Beyaz Kimlik Mantığı

Geçen hafta Beyaz Kimlikle ilgili yazdığım yazı sonrası yüzden fazla e-mail ve SMS mesajı alırken daha fazla
sayıda kişi de telefonla aradı veya da yolda görünce konuyu açarak tebrik etti,
destek belirtti.

 

Belli ki Beyaz Kimlik konusu bu güne değin birçok kişiye, bizlerin bilmediği ve göremediği değişik boyutlarda birçok
sorunlar yaratmış ve sıkıntılar vermiş. Hem Beyaz Kimlik sahibi olana hem de
olmayana.

Bu insanlardan gelen mail veya mesajları okudukça veya da yolda belde beni görüp bana bu konuyu açıp birkaç söz söylemek
isteyenleri dinledikçe, Beyaz Kimlik konusunun gözle görülemeyen kısmını daha
iyi öğrenmeye başladım.

 

Gerçekte bir insanlık ayıbı bu kişilere yaşattıklarımız ve layık gördüklerimiz.

Gelecek yazımda, bana bu konuda gönderilen bir email’in içeriğine yer vereceğim ve hep birlikte bu insanların
yaşadıklarını değerlendirebilmek olanağımız olacak.

Aslında bu kişilerin, yani vatandaşımız olmayan ama vatandaş olmaya hak kazanmış ve yıllardır bizlerle birlikte
yaşayan, bizlerle sevinen, bizlerle üzülen, çocukları burada doğmuş ve
yaşamımızın birer parçası olmuş bu insanlar ile Beyaz Kimlik almış kişilerin
yaşadıklarını dile getiriyor bana gönderilen bu email.

Güya, dünya üzerinde nüfusuna kıyasla en çok okumuş insan oranına sahip ülke olmakla övünüyoruz ama uygulamalarımız
hiçte bu yönde değil. Ülkemizde yaşayan, ekonomimize ve kitlesel yaşamımıza
katkı koyan kişileri sınıflara ayırmak hatasını yapmışız daha ilk baştan.

2 bin beşyüz yıl önce Romalıların veya da 12. Yüzyıldan 15. Yüzyıla kadar Kıbrıs’ı yöneten Lüzinyan’ların yaptığı gibi
ülkede yaşayanları sınıflara ayırmışız ve 21. Yüzyılda yasalara uygun, kulağa
hoş gelen ama insani hakları olmayan köleliği icat etmişiz.

Şimdi KKTC’de vatandaşlar, Beyaz Kimlikliler, Yeşil Kimlikliler ve Çalışma izni ile ikamet edenler diye dört
sınıf var. Bunların son üç tanesine “Çağdaş Köle” de denebilir.

Seçme ve seçilme dışında her tür hakları var ama gerçekte hiçbir hakları yok.

Özellikle de KKTC’de çalışma izni ile ikamet edip çalışıyorsanız yandınız demektir.

Her yıl bu izni uzatmak için en azından iki veya üç gününüzü harcamanız gerekmekte. Hastaneye gitmek, sıraya girmek ve
sağlık raporu almak zorunluluğu bir veya iki güne mal olmaktadır. Tabii
polisten temiz kağıdı almak da gerekli. Sonra bu evraklar işverene verilmekte
ve işveren de Lefkoşa’da yaşamıyorsa, yollara düşüp Lefkoşa’ya gitmesi ve
Çalışma Bakanlığına şahsen başvuruyu yapması gerekmekte.

Mağusa’da, Girne’de, İskele’de ve Güzelyurt’ta Çalışma Daireleri var ama bu daireler bu konuda evrak almaya
yetkili değil. Nedenini de hiç anlamış değilim. Aklıma sadece bir tek gerekçe
gelmekte. Çalışma iznini yenilemek isteyene zorluk çıkarılsın ve gerek çalışan
gerekse de işveren bürokratik işlemlerden bıksın ve bu uzatma işini yapmasın,
çalışan da ülkesine geri dönsün.

Biz güya “e-devlet”e geçmiştik ve devlet dairelerine gitmeden, Lefkoşa dışında oturanlar da Lefkoşa’ya gitmeden internet
üzerinden işlerini yapabilecekti.

Tam bir 21. Yüzyıl komedisi veya da yüz karası uygulama denilebilir buna. Devletin çeşitli ilanlarının ve de bazı
söylemlerin internet üzerinden yapıldığı bir devlet sitesi dense daha doğru olacak.

Bırakın KKTC’de çalışan ve ikamet eden T.C. vatandaşlarını, dünyanın neresinde yaşıyor olursa olsun, internet
üzerinden başvuru yapıp pasaport çıkartabiliyor tüm T.C. vatandaşları ama bizde
bir KKTC vatandaşının Lefkoşa’da ikamet etmiyorsa, önce yaşadığı yerdeki
Kaymakamlığa sonra da Lefkoşa’ya şahsen gitmesi önkoşul pasaport çıkartabilmesi
için.

Eski Pasaportunuz, Kimliğiniz veya Doğum Belgeniz KKTC değil de Geçici Türk Yönetimi, Türk Yönetimi, Otonom Türk
Yönetimi veya da KTFD (13 Şubat 1975 tarihinde ilan edilen Kıbrıs Türk Federe
Devleti) ise önce bunları yenilemeniz gerekmektedir.

Yenilemezseniz açıkçası KKTC vatandaşı değilsiniz ve ne pasaport alabilirsiniz, ne de Kimlik kartı. Böylesine saçma
bizdeki kurallar ve de bürokratik talepler.

Devlet bu tür evrak yenileme işlerini kendisi yapıp vatandaşına posta ile göndereceğine, ayağına çağırır, parasını
alır, gün kaybettirir ve lütfen bu belgeleri yeniler. Lütfen değilse işiniz
ertesine güne veya bir başka lütuflu güne kaldı demektir.

Geçmişte Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylardan birisi KTFD kimliği ile başvuru yaptığı için başvurusu kabul
edilmemişti.

Bu kişi Yüksek Seçim Kurulunun talep ettiği evraklara göre vatandaşımızdı ama aday olamazdı. Bu nasıl bir kuraldı
anlamakta çok zorluk çekmiştim o günlerde.

Başa güreşecek bir aday olmadığı için bu sorunun nasıl çözüldüğünü pek takip etmedim. Herhalde KKTC mühürlü kimlik
çıkartmaya mecbur etmişlerdir kendisini aday olabilmesi için.

İşte biz böyleyiz ama övünmek için de Kıbrıs Türkçesindeki yaygın bir tabir ile “Harman isteriz”.

Prof. Dr. Ata ATUN

8 Ağustos 2011

 

 

 

 

Gerçekte bir insanlık ayıbı bu kişilere yaşattıklarımız ve layık gördüklerimiz. - ata atun 2

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir