AHMEDİNEJAD DEDİ Kİ
PKK terör örgütüne karşı düzenlenen operasyonlar sürerken ve ABD Patriot füzelerinin Türkiye’ye yerleştirilmesi konusunda anlaşma sağlanmışken,
İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın Başbakan Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesi dikkat çekiyor.
*
Başbakanlık görüşmenin ikili ilişkiler ve başta Suriye olmak üzere bölgesel gelişmelere ilişkin görüş alışverişiyle ilgili olduğunu belirtmektedir.
İran açıklamasının omurgasını ABD,İsrail ve müttefiklerine karşı dik duruşun teyidi oluşturuyor ve Başbakan Erdoğan ile bu kararlı duruş çerçevesinde müthiş bir ironiyle temas kurulduğu anlaşılıyor!
*
Bir süredir İran; ABD ve İsrail’in kendi etrafında mütemadiyen daraltıkları çemberi kırmanın savaşımındadır.
Mesela, Kuzey Irak’ta da ABD ve İsrail’in etkisinin önüne geçilmeli,bu yolla Suriye’nin bir direnç merkezi olarak ayakta kalması desteklenmeli,PKK ve PJAK terör örgütlerinin haddi bildirilmeli -bu suretle, ABD-İsrail etrafında oluşan bölgesel ittifak kırılmalıdır, konsepti geliştirilmiştir.
*
Konseptin işleyişinde Kuzey Irak’ta İran’ın ideolojik etkisinde Komala İslam Hareketi ve Süleymaniye idaresini oluşturan
Kürdistan Yurtseverler Birliğinden destek alınıyor.
Ne ki Küzey Irak Kürt Yönetimi bölgesinde halk ayaklanmasıyla, Barzani’nin KDP’si üzerinde ABD ve İsrail etkisinin kırılması,Komala İslam Hareketini etkinleştiren bir hükümet ve bu hükümetin PKK ve PJAK terör örgütlerini etkisiz hale getirmesi planı, işletilmesine rağmen başarı sağlamıyor.
Bu durumda İran Kuzey Irak Doğu Kürdistan bölgesinde etkin olabilmek için Kandil’de ABD-İsrail yörüngesinde PKK ve PJAK’a karşı operasyon başlatıyor.
*
İran’ın Suriye’yi bölgesinde bir direnç merkezi yapmak isterken Türkiye’nin Suriye rejimini tehdit etmesiyle ABD-İsrail yanında yer aldığını göstermesi;
İran’ın yalnızlaşmasına,gücünü gösterme eğiliminin artmasına,sonucu ABD-İsrail’e yarayacak PKK-PJAK operasyonlarını sorgulamasına ve giderek bölge dışından ittifak arayışlarına neden oluyor.
*
AKP iktidarı Suriye’de meydana gelen halk ayaklanmasını bir iç sorun olarak algılamakta ve düzenlenen gösterileri meşru talepler olarak desteklemektedir.
Suriye de ülkesindeki islamcı ve komplocu birikimin ardında Türkiye’nin bulunduğunu,Türkiye’nin ABD ile anlaştığını,Suriye ile askeri gerilimi arttıran adımlar attığını ve birlikte Suriye’deki rejimi bitirmeyi amaçladıklarını ilan ediyor.
*
Öte yanda “Kürt Açılımı” ardından giderek PKK nın terör olaylarını tırmandırması ve AKP iktidarının sınırdışı operasyonlarını başlatması, iktidar ile BDP arasında kamuoylarını tatmin etmeye yönelik “barış dilinin” kullanılmasında kimin kusurlu olduğu tartışmasını başlatmıştır.
Tartışma AKP iktidarının Kandili bombalayarak PKK’yı tasfiye etme isteğinin aslında İran’ın Doğu Kürdistan’da etkin olmasını sağlayacağı çelişkisinden doğuyor!
Doğrusu tarafları kusura götüren bir unsur Abdullah Öcalan’ın Kürt statüsünün tayininde BDP’nin seçim ve sonrasında etkin olabilmesini teminen AKP oy tabanını belirleyen Gülen cemaatine yaptığı uzlaşma teklifine AKP nin tüm oylara ipotekçi yaklaşımıdır.
Diğer unsur o tehdit zemininde gerginleşmenin yayılması sürecinde Ortadoğu’nun gelişen şartlarına hem iktidarın hem de PKK’nın uyum sağlamak mecburiyetidir.
*
Nitekim gözlerin kör olduğu şu süreçte BDP nihai kusurluyu göstermek üzere,”Öcalan hep dedi ki ‘Bir protokol hazırladım, Kandil’e de gönderiyorum. Benimle görüşenler, orayla da görüşsünler. Onlarla görüşmemin önünü açsınlar.’ Protokol, Kandil’e de anlatılmış ama Kandil ‘Hayır bunu beğenmiyorum’ demişse hep beraber Kandil’e tavır alırız. Heyet ‘Öcalan ile şunları görüştük, şunlar üzerinde mutabakata vardık ama Kandil bozdu’ dediği an tüm demokrasi güçleri, Kürtler herkes Kandil’e tavır alır” tezini ileri sürüyor.
*
Lizbon’daki NATO zirvesinde AKP iktidarının ilkesel olarak onay verdiği füze kalkanı, kurulması halinde Rusya’nın stratejik silahlarda yeniden yarış başlatacağı yolunda muhalefetine takılmıştır.
Yerine Füze Kalkanı kapsama alanı dışında kalan bölgede ya da İran sınır bölgesinde, ABD’nin Patriot füzeleri yerleştirilmesinde anlaşma sağlanıyor!
*
Bir kaç hafta önce Lübnan gazetesi El Akbar’da yayımlanan İran’ın,”NATO’nun Suriye’ye saldırması halinde Türkiye’deki ABD ve NATO hedeflerine saldıracağı ” haberi,
Ahmedinejad’ın Başbakan Erdoğan’la yaptığı telefon görüşmesinde müthiş bir ironiye dönüşmüştür!
*
Ahmedinejad, Başbakan Erdoğan’a NATO ve zorba güçler karşısında tutumundan dolayı teşekkür ediyor!
Bu işlerin NATO zorbalığıyla çözülmeyeceğini ,Ortadoğu’da sorunların Batılı ülkelerin yöntemleriyle değil,İran-Türkiye işbirliğiyle ve sadece islami yöntemlerle çözülebileceğini,
O nedenle bu iki Müslüman ülkenin el ele,batılıları değil birbirlerini desteklemesinin önemine vurgu yapıyor.
İki ülkenin bölge ülkelerinin daha fazla özgürlük, demokrasi ve adaletten yararlanması için sıkı işbirliği paketleri planlayarak derhal hayata geçirmeleri gerektiğini belirtiyor!
*
Ahh -yazık ki, Türkiye Atatürk’ün çağdaşlaşmayı temel ilke olarak benimseyen esaslarından hareketle siyasetinin,hukukunun,ekonomi ve toplumla ilgili demokratik ve laik siyasi düzeninin,serbest piyasa ekonomisi ve barış ilkesinde güvenlik ve istikrar üreten bir ülke olmanın çoook ötesinde bulunuyor…
Bir yanıt yazın