Kırgızistan Başbakanı Atambayev: ”Türk Birliği Kurulabilir.”

AYDIN PAZARCI, BİŞKEK - AtambayevAYDIN PAZARCI, BİŞKEK

-Türk Cumhuriyetleri, dünya siyasetinde aktör olabilir mi?

-‘Türk birliği‘nin kurulabileceğini düşünüyorum. 15 Eylül’de İstanbul’da devlet başkanlarının da katılımı ile gerçekleşen zirvede Türk İşbirliği Konseyi’nin resmen faaliyete başlamasını bunun ilk adımı olarak görüyorum. Şu anda 6 olan ülke sayısının ilerleyen dönemlerde artması ve işbirliği alanlarının da genişlemesiyle dünyada bizler de bir aktör [haline] gelebiliriz. Hatta biraz daha radikal bir çıkış yaparak Rusya’nın da içinde olduğu bir birlik bile kurabiliriz diye düşünüyorum. AB, bugün Türkiye’yi içine almak istemediği gibi Rusya’yı da istemez. Ben Rusya’nın Türkiye’ye bakış açısının AB’den daha yakın olduğunu düşünüyorum.

-Başbakan Erdoğan, 10. Türk Devletleri Toplantısı’nda ortak dil ve ortak alfabeye geçilmesi teklifinde bulunmuştu. Sizin bu öneriye bakış açınız nedir?

-‘Türk birliği’nin yanı sıra ortak dil ve alfabenin de gerçekleşeceği inancını taşıyorum. Olması gerektiğini de düşünüyorum. Bazı ülkeler bu konuda adım attı. Bizim açımızdan bu konunun gerçekleşmesini ekonomik duruma bağlıyorum. Ama inşallah yakın bir gelecekte bunu da gerçekleştiririz. Seçimden önce bazı partiler, güçlü devlet başkanlığı sistemini geri getirmeyi vaat etmişlerdi.

-Parlamenter sistemden geriye dönüş ihtimali var mı?

-Aslına bakarsanız parlamenter sistem bize yabancı bir sistem değil. Atalarımız meclis sistemine benzer bir sistemle yönetmişler halkımızı. Kırgız milletinde hiçbir zaman sultan, emir olmamış. Her işlerini büyüklerimizin oluşturduğu Ak Sakallar Meclisi’nde görüşerek ve istişare ederek karar vermişler. Bağımsızlıktan sonra devlet başkanlığı sistemi ile yönetilen ülkemizde hep sıkıntılar çıktı. Tek adamlık ve aile yönetimi oluştu. Bu da beraberinde iki sefer halk devrimini getirdi. Haziran ayındaki referandumda halkımız parlamenter sistemi tercih etti. Parlamenter sistemle tek adamlık ve aile yönetimine son verdik. Sonrası için şimdi bir şey söylemek zor. Allah bilir diyeyim. Parlamenter sistemin işleyişi konusunda da Türkiye’den öğreneceğimiz ve işbirliği yapacağımız çok alan var.

-Haziranda patlak veren Kırgız- Özbek olayları sonrası bölgede mağdur olanlar için yeni yerleşim yerleri kuruluyor. Yakın dönemde siz de bölgeye ziyaret gerçekleştirdiniz. Bölgede son durum nedir?

-Hepimiz Türk Ata’nın evlatlarıyız. Kırgız’ı, Özbek’i ve Türk’ü biriz ve beraberiz. Bir Müslüman başka bir insana kötülük yapmaz ve yapmamalı. Başbakan olduktan sonra ilk ziyaretimi güney bölgesine gerçekleştirdim. Yerleşim yerlerinin kurulması için inşaat çalışmaları devam ediyor. Öncelikle şunu belirtmek istiyorum: İnşaat yapmak çok zor değil. Ama kırılan kalpleri tamir etmek ve milletleri barıştırmak çok zor. Biz şimdi bu zorluğu yaşıyor ve aşmaya çalışıyoruz. Bu olaylarda üçüncü gizli bir elin olduğunu düşünüyoruz. Burada çok büyük bir oyun ve provokasyon yaşandı. Bunu Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov da ifade etti. Bundan sonra kardeşliğimize zarar verecek olayların yaşanmaması için tedbirler alacağız.

-Kırgızistan’da eğitim alanında faaliyet gösteren Sebat Eğitim Kurumları’na bağlı okullar, Uluslararası Atatürk Alatoo Üniversitesi, Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi faaliyet göstermekte. Bu eğitim kurumlarının önemi ve iki ülke ilişkilerine katkısı nedir?

-Söz konusu eğitim kurumlarının yeri ve önemi şüphesiz tartışılmaz. Kırgızistan için olduğu kadar iki ülke ilişkileri için de ciddi katkıları var. İki ülkenin tarihi gibi inşallah geleceği de bir olacaktır. Bu aydınlık gelecekte en büyük rolü bu kurumlarda eğitim gören evlatlarımız üstlenecekler. Yapılan eğitim çalışmaları Türk Birliği’ni oluşturmanın ilk ve en önemli adımıdır. Bu sebeple eğitim faaliyetlerini can-ı gönülden destekliyorum.

-Manas Üssü’nde son durum nedir? Üssün ABD tarafından kullanılmasıyla ilgili hükümetinizin politikası nedir?

Biz geçici hükümet zamanında yaptığımız açıklamanın arkasındayız. O zaman dediğimiz gibi hükümetler ve yönetimler değişse bile yapılan anlaşmalar bakidir. Uluslararası yapılan tüm anlaşmalara ve anlaşma yükümlülüklerine, beğensek de beğenmesek de, istesek de istemesek de sadık kalacağız. Bu durum Manas Üssü için de geçerli. Anlaşma tarihi bittiği zaman düşünüp karar verilecek bir mesele. Şunu da belirtmek isterim ki, biz kimseyle hasım olmak istemiyoruz.



Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir