Site icon Turkish Forum

Türkiye-Suriye İlişkileri Kızışıyor

Doç. Dr. Mehmet ŞAHİN, ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Gazi Üniversitesi Uluslararası ilişkiler Bölümü
Suriye’den hemen hemen her gün katliam haberlerinin gelmesi, buna bağlı olarak ülkelerinden kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin sayılarının yaklaşık 19 bini bulması, buna rağmen Esad Yönetiminin şiddete ve öldürmeye devam etmesi, 1998 yılından beri ciddi gelişme kaydeden Türkiye-Suriye ilişkilerinin neredeyse tamamen ortadan kalkmasına neden oldu. Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere Türk yetkililer, Esad Yönetimi tarafından Suriyelilere yapılanların kabul edilemez olduğunu her fırsatta açık bir şekilde dile getirdiler/getirmektedirler. Türkiye’nin baskı karşısında halkın yanında olduğunu açıklamasından sonra, Beşar Esad’ın Türkiye’ye karşı tutum alarak baba Hafız Esad’ı hatırlatan yeni oyunlara başvurduğu görülmektedir. Nitekim, Suriye resmi haber ajansı(SANA), Suriye Ordusu’ndan ilk ayrılan subay olan yarbay Hüseyin Harmuş’un 15 Eylül 2011 akşamı itiraflarını yayınlayacağını duyurdu. Daha sonra da, Suriye devlet televizyonu, Harmuş’un “itiraflarını” yayınlayarak, muhaliflerin Müslüman Kardeşler tarafından silahlandırılmış gruplar olduğunu göstererek, Esad Yönetiminin katliamları haklı gösterilmeye çalışıldı. Ayrıca bu süreçte, İngiliz Guardian Gazetesi, Hüseyin Harmuş’un, Türkiye tarafından dokuz PKK’lının teslim edilmesi karşılığında Suriye’ye teslim edildiğini iddia etti.  Bu gelişmeler üzerine, Türk Dışişleri Bakanlığı yapmış olduğu bir açıklamayla, bu tür iddiaların asılsız olduğunu ve Suriye kaynaklı dezenformasyon faaliyetlerinin parçası olduğunu belirterek, ana hatlarıyla aşağıdaki açıklamayı yaptı: - 2011921 orsamzorsamnrsTürkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Türkiye’nin Suriye’de yaşanan olaylarla ilgili görüşünü açık bir şekilde iletmek için Şam’a yaptığı son ziyaretten sonra Türkiye-Suriye ilişkilerinin yeni bir sürece girdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Suriye’de muhalif hareketlerin ilk başladığı günlerde, Beşar Esad’ın reformlara öncülük edebileceğine inanan Türkiye, muhalif halka karşı her geçen gün baskıyı ve şiddetini artıran Esad Yönetimine olan inancını yitirmiştir.

Suriye’den hemen hemen her gün katliam haberlerinin gelmesi, buna bağlı olarak ülkelerinden kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin sayılarının yaklaşık 19 bini bulması,[1] buna rağmen Esad Yönetiminin şiddete ve öldürmeye devam etmesi, 1998 yılından beri ciddi gelişme kaydeden Türkiye-Suriye ilişkilerinin neredeyse tamamen ortadan kalkmasına neden oldu. Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere Türk yetkililer, Esad Yönetimi tarafından Suriyelilere yapılanların kabul edilemez olduğunu her fırsatta açık bir şekilde dile getirdiler/getirmektedirler. Türkiye’nin baskı karşısında halkın yanında olduğunu açıklamasından sonra, Beşar Esad’ın Türkiye’ye karşı tutum alarak baba Hafız Esad’ı hatırlatan yeni oyunlara başvurduğu görülmektedir. Nitekim, Suriye resmi haber ajansı(SANA), Suriye Ordusu’ndan ilk ayrılan subay olan yarbay Hüseyin Harmuş’un 15 Eylül 2011 akşamı itiraflarını yayınlayacağını duyurdu. Daha sonra da, Suriye devlet televizyonu, Harmuş’un “itiraflarını” yayınlayarak, muhaliflerin Müslüman Kardeşler tarafından silahlandırılmış gruplar olduğunu göstererek, Esad Yönetiminin katliamları haklı gösterilmeye çalışıldı. Ayrıca bu süreçte, İngiliz Guardian Gazetesi, Hüseyin Harmuş’un, Türkiye tarafından dokuz PKK’lının teslim edilmesi karşılığında Suriye’ye teslim edildiğini iddia etti.  Bu gelişmeler üzerine, Türk Dışişleri Bakanlığı yapmış olduğu bir açıklamayla, bu tür iddiaların asılsız olduğunu ve Suriye kaynaklı dezenformasyon faaliyetlerinin parçası olduğunu belirterek, ana hatlarıyla aşağıdaki açıklamayı yaptı:[2]

“Son dönemde,  Türkiye’ye sığınan Suriyeliler ve konuk edildikleri kamplarla ilgili muhtelif iddiaların ortaya atıldığı görülmektedir. Bu iddiaların esas olarak kendi içindeki meseleler karşısında Suriye kaynaklı dezenformasyon faaliyetlerinin parçası olduğu gözlenmektedir. Konunun doğru bir zeminde değerlendirebilmesi için bazı hususların kamuoyunun dikkatine sunulmasında yarar görülmüştür.

-Sözkonusu kamplarda bulunan kişiler vatandaşları oldukları Suriye’de yaşadıkları kötü tecrübeler ve korkular nedeniyle Türkiye’ye sığınmışlardır. Bu kişilerin Türkiye’de bulunma nedenlerinin ortadan kaldırılması için, Suriye’den kaçmalarına yol açan nedenlerin giderilmesi gerekmektedir. Bu da Suriye Hükümetinin sorumluluğundadır.

-Sığınma amacıyla gelen herhangi bir kişinin Türkiye tarafından geri çevrilmesi insani ve vicdani mülahazalarla, ayrıca, uluslararası hukuk ve yükümlülüklerimiz açısından mümkün olamaz.

-Kamplardaki Suriyeli misafirlerin en iyi şekilde ağırlanması, rahatlarının ve emniyetlerinin sağlanması için tüm imkanlar seferber edilmiş, bu durum BM kuruluşları dahil, tarafsız ve konunun uzmanı üçüncü taraflarca defaaten teyid edilmiştir.

-Suriye’ye geri dönmek isteyen kişilerin talebi gecikmeksizin yerine getirilmekte, bu amaçla ulaşım dahil gerekli düzenlemeler yapılmaktadır.

Türkiye’nin mevcut koşullarda, hiçbir Suriye vatandaşını, arzusu hilafına, Suriye’ye veya bir başka ülkeye geri göndermesi, iade etmesi sözkonusu değildir. Bu kapsamda, son günlerde Suriye vatandaşı Hüseyin Harmuş isimli kişi ile ilgili olarak ileri sürülen iddiaların asılsız olduğu özellikle vurgulanmalıdır.

Türkiye tarihi boyunca, dünyanın değişik yerlerinden çok sayıda insana ve insan gruplarına sığınak olmuştur. Bu insanların hiçbir çıkar veya emel gözetilmeden himaye edilmesi ulusumuzun asil geleneğidir. Bu geleneğimiz, hiç şüphesiz insanlık onuruna yakışır, demokratik, müreffeh, kendisi ve komşularıyla barışık bir Suriye’de yaşama talebinde bulunan ve bu bağlamda tam desteğimize sahip Suriyeli kardeşlerimiz için ziyadesiyle geçerlidir.”

Suriye’den her gün gelen şiddet ve ölüm haberleri gelmesi üzerine Türkiye, Esad Yönetimi’nin meşru zeminden uzaklaştığını açıktan dile getirmekten çekinmemiştir. Esad Yönetimi’nin Türkiye’nin Suriye olayları konusundaki açık ve net pozisyonunu kirleterek etkisiz kılmak için Suriyeli sığınmacılar üzerinden Türkiye’ye yönelik dezenformasyona başladığı görülmektedir. Söz konusu iddiaların, Türkiye’nin Suriyeli sığınmacıları bir pazarlık unsuru olarak kullandığı düşüncesi yayılmaya çalışılarak, Muhaliflerle Türkiye arasına fitne sokmaya yönelik bir girişim olduğu anlaşılmaktadır. Tertiplenmiş Hüseyin Harmuş olayının Başbakan Erdoğan’ın “Arap Baharı Turu” ve Suriyeli Muhaliflerin Esad Yönetimi’ne karşı mücadele amacıyla İstanbul’da bir araya gelerek Ulusal Meclis oluşturmalarıyla aynı zamana denk gelmesi manidardır. Başbakan Erdoğan’ın “Arap Baharı Turu” kapsamında ziyaret ettiği Mısır, Tunus ve Libya’da Suriye Cumhurbaşkanı Esad’a yönelik açıklamalarının Suriye’deki mevcut yönetimi epeyce rahatsız ettiği anlaşılmaktadır.

Türkiye’nin “Arap Baharı” konusunda bölgede kabul gören net duruşundan rahatsız olan Esad Yönetimi, tertiplenmiş olduğu her halinden belli olan Harmuş olayı gibi girişimleriyle Türkiye’nin pozisyonunu kötüleme çabası içine girdiği görülmektedir. Anlaşılan o ki, bu son olmayacaktır, Türkiye’nin yeni Ortadoğu’nun toplumsal zemininde kabul görmesiyle birlikte, bölge ve bölge dışı tertiplerle karşı karşıya gelmesi kaçınılmaz gibi gözükmektedir.

Kaynaklar


[1] Suriye’de yaşanan olaylar  nedeniyle Türkiye’ye toplam 18 bin 199 Suriye vatandaşı giriş yağmış, bunlardan 10 bin 646’i geri dönmüştür. Bugün itibariyle, Türkiye’deki kamplarda 7 bin 553 Suriyeli bulunmaktadır.
[2]
-siginan-suriyeli-vatandaslar-hk_-basin-aciklamasi.tr.mfa
Exit mobile version