DİKKAT!:HALK UYANIYOR !AMA UYANMASINA KARŞI DA;
İKİNCİ ‘GÜZ SANCISI ‘PLANLANIYOR!
Türk milleti 1980’lerden beri hızlandırılan 1950’lerden itibaren planlanan yeni Sevr planı (B.O.P.)dahilinde Ilımlı İslam modeli çerçevesinde dinin arap örfüne dayalı saptırılmış İngiliz destekli Bedevi anlayışı içinde aklen ve manen eritilmek istenmekte..
Geçmişte genelde sağ-sol kamplılaşması ile sağlanan köklü sosyal dönüştürme operasyonları şimdi her siyasal ideoloji ve dini görüşle iç içe yerleştirilmiş bir şekilde Türklüğün damarlarına zerk edilmekte…
6-7 Eylül -Kahramanmaraş-Sivas-Başbağlar -Gazi mahallesi olaylarının ardından Küresel elit yeniden hareketlenerek şimdi de uydurukça bir sahte saldırgan milliyetçilik tezgahı içinde tüm siyasi partiler haricinde teşkilatsız,bağımsız ancak kolayca yönlendirilebilen merkezde Türk Kürt savaşı başlatabilme peşinde…Uyduruk Milliyetçilikten kastımız Mhp-Hepar veya diğer muhafazakar partilerin içinde olduğu doktriner Milliyetçilik cephesinin dışında olduğu bilinmekte…Biraz Nihal Atsız biraz Marxist biraz Irkçı biraz da saldırgan – asabi ve tepkisel bir Milliyetçilik peşinde ‘Güz Sancısı'(1)rotasında;tepkisinin çıktısı ise İngiltere ,A.b.d. ve İsrail hizmetinde…
Kulvarları boşaltırken eloğlu;bir tarafta da cahil tepkisel ve siyasetten ümidini kesmiş gençliği siyasete olağan dışı katılım yolu ile militanlaştırma peşinde…Özellikle sosyal paylaşım ağlarında kontra gerilla taktiklerinden;şehit yürüyüşlerinden sonra bölücülere saldırma fiili özendirilmekte…Halbuki bu en çok bölücülerin işine gelmekte …En çok bu işin izini emperyalizm sürmekte…Geçmişten aldığı ilham ve azimle…
Bir çok insanımız bugün hala 6-7 Eylül olaylarını Irkçı Türk gençliğinin planladığı ve Ata’nın evinin Yunanlılarca kundaklandığını düşünürken ;oluşan nefret ve öfkenin olayın çok da üstünde olduğunu bilseler ve sol fraksiyonlar dinci sağla birlikte bunu milliyetçi gençliğe karşı ileri sürseler de gerçeği pek çok kişi bilmemekte…
Neden 1938 sonrası tarih gerçeklik içinde yazılmamışsa bu ülkede;emperyalizm işte bunun için çatıştırmaktadır gençliği her seferinde…
Fulbright anlaşması ile Milli Şef’çe ;8 üyeli Milli talim ve terbiye kurulunun başına da A.b.d. büyükelçisi geçirilmişse ve oy çoğunluğunu takdir hakkı da onun elindeyse ;27 aralık 1947′ den beri eğitim bile esirse…Türk milleti bağımsız olabilir mi bu şekilde?…(2)Ve öğrenip – hatırlayabilir mi geçmişini özgürce,ilhamını çıkartabilir mi ;dersini alabilir mi erdemlice?
Yasef Nassi
Misal ;bilebilir mi Türk milleti?:Hiç gerekmeyen bir zamanda ; bir gizli Yahudi -Osmanlı ilişiği Yasef Nassi ‘nin kışkırtmasıyla (Tiberya’dan(israil) önce yahudi göçmen yeri yapma şahsi hedefiyle) Kıbrıs’ı inatla 55,000 şehit pahasına alındığını ve ardı sıra kutsal İttifak’a sebep olarak İnebahtı ile 30.000 Şehit’e ve yakılan donanma neticesinde toplam 85.000 Şehit’e sebep olduğunu hatırlamaz!(3) Ya sonrakileri…?
Toplumsal güçlerin dış güçlerce tetiklenmeye başladığı şu günlerde;benzerlik bağı olan 6-7 Eylül olaylarının temelinde ; 2.dünya savaşından zayıflamış çıkan İngiliz kraliyetinin sömürgelerini koruma telaşının önemi gelmektedir.Özellikle Kıbrıs’ın İngiliz enerji kavşağı ve sömürgelerinin köşesinde yer alması ,;askeri ,stratejik coğrafya-politikasında da önemini arttırmaktaydı.
Bu durumda İngiltere’ye karşı bağımsızlığını isteyen Kıbrıslı Romalılar(Rumlar) ve Türkler arasında bağımsızlık yerine İngiltere hakemliğinde bağımlılık tezgahlanarak her iki taraf da 1954’ten itibaren kışkırtılmaya başlandı.Kıbrıs’ın tek bir birleşik ve bağımsız olmasını isteyen Türk ve Rum toplumu Yunan-Rum milliyetçiline giderek artan şekilde yenilmeye başlandı.Bu esnada İngilizler adaya eski Genel kurmay başkanlarından -demir yumruklu asker lakaplı -Mareşal Sir John Harding’in atanması ile artan şekilde istihbaratçı ve uzman sevkiyatlarını yapmaya başlamışlardı.
İngiliz gizli sevisinin ajanlarından Fletcher Flitch gibi bir çok ajan Kıbrıs’a gelmeye başlaması artan tedhiş hareketlerinin de işaretiydi.Halbuki Kıbrıslı Rum solcuları gidişata karşı tepkiliyken;amaç belliydi;Kıbrıs Rum solcuları güçsüzleştirilerek ,Rum Milliyetçileri ise güçlendirilerek Türk -Rum çatışması ile bölünmüşlükte kimse İngiliz varlığına hayır diyemeyecekti…(4)
Ata’nın evinin bombalanması ve çıkan olayların sorumlusu ise hepimize çok tanıdık gelen bir isimdi:Ian Fleming;hani kitaplarının üzerine filmler çekilen Mi6 ajanı James Bond’un yazarı;sözde gazeteci gerçekte İngiliz deniz ötesi İstihbaratının gözde adamı…Çünkü ertesi gün Sunday Times’ın imzasız haberiyle;alakasız olmasına karşın İngiliz mallarının tahrip edilip, vatandaşlarının yaralandığı balonuyla İngiliz dışişleri bakanlığı da katılmıştı oyuna…
Fleming ise sonraki yıllarda bu tesadüfü hatırlatanlara;sadece 15 dakika kaldığı ‘İstanbul’daki İnterpol toplantısındaydım’ yalanını söyleyecekti…
Sonuç 30 ölüm,300 yaralı ve 5000‘in üzerinde işyeri ,konut ve kilisenin kullanılmaz hale gelmesi,100,000 Rum vatandaşının İstanbul’dan göç ederek Yunanistan’a gitmesi; en ilginç olan ise 20,000 satan İstanbul Ekspres Gazetesi’nin o gün 290.000 basılmasıdır!
Bazı saf vatandaşlarımız ise olayları T.M.T. (Türk Mukavemet Teşkilatı) organize etti diye gerinirken; o tarihte T.M.T.’nin kurulmadığını bile bilip düşünmeyecekti…Düşünce olmayınca kelimelerin ne anlamı var ki?(5)
İki toplumlu Birleşik Kıbrıs ideali yerine parçalanmış ve birbirine düşman Kıbrıs seçilen hedefe uygundu.Türkiye’de ise Türk dışişleri yönlendirilmesinde anlamsız bir değişimle Fuat Köprülü yerine Fatih Rüştü Zorlu getirilerek tepkisel bir bakış açısına geçildi.Ki Yassıada yargılamalarında Köprülü: 6-7 Eylül olaylarını kurucusu olduğu Demokrat Parti yönetiminin üzerine atarak hedef küçültmesini de bilecekti:bu arada Celal Bayar ve Köprülü ‘nün de bir mason olduğunu düşünürsek ;bir taşla 2 kuş vuran A.b.d. ve İngiltere’nin elde ettiği kazanıma şaşırmamak da elde değil!(6)
Öyle ya A.B.D.-İngiliz yörüngesinden çıkarak Rus’lara yaklaşan ve sanayileşme kredisi almak üzere olan Menderes’in şahsında, yoldan çekilmesiyle ;Türkiye’nin bağımsız kalma tehlikesi kendilerince bertaraf edilerek Rusya’ya yanaşacaklara da mesaj verilmiş olunuyordu!
Oyun ince ve anlamlıyken ,çözebilenler ise 27 Mayıs sonrası sürgün oldu!(7)
Ecevit ve MC hükümetleri dönemine kadar da pek başkaldırı olmadı….Olanlar ise sadece korkutma -sindirme amacıyla kullanıldı(68 olayları-9 mart-12 mart 1971)…kullanılan olaylar ile gençlik kamplaştırıldı.Rus’lardan sanayi kredisi ise Menderes yerine Demirel’e nasip oldu…(8)
Bugünün Milliyetçiler kullanıldı diyenler o dönemin Filistin kaplarında solculuk peşinde koşan bugünün liberallerinin (Çandar-Cemal-Çalışlar-Çakır-Kürkçü.v.s.)oynadıkları rolleri keşke aynı duyarlılıkla düşünse….
Oyun belli değil mi?:Böl-kışkırt – parçala ve yönetken;hareket halinde olması gereken düşünce, tepkisel hale getirilirse oyun da hala aynı izde gitmekte…
Gladio, girmek istenildikten sonra içine sızılamayan yer yoktur kuralı üzerinden oynar…Oynamayı bilmeyen ise her şey bittikten sonra çocuk gibi ağlar!
Vah gençliğim der ağıt yakarız ama Allah’ın verdiği aklı her nedense bedenimizde sadece sallarız !…
Elazığ-Malatya-Mersin-İstanbul ve buna benzer her yerde şu an kışkırtılmış bir gençliğin serbestliğinde 2002’den beri Türkiye’nin her bölgesinde etnik-mezhepsel coğrafyaya bağlı haritalandırma ile istihbarat şebekeleri tarafından planlanan 2008’te Sefa Yürükel tarafından ortaya çıkarılan bir iç savaş oyunu ardında ”ezilen Kürtler ”aldatmacasında Kürdistan paçavrasını kurma amacı var!
Amaç sadece Türkiye’nin kırılgan olduğunu gösterebilmek ki;bu da kültürel zenginliğimizi etnik temele ilişkilendirerek yalan kabullerini (Kürt kimliği etniktir-millettir-Kürt sorunu vardır )şiddet ve ayrımlaştırma yoluyla kabul etmemizi istiyorlar!
Mesele’nin özüne hakim olmak demek:bakmakla görmek;duymakla işitmek; algılamakla anlamak arasında ayrıma ermektir…
Kader ile iradeyi bu aşamada ayırt etmek ise şarkı sözü gibidir:…Kader diyemezsin sen kendin ettin!…
Körebe oyununda gözbağı (pkk) takılmış Türk Milleti’nin oyunda olmasa da ;gerçekte vuracağı her yerden aleyhine ses çıkartılacağı günlerdeyiz!
Bu yönde tepkisel toplumsal refleksimiz kontrol edilerek kullanılması:hedeflenen Federal Anadolu projesinde ”Katliamcı Barbar Türk” dokusunun örüleceği geleceğimizdir.Bu yüzden senelerdir ermeni yasa tasarıları çıkartılıyor;bunlarla Avrupa ve A.b.d. kamuoylarına gözbağı takılıyor!
Bu sayede B.M. ve N.A.T.O .güçlerinin sözde kendiliğinden çıkmış bir iç savaş uydurmasının çapında ;antidemokratik güçlerce (A.B.D.-İngiltere-İsrail)demokrasiyi getiriyoruz sloganlarında vatanımıza erme sevdasındalar!
Bu sayede kendi yapısal dönüşümünde ,entropiye geçen son miadı 50 yıl kalmış Minik fare kükredi ülkesinin aslanlığı devam edecektir :Ki bu ülke ”Silah Endüstrisinin Hareketliliği”ne bağlı karşılıksız dolar basmasının esaretindedir…
Dolar basılmaz,kullanılmaz;tüketim olmaz ve de silah atılmaz ise A.b.d. ve ilişikleri batar!
Bizim iktidar da sever ya…:Sam amca Sami amcalarıdır:Amacı da Türk’e amca olmaktır!
1898’te anlaşılmış ve Nassi’nin Theodor Herzl tarafından sistemli hale getirilmiş fikirlerine rağmen ;bugün İsrail ve A.b.d.’yi yükselten gibi gözüken kuvvet ;yine Aristo’nun İskender’e verdiği öğüte rağmen; Büyük İskender’in de yaptığı aynı yanlışla çökecektir!(9)
Tüm dünyaya hükmetmek hayaldir!Çünkü fetih olunan fethedenden fazla olursa Fetih anlık bir yanılsama ;azalan verimler kanunu ve olmayan erdem özgürlüğe : yokluğunda esir alınmışlarca yeniden sarılmasıyla ;çöküş de gerçek mana haline gelmektedir!
Bunu gerçeğe çevirmek için;bütün dünyanın sizden olmasını sağlamak üzere hazırlanan İnsanlık Pusu’su:3.Dünya Savaşı’dır!
Tek dünya devletine ise sağ kalanlardan sadece amaçlarına biat edenler girebilecektir!
Planı bozmak basit ve erdemlicedir:Sadece aklın yolunu kullan Türk Milleti!
Tepkin teröre destek veren B.O.P. eş başkanı ve zümresine gitmeli!
Hiç bir Türk gencinin karşılığı bir kaç terörist etmemeli!
Türk aklına ererse hiç bir düşmanı onu yere seremeyecektir!
Yeter ki aklına er! Ey Türk Milleti!
Sadece hatırla geçmişini!
Hakikatinde bul zenginliğini!
İlk önce Bayrağını indirenden değil!
İlk önce bayrağı indirtenden sor hesabın mislini!
Sonrası Kendin ol!Bil kendini!
Oyuna gelmeyen kişi kendidir !
Bunun da adı:Türk Milleti’dir!
Serdar ATEŞ
23.07.2011
DİPNOTLAR:
1-Eylül Sancısı:2009’da gösterime giren , Tomris Giritlioğlu’nca yapılan sinema filmidir.Önceki dizi projeleriyle anlamlandırıldığında tarihsel kirlilik de ortaya çıkmaktadır (Çemberimde Gül Oyna-Hatırla Sevgili).Temeli İngiliz kışkırtmasıyla çıkan 6-7 Eylül 1955 olaylarının; bireysel psikolojinin kendiliğinden tetiklediği ”Organik Toplumsal Hareket ”olarak işlenerek Türk Milleti’nin üzerine yıkıldığı ;materyalist ideoloji gereği;kişisel menfaat ve Politik tutkularla egemen olma oyunuyla zümresel savaş olarak gösterilerek olayların esas sebebinin gizlendiği bir muhtemel T.e.s.e.v. projesidir!
17 Temmuz öncesi ve sonrasında : Bu resimli ilan örneğinde olduğu gibi mail adreslerine ve sosyal paylaşım guruplarından çeşitli partilerin adları kullanılarak son dönemde kışkırtıcılık faaliyeti had safhaya ulaşmaktadır!2.’Güz Sancısı’ dış güçlerce ivedilikle planlanmaktadır!
2- Türkiye’nin Siyasal İntiharı – Yeni Osmanlı Tuzağı:Cengiz Özakıncı-Otopsi Yayınları-2005
3-Toplumsal Tarih Dergisi-Eylül 2007; Ey Vatan-O. Pamukoğlu:İnkılap Yayınları-2004
Osmanlı Devletinde Yahudiler :Dr.Hikmet Eroğlu-Aziz Andaç Yayınları-2004
4- Bu Dinciler O Müslümanlara benzemiyor-:Soner Yalçın-Doğan Kitap-2009
5-Bugün B.M. ve A.B’ye havale edilen Kıbrıs sorununda ana hedef İngiliz üsleri ve İsrail topraklarının bulunduğu ara bölgenin güvenliği için ;Türk askerinin adadan çıkarılması planıyla beraber A.B. pazarı olması hedeflenen Kıbrıs’ta dışa bağımlılığı arttıran son Elektirik Santral Sabotajı da hiç bir zaman Self determinasyona sahip olamayacağının kanıtıdır.Kuzey Türk bölümü ise Devlet Bürokrasisi ve Askeri harcamalarını karşılayacak bir ekonomik özgürlüğe kavuşamamışken;Birleşik Kıbrıs planında tazminat talepleri ile zaten kendi kendine yetemeyen Türk tarafı aracılığı ile finansal olarak da Türkiye Cumhuriyeti’nin zora sokulması hedeflenmektedir!
Ada’dan başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere;Türkler sürülerek çıkarılana veya yeniden 2 toplum birbirine düşürülüp silahlanma yarışına yeniden başlatılana kadar bir değişiklik olmayacağını düşünsek de;Kıbrıs bu şartta Türkiye’nin çevrelenme projesi dahilinde A.B.D.-İngiltere- İsrail tarafından kullanılmak istendiğinden;ilk hedefleri barış ve uzlaşma dayatması altında Türk askerinin adadan çektirilmesidir.
Unutulmaması gereken husus :Nevada çölünde A.B.D. ordusunun 2002 yılında gerçekleştirdiği Millenyum Challange (Binyılın Meydan Okuması) tatbikatında Kıbrıs’ın Türkiye’yi işgal planında atlama yeri olarak kullanımının planlanmış olmasıdır!
6- Cumhuriyeti Kuran Mason Kadroları :Halil Aydoğan-Kalipso yayınları-2011
7- Bu konuyla ilgili Milli Birlik Komitesinde Fikir ayrılıkları ve 14’ler Sürgünü olarak
bakabilirsiniz.Bu arada Cemal Gürsel’in de 3 devlet başkanı temsilcisini de Yahudi Cemaatinden
seçmesi oldukça anlamlıdır!…
8- Büyükelçi Halil Akıncı’nın söyleşisindeki iddiası:Darbe olmasa Menderes Rusya’ya gidecekti: :http://www.tumgazeteler.com/?a=2879708&cache=1
9- Büyük İskender, felsefenin duayeni sayılan Aristo’ya bir mektup yazar.
”Zaptettiğim topraklardaki insanları tahakküm altında tutabilmek için neler yapmalıyım? ”
1- Ülkenin ileri gelen insanlarını sürgüne mi göndereyim? 2- Ülkenin ileri gelen insanlarını hapse mi atayım? 3- Ülkenin ileri gelen insanlarını kılıçtan mı geçireyim? diye Aristo’ya görüşünü sorar.
Aristo’nun cevabı : 1- Sürgünde toplanıp sana karşı başkaldırırlar!2- Hapishaneler militan yuvası olur, kontrolden çıkar!3- Onlardan sonraki kuşak intikam hırsıyla büyür, tahtını sallar.
Çözüm olarak şu nasihatı verir:
”İnsanların arasına nifak tohumları ekeceksin, birbirleriyle savaşınca hakem olarak kendini kabul ettireceksin, ama anlaşmaya giden bütün yolları tıkayacaksın. ”
Yazıları posta kutunda oku