılarıyla İsrail’in ilgisinin olmadığını düşündüğünü ve “bunu umduğunu” söyleyen Livni, iki ülkenin Arap Baharı’nı birlikte şekillendirebileceğini de iddia etti.
Cihan Haber Ajansı’na konuşan Tzipi Livni, “Aradaki ihtilafı giderecek bir yol bulmaya ihtiyaç var; her iki halkın da kabul edebileceği bir formül bulmaya ihtiyaç var. Şu an liderler arasında bir görüşme yapılması ve her şeyin masaya konulması gerekiyor; problemler, endişeler, anlaşmazlıklar, her şey…” diye konuştu. Filistin’le barışın İsrail’in de çıkarına olduğunu kaydeden Livni, Türkiye ile İsrail arasında şu an yapılacak en doğru şeyin, “tansiyonu düşürmek, iki tarafın birbirine bağırdığı bu megafon diplomasisinden vazgeçerek sakinleşmek ve ardından bir odaya girerek dürüst bir konuşma yapmak” olduğunu söyledi.
TÜRKLERİN HAYATINI KAYBETMESİNDEN DOLAYI ÜZGÜNÜZ
İsrail eski Dışişleri Bakanı ve anamuhalefet partisi Kadima’nın Başkanı Tzipi Livni, Tel Aviv’deki ofisinde Cihan Haber Ajansı muhabirinin sorularını cevapladı. Livni, Mavi Marmara olayını değerlendirirken, “Mesele insanların hayatlarını kaybetmesine, Türklerin hayatını kaybetmesine geldiğinde biz bunun için kendimizi çok üzgün hissediyoruz.” dedi; fakat “Gazze’ye doğru giden bu gemiyi durdurmak zorunda kaldıklarını” vurguladı.
Türkiye ve İsrail’i “bölgedeki iki demokrasi” olarak nitelendiren Livni, “Aradaki ihtilafları giderecek bir yol bulmaya ihtiyaç var, her iki halkın da kabul edebileceği bir formül bulmaya ihtiyaç var.” ifadelerini kullandı. Bugüne kadar, ilişkileri eski seyrine döndürecek bir formül bulanamamasına “acıdığını” dile getiren anamuhalefet lideri, şöyle devam etti: “Ben dışişleri bakanı iken beraber çalışırdık. Üstelik sadece İsrail ve Türkiye arasındaki ikili meselelerde değil. Türk hükümeti ayrıca İsrail ile Suriye arasındaki barış görüşmelerine çok katkıda bulundu. Türk hükümetinin Filistin’deki durumdan dolayı endişeli olduğunu biliyorum. Filistin ile İsrail arasındaki bir barışın İsrail’in de çıkarına olduğuna inanıyorum. Türk hükümeti de bunu destekliyor. Bu anlayış çerçevesinde, ayrılıklarımızın üstesinden gelmenin bir yolunu bulmalıyız.”
İLİŞKİLER DİNİ DEĞİL SİYASET TEMELLİ OLMALI; YOKSA SORUNLAR ÇÖZÜLMEZ
İlişkilerin bozulmasında İsrail koalisyon hükümetinde “daha dini grupların yer almasının” etkisini de değerlendiren Kadima lideri, “İsrail’de farklı trendler var, Türkiye’de farklı trendler var; ama nihayetinde devletlerinin çıkarı için en iyi şeyin ne olacağına karar vermek, liderlerin sorumluluğundadır. Benim pozisyonumdan, Türkiye’nin çıkarının da ne olduğunu görmeye çalışırsam bunun İsrail ile ikili ilişkiler olduğunu söylerdim.” şeklinde konuştu.
İlişkilerin bozulmasının, İsrail siyasetinde etkili dini partilerle bağlantılı olduğunu düşünmediğini vurgulayan Tzipi Livni, “Olmamalı… Bu anlaşmazlığı devletler arasında bir anlaşmazlık olarak görmeliyiz, insanlar arasında veya dini yapılardan dolayı değil. Çünkü tarihe baktığımızda dini anlaşmazlık temelli çatışmaların çözülmesinin biraz sorunlu olduğunu görürüz.Ama devletler arasındaki sorunlar çözülebilir cinstendir. Bu yüzden bu tartışmayı diplomatik ve politik doğasında tutmamız ve onu insanlar arasındaki bir tartışmaya dönüştürmememiz çok önemli.” dedi.
GÜL VE ERDOĞAN’LA GÖRÜŞMELERİM OLDU
İsrail’de ilk kez 2005’te devraldığı dışişleri bakanlığı koltuğunda 2009’daki seçimlere kadar oturan Tzipi Livni, o dönemde dışişleri bakanı olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile aynı dönemde göre yaptığını, geçmişte Başbakan Tayyip Erdoğan ile görüşmeleri olduğunu ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu da tanıdığını aktardı.
Eski dışişleri bakanı, iki ülkenin o dönemdeki ilişkileri için ise “Geçmişte de ayrılıklarımız vardı. Erdoğan, Gül ve diğerleri, bölgede yıkıcı bir rolü olduğunu düşündüğüm Hamas’ın rolü hakkında yaptığımız görüşmeleri hatırlıyorlardır. Ayrıca Hamas seçildikten sonra yanlış anlaşılmalar olduğunu hatırlıyorum. Ama buna rağmen birlikte çalışabiliyorduk. Bölgedeki durum hakkında Türk görüşünü dinlerken İsraillilerin Filistinlilerle barış istediği, Mahmud Abbas’la meşru bir Filistin yönetiminin mümkün ve ulaşılabilir olduğu ve böyle yapmak için Hamas’ı gayrimeşrulaştırmamız gerektiği konularında bazı zamanlar ikna etmeye çalıştım, bazen de başarılı oldum.” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE İLE İSRAİL AYNI KAMPTAYDI
Ancak o günlerde aynı zamanda Filistinlilerle de görüşmelerde bulunduklarını, Suriye ile görüşmelerin de olduğunu aktaran Tzipi Livni, “Bölgede aynı kampın parçası olduğumuz ve beraber durduğumuz çok açıktı. Bu İsrail ve Filistinliler arasında ve aynı zamanda Suriye ile barış isteyenlerin kampıydı. Hamas o zaman dışlanmıştı. Çünkü onların ideolojisi, bizi burada kabullenmek istemeyen dini bir ideoloji temelliydi. Ama beraber çalıştık ve ayrılıkları giderebildik. Geçmişte bunu yaptık.” diye devam etti.
Ankara’daki terör saldırısından sonra üzüntülerini iletmek için Bakan Davutoğlu’nu aradığını hatırlatan eski dışişleri bakanı, “İsraillilerin çoğu da hatırlayacaktır; Carmel dağlarındaki yangında, filo olayından beri bu anlaşmazlıklarımız olmasına rağmen Türkiye bize yardım etti. Bu benim oldu bitti saydığım bir şey değil. Bazı zamanlarda farklılıkların üstesinden gelinmesine ve insani konuların ardından siyasi konuların görüşülmesine ve en sonunda da beraber çalışmak için bir yol bulunmasına ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.” diye ekledi.
MEGAFON DİPLOMASİSİ TERK EDİLMELİ
Tzipi Livni, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerde yaşanan krizin çözülmesi için yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı: “Liderler arasında bir görüşme yapılması ve her şeyin masaya koyulması gerekiyor; problemler, endişeler, anlaşmazlıklar… Nelerin sorunlu olduğunun görülmesi, bir tarafın neyle yaşayabileceği, diğer tarafın yaşayamayacağının görülmesi… Buna son verecek sadece sembolik bir şeyler yapmak değil. Her şeyin masaya konmasının çok önemli olduğuna inanıyorum çünkü bugün gördüğümüz şey sadece açıklamalar. Bir taraftan bir açıklama geliyor, ardından diğer taraftan bir açıklama geliyor. Sorun halka geldiğinde, İsrailliler için konuşuyorum, Türkiye’ye bakıyorlar, düşündükleri şey; ‘belki bir şeyler bozulmuş olabilir, bu konuda yapacak hiçbir şey yoktur’. Sanırım bu göze alabileceğimiz bir şey değil. Halkın vazgeçtiği bir durum var, ‘Tamam durum buysa liderlerin konuşma şekli buysa daha önceki ilişkilere dönmek için bir şans yok’ diyorlar. Şu an yapılacak olan doğru şey tansiyonu düşürmek, açıklama yapmamak, iki tarafın birbirine bağırdığı bu megafon diplomasisini yapmamak, sakinleşmek ve ardından bir odaya girmek ve dürüst bir konuşma yapmak. Çünkü devletler arasındaki ilişkiler insanlar arasındaki ilişkiler demektir; ama aynı zamanda liderler arasındaki saygı ihtimali ve güven ihtimali demektir. Hepimizin bu güveni yeniden inşa etmesi gerekiyor.”
Erdoğan’ın açıklamalarında sürekli olarak “meselenin İsrail halkı ile değil İsrail hükümeti ile olduğuna” vurgu yapmasını değerlendiren Livni, “Ama bunun artık geri dönülemez olduğunu düşünen İsrailliler var. Türkiye’nin gittiği yol bu; Türkiye İsrail’e bir zamanlar olduğu üzere, karşılıklı çıkarların olduğu dost bir ülke gibi bakmıyor. Bu sadece bir açıklamayla ilgili değil bütün durumla ilgili.” şeklinde konuştu.
UMARIM PKK SALDIRILARIYLA İSRAİL’İN BAĞLANTISI YOKTUR
Livni ayrıca İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman’ın “Kürt kartını oynamaktan” bahsetmesinden sonra Türkiye’de terör örgütü PKK’nın saldırılarının arasında “bir bağlantı olmadığını düşündüğünü ve olmamasını umduğunu” belirtti.
İsrail ve Türkiye ilişkilerindeki sorunların sadece ikili ilişkilerdeki yanlış anlaşılmalardan kaynaklanmadığını vurgulayan Tzipi Livni, iki ülkenin ticaret, turizm ve işbirliği konularında birlikte çalışabildiğini vurguladı. İsrail-Filistin ilişkilerinin, bölgede Türkiye’nin de dahil olduğu birçok ülke ile ilişkilerinde etkisi olduğuna değinen Livni, “Filistinlilerle çatışmanın sona erdirilmesinin İsrail’in çıkarına olduğuna inanıyorum. Bunu Türkiye’ye bir iyilik olarak görmüyorum, bu sorunun zaten bitirilmesini istiyorum. Bu şekilde İsrail’in Türkiye ve bölgedeki diğer ülkelerle arasındaki tansiyon düşürülebilir.” dedi.
TÜRKİYE VE İSRAİL ARAP BAHARI’NI BİRLİKTE ŞEKİLLENDİREBİLİR
Arap Baharı’nı ve Türkiye ile İran’ın bölgedeki rollerini de değerlendiren Tzipi Livni, “Türkiye ve İsrail’in Arap Baharı’nı birlikte şekillendirebileceğini” ise şu sözlerle savundu: “İran’ın bizim açımızdan ve uluslararası açıdan dünyaya ve bölgeye bir tehdit olduğu açık. Ve sadece İsrail’i değil bölgedeki diğer ülkeleri tehdit eden aşırı ideolojilerini gösteriyorlar. Bu durumda, istikrarlı bir Türkiye’nin rolü çok önemli. Ben bu yüzden İsrail ve Türkiye’nin masaya oturmasını, gidişatı gözden geçirerek bölgede daha fazla aşırılık terör görmemek için bu trendleri nasıl etkileyebileceklerini konuşmalarını, böylece geleceği beraber şekillendirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Halihazırda maalesef durum öyle değil ve bu gidişatı etkileyemiyoruz.”
FİLİSTİN, BM YERİNE İSRAİL İLE GÖRÜŞMELERİ TERCİH ETMELİ
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne başvurusunu da değerlendiren Tzipi Livni, BM’nin “bir devlet kurmayacağına, sadece deklare edebileceğine” dikkat çekti. Kendisinin İsrail ile Filistin arasında görüşmeler yapılmasından yana olduğunu aktaran Livni, “Görüşmeleri bir an önce yeniden başlatın, kaldığımız yerden devam edin, her şeyi masaya koyun ve bu çatışmayı bitirin. Zaman aleyhimize işliyor. Bölgede değişiklikler oluyor, sıranın kimde olduğunu kimse bilmiyor.” çağrısında bulundu.
Görüşmelerin durduğu iki yıldan beri bir güven eksikliği oluştuğunu ve Filistinlilerin BM’ye gitme kararı aldığını hatırlatan Livni, BM Güvenlik Konseyi’nde ABD’nin vetosundan dolayı bir Filistin devleti görmeyeceklerinin açık olduğunu vurguladı. Bir Filistin devletinin ancak görüşmelerden sonra kurulabileceğini dile getiren Tzipi Livni, görüşmelere başlamanın her iki tarafın da çıkarına olduğunu savundu.
ÖNCE FİLİSTİN YÖNETİMİ İLE ANLAŞMA SAĞLANIP HAMAS’A SUNULMALI
İsrail’de bugüne kadar iki devletli çözümü destekleyen biri olarak bilinen ve geçmişte Filistinli liderlerle birçok görüşmesi bulunan Livni, Filistin’de bugün “barış ortağı” olarak Mahmud Abbas ve yönetimini kabul ettiklerini dile getirdi. Hamas’ın ise İsrail’in var olma hakkını kabul etmediğini ve Hamas’la bir barış sağlanması konusunda umudu olmadığını aktaran Livni, Filistin’de “sıfır toplamlı bir oyun oynandığını” vurgulayarak, “Hamas ne zaman kazansa Filistin yönetiminin zayıfladığına” dikkat çekti.
Şu anki Filistin yönetimi ile görüşmelerin yapılıp sonunda bir anlaşmaya varılmasını tercih ettiğini aktaran Livni, “O zaman bir anlaşma olduktan sonra Hamas’a bir tercih sunmamız gerekir. Kabul etmeleri halinde Filistin devletinin kurulacağı, kabul etmemeleri halinde kurulmayacağını belirten bir anlaşma. Şu anki Filistin yönetimi ile bir anlaşmanın mümkün ve yapılması gereken doğru şey olduğunu düşünüyorum.” diye ekledi.
Siyasete 1996 yılında giren ve parlamentoya ilk kez 1999’da seçilen Tzipi Livni, ilk olarak Ariel Şaron liderliğindeki Likud Partisi içinde yer almıştı. Kasım 2005’te de Şaron ve Ehud Olmert ile birlikte şu an lideri olduğu Kadima’nın kuruluşunda önemli rol oynadı. 2006 seçimlerinden önce yaşanan istifalardan dolayı geçici olarak dışişleri bakanlığına getirilen Livni, 2006’da kurulan 31’inci hükümette bu görevini korudu. 2006’daki seçimlerden sonra İsrail siyasetinde “ikinci en güçlü siyasetçi” olarak nitelenen ve İsrail siyasetinde Golda Meir’den sonra bu koltuğa oturan ikinci bayan olan Livni, 2008’de de Ehud Olmert’ten boşalan koltuğa geçerek Kadima’nın yeni başkanı oldu. Şubat 2009 seçimlerinde partisi Kadima’yı az farkla birinci yaptı; ancak Cumhurbaşkanı Şimon Peres hükümeti kurma görevini Likud’un başındaki Binyamin Netanyahu’ya verdi. Netanyahu, Shas gibi aşırı sağcı partilerin yer aldığı koalisyon hükümetini kurdu.
İSRAİL’DE HALK PARTİYE DEĞİL BAŞBAKANA OY VERİYOR; RAKİBİM NETANYAHU
Röportajda İsrail’deki siyasete ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Livni, İsrail’de merkez sağda uzun süreli bir parti bulunmamasının nedeninin, halkın seçimlerde “bir partiye değil başbakana oy vermesi olduğunu” söyledi. “Gelecek seçimler, son seçimlerde olduğu gibi Netanyahu ve benim aramda geçecek” diyerek iddialı konuşan Livni, şöyle devam etti: “Benim tercihim muhalefette olmaktı; çünkü bu hükümetin bir parçası olamazdım. Şu an iktidarda olmamaktan dolayı ödediğim bir bedel var; ama bu en sonunda seçimlerden önce ödenecek ve halk bizim sadece muhalefet değil Netanyahu’nun hükümetine alternatif olduğumuzu görecek.”
Netanyahu hükümetinin giderek dini eğilimler göstermesi konusunda ise anamuhalefet lideri, “Netanyahu bu koalisyonu kurarak tercihini yaptı. Doğal partnerleri “ultra-ortodokslar” ve diğer partileri de çağırdı. Bu da koalisyonun pozisyonunu, ana hatlarını belirliyor. Koalisyon kurabilmek için ödemeyi göze aldığı bir bedel bu. Çünkü Kadima gibi başka alternatifleri vardı; ama o başka partilerle koalisyon kurmayı tercih etti.” değerlendirmesinde bulundu.
Haber 5