BEKLE SURİYE BEN GELMİYORUM
Bu kez Hakkari,Çukurca’da terör saldırısında 8 asker ve 1 korucu şehit düştüğünde,Başbakan Erdoğan,”Artık sözün bittiği yerdeyiz.Ramazanla ilgili sabrımız bitmiştir “diyor!
Akşam saatlerinden itibaren önce PKK”ya ait Zap, Avaşin-Basyan ve Hakurk bölgeleri topçu ateşine tutuluyor ardından uçaklarla aynı bölgelere ve ilaveten Kandil Dağına da taarruz harekatı düzenleniyor.
PKK terör örgütünün saldırısında kullandığı temini güç antitank mayınlar dikkat çekmektedir ve KKK’dan desteksiz ve ABD’den uydu istihbaratı olmaksızın THK uçaklarının nafile taarruz saldırılarının devam edebileceği konuşuluyor!
*
Devlet idaresinde her şeyin başı vatandaşın idareye güvenmesi,kendi statü ve geleceğinden emin olmasıdır.
ABD’nin Ortadoğu vizyonunun girift sorunlarında Başbakan Erdoğan’ın,o vizyona eşbaşkan sıfatı; yüzde 49 oy gücüne rağmen vatandaşın onun şahsında Türk Devletine olan güvenini kırıyor.
O nedenle beher yurttaşın tüm uygulamaları kılı kırk yararcasına dikkatle incelemesi, yanlışa asla müsaade etmemesi insan olmanın da temel şartını oluşturuyor!
*
Bakınız,PKK terör örgütünün meş’um saldırısının da yapıldığı son iki günde;
*
Önce İsrail Ordu Radyosu,Mavi Marmara olayları nedeniyle ABD Dışişleri Bakanı Clinton’dan gelen Türkiye’den özür dilenmesi talebine Başbakan Netanyahu’nun, şu an itibarıyla özür dileme niyetinde olmadığı yanıtını verdiğini duyuruyor.
Bu; İsrail’in Türkiye’nin Mavi Marmara olayında da misilleme ya da yaptırımlarda bulunmamasından güç aldığı -üstelik, El Esad rejimiyle gerginleştirilen Türkiye-Suriye ilişkilerinde kendini Türkiye’nin arkasına sakladığı anlamındadır.
Ya, ABD Dışişleri Sözcüsü Nuland! İsrail’in Türkiye’den özür dilemeyeceğine yönelik bir soruya, Ortadoğu ormanında iki müttefiğe dostluk gösterisi ya da ne şiş yansın ne kebap anlamında,”ABD’nin Türkiye ile İsrail arasında ilişkilerin geliştirilmesini uzun süredir desteklediği” yanıtını veriyor!
Rağmen AKP hükümetinin İsrail’le bağlarının düzeyini daha da düşürebileceği, temsil görevini sürdüren maslahatgüzarını da çekmesi söz konusu ediliyor-ki; doğrusu hiç biri dürüstlük içermiyor!
Baskın inanış;AKP iktidarının batıya karşı bağımlı ve edilgen olduğudur,baskın endişe;bu karakterde iktidarın ceremeyi Türk halkına ödeteceğidir!
*
“Suriye’de islamcı ve komplocu birikimin ardında Türkiye’nin bulunduğunu,Türkiye’nin ABD ile anlaştığını,Suriye ile askeri gerilimi arttıran adımlar attığını ve birlikte Suriye’deki rejimi 4 ay içinde bitirmeyi amaçladıklarını” ifadesiyle El Esad;
BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile görüşüyor ve ülkesinde rejim karşıtlarına yönelik tüm askeri ve polis operasyonlarının durduğunu iletiyor.
Genel Sekreter Suriye olaylarıyla ilgili bağımsız soruşturma çağrısını yineliyor ve BM Güvenlik Konseyi’nin göstericilere karşı şiddet uygulanmasından sorumlu isimlerin belirlendiğini, bu isimlerin Uluslararası Ceza Mahkemesinin karşısına çıkabileceğini duyuruyor.
Başkan Obama,”Suriye halkının yararı için artık Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın çekilme zamanının geldiğini” belirterek,Esad’ın diyalog ve reform çağrısını gerçekçi bulmadığını,
ABD nin sadece tüm Suriyeliler için demokrasi getirilmesi çabalarını desteklediğini, bu sonuca ulaşılması ve değişimin önünden çekilmesi için Esad’a baskı uygulanarak, uluslararası toplumla birlikte Suriye halkının evrensel haklarının yanında duracağını ilan ediyor!
Ardından Almanya, İngiltere ve Fransa’da El Esad’a, iktidarı bırak çağrısı yapıyor!
*
Önceki deneyimlerde ekonomik yaptırımların fayda sağlamadığı görülmüştür.
O halde ABD,İsrail ve Batı’dan estirilen havanın da gösterdiği üzere Suudi Arabistan’ın finansal desteğiyle Türkiye’nin Suriye’ye karşı tek taraflı müdahale etmesi söz konusudur-fakat,AKP iktidarı bu talebi hangi somut delillerle karşılayacağı konusunda ortada duruyor.
Uzun bir sınırdaşlık, geçmişten kaynaklanan ilişkiler,dindaşlık,mülteciler,yaşanan insanlık dramı hiçbiri Türkiye’nin tek taraflı müdahalesine hak vermiyor.
*
1. ve 2.Dünya Savaşları ardından Kürt Devletinin kurulması imkanına rağmen bölge ülkeleri ve politik gerçekler uygun ortamın çıkmasını engellemiştir.
Bugün Körfez Savaşı sonrasında ortaya çıkan gelişmeler bir Kürt devletinin kurulmasına imkan veriyor-ki, bu noktada genel kanaat, ABD’nin Kürt Devletinin kurulmasının tek belirleyeni olarak Ortadoğu’da ve Avrasya’daki çıkarlarında optimum noktayı beklediği yönündedir.
Bu beklenti 4 coğrafyada bağımsızlık peşinde Kürt hareketlerini ABD-İsrail ve müttefiklerinin mükemmel bir taşeronu haline getiriyor!
*
Nitekim Kürtler, 2006’da Washington’da,”Suriye’de Demokrasi ve Kürt Hakları”konferansından bu yana Suriye’yi tedirgin etmenin unsuru olarak kullanılmaktadır.
Suriye Kürtleri rejimin sarsılmasıyla beraber, El Esad’a ve Arapların milliyetçi muhalefetine güvenmeksizin yoğun yaşadıkları Kamışlı’da,Haseke’de siyasi ve sosyal statüleriyle ilgili tutumlarını belirginleştiriyor.
Statülerinin tanınmasına yönelik özerklik ya da bağımsızlık tutumlarında yol göstericiliği,Türkiye’nin ayrılıkçı Kürt Hareketinin Demokratik Özerklik ilanının gelişimi belirliyor.
Verilecek fikri ve eylemsel destek Suriye Kürtleri için yaşamsal önem taşıyor.
*
AKP hükümeti Kürt Açılımı ardından Habur karşılamasından İmralı’da Öcalan ile yapılan müzakereler sürecinden -bugün, özel profesyonel ordu,özel harekat polisleri,irşad ekipleri,imamlar,tutuklamalar,ekonomik baskılar vd. leriyle izahı mümkün olmayan bir değişim yaşıyor.
PKK lideri Murat Karayılan durumdan vaziyet çıkarıyor,”Eğer biz savaş gücümüzün önünü açar, resmi savaş kararı ve talimatını verirsek, Türkiye’yi alt-üst ederler”diyor.
*
Savaş her türlü suikast,pusu,bombalama,kaçırma,baskın,cinayet,cinayet,cinayet anlamına geliyor.
İşte PKK Eruh’ta karakola saldırıyor ve 2 askeri daha şehit düşürüyor.
MGK toplantısında TSK üst komutanları,ebedi Başkomutan Mustafa Kemal’in,”Memleketin genel hayatında orduyu siyasetten tecrit etmek ilkesi, Cumhuriyetin daima söz ettiği bir esas noktadır.Şimdiye kadar takip olunan bu yolda, Cumhuriyet orduları, vatanın emin ve metin hâmisi olarak hürmet ve kuvvet mevkiinde kalmışlardır” ifadesine rağmen AKP iktidarı siyasetinin buyruğu altında görüntü veriyor.
Türkiye gözünün önündeki merteği görmez haldedir, bir akıl tutulması yaşıyor- ya, Kılıçdaroğlu’nun yeniCHP’si ;Türkiye’nin her karışında Barış Mitinglerinde gökkubbeyi inletmek için davetiye mi bekliyor?
*
Suriye Kürtleri ise beklemektedir…