Doğalgaz ve Kuzey Kıbrıs

Rumların, Kıbrıs adasında Kıbrıslı Türkleri “YOK” sayıp kendi çıkarları doğrultusunda kendi kafalarına
göre tek taraflı adım atmaları, her seferinde başlarına belalar ve sıkıntılar
getirmekte.

Geçmiş yıllarda bunları gördük ve yaşadık.

Rumlar 14 Temmuz 1974’de adanın tümüne tek başlarına hakimdiler.

Devlet, Yönetim, Meclis, Tüm Bakanlıklar, Limanlar, Gümrük, Ticaret, Yargı, Mahkemeler, Polis, Ordu ve bir
devletin elinde olması gereken her güç Rumların elinde idi.

Kıbrıslı Türkleri yaklaşık 127 küçük ve birbirinden kopuk bölge içinde, toplamda da adanın yüzde 5’i gibi
küçücük bir alanın içine hapsetmiş ve devletin de her tür nimetinden mahrum
etmeyi başarmış vaziyetteydiler. Açıkçası Kıbrıslı Türkleri korkunç bir
soykırıma tabi tutmuşlardı.

Kıbrıs adasının tek hakimi olmak kendilerine yetmedi ve 15 Temmuz günü adayı Yunanistan’a bağlamak ve 178 yıllık
düşlerini gerçekleştirmek için darbe yaptılar. Altında Türkiye, Yunanistan ve
İngiltere’nin de imzası olduğu 1960 Kıbrıs Cumhuriyetini yıkarak “Kıbrıs Helen
Cumhuriyeti”ni kurdular ve Enosis’i, yani adanın Yunanistan’a bağlandığını ilan
ettiler.

Tüm bunları yaparken de Türkiye’yi yok saymışlardı.

Radyolar ile Televizyonlarda Kıbrıslı Türklerin moralini bozmak ve Kıbrıslı Türkleri katlederken
yardımlarına kimsenin gelemeyeceğini ima etmek için de “Bekledim de Gelmedin”
şarkısını çalıyorlardı.

Aradan sadece 5 gün geçtikten sonra, 20 Temmuz 1974 günü Türkiye Kıbrıslı Türklerin katledilmesini önlemek için adaya ayak
basmış ve harekatın sonunda da Rumlar adayı Yunanistan’a bağlamayı
hedeflemişken, bir daha geri gelmemek üzere adanın üçte birini kaybetmişlerdi.

Şimdi de tek yanlı bir şekilde, adada Kıbrıslı Türklerin varlığını ve ada üzerindeki haklarını hiçe sayarak, kendi düşünce ve çıkarları doğrultusunda, aynen 1974 yılında olduğu gibi gene Türkiye’yi yok sayarak
Doğalgaz çıkarmak peşine düştüler.

Türkiye’nin hiçbir uyarısını dikkate almıyorlar ve 1 Mayıs 2004 tarihinde tek taraflı üyesi oldukları Avrupa Birliği’nin arkasına
saklanarak, kendi bildiklerini okumaya çalışıyorlar.

Acısını hiçbir zaman unutamayacakları bir tokat daha yiyecekleri kesin.

Bu seferki politik bir tokat olacak.

Şimdi içlerinde bir ümit var. AB ve BM’nin baskıları ile müzakereleri istedikleri gibi sonuçlandırmak ve adanın tümüne hakim olarak 14 Temmuz 1974 koşullarına geri dönmek.

Bütün hayalleri bu.

Bu nedenle de Kıbrıslı Türkleri dünyadan koparmak, aç susuz, işsiz, parasız ve korumasız bırakmak ve kendi hakimiyetleri altına almak.

Bu hedef içinde yıllardır her tür politik düzenbazlığı yapıyorlar.

Doğalgaz konusunda Kıbrıslı Türklerin ada üzerinde hakları olduğunu kabul etmeyip tek başlarına, Türkiye’nin de hiçbir uyarısını dikkate almadan devam etmeleri sonucunda atılan ilk adım, Türkiye ile KKTC arasında Kıta Sahanlığı Sınırlaması Anlaşması yani KKTC ile Türkiye arasında gerek denizde gerekse karada doğal kaynakların çıkarılması için işbirliği
yapılacağının açıklanması oldu.

Bunun arkasından Ekonomik İşbirliği, Gümrük İşbirliği, Ticari İşbirliği, Enerji Üretimi ve Dağıtımı işbirliği ve benzeri, her konudaki İşbirliği Anlaşmalarının geleceği kesin.

Rumların dik başlılığının devam etmesi ve adada Kıbrıslı Türklerin varlığını yok addetmeleri, Kıbrıslı Türklerin egemen oldukları ve varlıklarını sürdürdükleri adanın kuzeyinin, adeta bıçakla kesilircesine adanın
güneyinden ayrılmasına ve kopmasına neden olacağı kesin.

Aynen 1974’de olduğu gibi, adanın kuzeyi güneyinden kopunca, Rumlar işin farkına varacaklar ama iş işten çoktan geçmiş olacak.

Prof. Dr. Ata ATUN

ata.atun@atun.com

19 Eylül 2011

Geçmiş yıllarda bunları gördük ve yaşadık. - gulf 1356004 640

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir