DİNLEME BANTIYLA AYAR ÇEKMEK
Türkiye;binlerce yıldan gelen Türk Milletinin bazen efendi, bazen memlük, bazen birbirlerinin amansız düşmanı olarak bozkırdan batıya hareketinde ihtilafları ve ittifaklarının engin sentezinden tam bağımsız,devleti millet egemenliği esasına dayanan,dine karşı olmak yerine ondan bağımsız olmayı öneren aklın ve ilmin rehberliğinde, Türk Kültürünün çağdaş uygarlık düzeyinin en önüne çıkarılmasıyla huzur ve refahta olmak hedefinin günümüzdeki izdüşümüdür.
*
Fakat Siyonist idealin devamlı güncelleştirdiği Genişletilmiş Ortadoğu ve Medeniyetler İttifakı projeleri Türkiye’yi ve Arap İslam ülkelerini de değiştiriyor.
Rejimler İslam dininin bir siyaset teorisi olmamasına rağmen ordu ve polis güçleri desteğinde İslami sivil toplum kuruluşları ve sermayeleri öncülüğünde islami liberalizme çevriliyor.
Fütüvvet denilen ahlaki fazilet ilkesine bağlı yöneticilerle yeni devlet organizasyonu ve teşkilatlama;sosyolojileri değiştiriyor ve giderek bireysel dini duyguları ağır basan halklar yerine dini arayışları öne çıkaran partileşmeye inanan milyonlarca insan tipi yaratılıyor.
Bu suretle Türkiye’den hareketle Arap İslam ülkeleri ve halklarının güncel emperyalizmin buyruğuna alınması hedefi yürüyor…
*
İşte,Mısır’da Başbakan Erdoğan özel bir TV kanalında konuşmaktadır,”Ben Recep Tayyip Erdoğan, Müslümanım ama lâik değilim. Fakat lâik bir ülkenin başbakanıyım” diyor!
Erdoğan’ın hep bilinen söylemi çağdaş hiçbir ülkede fikir hayatına,ekonomik ve siyasal yönetim anlayışına ve dinamik bir toplumsal yapının inşa edilebilmesine olanak tanımıyor.
*
Rağmen Erdoğan;
Birincisi;İslami liberalizmin Arap Baharı süreciyle Arap İslam toplumlarında da meşrulaşmasını koşturan bölge liderliğine yürüyor.
İkincisi;Arap ülkelerinde islami liberalizmin meşrulaşması ve bölgesinde kompakt edilmesi sürecindeki olası denetimsizliğe karşın, o coğrafyada İsrail’e,Yahudi dinine ve Siyonizme beslenen negatif duygulara Türkiye’yi paratoner ediyor!
Halklarda tutuşan İsrail nefretini satın almıştır ve aşırıya vardırdığı hakaretlerle Türkiye’ye mal ederken İsrail’i rahatlatıyor…
Üçüncüsü; İran’ın olası askeri harekâtına karşı Füze Radarı,Patriot Füzelerinin Türkiye’de kurumuna izin vererek İsrail’i koruyor.
Bu sistemlerle ve insansız casus uçakları talebiyle birlikte ABD uzman askeri birliklerinin Türkiye’ye yerleşmesine yol açıyor
Dördüncüsü;Ayrılıkçı Kürt Hareketinin terörü bahanesiyle İran,Kuzey Irak ve Türkiye üçgeninde Kandil bölgesinde ucu NATO’nun o bölgeye yerleşmesine fırsat vermeye açık, askeri üs kurmayı talep ediyor!
Beşincisi; İslam toplumlarının İsrail’e karşı geliştirdiği ve gerginliğe yol açan söylemlerine paratonerlik yaparken bilhassa HAMAS’a verdiği destekle;Filistin’i 1967 sınırları içinde bağımsızlığına teşvik ediyor.
Eh! Öylesine fikri yapısıyla da mütemadiyen ayarına ihtiyaç duyuluyor!
*
Bu esaslarda Türkiye-İsrail arasında uluslararası siyasetin gözü önünde danışıklı bir gerginlik siyaseti sürüyor -elbette, İsrail’e de söz düşüyor.
Ne ki İsrail’e düşen söz;Başbakan Erdoğan şahsında Türkiye’nin ayarı anlamına geliyor!
*
Bakınız,belirlenen uluslararası anlaşmazlıkların barışcı yollardan çözülmesini de kapsayan BM 66.Genel Kurulu çalışmaya açılmıştır.
Bu esnada Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman’a atfedilen, İsrail’in “PKK’ya silah satalım, militanlarına seri eğitim verelim”sözleri yankılanıyor-ki,
Başbakan Erdoğan’ın isteğiyle MİT Müşteşarı Hakan Fidan’ın Oslo’da PKK yöneticileriyle yaptığı müzakerelerin 5.oturumuna ait ses kaydı internete düşürülüyor!
*
Önce ses kaydıyla ilgili, “Şeref” tartışması açılıyor!
YeniCHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu,”Başbakan daha önce biz bunu dile getirdiğimizde,’Görüşmeler yapılıyor’dediğimizde en ağır dille bizi suçlamıştı.’Bunu söyleyenler ispat etmezse şerefsizdir”demişti.Şimdi merak ediyorum kim şerefsiz?”diyor.
Bu sonucuyla ses kaydı -danışıklı olsa da, Erdoğan’ın hakaret dozunu sürekli arttırarak hücum ettiği görüntüsü verdiği,İsrail’e yarıyor.
İsrail sözde şeref belirleyen roldedir -üstelik, şerefsizlik töhmetinin başka belgelerle de ispatı yolunun önü açık olduğu kaygısı hissedilince,Erdoğan’ın söyleminin yumuşatılmasına uluslararası siyasetin gözü önünde ayar yapılıyor!
*
Bu vasıfta bir devlet adamı ve şahsında Türkiye’nin bölge lideri olması da haklı değildir.
İşte, gizli tutulan bir müzakerenin niteliğine dair ipuçlarını veren bir ses kaydı lider iddiasında bulunan bir ülkenin -hem de, istihbaratı masasından ve istihbaratın o mensuplarını da zan altına sokarak şıpın işi alınır ve servis edilirken,kimbilir daha neler var sorusu,Türk halkının umudunu kırıyor.
Ses kaydının afişe edilmesiyle Türkiye güvenliğini dahi sağlayamayan bir ülke imajı çizmektedir -ki,sonuç; adece bölgenin değil dünyanın efendisi pozunda İsrail ve Siyonizme yarıyor!
MOSSAD’ın daha nerelere kadar sızdığı şüphesi lanet okutuyor!
*
Ses kaydı bağımsızlık hedefinde Ayrılıkçı Kürt Hareketi ile yapılan müzakerelerle ilgilidir -o halde,bölgede bağımsızlık hareketlerinin kontrol edildiğini ve denetlendiği de anlaşılıyor.
Bölgede en büyük kulak İsrail, Türkiye ve PKK terör örgütünü adım adım izler ve denetlerken,Türkiye nasıl bölge lideri oluyor?
Kimbilir MOSSAD bu konuda daha neler neler biliyor?
*
Ses kaydının yayımlanması Erdoğan’dan, Arap Baharı turunda Gazze ziyaretinden vazgeçmesinin benzeri -şimdide,
İsrail ve ABD isteği üzerine İsrail yanında Filistin devletinin kurulması şeklinde iki devlet projesinin çözümünü BM Teşkilatına götürmek isteyen Filistin’i engellenmesi anlamına mı geliyor?
Çünkü Ortadoğu rejimlerinin çevrilmesi sürmektedir ve bölgenin daha fazla bilinmeyene ihtiyacı yoktur.
*
Başbakan Erdoğan Mısırda bir özel TV’de,”Ben Recep Tayyip Erdoğan, Müslümanım ama lâik değilim. Fakat lâik bir ülkenin başbakanıyım”diyor.
O nedenle Büyük Atatürk,”Takip edilen amaçlar hiçbir zaman kişisel olmamalıdır. Geçmiş sistemlere bağlı kalanlar ve geleneklerden sıyrılamayanlar hiçbir zaman modern bir devlet meydana getiremezler”diyor.
Bir yanıt yazın