Küresel Masonik Güç:Gladio’nun Kitlesel Düşünce Kontrol ve Eylemleri

KÜRESEL MASONİK GÜÇ:GLADİO

 

 


 

 

sunuş

 

Küresel olarak ,dünya halklarının beyin kontrolünün yürütülmesine dair iyi-kötü-dost -düşman ikilemlerinin yaratılması masonik çerçevenin oturması için gereklidir.kudüs’ten kovulan kavim onlara göre kutsal bir amaç için tanrı tarafından yön gösterilmek ve görevlerini yerine getirmek amacı ile yapılmıştır:İnsanları yönetmek…..

 

Bu amaçla tüm ülke ve kıtalara yayıldılar…Şu an İsrail’de yerleşik 5,5 milyon Musevi’ye   karşın, dünya çapında 100 milyonu geçkin bir nüfustan söz etmek gerekir.Sözgelimi Şin-Bet ve Mossad’ın İsrail’deki 2000 kişiyi bulan gücü, A.B.D. içinde gönüllüler ile birlikte 100.000 kişiye kadar çıkmaktadır….

..

 

 

Yazının konusu Yahudi ve ya İsrail düşmanlığı olmamasına karşın;İsrail-A.B.D. anlaşmasının 19, y.y. yapıla geldiği günden beridir.dünya toplumlarının kutuplaşması,az gelişmiş ülkelerin egemen 2 kutuplu dünyada bu 2 kutup içinde de yeralan  siyonist  ve mason örgütlenmelerince sömürülmesi ve halkların bi’tap bir duruma düşürülerek ,dünyada aslolan emperyalizmin; devletler üstü bu güçce yönetildiği açığa çıkmaktadır.Afrika’daki elmasla,Çuvaşistan’dan çıkan elmas’ın ,hatta Havran ‘daki Bergama’daki altın madeninin kurucusu ve ya ortağı nın siyonist olması ,hele hele ben Türkiye’nin pazarlamacısıyım diyen bir lider’in en özel ödüllerini Sioncu  ve Mason kuruluşlarından alması düşündürücüdür.

 

 

Tüm bunlar yaşanırken acaba dünyada ve Türkiye ‘de neler yaşandı;Afrika sözde kabile kavgaları için silahlandırıldı neyle,Alman ve Rus silahları ile..peki bu silahları nasıl ellerine geçti???Bu silahlar ile topraklarını mı savundular?

 

Hayır! emperyalizmin istediği yönde birbirlerinin gözünün üstünde kaş var benzeri kabile meseleleri kaşınarak kendi kanları içinde boğulmaya mahkum edildiler.Sonrasında halkın bu kaos ortamında açlığının ve açıklığının giderilmesi anlamında yabancı şirketler aracılığı ile doğal kaynakları sözde uluslararası şirketlere peşkeş çekildi.Bugün planlanan Arap Baharı-Kürt Yaz’ı planında da,Suriye’de de aynı işbirlikçi örgütler görev almamış mıdır?Bunlar bağımsız   hareketler ise hepsinde Müslüman Kardeşler Örgütü’nün ne işi vardır?Ve Müslüman Kardeşler örgütünü  de ne alaka ise Amerikan demokrasi Enstitüsü fonlamıştır?

 

Bu kısa misalin amacı Türkiye’nin terör sorununa atıftır.300 milyar doları ve 30,000 insanını teröre kurban veren bir ülkede geçmişten bugüne düşülen bu durum da afrika gerçeğine bir kez daha bakışı gerekmektedir.günümüzde ise sözde halk hareketleri ile demokrasi getireceğiz sloganı ile A.B.D. -Rand örgütü aracılığı ile Soros”un Truva atı  :yerli sivil toplum kuruluşları(müslüman kardeşler örgütü) örnekleriyle gerçekleşmeyen devrim hareketleri batılı güçler yerli işbirlikçiler ve Nato baskın gücü ile gerçekleştirilmeye çalışılmakta;petrol değerleme endeksinde,uluslararası  piyasalara etki ederek;batmakta olan batı uygarlığının son ve kaçınılmaz kurtuluş yolu yeni sömürgeleşmenin bağımlı iktidarlarca yapılması hamlesi  Türkiye misalindeki gibi artık açığa çıkmaktadır…

 

Atatürk sonrası dönemde ulusal kazanımların birer birer el değiştirildiği ve siyasal konumlanmanın ters yüz olduğu bir dönem içinde:

 

Sosyal Anomi devrini betimleyen 4 devir yaşadığımızı fark ediyoruz;

 

1946-60 dönemi,

 

1968-71 dönemi,

 

1976-80 dönemi ve….

 

1984’den bugüne irtica ve terör sorunu…..

 

 

 

Bu dönem içinde ülke siyasal yapılanması ve fikir sistemi yapılanmasının batı tarafından öngörülmeye çalışıldığı(Talim ve Terbiye kurulu üyelerinin abd tarafından belirlenmesinden başlar)özellikle Ata’nın ölümünden sonra İsmet İnönü tarafından A.B.D. ve Fransa ile yapılan sözde ikili işbirliği anlaşmaları ile siyasal bağımsızlık ve iktisadi bağımsızlık yitirilmeye başlanmıştır.

 

Özellikle Sovyet sınırlarına yakınlık ve zamanında Rus güçlerinin Kars ve Erzurum toprak talebi ile beraber boğaz sorunu konusunda ikilem,bir anda A.B.D.’nin gelişmekte olan dev ekonomi ve orta asya kapısının çalınması için yeterli olmuştur.destek sözlerinin karşılığında istihbarat kurumlarının askeri işbirliği anlaşmalarıyla işgali sonrası Türkiye kurumları gittikçe hızlanan bir biçimde savunmasız hale düşürülmüş ve dışarı bağımlı hale getirilmeye çalışılmıştır.Sovyetlere gövde gösterisi yapmak üzere  Missouri zırhlısının geldiği gün bu ülkede Tanzimat’tan bu zamana başlayan Ata döneminde kesilen Batı hayranlığı ve öykünmeciliğinin odak noktasına A.B.D. oturtulmuştur!( 5 Nisan  1946)

 

 

 

Hollanda’ya uçak satan ülke uçak satın alır hale getirilmiştir.Bu bakımdan, yanaşıklığın bağımlılığa dönüştürülmesi için, Ruslar’dan daha tehlikeli bu gücün de etkisi ile- Ata’nın kapattığı mason locaları- 1946’da tekrar faaliyete başlamıştır.Sabatay ve masonlar kurlu demokratik yapının  maddi ve manevi kültür odaklarının tümünün içine sızmışlar;En kritik manevi oyunbaz mekanları Tarikatlar yuvaları olmuştur!

 

Menderes İnönü’den devraldığı borç alma zaafını devam ettirmiş,alınan borç para daha yatırımlar finanse edilmeden; ülke gerek siyasal ve sosyal bakımdan bölünmelere uğramıştır.İlk sağ-sol ayrımını yaşadığımız 1950’lerden bu yana ne değişti???Menderes’in idamında Rusya’dan sanayi kredisi istemine-Rusya’nın onay vermesinin ardındaki sır olarak gösteremiyor ders kitapları…Çünkü A.B.D.denetimindeki talim ve terbiye kurulu’nca yazılıyor…Kendi hayatınızı izlediğiniz filmleri psikolojik şartlanmalarınızın hangi terör olayları ve üst siyasal güçce konrol edildiğinizi düşünmenizi rica ediyorum…

 

Misali uğur Mumcu’nun şehit edildiği dönemde  bile, en karşıt yazılarını yazdığı :Amerika ve İsrail olmasına karşın, ;Milliyetçilerimizin  :Devlet tarafından, ajan olduğu için  öldürüldüğünü dillendirirken;Sol ise : devletçe öldürüldüğüne biat ediyor;Atatürkçüler(Mollalar İran’a sloganlarında) ve Dinciler ise;  faili İran olarak gösteriyordu…


Öncekiler ve ya Sonrakiler için farklı mı oldu?Kışlalı-Hablemitoğlu B.O.P.’u ihbar eden  ve işbrlikçileri ihbar eden yazılarından dolayı öldürülmediler mi?Dersim ‘de katliam vardır diyen C.H.P.  koltuğunda oturan zat:odasına resmini astığı yazarın Dersim İsyanı yazısını okumamış olması gaf mıdır? Delalet mi?

Şehit edildiği döneme kadar  Polis teşkilatının en Milliyetçi ,teröre karşı taviz vermeyen ve Fettullahçı kadroları Özel Harekat daire başkanlığından içeri sokmayan Merhum Behçet Oktay’ın intihar süsü verilerek öldürülüşünden sonra;bugün Özel Harekat’ın askerin yerine  alaylı addedilerek Fettullahçı kadrolarca ikame edilmek istenmesini;hatta Sınır Güvenliği Koruma Müdürlüğü adı altında taslakta da bu birimlerin adının geçmesi de bizi düşündürmüyor ve uyandırmıyor olması ihtimali var mıdır?


Düşman 1950’lerden bu zamana kendi kurduğu oyun içinde örgütlenirken Türk Milleti’ni Tarikat oyalanmacasında devşirdiği gençlerimize  ;Ata ve Ordu düşmanlığı aşılayarak ,gladıonun doğal askerlerini oluşturması da başsızlığımızı ve uyutulmuşluğumuzu açığa çıkarmaktadır.


Mühim olan uyumak değil;bir daha uyanamamaktır!Bugün Türk Milleti yeniden uyanarak emanetlerine sahip çıkmaya başladığı aşamaya gelmiştir.İktidarın ve işbirlikçilerinin korktuğu aşamada budur.Uyananın bir daha uyutulması zordur!


Bugün halen aynı oyun ile karşıt güçlerin çatıştırılarak ülke dinamiği ve savunma mekanizmalarının devre dışı bırakılma çabaları aynı ekibin yerli taşeronlarınca beyin konrolü ve bilgi kirliliği yaratılarak yapılmaktadır…Korkunç olan ise Türk Milleti’nin uyutulabilmesi ihtimalinin ve bilgi kirliliğine  karşı yeterli koruma mekanizmasıyla topyekün  olarak tepki vermeyişidir!


Oyun 1898’den beri oynanmaktadır:Bugün temel taşların yeniden şekillendirildiği ve dünya savaşı öncesi tarafların belirlenmesi aşamasıdır!Taraflar Hür ve tabi ülkeler olarak 2’ye ayrılmaktayken durup düşünmek veya emperyalistten yana taraf olmak gaflet ve ihanettir!

 

Gladio’nun kaynağı ve ekipmanı değişebilir…amacı değişmez!!!

 

Kaosu yarat! Ve kaostan beslenerek kendi düzenini kur!!!

 

 

Kaostan Gelen Düzen(Abdo Ab Chao!) ve ya Yeni Dünya Düzeni(Novus Ordo Seclerum)…Bu kavramlar kitle

 

psikolojisi için anlaşılmış(kitleye iliştirilmiş A.B.’ce fonlanmış modern ötesi özgürlükçü) yazarlar ve

 

yayın organları tarafından imaj çalışmaları eşliğinde topluma servis edildi.Bunun

 

çıktısı ne mi oldu?:

Bağımsızlığının düşkünü bir ulusal karakterden Chuck Norris’in

 

”Zor Görev” serisi ve Rambo’lu Vietnam filmlerinde A.B.D. askerini alkışlayan bir topluma dönüştük???

Oysa hepsi son Rambo 4  filmindeki A.B.D. baskısına karşı gelen Myanmarr gibi ,hepsi birer psikolojik

 

harp aracıydılar….Myanmar askerinin tecavüzcü gösterilmesi ile Türk Ordusu’nun darbeci ve zulümcü gösterilmesi çok mu farklı ve maksatsızdır!?

 

Uyuyan bir toplumun ferdi bakımdan başarılı ,özgür,kendi kaderini tayin hakkı mümkün

 

değildir!Bu açıdan karşıt gücün yayılım ve eylem bütününü küresel bakımdan açığa

 

çıkarmak önemlidir…Gladio Küresel Masonik kuvvetin kaos yaratmakta etkin bir

 

aracıdır.ismi ülkeden ülkeye ve departmanı bölgeden bölgeye değişse de…


İşte Gladio gerçeği….

 

 

 

 

 

 

İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI ERTESİ KURULUŞ!!!

 

Almanya ve İtalya’nın malûbiyetinden sonra Başkan Harry Truman’ın Hiroşima ve Nagazaki’ye

 

attığı iki atom bombası sonu Japonya da teslim oldu. ABD bu savaştan ekonomik olarak zarar görmek

 

bir yana, çok gelişmiş ve dünyanın en büyük gücü olarak çıktı. Böylece, Hitler – Mussolini birliğine karşı

 

ittifak yapan ABD – İngiltere – Sovyetler Birliği savaştan sonra dünyayı paylaşmaya giriştiler.

 

 

 

Ancak, ABD gelişmekte olan komünizmi bir tehlike olarak görüyordu. Afrika’da, Asya’da pek çok ülke

 

 

bağımsızlıklarını ilan ediyorlardı. İran’da Musaddık ulusalcı bir devrim yapıyordu. Üçüncü Dünya

 

emperyalist dünyanın elinden kayıyor, Sovyetler Birliği bu alanlarda etkinliğini arttırıyordu.

 

Eski dostlar arasında bir düşmanlık ve buna bağlı olarak bir Soğuk Savaş başladı.

 

 

 

ABD, bölünen Avrupa’da yerleşmesini CIA ile gerçekleştirmeye çalışırken, Sovyetler Birliği de bunu

 

önlemek, kendi alanını genişletmek için KGB’yi devreye sokuyordu. Truman komünizme karşı gizli bir

 

orduyla savaşmak ve Avrupa’ya “demokrasinin” yerleşmesinin sağlanması gerektiğine inanıyordu.

 

 

 

 

 

CIA bir denemeyi Çin’de yaptı, CIA’nın direktörlerinden William Colby, Komünist Partisi ile iktidara gelen Mao’nun 1949 yılında yapılan bu denemeyi çökerttiğini söylüyor. CIA, aynı şeyi Sovyetler Birliği’nde ve diğer sosyalist ülkelerde de denedi ama tutunamadı.

 

 

 

1944 yılında Başkan Roosevelt, William Donovan’dan İstihbarat işlerini yürüten OSS (Office of Strategie Service) yerine Komünizm’e karşı özel bir savaş yürütecek başka bir kuruluş istedi. FBI Başkanı John Edgar Hoover, bu projeye kendi kuruluşunun zayıflayacağı endişesiyle, karşı çıktı ve projenin gerçekleşmesi durakladı.

 

Başkan Roosevelt’in ölümünden sonra seçilen Truman barış döneminde çalışacak, casusluk faaliyetlerini merkezileştirecek olan Centre Intelligence Group – CIG’un kurulması talimatını verdi. Bu teşkilatın başına Amiral Sidney Souers getirildi.

 

 

CIG geçici bir kuruluştu. Zaman içinde daha büyük ve geniş olanaklarla çalışacak devamlı bir kuruluşun gerekli olduğu görüldü ve 1947 yılında Nationale Security Act ve daha sonra bu kanun gereği Central Intelligence Agency – CIA kuruldu. Artık ABD’nin komünizm ile savaşını, gizli ordusunun yönetimini CIA yürütecektir.

 

KAYNAK: 1-http://www.sansursuz.com/makale/nato-nun-gizli-ordulari-iii-gladio

2-http://www.sansursuz.com/makale/nato-nun-gizli-ordulari-i-gladio/Ataman AKSÖYEK

 

 

 

 

 

 

 

 

GLADIO

 

 

Gayri nizami kuvvetlere karşı koyma operasyonları cephe elkitapçığı (İngilizce) (İngilizce:Field Manual 31-15: Operations Against Irregular Forces) gerilla kuvvetlerin önerilen komuta yapısı.

 

Gladio (İtalyanca: Kısa Kılıç), II. Dünya Savaşı sonrasında Batı Avrupa’da gelecekte olması beklenen bir Varşova Paktı işgaline cephe gerisinde bir direniş başlatmak amacıyla İtalya’da NATO tarafından gizli olarak örgütlenen Kontrgerilla (stay-behind) operasyonunun kod adı. Gladyo, özel olarak NATO cephe gerisi direniş organizasyonun İtalyan kolunu belirtse de bazen “Gladyo operasyonu” NATO’nun bütün cephe gerisi (stay-behind) operasyonlarının gayri resmî adı olarak kullanılır ve bazen “Süper NATO”adıyla da anılır.

Stay-behind, (bu terimin İngilizce kelime anlamı “geride kalanlar” olarak tercüme edilebilir) NATO bünyesindeki ülkelerde (ki bu uygulamada daha da genişletilmiştir) komünist işgaline karşı oluşturulan gizli silahlı kuvvetler. Soğuk Savaş sırasında Varşova Paktı Güçleri tarafından işgal edilmesi ihtimali bahane edilerek oluşturulan gizli örgütlenmelere verilen isim.. Eğer işgal gerçekleşirse, yapılan hazırlıklar yerel direnişin başlangıcı için kullanılacak, düşman cephesi gerisinde casusluk faaliyet gösterebilecektir, küçük çaplı operasyonlar olduğu gibi bütün ülkeyi içeren ayaklanma operasyonları da planlanmıştır.

 

 

 

 

Latince’de kılıç anlamına gelen Gladio sözcüğünü isim olarak kullanan örgüt, Amerikan ve İngiliz kontrgerilla örgütlenmesi olan Stay Behind tarafından 1952 yılında kuruldu. CIA tarafından yönetilen ve finanse edilen örgüt, 1956 yılında ABD ile işbirliği içinde, casusluk ve gerilla savaşı yapmak üzere örgütlendi. Sardunya’da örgütün ilk eğitim kampı kuruldu ve Kuzey İtalya’da 139 yerde silah ve mühimmat depoları oluşturuldu. Resmi adı Müttefik Koordinasyon Komitesi (Allied Coordination Committee) idi.

 

1956 sonrasında ikisi kadın 622 kişi ABD ve İngiliz gizli servisleri tarafından eğitildi. 1990 yılında Gladio’yu ortaya çıkaran soruşturmalar esnasında bu 622 kişinin grup liderleri oldukları, her bir grup liderinin belli sayıda kişiyi idare ettiği, böylece toplam sayının 15.000’e yaklaştığı ortaya çıktı.

 

 

 

 

 

Soruşturmaların ünlü yargıcı Felice Casson, gizli servis arşivinde yaptığı incelemelerde, 1972 yılındaki bir bombalamanın kesinlikle NATO destekli bazı gizli örgütlerce yapıldığı sonucuna ulaştı. Yargıç Başbakan Andreotti’nin bilgisine başvurdu, 1972’de bu olay tesbit edildiği için Başbakan örgütün varlığını kabul etti, ancak 1972’de kapatıldığını söyledi. Araştırmalara devam edilince Gladio’nun faaliyete devam ettiği ortaya çıktı. Eylemlerin en büyüğü 1980 Ağustos ayında Bologna tren istasyonunda patlayan bomba ile 85 kişinin ölümü idi.

 

İtalya’da 1969-80 arasında 4.298 terör olayı meydana gelmiştir. Yapılan soruşturmalar sonucu, bunların önemli bir bölümünden Gladio sorumlu gösterilmiştir. Bazı eylemleri bizzat yapmakla, bazısında patlayıcı ve silah sağlamakla, bazısında da tahrik ve yönlendirme yapmakla suçlanmıştır.

 

Avrupa Parlamentosu bile sorunla ilgili karar tasarısında şu sözlere yer vermek durumunda kalmıştır: “Avrupa Topluluğu’na üye pek çok ülkede gizli, paralel istihbarat ve silahlı operasyon örgütlerinin 40 yıldır var olduğu Avrupa hükümetleri tarafından ortaya çıkarılmıştır. Kırk yıldır bu örgütlerin demokratik kontrolden kurtulduğu ve NATO ile işbirliği halinde ABD gizli servislerince yönetildiği anlaşılmıştır.

 

Örgütün İtalya’daki adı Gladio (Kılıç) idi. Yunanistan’da B-8 ya da SheepSkin (Koyun Postu), Belçika’da SDRA-8, Hollanda’da NATO Command, Batı Almanya’da Gehlen Örgütü, Stay Behind ya da Sword, Avusturya’da Schwert, Fransa’da Rüzgar Gülü,Kontrgerilla , İspanya’da Anti-Terör Kurtarma Grubu (GAL), İngiltere’de ise, Secret British Network olarak bilinir.

 

 

 

 

 

GEHLEN ÖRGÜTÜ VE ALMANYA

 

Reinhard Gehlen, 1955-1968 yılları arasında Batı Almanya’nın gizli servisinin yöneticiliği görevini üstlenen kadar ABD’ye de çalıştı. 1942 yılında Dış Doğu Orduları Komutanlığı’na atandı ve burda Sovyet savaş suçlularına ve sivillerine karşı acımasız bir tutum sergiledi. Loringhoven birliği 17 Temmuz 1944 tarihinde Gehlen’e Stauffenberg’in Adolf Hitler’e suikast hazırlığı yaptığını bildirdi. Nazi yönetimi bu başkaldırıdan sıyrıldı. 1944 yılının Aralık ayında tümgeneralliğe terfi etti. Nisan 1945 tarihinde Hitler intihar edince Gehlen de ordu komutanlığından ayrıldı. Mart ayında Gehlen ve casusları pekçok gizli SSCB belgesinin mikrofilmini çekti ve bunları Avusturya Alpleri’nde çelik davulların içine gizledi. Gehlen, Mayıs ayında bu bilgileri Amerikan ordusundaki meslektaşlarına teslim etti. O dönem Sovyetler’le ilgili fazla bilgiye sahip olmayan Amerikalılar bu bilgilerden ötürü Gehlen’e minnettar kaldı.

 

 

 

 

Bu aşamanın ardından, Amerikan Stratejik Hizmetler Bürosu (İngilizce: Office of Strategic Services, OSS) ve CIA bünyesine faaliyet gösterecek olan Gehlen istihbarat örgütünü kuruldu. 350 eski Alman ordu istihbarat elemanı bu örgütün ilk kadrosunda yer alıyordu. Gehlen örgütü, CIA adına Doğu Avrupa ile Sovyetler Birliği’ndeki istihbarat çalışmalarını sürdürdü. Örgüt, 1956’da şimdiki yapısını aldı. Bu, aynı zamanda Federal Almanya Gizli Servisi’nin de (Almanca: Bundesnachrichtendienst, BND) kuruluşudur. Bu örgütün başına getirilen Gehlen, 1968 Nisan’ında Sovyet gizli servisi KGB adına casusluk yapan Heinz Felfe’in kimliğinin deşifre edildiği operasyonun ardından istifa etti. Felfe skandalına rağmen istihbarat tarihinin en önemli isimleri arasında anılan Gehlen 1979 yılında öldü.

 

Aynı örgütlenmeler tüm avrupa ve demirperde ülkeleri ile asya ülkelerine kadar sıçradı.kaynakça’dan tüm avrupa ile ilgili örgütlenmelerine dair bilgi mevcutur.En önemli ve kalıtsal olan vaka ise İtalyan örgütlenmelerinde ortaya çıkan bürokrasi ,Ordu,Polis erkleriyle masonik ilşkiler kurulması ve kullanılan tüm fertlerin kendilerini bir devlet bağımsızlığı için antikominist bir örgütlenme içinde kendilerini görme yanılgısıdır.En haince olanı ise toplumsal kaos ve ya kanı değişikliği(beyin kontrolü )için yapılan kitlesel eylemlerdir.İtalya’da tren garı bombalamaları,aşırı sağcı nasyonel sosyalistlerin öldürülmesi(Kızıl Tugaylar’ca üstlenilmiş ancak gladio tarafından yapıldığı soruşturmalar sonunda anlaşılmıştır.( Türkiye’de misalleri:6 eylül-Sivas-Maraş-GAZİ MAH. OLAYLARI….)Şu an Pkk ve Cia-Mossad terör eylemleri dahil tüm anomik ve kaotik etkenlerin Türk Ordusu üzerine yıkılmak istenmesi;dış güçlerin  kitle değerleme beyin yönetim teknikleriyle psikolojik ve süreçsel  bir ileri saldırısıdır!


 

 

 

 

 

 

Kılıç yutturulan ülke:Türkiye’deki etkileri…

 

 

1-Türkiye’nin ikili antlaşmalar çerçevesinde A.B.D. güdümüne girmesi,

 

1-Kore savaşı’na dahil oluş ve Nato’ya giriş

 

 

3-Dış borç mevzuatının başlangıcı

 

4- Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Marshall yardımı ve A.B.D. menşeeli tek tip, ABD’ye bağımlı silah modeline dahili

 

5-Özgürleşme karşıtı sadece bağımlı ekonomilere özgü montaj sanayinin

geliştirilmesi,buna karşı olan başlangıçta desteklenen politikacıların

(Menderes)Rusya’ya yanaşmaları üzerine kaos ve komplolar ile katli…(tek tip politika dönemi dış siyasette hakim olmuştur:ABD VE NATO)

 

 

6-9 Mart 1971 tertibinin başlangıcından bilinmesine karşın çok derin bir tertip ve paranoya için son tertipte bildirilmesi ve 12 mart muhtırası….

 

7-Yunanistan’ın yeniden Nato’ya katılmasına rey vermeyen Milli Cephe  hükümetlerine karşı

gözdağı:Kaos -bağımsızlıkçı bir neslin katli ve 12 eylül!!

 

8-Kıbrıs-Yunanistan ve Türkiye arasında çıkan gerilimler ve silahlanma yarışı…(kazanan ABD silah şirketleri-Türkiye en iyi gelişen 1. pazar)

 

9-Türkiye cumhuriyetine karşı terör(kaos)sorununa işbirliğiadı altında kürt devleti kurma girişimleri(Çekiç güç-körfez Irak harekatları ve kuzey Irak ABD-israil operasyonları..Buna karşı çıkan yazarların(mumcu-kışlalı,hablemitoğlu….)askerlerin (Eşref Bitlis,Cem Ersever….)bürokratların (Adnan Kahveci,Recep Yazıcıoğlu…) öldürülmesive ya satın alınması ….ve ya şantaja uğrama vakaları(Büyükanıt),suç uydurularak yargılama çalışmaları(sözde Ergenekon Balyoz..davaları.-.Silivri diyalogları..)ve Ergenekon iddianameleri tutuklanma-ABD adına esir alınmaları …

 

10-Aklama çalışmalarına karşın Amerika’nın kurduğu parti ile A.B.D.’nin işgal öncesi son hazırlıklar….Ve Millet -Devlet’in tarihe gömme çalışmalarına yönelik( pkk’nın siyasallaştırılması) hamleleri……

 

11. Artık Türk gladiosunun gizlenmek bir yana hukuken kendini ispatlamaya yönelik kendini gizli olmaksızın açık olarak devlet organlarının içine sızdığı  bir etki merkezi haline getirilmiştir.en önemlisi ise sözde Ergenekon – Balyoz v.b. gibi soruşturmalar vasıtası ile esas Gladio örgütü bir örtü operasyonu ile millet’in gözünden kaçırılmaya çalışılmaktadır….

12- Son dönemde barış- açılım-özerklik kelimelerinin altında ilk önce  federatif yapıya döneük bir isyan ile toplumun ötekileştirilerek,savunma güçlerinin  ötekileştirilme ve pasifize operasyonları)balyoz-devrimci karagah-sözde ergenekon davaları vb. gibi) sebebiyle Türkiye’yi küçültme ve olası ABD-İngiliz-İsrail işgali öncesinde zayıflatma amacına yönelik kripto ermeni asıllı kürt ordusu kurulmaya çalışılacağı açığa çıkmaktadır.belediyelere dağıtılan 35,000 silahın artık Gladıo’nun ayrılıkçı yerel unsurları etken maşa olarak kullanılmaya başladığı anlaşılabilir bir gerçektir.bu husus ayrılıkçı unsur ve terör örgütünün sivil uzantısının yaptığı Demokratik  Toplum Kongresi’nde alınan kararlar da bu süreci işaret etmektedir…

 


13-İran -Suriye hattında kendi padişah olma çabası içindeki bir parti  Oligarşi tahakkümünü yaşattığı ülkesinde Monarşi özlemiyle yanıp tutuşurken gayri Türk unsurların birleşim noktası klan iktidarı A.B.D . ‘nin Ermeni ve  gayrimüslim imamları ile işbirliğinde bağımsızlıkçı İran-Suriye üzerinde zorlu bir kış yaşayacaklarını bilmeden;Ararp baharı planlayıp;eleştirdikleri askeri kadrolardan daha ileri bir savaş çığırtkanlığını başlatarak;Missouri Zırhlısı’nın  görev emrini kabul yarışında orta doğu halklarını (çoğunluğu Türk-İran’da 40 milyon Türk var;Irak’ta 2,5-Suriye’de ise  1 milyona yakın Türk varken)birbirine kırma ve A.B.D. askeri olmak için heveslenirken;Sabrın taşacağı günü bekliyoruz!


Unutulmaması gereken unsur olan Suriye operasyonunun Abd jandarması olma yeterliliğinin sınavı  olduğunu da görüyoruz!Türk Ordusu’nun dış kalkışmalara boyun eğmeyeceğini düşünüyoruz!

14- Gidişadın karbon kopyası :1909 31 Mart Vakası’dır:Türk Ordusu o zamanın Paşa oluru ile Subay yapılmışlar ile (Alaylı)bugünün Polis Teşkilatı’ndaki Fettullahçılar ve Harbiyeli ‘ler arasında ikilik çıkartarak  şeriat isteriz adı altında İttihat Terakki aleyhine başlatılan ve yüzlerce Harbiye’li ,devlet memuru ve  Mebus’un katliyle hareketlenen  İsyan Ordusu ;o dönem Filistin’in bağımsızlığı ve Büyük İsrail yolu önündeki  tek tehdit :Abdülhamit’in tahtan indirilmesi için çalışırken  işbirlikçileri Derviş Vahdeti ile birlikte Kürt Teali İslam Cemiyeti ile teşkilatlanmış  Said-i Kürdi idi.  ..

Vakanın ikinci gerekçesi ise , temelinde ise İttihat Terakki’nin kapitülasyonlara ve Haliç Simaonları’na karşı uygulamaya çalıştıkları Milli Ekonomi Pernsipleri idi…

Bugün  yine aynı amaç için yine din devleti(ılımlı İslam) adı altında Büyük İsrail Projesine hizmet için sıraya girmiş  yeni Saidi Kürdi Müridlerince devletin her yanını ele geçirilmesi ve kansız bir karşı darbe ile esir edilmiş Harbiyeliler vardır.Türk Milleti ve Devlet’i 10 yıla yakın bir sürede dış sermayenin boyundurluğuna sokulmuş;Millet’in malı yandaş ve yabancılara yüzde karşılığı peş keş çekilmiştir.

1950’lerden sonra Ordu içine yerleştirilen Komünist karşıtı ve Abd menfaatlerini koruyan güç ;Sovyetlerin dağılmasından sonra  Ulus-Devlet çekirdeğine dönüşü  gerektiren düzende millileştirilerek Ulus’a karşıt  güçlerle özel savaş konseptinde örgütlemesinin sonucudur ki;Ordu içindeki Nato paşaları kullanılarak Ordu’nun üzerinin çizilmesi istenmiş;ABD Türk Ordusu’nu psikolojik savaşta hedef tahtasına oturtmaya çalışmakta ve yerli işbirlikçilerini bu uğurda durmaksızın seferber etmiştir.


28 şubat süreci algı yanılmasını başlatmak(Halk-Ordu arasının açılması) ardısıra ise Yürütme’nin yaptığı anlaşmalar ile Türk Silahlı Kuvvetleri ABD çıkarlarına göre şekillendirilerek,bağımlılaştırılma girişimleri başlamış;Çuval Olayı-Şemdinli-Ergenekon-Askeri Casusluk-Balyoz v.b. gibi davalar ile komuta kademesinin esir alınarak;gladıo eylem ve suçlarının bile Türk Ordusu’nun üzerine atılarak kirletilmesine çalışıldığı bir döneme girilmiştir.Yetmemiş Ata’nın ele yazıları bile bu davalarda suç unsuru olarak zapta geçirilerek;rejim yargılanmaya çalışılmıştır.Sahi, Hıyanet-i Vataniye kanununun kaldırılması zaten bu durumun açıklanması için yeterli değil midir?


Bu aşamada da 2002’den bu yana: Kanın bölücü örgütçe dökülmesi için devletin tüm imkanları serbest bırakılmış,insiyatif bölücü teröre verilmişken….

Yeniden bir ”Hareket Ordusu”nu beklemek mi gerekir ?….

Gladio ve işbirlikçilerine tokadı bu vatanın öz sahipleri verecek ve geciken hesap er veya geç kesilecektir!

 

Serdar Ateş

2010 Mayıs yazısının günecellemesidir.

10.08.2011

sunuş - kore savasi

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir