ANAYASA SONRAKİ İŞ

ANAYASA SONRAKİ İŞ

 

12 Haziran Genel Seçimi ardından  başlıca gündemi yeni bir Anayasa’nın  hazırlanması olan TBMM’nin açılmasına sayılı günler kaldı.

Zihniyetlerinde  ötekileşmiş siyasi partilerin  yeni anayasanın hazırlanmasında uzlaşmalarının  zorlu olacağı görülüyor.

Bu esnada Türkiye  günlerinin nafile uzlaşma trafiğiyle tüketilmemesi yanında Başkan Obama’nın Ortadoğu geleceğinin,”İslam’a karşı Haçlı görüntüsü vermeyen ve ABD etkisi olmadan şekillenmesi” siyasi konseptinin de zarar görmemesi gerekiyor…
*

Zihniyeti nerelere çekilmeye çalışılıyor olsa da  CHP için “Hakimiyet”; Atatürkçü esasta halkçı,milliyetçi,lâik,devrimci,

cumhuriyetçi devletin Türk Ulusu iradesine,
MHP için “Hakimiyet”;bin yıllık gelenekleri, milli ve manevi değerleri,Cumhuriyetin kazanımları bağlamında güçlü ve dostluğu aranılan Türklük iradesine,

Ayrılıkçı Kürt Hareketi için “Hakimiyet”;geleneksel aşiret düzeninin dışında özgür Kürt kadını ve yoksul Kürt halkının birlikteliğiyle bölgenin feodal yapısı üzerinde yaratılan fiili çözücü etkinin  giderek Türkiye’nin  merkezcil yapısını  dağıtmaya dayalı  lâik ve aydınlanmacı sosyalist  temelli örgütsel yapının iradesine  ait olduğu  kabul ediliyor.

AKP için “Hakimiyet”ise bütün varlıkları külli hakimiyetinde tutan, adalet ve kudretiyle mutlak hakim Allah’ındır -o nedenle kutsanan devlet olamaz  ve siyaseten milli irade bu hakimiyeti bir ferdin,sınıfın tabii ve ilahi hakkı olmaksızın kullanır düşüncesinden gelişiyor.

Siyasi oluşumların bu temelde ayrışmaları yeni anayasanın yapımında  uzlaşı ihtimalini güçleştiriyor.
*
Öte yanda Irak’ta Şiilerin ve Kürtlerin siyasal alanda temsil edilme haklarıyla birlikte Sünni Arap kimliği değişmiş ve Irak Sünni Arap devleti kategorisinden çıkmıştır.

Bu değişim İran’ın; Basra Körfezinde etkinliğini arttırıyor ve İran; Filistin sorununda ağırlığı yanında Lübnan Hizbullah’ı üzerinde etkisi, Yemen, Bahreyn ve Suriye’de  siyaseti belirleme gücüyle birlikte uluslararası arenada stratejik ve politik kararları etkileme gücünü pekiştiriyor -giderek, Ortadoğu’da Şii jeopolitiği’nin hakimiyetine yol açılıyor.
*
Buna karşı Suudi Arabistan  Şii İran ile arasında  giderek koyultulan  stratejik ve siyasal rekabetinde  Ortadoğu’da İran nüfuzunun geriletilmesi talebindedir.

ABD ve İsrail’in hakimiyeti gölgesinde halk ayaklanmalarıyla  güçlü sünni islami örgütler ülkelerinde iktidar olmaya yöneltilirken Şii jeopolitiğine Sünni jeopolitik duvar örülmeye çalışılıyor.

Ayaklanmalarının ardında gizil güç Müslüman Kardeşler Örgütü sözcüsü Essam al-Erian  misyonlarını,”Biz ABD nin burada bulabileceği en iyi ekonomik partneriz”ifadesiyle açıklıyor.

 

*

Ortadoğu’nun iki karşıt jeopolitikte ayrışmasında  Türkiye’nin dış politika duruşunun da değişmesi gerekiyor.

Başkan Obama’nın “diyalog siyaseti”uyarınca bir süredir Başbakan Erdoğan batıdan;Türkiye’ye ve Ortadoğu’ya güçlü bir medya iletimi desteğiyle de etkin bir politik kimliğe ulaştırılmış ve Ortadoğu’da çatışma yaşayan ülkelerin halklarının kahramanı edilmiştir.

Erdoğan çatışan İran ve İsrail’in din özlü soğuk savaşı sürecinde İran’a  uygulanan yaptırımların giderek Ahmedinecad  ile muhalifleri arasında  dış politika ve ekonomide önemli görüş ayrılıklarının  oluşturduğu hassas, kırılabilir politikayı da İsrail lehinde kontrolde tutmuştur.

Türkiye;İran’ın İsrail’e sürdürdüğü söylemin bir üst seviyesinde duruşla ve bir kaç özel düzenlenmiş vakayla -işte,Davos ya da Mavi Marmara Gemisi olaylarıyla yarattığı illüzyonla İran-İsrail arasında gerilimleri kompanse etmiş ve muhtemel bir sıcak çatışmayı  başarıyla perdelemiştir.
*

Nitekim son günlerde İsrail’in Türkiye ile ilişkilerini geliştirmek için diplomatik temaslarını arttırdığı bildiriliyor.

İsrail Haaretz gazetesi ABD desteğiyle  İsrail Başbakanı Netenyahu adına bir yetkili ile Türk Dışişleri Bakanlığı Müşteşarı arasında  Mavi Marmara krizinin sona erdirilmesine yönelik müzakerelerin yapıldığını açıklıyor.

Mavi Marmara olayında dokuz Türk’ün İsrail tarafından öldürülmesi üzerine Türkiye’nin beklediği özür ve tazminata karşın İsrail’in uluslararası hukuk açısından sorumluluk almamak için de  özür ve tazminattan kaçınmasıyla süren gerginliğin sona ermesi gerekiyor.

Çünkü Ortadoğu’da gelişen Sünni ve Şii jeopolitiklerin  iyice netleştiği ve sıcak çatışmaya dönebileceği bir evre yaşanmaktadır.

O yüzden İsrail bölgede çıkarları uğruna beklenen özür ve tazminatı  Türkiye’nin memnuniyetini afişe ederek sağlamalı ve – Erdoğan iktidarı güçlü,deneyimli Türkiye’yi  sünni jeopolitiğe eklemlemelidir!

 

*

TBMM de zihniyetleri birbirlerine ötekileşmiş siyasi partilerin yeni bir anayasa için gerekli  uzlaşma zemininin  gel-gitli dış politikadan da etkileneceğini,
Belki de yeni Anayasa’nın  kaderini Ortadoğu’da siyasi dengelerin  berraklaşmasını  teminen Suriye ya da İran’ın  şartlarının belirleyeceğini söylemek gerekiyor.

 

 

ANAYASA SONRAKİ İŞ - 1748579

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir