Türk dil kurumu sözlüğünde “Kavat” kelimesi, “yolsuz, yasa dışı veya gizli, cinsî birleşmelerde aracılık eden erkek, pezevenk” şeklinde tarif edilmektedir. Sözlüklerimiz, “Kodoş” kelimesini de hemen hemen aynı şekilde tarif etmektedir: “Gizli ve yasal olmayan cinsel ilişki öncesinde aracılık eden kimse, pezevenk” “Kavat” ve “Kodoş” kelimelerinin ortak anlamlarından birisi her ne kadar “Pezevenk” ise de “Pezevenk” kelimesi, anlam itibarıyla diğer iki kelimeden biraz daha farklıdır. Sözlüklerimiz “Pezevenk” kelimesini, “Erkeklere yasa dışı yollardan kadın bularak paralı birleşmelere aracılık eden kimse” şeklinde tarif etmektedirler. Demek ki; “pezevenk” kelimesini, “kavat” ve “kodoş” kelimelerinden ayıran en önemli fark, kavatlar ve kodoşlar sanatlarını ücretli ve ücretsiz icra edebildikleri halde, pezevenkler sanatlarını tamamen para karşılığı yapmaktadırlar. Yani Pezevenklik, kavatlığın ve kodoşluğun, uzmanlaşmış ve profesyonelleşmiş ileri noktasıdır.
Zaman zaman yukarıdaki üç kavram yerine “Puşt” şeklinde bir kavram kullanılıyor ise de, puşt, bu üç kavramdan oldukça farklıdır. Sözlüklerimiz “Puşt” kelimesini, “eşcinsel erkeklerin cinsel zevklerine hizmet eden sapık erkek çocuk” şeklinde tarif etmektedirler.
Kavat, kodoş ve pezevenk kelimeleri genelde, yasa dışı ve gizli yoldan cinsel birlikteliklere aracılık eden erkek anlamına kullanılmakla birlikte “kodoş” ya da “godoş” kavramı aynı işi yapan kadınlar için de kullanılabilmektedir. Yanlış bilmiyorsam halk arasında bu tür kadınlar için “Hacana” tabiri de kullanılmaktadır. “Hacana”, muhtemelen “Hacı” ve “Ana” gibi iki kutsal kavramın, belki de art niyetli veya yanlış olarak yan yana getirilmesiyle oluşturulmuş alaycı bir kelimedir. Türk filmlerinden ve televizyon dizilerinden öğrendiğimize göre; genelev ve randevu evlerinin kadın patronlarına, yani patroniçelere de “Anne” veya “Hacı anne” denilmektedir.
“Çöpçatan” kavramını “Kodoş” ya da “Hacana” kavramlarıyla karıştırmamak gerekir. Çünkü daha çok kadınlar için kullanılan “Çöpçatan” kavramı, “evlenmelerde aracılık eden kimse” anlamına gelir. Çöpçatanlıkta, maddi menfaat gözetilmez, evlenecek gençlere yardım esastır.
Şimdi durduk yerde ve şu mübarek Ramazan günü nereden çıktı bu konu demeyin. Bu konuyu gündeme ben getirmiş değilim. Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç gündeme getirdi. İki gün önce TRT ve Anadolu Üniversitesi’nin işbirliği ile gerçekleştirilen çalıştayda yapmış olduğu bir konuşmada, televizyonlarda yayınlanan “Evlilik” programları hakkında “İzdivaç programı izlerken affedersiniz kusmak istiyorum” diyen Arınç’ın sözleri tam olarak şöyle;
“Kendilerini hayırlı bir işe vesile sayan programların konukları ise televizyon televizyon geziyor. Dört beş tane serseri buluyorlar, orada onları paçavraya çeviriyorlar. O kadınlar adına üzülüyorum… O akılsız erkekler adına üzülüyorum… Affedersiniz, kusmak istiyorum…RTÜK‘ün inisiyatif kullanması lazım. Daha önce çağırdık, konuştuk. Bunlar rica minnetle yapılacak şeyler değil”
Sayın Arınç, benim favorim olan bir politikacı kesinlikle değil. Ancak bazı konuşmaları var ki; doğruluk ve isabet konusunda değme nişancılara taç çıkarttıracak cinsten konuşmalardır. Sayın Arınç’ın, en beğendiğim tarafı ve benimle ender ortak yanlarından birisi de zaten budur; söylediklerini dobra dobra söylüyor. Eskilerin deyimiyle lafı eğip bükmüyor, tam ortadan bodoslama dalıyor. Bu ortak yanımızın oluşmasından belki ikimizin de “Yörük” soylu olmasının etkisi var!
Sayın Arınç’a en azından bu konuda kesinlikle katılıyorum. Evet, RÜTÜKtelevizyonlarda sözüm ona “Evlilik” programı adı altında yapılan programlar, tamamen profesyonel yoldan yeni cinsel birliktelikler kurmak şeklinde gerçekleşmektedir. İnsanlar, dışarıda belki de sittin sene bulamayacakları partnerlerini bu programlarda buluyorlar. Program sayesinde birbirleriyle tanışan kadınlar ve erkekler, daha sonra dışarıda beraber olmaya başlıyorlar. Hatta misafir edildikleri otellerde basılanlar bile çıktı aralarından. Hatta yanlış hatırlamıyorsam bunların arasında kaynana-damat bile vardı. Örneğin ATV’deki programın sunucusu, bilmem kaç kere “Program formatına aykırı davrandıkları için, yani yayın dışında da birlikte oldukları için programa katılmaktan men ettiği” kadın ve erkekleri açıkladı. Hatta bu sunucunun, yayın sırasında stüdyodan kovduğu kişiler de oldu.
Bilindiği gibi, ATV, STAR, FLASH ve KANAL 7 gibi televizyonlarda bu tür programlar yayınlanmaktadır. ATV, STAR ve FLASH’daki programlar, bayan sunucular tarafından sunulurken, KANAL 7’deki evlilik programı kadın ve erkek sunucular tarafından birlikte sunulmaktadır. KANAL 7’deki “Su Gibi” isimli izdivaç programının erkek sunucu, bilindiği gibi Deniz Feneri Davası’ndan da yargılanan Uğur Aslan. Geçenlerde, ifadesi alındıktan sonra telefonda salya sümük ağlama görüntüleri ekranlara yansıyan Uğur Aslan’a, gerçekten de yakıştıramıyorum evlilik programı sunmasını. Umarım yakın zamanda bırakır bu tür sulu, absürt, iğrenç ve Sayın Arınç’ın tabiriyle kusulacak programı.
Bu tür programların izleyici oranı gerçekten de bir hayli yüksek olmalıdır. Bunu, programlar boyunca yayınlanan reklâmların yayın sıklığından anlıyoruz. Yani bu türlü programların, televizyonlara getirisi bir hayli yüksek ve program sunucularının almış oldukları ücretler dudak uçuklatacak cinsten. Bundan birkaç sene önce okuduğum bir yazısında Ali Eyüpoğlu, izdivaç programlarından birisini sunan bayan sunucunun aylık 60.000 TL maaş aldığını yazmıştı.
Özetle söylemek istersek, televizyonlarda yayınlanan izdivaç programların, cinsel birlikteliklere aracılık etmek gibi bir işlevi de bulunmaktadır. Bu programların, kavatlık, kodoşluk ve pezevenklik müesseselerinden tek farkı, bu işi gizli yoldan değil, sözüm ona yasal yoldan ve açık açık yapıyor olmalarıdır. Ancak bazen, kadın8 ve erkeğin gayri yasal yoldan birlikte olmalarına da sebep oluyorlar. Yani neresinden bakarsanız bakın, bu tür programlar, bir anlamda bu ülkede pezevenkliği meşrulaştırmak gibi bir fonksiyon da icra etmektedirler. Bildiğimiz pezevenklikten tek farkı, yapılan işin bedelinin, bir araya getirilen kadın ve erkek yerine, programa reklam verenlerden tahsil ediliyor olmasıdır. Yani yapılan, pezevenkliğin biraz daha şekil değiştirmiş, belki de gelişmiş ve uzmanlaşmış halidir.
“İzdivaç” programları hakkındaki görüşleri için Sayın Arınç’a katılmasına katılıyorum ama bu tür programların revaç bulmasının bir sebebi de kendisinin üyesi bulunduğu hükümettir. Zira bu ülkede zinanın suç sayılmaması, AKP iktidarının çıkarmış olduğu yasalar sayesindedir. Hükümet, AB’ye uyum adı altında zinayı suç olmaktan çıkarınca, televizyonların ilk yaptığı işlerden birisi, orijinalleri içine girmek için can attığımız Avrupa televizyonlarında yayınlanan bu tür programları getirip Türkiye’de yayınlamaya başlamak olmuştur. Sayın Arınç’ın kusmaya çalışırken bunları da hesaba katmasında fayda vardır…
14 Ağustos 2011
Ömer Sağlam