KONSTANTİNİYYE ANAYASASI
12 Haziran 2011 Milletvekili Genel Seçimi sürecinde Abdullah Öcalan,”Seçimde AKP ne kadar Kürtlerden daha fazla oy alır ve Kürtlerin oyu ne kadar azalırsa,Kürtlerin talepleri,statüleri büyük tehlikeye girer” öngörüsündeydi.
Bir yanda Kürt Sorununun çözümü için Başbakan Erdoğan’ın özel temsilcisi MİT Müşteşarı Hakan Fidan’la,”Devlet-İmralı-PKK” üçgeninde görüşüyor,
Öte yanda seçime bağımsız adaylarla giren BDP’nin mutlaka 30-40 arası milletvekili çıkarabilmesini teminen AKP oylarının tabanında Fethullah Gülen ve cemaatini tehdit altında tutuyordu!
*
Rağmen,”Kürt Sorunu” tanımlamasının sahibi Başbakan Erdoğan seçim kampanyasından bu yana,”Kürt Sorunu Yok,Kürt Vatandaşın Sorunu Var” söylemine dönmüştür.
Şimdi,”Sanki PKK,BDP Kürt halkının temsilcisi ve halkının savunucusuymuş gibi bir hava yaratılıyor.PKK,Kürt halkının temsilcisi değildir,terör örgütüdür.BDP de Kürt halkını temsil etmiyor.Eğer temsilci olsalardı Doğu ve Güneydoğu’da bizden çok oy almalılardı.Ama genel toplamda bugün orada yüzde 15 daha fazla oy alıyoruz”diyor, Abdullah Öcalan’ı yüreğinden vuruyor!
*
Görülüyor ki “Kürt Sorunu”; Kürt vatandaşın sorunu ile Kürt Statüsü ikilemine sıkışmıştır;terör can almaya devam ediyor bir yanda da hükümet dehşet bir sürek avı yürütüyor!
Öte yanda Türkiye, İslam coğrafyası ülkelerindeki değişimin modelidir ve liderlik ediyor.
Bu konjonktürde en büyük gündemi yeni anayasanın çıkarılması olan TBMM 23.dönem,dördüncü yasama yılına açılmış bulunuyor.
*
Küresel lider ABD, batılı müttefikleriyle birlikte Arap İslam ülkelerinin kaynaklarına el koymak zorundadır.
Rusya Ortadoğu’da, Orta Asya’da nüfuz oluşturabildiği taktirde yeniden süper güç olmanın mücadelesini yürütüyor.
İran Şii devrimi ilkeleri ve nükleer programı nedeniyle, ABD ve batılı müttefiklerini korkutuyor ve küresel güvensizliğinin biricik amili kabul ediliyor!
Türkiye ise ABD ve batılı müttefiklerinin Arap İslam ülkeleri kaynaklarına el koyması doğrultusundaki misyonuna kapılmıştır; anayasası,demokrasisi ve hukukuyla o ülkelere lider ve esin kaynağı olması gerekiyor!
*
O nedenle devlet odaklı değil birey odaklı, milliyetçi değil çoğulcu felsefede, Türklüğe değil vatandaşlığa,parlamenter sisteme, merkezi değil yerinden yönetime dayalı yeni anayasa!
Yeni anayasanın dini arayışları öne çıkaran partileşmeye inanan siyasetçi ve yöneticilerden oluşan lâik bir devlet çatısı önereceği anlaşılıyor.
Küresel bir şablon gibi algılanan Laik Devlet; altta dini esasla mal ve nimetlerin paylaşımı ve bölüşümünü organize eden liberal ekonomik yapının ürettiği değerleri küresel ekonomi ve siyasete sağımını sağlamaktan görevlidir ve küresel işbirlikçiliği temsil ediyor.
Ve islamın adalet, doğruluk,dayanışma benzeri asli konularında değil, daha çok namaz kılan,oruç tutan,camii yapan vb. şek’li islamdan hareketle sosyolojik yapılar oluşturmaya yönelik olması isteniyor.
*
O yüzden,TBMM açılışında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, AKP’ nin, Atatürkçü ideolojinin yakın tarihte Türk demokrasisinde yaşanan sosyal,politik ve uluslararası sorunların nedeni,anayasal hukuki düzeyde kurumsal olarak demokrasinin bir engeli olduğu ve siyasi kültür temelli zihniyet kalıbı olması ve Kürt,Alevi,din-vicdan,ifade ve örgütlenme özgürlüğü,türban gibi sorunların en büyük amili olduğu tezinden hareketle, yeni Anayasa için “Atatürk Milliyetçiliği”nden hiç bahsetmiyor!
Bu, yeni anayasada,”Türkiye, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” hükmünün olmayacağını gösteriyor.
Cumhurbaşkanı biliyor -çünkü, yeni anayasa hazırdır -şimdi, Başbakan Erdoğan Türkiye’ye uygulanması için gün sayıyor!
*
Demokratik Özerklik ya da demokratik konfederalizm gibi bireysel ve kültürel özgürlükleri değil coğrafya temelli kitlesel çatışmalara sonuç verecek taleplerinde Kürt Hareketi de yeni anayasada Kürt statüsünün peşindedir.
BDP Eşbaşkanı Selahaddin Demirtaş, yeniCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyareti ardından,”Yeni Anayasa, bizim de temel taleplerimizden ve mücadele gerekçelerimizden biridir. Ama biz yeni bir anayasa çalışması devam ederken eş zamanlı olarak demokratikleşme paketinin de gündeme alınması gerektiği inancındayız. Biz buna ‘yeni anayasaya doğru giderken yol temizliği’ diyoruz. Bunlar: ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, seçim barajı, Siyasi Partiler Kanunu, Terörle Mücadele Yasasından kaynaklanan sorunlar, basın özgürlüğü, tutukluluk süreleri, siyasetçilerin tutuklu olmalarıdır. Bütün bunlar, anayasayı demokratik bir ortamda gerçekleştirmeyi engelliyor”diyor.
Ve Meclis çatısı altında demokratik muhalefetin geliştirilmesi,barış ve özgürlükler için çaba sarf eden herkesle ortaklaşmak istediklerini- o nedenle yeniCHP’nin ,”Hakikatleri Araştırma Komisyonu”yla birlikte çalışabilecek bir “Akil İnsanlar Komisyonu”nun kurulmasını kendilerinin de önemsediğini belirtiyor!
*
TBMM’nin açılışıyla birlikte yeni anayasanın çıkartılmasına yönelik süreç hızla işlemektedir.
Bir;Anayasa temel esaslarıyla hazır ve Başbakan Erdoğan’ın cebindedir! Doğumu için demokratik görünümün şartlarını oluşturmak üzere görüşmeleri,tartışmaları, asgari ölçüde toplumsal uzlaşmaya ihtiyacı bulunuyor.
İki;Anayasa komisyonu oluşturulup da kişi hak ve ödevleri,sosyal ve ekonomik hak ve ödevler,siyasi haklar ve ödevler başlıklarında tartışıladursun,
Üç;yeniCHP’nin “Hakikatleri Araştırma Komisyonu”,”Dersim Arşivlerinin Açılması” benzeri konularda çalışmalarının önü açılacağa benziyor – bu suretle,Atatürk ideolojisinde TC Devleti öz’re hazırlanıyor.
Dört;akabinde bir anayasa referandumu ile -buyrunuz,yeni anayasa!
*
Atatürk ideolojisine Türk Milletinin varoluş iradesi yön veriyor.
Mustafa Kemal,”Türk Milletinin varoluş iradesinin tabii ve tarihi gerçekleri şunlardır:Siyasi varlıkda birlik,dil birliği,yurt birliği,ırk ve menşe birliği,tarihi karâbet,ahlâki karâbet.
Türk Milletinin teşekkülünde mevcut olan bu şartlar diğer milletlerde hepsi birden yok gibidir”diyor.
Eh! Atatürk ideolojisine dayanmayan bir anayasanın,”Kostantiniyye Anayasası”olacağına hiç kuşku bulunmuyor.
Fakat,dünyanın gelecek kısa zamanda Arap Baharı ardındakilerle nerelere savrulacağını,kim biliyor?
Bir yanıt yazın