Sayın Ebru Doğan’ın TurkishNY.com sitesindeki 21 Mayıs
tarihli yazısını okumanızı tavsiye ederim.
Bu yazı beni çok etkiledi.
Bizim bu küçücük adamızdan binlerce kilometre uzakta yaşayan
Kıbrıs Sevdalıları, New York’taki Türk Evi’nde, benim “olağanüstü güzel ve
takdir edilesi” şeklinde tanımlayabileceğim bir etkinlik düzenlemişler.
Kıbrıs Türk Yardımlaşma Derneği New York, Türk Amerikan
Dernekleri Federasyonu ve Türk Amerikan Dernekleri Kurulu ortaklaşa bir
çalışmayla Avustralya’daki Kıbrıs Derneği ATCA tarafından hazırlanan “Homeland
The Turkish Cypriots” (Vatan Kıbrıslı Türkler) isimli, Kıbrıs hakkında gerçek
tarihi belgesel bir film gösteriminde bulunmuşlar ve tabii hasret de
gidermişler.
Bu etkinlikte çekilen resimleri de iyiden iyiye inceledim.
Özellikle konuşmaların yapıldığı kürsünün önündeki amblem ve
katılımcıların kimlikleri beni çok etkiledi.
Bir dönem T.C. Lefkoşa Büyükelçisi olarak ülkemizde görev
yapan, kalplerimizde taht kuran, Annan Planı görüşmeleri döneminde, komisyonları,
müzakereleri ve görüşmeleri başarı ile yöneten, bana göre kendini bizden daha
çok Kıbrıslı hisseden Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Büyükelçi Sayın Ertuğrul
Apakan’ı da resim karelerinin içinde görmek beni çok mutlu etti. Bu dünya
güzeli ülkemize ve küçücük devletimize çok büyük katkıları oldu Büyükelçi
Apakan’ın KKTC’deki görev süresi içinde ve hala da devam ediyor.
Görevini New York’ta sürdürmekte olan Sayın BE Apakan’ın
Kıbrısla ilgili böylesi bir etkinlikte faal olmayacağını ve hamilik
yapmayacağını düşünmek gerçekten büyük bir safdillik olurdu.
Sayın BE Apakan’ın BM Güvenlik Konseyinde yaptığı
konuşmalarını, öne sürdüğü savlarını, Türkiye ve Kıbrıs konusundaki savunmalarını
ve Kıbrıs konusunda verdiği mücadelenin tutanaklarını elden geldiğince
aksamasız olarak okumaya çalışıyorum.
Gerçek bir Kıbrıs sevdalısı diyebilirim. Kendisini bizden
daha çok Kıbrıslı hisseden bir kişi de diyebilirim.
Geçen sene Haziran ve Aralık aylarında BM Güvenlik
Konseyinde yapılan Kıbrıs Adasındaki BM Barış Gücünün görev süresinin
uzatılması ve BM Misyon şefliğinin görevine devam etmesi oylamalarında,
KKTC’nin görüşü alınmadığı için Güvenlik Konseyi üyesi Türkiye adına “Red Oyu”
kullanmıştı, hem de gerekçelerini net bir şekilde açıklayarak.
Etkinlikte yaptığı konuşmada Apakan’ın, Kıbrıslı Türklerin
yıllar boyu geri adım atmadan Rumların uyguladığı soykırıma karşı koymalarını
dile getirmesi ve sözlerini de “Kıbrıs Türkü kahramandır” kelimeleri ile
tanımlaması bence eşi bulunmaz ve bizleri çok onurlandırıcı bir tanıtım.
Resimlere bakarak Kıbrıs Türk Yardımlaşma Derneği Başkanı
Ali Sencer’i, İbrahim Kurtuluş’u ve Cahit Oktay’ı tanımaya çalıştım. ATAA Doğu
Yakası Başkan Yardımcısı ve YYVDK üyesi Ali Çınar’ı ise tanımadığım kesin.
Belli ki hepsi de el ele gönül gönüle
çalışmışlar KKTC’yi tanıtmak ve haklı tezlerimizi dile getirmek için.
ATAA Doğu Yakası Başkan Yardımcısı ve YYVDK üyesi Ali Çınar’ın,
film gösterimi hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra gelecek aylarda başka
eyaletlerde filmi göstermeyi düşündüklerini ve bu tür filmlerin gösterilmesi ve
insanların eğitilmesinin çok önemli olduğunu belirtmesi gerçekten beni,
KKTC’mizin tanıtılması ve haklı tezlerimizin diğer kardeşlerimiz tarafından
bilinecek olması yönünden çok mutlu etti.
Kıbrıs sorununa çözüm bulmak çalışmaları içinde haklı
tezimize sağlam bir zemin yaratabilmek için tanıtıma, bilgilendirmeye ve lobi
faaliyetlerine çok gereksinimiz olduğu kesin.
Rumlar ve Yunanlılar bu konuda çok başarılılar. 21 Aralık
1963’de Papadopulos’un telgrafında belirttiği üzere adadan Kıbrıslı Türkleri 45
dakika içinde silmek amacı ile başlattıkları
saldırılarını dünyaya “Kıbrıslı Türkler İsyan Etti” şeklinde duyurmuşlar ve
propagandaları ile dünyayı buna ikna etmeye çalışmışlardı. Hala daha Rumların
neredeyse yüzde yüzüne yakın tamamı, 1963 yılında Türklerin hükümetten ayrılmak
için isyan ettiği inancında.
İşte tanıtım, propaganda ve lobicilik böyle bir şey. Bizim
de çok gereksinimiz olduğu kesin.
Prof. Dr. Ata ATUN
18 Temmuz 2011
Bir yanıt yazın