Türkiye’de merakla beklenen tarihi seçimler AKP’nin lehine sonuçlandı. Daha da güçlenen AKP üçüncü iktidar dönemine hazırlanıyor. DW Türkçe Servisi Şefi Baha Güngör ortaya çıkan tabloyu değerlendirdi.
“Çoğulcu demokrasilerde genel seçimlerden çıkan sonuçlara herkes katlanmak zorundadır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın partisi AKP’nin geçerli oyların yüzde 50’sini alması, demokratik açıdan bakıldığında kesinlikle şaibesiz bir sonuçtur. Yüzde 84’ü aşan katılım oranı da AKP’nin başarısı açısından tatmin edici bir gerçektir.
2002 yılından bu yana AKP üçüncü kez siyasi rakiplerine tozunu yutturmayı ve oy oranını 9 yıl içinde yüzde 34’lerden yüzde 50’lere yükseltmeyi başardı. AKP’nin başarısının gölgesinde CHP yüzde 25 ve MHP yüzde 13’lük oy oranlarıyla TBMM’de ancak cılız bir muhalefet cephesi oluşturabilecek.
Çoğu BDP tarafından desteklenen bağımsız adayın meclise girebilmiş olması dikkate alınması gereken bir sonuçtur. Meclise giren milletvekilleri arasında Erdoğan’a karşı darbe planlarına destek vermekle suçlananların ve tutuklu bulunanların da olması ilginç bir sonuçtur.
Erdogan’ın dokuz yıl içinde elde ettiği bu seçim zaferinin temelinde ekonomik gelişme yatıyor. Türkiye son yıllarda başka demokrasilerde hayal edilen büyüme hızını yakalamıştır. Buna karşılık AB hedefi uzaklaştıkça reform süreci çok yavaşlamıştır. Bireysel ve kurumsal özgürlüklerin, basın ve düşünce özgürlüğünün üzerinde artan baskıların arka plana düştüğü de bir başka gerçektir.
Erdoğan’ın bu büyük seçim zaferi aynı zamanda Türkiye açısından çok hayırlı sayılmamalıdır. AKP lideri son dönemlerde her türlü tavsiyeye kulaklarını tıkamış ve kendisi gibi düşünmeyenleri neredeyse devlet düşmanı ilân etmiştir. AKP’nin istediği gibi anayasayı değiştirebilme hedefine varamamış olması ise bir anlamda hayırlı olmuştur. Anayasa değişiklikleri muhalefet ile uzlaşı sağlanmadan mümkün olamayacak. Böylece Türkiye’de başkanlık sistemine geçiş en azından bir dönem daha beklemek zorunda.
Bu bariz sonuçlara rağmen Türkiye’yi çok zor dönemler bekliyor. AKP saflarının karşıt görüşte olan kesimlere baskısının artacağı, basın ve düşünce özgürlüğünün daha da kısıtlanacağı ortada. Din unsurunun da Türkiye Cumhuriyeti’nin laik temel düzenine aykırı boyutlarda ön plana çıkarılması da büyük bir olasılık. Böylece Türkiye, Avrupa Birliği hedefinden uzaklaştığı kadar AB’nin kendisini kesin olarak reddetmesi için gereken nedenleri teslim edecektir.
Bir değişim olmazsa AKP dört yıl sonra bu kez az farkla kaçırdığı çoğunluğa ulaşacaktır. Ancak yabancı basında çıkan Ahmedinejad benzetmesi yersizdir. Buna karşılık Rusya’nın güçlü lideri Putin ile kıyaslamalar bile Türkiye’nin geleceği açısından endişeleri artıracak boyutlardadır.”
© Deutsche Welle Türkçe
Yorum: Baha Güngör
Editör: Hülya Köylü
Bir yanıt yazın