MÜDAHALE VE SATAŞMALARDA DOZ ARTIYOR
Arap dünyasında yaşanan gelişmelerden hareketle Ortadoğu’da İran ile en önemli müttefiki Suriye’nin ilişkilerini bozmak üzere Suriye’de Beşşar El Esad’dan sonra iktidara gelecek yönetimin İran ile soğuk ilişkilerde olacağı öngörüsü süreci işliyor.
*
Ne ki beklenmedik gelişmelerle süreç; şaşırtıyor,geriyor ve tarafların işin içinden çıkmalarını güçleştiriyor.
*
Esad’ın bilgisinde ve engellenmeden fakat katılımcıları arasında rejime karşı kalkışan ana muhalefet Şam Bildirisi Koalisyonu’nun bulunmadığı Suriye muhalefeti Şam’da konferanstadır!
ABD Dışişleri Bakanlığının Suriye’nin yeni yol haritasına ilişkin bir taslak raporu konferansta dağıtılıyor ve muhalefetten güvenli ve barışcıl bir geçişin sağlanmasını teminen Esad liderliğinde Suriye rejimiyle diyalog kurmaları isteniyor!
*
Konferansa katılmayan Suriye’deki kalkışmanın öncüsü Şam Bildirisi Koalisyonu,konferansın Esad rejimine meşruiyet ve zaman kazandırdığı savındadır.
Konferansla Esad’ın İran Dini Lideri Hamaney’e yazdığı mektupta 4 ay içinde Suriye Rejimini devireceğinden bahisle şikayet ettiği Türkiye’nin de desteklediği islamcı ve komplocu birikim olarak tanıttığı Şam Bildirisi Koalisyonunun -şimdilik, yedeğe alındığı anlaşılıyor!
*
Çünkü, önce Türkiye Esad’a, “Çok partili hayata geç,partiler üstü cumhurbaşkanı ol” mesajı ardından ABD,”Rejim değişsin ancak Esad devrilmesin” mesajıyla Suriye’ye dair yeni yol haritasını açık ediyor.
Buna göre iktidardaki BAAS partisinin mecliste yüz sandalyeden 30’unun hakimi kalacağı,geriye kalan 70 üyeyi ise Esad’ın muhalefetin adayları arasından atayacağı bir plan gelişiyor.
*
Pekalâ -fakat, neler oluyor!
*
İsrail Ortadoğu’da nükleer programı nedeniyle de istikrarsızlığının biricik amili olarak tesbitlediği İran’ın rejimini düşürmekte sorumluluk almaya hazır olmadığı için sürekli ABD ve müttefiklerini yardıma çağırmaktadır.
İran’ı nükleer teknolojiden vazgeçirmek bahanesi altında rejimini düşürmek amacıyla yürütülen BM ekonomik ve siyasi yaptırımlarından daha etkilisini;yaptırımların ancak bölge ülkeleri ve komşular işbirliğiyle etkili olacağı varsayımıyla bölge ülkelerinin siyasi rejimlerine müdahale edilerek yapılacağı öngörüsünden ilerleniyor.
Suudi Arabistan’ın açık ve Türkiye’nin derin katılımıyla bölgede halk ayaklanmalarına yön vererek Sünni mezhebe dayalı İslam hattı oluşturulmaya çalışılıyor.
Ne ki, gelişen süreçte İran’ın; Arap Baharının oluşturduğu kargaşada bölgede daha fazla etkin olmasından da çekiniliyor!
*
Çünkü Arap Baharının Tunus ve Mısır’da muhalif hareketin yöneticilerinin İsrail’e karşı oldukları görülüyor.
İsrail’in Batı Şeria’da Yahudi Yerleşim Birimlerini kurma inadı, Gazze Şeridi ve Filistin’deki eylemleri Arap muhaliflerin nefretini toplamaktadır.
İsrail’ın Arap politikalarını belirleme gücünün;Tunus ve Mısır’dan hareketle-zor olsa da, zeminini kaybetme potansiyeli bulunuyor.
Özellikle Mısır İran ile kesik diplomatik ilişkilerinin düzelmesi yönünde girişimler başlatmıştır.
İsrail için Mısır’ın İran ile düzelmesi; Ortadoğu’daki ülkelerin ekonomilerinin yeniden yapılandırılması sürecinde ABD,Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin milyarlarca dolarlık yatırımlarını reddetmeleri zorluğuna rağmen;
İran’ın Arap ülkelerinin emperyalist ülkelere karşı bağımlılıktan kurtulmalarının lideri olması yolunun açılması anlamına geliyor ve risk taşıyor!
*
Öte yanda İsrail’in de kazanımları sürüyor;Filistinde El Fetih ve HAMAS’ın uzlaşması, HAMAS’ın Şam’dan Katar’a taşınması İran ve Suriye vesayetinin HAMAS üzerinde yumuşadığını gösteriyor.
Tam da bu esnada Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri’ye suikast dosyası ile ilgilenen mahkeme iddianamesini veriyor!
İsrail ve müttefikleriyle Suriye’ye karşı tavır alınmasından yana 14 Mart Grubunun etkilemesiyle iddianamenin Lübnan’da yeni hükümette çatlak oluşturmak,bu suretle Lübnan Hizbullah Örgütü üzerinden Suriye ve İran’a darbe vurmak amacı taşıdığı kabul ediliyor.
Lübnan’da kabine kurulmuştur-fakat,gerilim yükselirken Ortadoğu’da taraflar arasında sorun içinden çıkılmaz hale geliyor…
*
İşte, İslami Şura Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu üyesi Muhammed Keremirad, İran’ın stratejisinin savunmaya yönelik bir strateji olduğunu belirtiyor ve ancak İran’a saldırma cesaretinde bulunanlara karşı izlenecek taktiğin saldırıya dayalı olacağını belirtiyor.
“Eğer korsan İsrail İran’a karşı yanlış yapacak olursa, Tel-Aviv’i başlarına yıkarız,sadece ilk anlarda 3 milyon siyonist telef olur” açıklaması;İsrail’e yetiyor!
*
Bir önemli gerilimde; bölgede İsrail ve müttefiklerinin hizmetinde olduğu her an alenileşen Türkiye’dedir.
TBMM de Bağımsız Milletvekili seçilen Hatip Dicle’nin vekilliğinin düşürülmesi ve CHP,MHP ve BDP’den vekil seçilen tutuklu 8 ismin tahliye taleplerinin mahkemelerce reddedilmesi ardından BDP milletvekillerinin meclisi,CHP’lilerin ise yemini boykot etmesiyle oluşan krize;
Kütahya Simav’da Başbakan Erdoğan şaşılası bir gerilim daha yüklüyor,”Bu sözü unutmayın. Bak açık söylüyorum; bu tükürdüklerini yalayacaklar” diyor; AKP’li,CHP’li,BDP’li,MHP’li taraflı-tarafsız milyonlarca vatandaşta adrenalin pik yapıyor…
9-8-7-6 -sanki, geriye sayılıyor…
Bir yanıt yazın