PRENSİPLİ EYLEM ADAMININ HEDEFİ
Terör sabah saatlerinde Ankara’da,akşam Siirt’te sivil halkı hedef alır, Kıbrıs Rumları İsrail’le anlaşarak Doğu Akdeniz’de doğal gaz arama girişimiyle kriz yükseltirken,
New York’ta Başbakan Erdoğan ve Başkan Obama terör, İsrail, Kıbrıs gibi konuları görüşüyor.
*
Görüşme öncesi Erdoğan’ın güveni,Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Thomas Danilon’ın,”Başkan onu seviyor,prensip ve eylem adamı olduğunu düşünüyor”açıklamasıyla tazeleniyor.
Perşembe günü Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın açıklayacağı Küresel Antiterör Forumu’na(Global Counterterrorism Forum) ABD yanında Eşbaşkan olmaktan gururlu!
Üstelik bir kezinde,”Siyaseti bıraktıktan sonra! Siyaset illa bir siyasi partinin çatısı altında yapılmaz ki.Think – thank kuruluşlarında bu siyaseti yapabilirsiniz”ifadesiyle aslında emekliliğinde yapması halinde hiç kimsenin ayıplamayacağı Büyük Ortadoğu,Medeniyetler İttifakı,Küresel Antiterör Forumu eşbaşkanlıklarını Başbakanlık göreviyle hem zaman,hem zemin yapıyor olmanın dayanılmaz pişkinliğindedir…
*
Ne ki Başbakan Erdoğan,Obama zirvesi öncesi basına açık bölümde,”Tabii terörle mücadele bitirilir mi denildiğinde, minimize edilir, ama ben bitirilmesi noktasında çok çok iyimser değilim” diyor.
Neden mütemadiyen kan döken PKK terör çetesinin yok edilebileceğine inanmıyor?
Ya da yeni Küresel Antiterör Forumu eşbaşkanlık görevinde başarısına dair ihtiyatlı davranmak gereğini mi hissediyor?
Ya da Başkan Obama ile görüşmenin heyacanıyla yelkeni mi düşmüştür-doğrusu,analiz gerekiyor…
*
Başbakan Erdoğan, merkezinde anayasası Tevrat ve amacı Tevrat’ı yerleştirmek olan teokratik İsrail’in bulunduğu ve etrafındaki bölgede ABD çıkarlarına şemsiye oluşturan ülkeleri kurgulayan Genişletilmiş Ortadoğu ve Medeniyetler İttifakı projelerinin Eşbaşkanıdır.
İktidarı boyunca bu projeler yönünde etraf ülke Türkiye’yi değiştirmiş bulunuyor.
Şimdilerde Eşbaşkan olarak el verdiği ordular ve polis güçleri desteğinde İslami sivil toplum kuruluşları ve islami sermaye odaklarının Arap İslam ülkeleri rejimlerini değiştirmesine hizmet veriyor.
Birlikte lâik bir devlet çatısı altında İslamın adalet, doğruluk,dayanışma, zekat ve infak temelini oluşturan konularında değil, ritüelleriyle zenginleştirilen -bu suretle, dini arayışlarını öne çıkaran partileşmeye inanan siyasetçi ve yöneticilerden oluşan yapılar kuruluyor.
Lâik devlet ise dini ritüellerle bezenmiş ve bu karakterle oluşmuş toplumsal hayat,siyaset ve kültürel yapının yarattığı değerlerin küresel ekonomiye kazandırılması görevini üstleniyor.
*
Başbakan Erdoğan’ın yeni Küresel Antiterör Forumunda eşbaşkanlık göreviyse;
Bugün kaosta bulunan Arap İslam ülkelerinin yeni rejimlerine Adalet, Hukuk ve Polis sisteminin kurulması, bölgesel şiddet eğilimi ve aşırılıklarla mücadele,Afrika Boynuzunda Somali, Çad, Sudan, Etiyopya bölgesinde ortak güç oluşturmayı kapsıyor.
*
Bir süredir Erdoğan Arap ülkelerinde yeni rejimlerin meşrulaşması ve bölgesine kompakt edilmesi sürecinde ve İran’da İsrail,Yahudi dini ve Siyonizme karşı beslenen negatif duygulara karşı Türkiye’yi duvar ediyor.
İsrail’e duyulan nefreti satın almıştır -işte,eğreti Türkiye ekonomisi bunun sonucudur ve aşırıya varan söylemlerle nefreti başkalarına yâr etmiyor,Türkiye ile mas ediyor ve İsrail’i rahatlatıyor…
İyi ama yeni eşbaşkanlığı görevinin ifasında koskoca Arap İslam coğrafyasında aşırılıklarla mücadelede; caydırıcılık,harekât ortamının şekillendirilmesi,barışı destekleme harekâtı,kriz yönetimi ve gerektiğinde konvansiyonel savaş gibi faaliyetleri icra edebilecek bir gücü nasıl oluşturacaktır?
*
Türkiye,İsrail’i İran’dan korumak üzere Romanya’nın Deveselu üssünde yer alan füzelere yüksek irtifa-Stratosferi gören Füze radar sistemi takviyesini Malatya’ya kurduruyor.
NATO Türkiye’ye kuracağı füze radar sistemiyle ilgili açıklamasında, bilgilerin üye olmayan İsrail’e verileceğini resmen kabul ediyor.
Türkiye ilave olarak Patriot ve Arrow Füzeleri ya da 300 km.den İran’ın fırlatacağı füzeleri yakalayacak S-400 sistemini satın almaya çalışıyor.
Bunların işletilmesi için bir yığın ABD li uzman asker Türkiye’ye yerleşmeye hazırlanıyor.
*
Öte yanda CIA ve MOSSAD ivmesiyle, PKK terör örgütü ve Kıbrıs Rum Kesimi de üzerlerine düşen görevi yapmaktadır.
PKK metropollere kadar taşıdığı terörle Türkiye’yi adeta Kandil’e çekiyor.
Başbakan Erdoğan,terör istihbaratında bulunmak üzere ABD’nin Türkiye’ye insansız casus uçaklarını ve uzman personelini vermesi önünde bir sıkıntı olmadığını söylüyor.
Eh!PKK terör örgütünün ısrarla terörü yaygınlaştırması ardından Türkiye’nin Kandil’e kara harekâtı ve o bölgede bir üs kurmasına ramak kalıyor…
*
Bir yanda da danışıklı Türkiye-İsrail gerginliğinden beslenen Güney Kıbrıs Rum kesimi ilan ettiği münhasır ekonomik bölgede petrol ve gaz sondajına başlıyor.
Başbakan Erdoğan adanın doğal kaynakları üzerinde eşit hakları korumak üzere Rumların doğal kaynakları gasp ettiğinden hareketle bölgeye donanma gönderince,Doğu Akdeniz ısınıyor!
Güney Kıbrıs Avrupa Birliğinde Kıbrıs Cumhuriyetini temsil etmektedir- fakat, NATO üyesi olmasını Türkiye engelliyor.
Türkiye ise NATO üyesidir -fakat, Avrupa Güvenlik Birimine Kıbrıs Cumhuriyeti engeli dolayısıyla giremiyor.
Bu paradoks;Kıbrıs’ın bölünmesine, Ortadoğu’lu Türkiye ile Avrupalı Kıbrıs arasında Doğu Akdeniz gerginliği ve yeni Küresel Antiterör Forumunda önemli bir bölgesel şiddet eğilimi ve aşırılığa işaret ediyor!
*
Ne ki Başbakan Erdoğan Başkan Obama ile görüşmesi ardından, “Bu mücadeleyi birlikte vereceğiz, gerek teknolojik noktada gerekse planlama, projelendirme noktasında müşterek atmamız gereken adımlar var ki bu noktada terör örgütlerine karşı müşterek adımımız devam ediyor. Bundan sonra da devam edecek” ifadesini;
Başbakan’ın yeni eşbaşkanlığı ile genişleyen vizyonunda düşünmek gerekiyor.
*
O halde NATO’nun kuruluş yasası Washington Antlaşmasında kollektif savunma ve dayanışma taahhütünü içeren 5. maddesinin gelişen yeni tehditler karşısında Avrupa’nın ötesini de kapsamasının yolu açılıyor.
*
Eşbaşkanın misyonuna NATO ittifakının ruhunu oluşturan 5. maddesini işleterek başlayacağı anlaşılıyor.
Bir süre sonra Doğu Akdeniz’den Ortadoğu ve Kuzeydoğu Afrikayı ve Kuzey Irak Kandil bölgesinden İran’ı kontrol etmek üzere NATO’nun yerleşmesine şaşmamak gerekiyor.
Ne gam! O güvende,gururlu ve Türkiye’den yükselen “Türkiye seninle gurur duyuyor” yandaş avazlarıyla da yüreği kıpır kıpırdır.
Rusya’nın yeni bir silahlanma yarışından bahsetmesi,İran’ın nükleer gelişmesinden bir an ödün vermemesi, Çin’in her daim her şartta hazır olmasını-buna karşın İslam dininin haçlılaşmasını umursamıyor.
*
Bu durumlarda Büyük Atatürk’ün,”Hiç bir millet aynen bir milletin mukallidi olmamalıdır.Çünkü böyle bir millet ne taklid ettiği milletin aynı olabilir,ne kendi milleti dahilinde kalabilir.Bunun neticesi şüphesiz ki hüsrandır” dediğini -zahar,hiç bilmiyor.
Bir yanıt yazın