Farkında mısınız bilmiyorum ama…
Bu hafta sonu bir Türk’ün çalıştırdığı takım, Fransa’da şampiyonluk maçına çıkıyor..
Bu Türk’ün adı; Erman Kunter..
Gazeteler, televizyonlar ‘‘Sahte” transfer haberlerinden geçilmiyor.
Bir gün Messi geliyor (!)
Ertesi gün Ronaldo (!)
Barcelona’nın takım halinde Türkiye’ye transferi de yakındır (!)
Ancak geçen sene de Fransa Ligi’nde Cholet takımıyla şampiyonluk yaşayan ve bu cumartesi yine şampiyonluk maçına çıkacak olan Kunter‘den tek satır haber dahi yapılmıyor..
Bu nedenle sarılıyorum telefona, bu başarılı hoca ile Cholet-Nancy finalini konuşuyorum..
Ancak bu söyleşiyi sizlere nakletmeden önce biraz eskilere dönmem gerek..
Erman Kunter benim 30 yıllık arkadaşım..
Ben gazetecilik yaparken, o basketbol oynuyordu..
Kendisiyle yaşadığım yüzlerce anı var..
Bu anıların arasında bir tane tatsız bir olay bile yok..
Örneğin;
Bir tanesinde..
1990’lı yıllar.. Ben Sabah Gazetesi’nde çalışıyorum.. Boş zamanlarımızda gazetenin biraz ilerisindeki kahveye okey oynamaya gidiyoruz.. Okey kadrosunda halen Sabah Gazetesi’nde spor yazarlığı yapan Levent Tüzemen ile bir arkadaş daha var.. Erman ise antrenmandan gelip 4’üncüyü tamamlıyor..
Oyun başlıyor.. Erman‘da acayip bir şans var..
Her seferinde açıyor.
Bakıyoruz olacak gibi değil, kendi aramızda işaretleşerek ”Taş çalmaya” karar veriyoruz..
Bir-iki derken, bir ben okey atıyorum, bir Levent Tüzemen..
Sonunda Erman Kunter ”Başlarım ulan sizin şansınıza.. Taş mı çalıyorsunuz?” diyerek, masadan kalkıyor..
Erman ile ne zaman konuşsak, her seferinde bu olayı da hatırlatıp bana takılıyor:
-”Beni anca taş çalarak yendiniz..”
Telefonu çeviriyorum, ”Hocam selam nasılsın?” diyorum..
Okey olayını hatırlattıktan sonra ilk sözü, ”Final öncesi kara büyü mü yapmaya karar verdin?” oluyor..
Sonra başlıyoruz laflamaya..
İlk sorumu, ”Ya hocam şunun şurasında 2 gün sonra Fransa Basketbol Ligi’nde final maçına çıkacaksın, Türkiye’de tek satır haber bile olmuyorsun. Neden?” diye soruyorum..
Cevabı şöyle oluyor;
-”Ne yapayım Meriç.. Sen benim yapımı biliyorsun.. Türkiye’de herkesi tek tek arayıp, ‘Biliyor musunuz bu hafta benim çalıştırdığım Cholet, Nancy ile şampiyonluk maçına çıkıyor.. Bunu haber yapın’ diyemem ben.. Yapacak olan yapar zaten..”
Soru-cevap kısmına geçmeden önce bir konuya açıklık getirmek zorundayım;
Fransa Basketbol Birinci Ligi’nde sistem bizimkine benzemiyor.. Çeyrek final ve yarı final karşılaşmaları 3 maç üzerinden. Yani 2 maçı alan turu geçiyor. Orası tamam. Ama final karşılaşması tek maç.. O da her sene başkent Paris’in 17 bin kişilik ünlü spor salonu Bercy de oynanıyor.. O maçı kazanan şampiyon oluyor.. Erman Kunter geçen senede yine Cholet takımıyla bu salonda 17 bin seyirci önünde şampiyonluğa uzanmıştı..
Bu bilgiden sonra fazla meraklandırmadan soru-cevap kısmına geçiyorum;
-Türkiye’den bu final için arayan, ya da gelen var mı?..
-”Finale sadece kızım ile basketbolcu Hüseyin Beşok gelecek.. Hüseyin aradı geçen gün. ‘Ben final maçını izlemeye geleceğim’ dedi.. Hepsi bu.. Ancak biliyorsun Türkiye’de ertesi gün seçim var.. Oy, moy işleri. Bir de hayat pahalandı.. Kim nasıl gelsin ki?..”
-Final Avrupa’nın hemen hemen her ülkesinde 3-5 ya da 7 maç üzeriden oynanırken neden Fransa’da tek maç?. Adaletsiz olmuyor mu?.
-”Bunların sistemi bu.. Bu maçı 17 bin kişilik salonda oynatıyorlar.. Biletleri, 20-40 ve 68 Euro’dan satıyorlar. Aynı zamanda bir TV kanalı da finali yüksek ücret ödeyerek yayınlıyor.. Mesela şu an hiç bilet kalmadı.. Sadece bu finalin gişe geliri 500 bin Euro. Bir basketbol finali için korkunç bir rakam bu.. Bütün ülke günler boyu bu finali konuşuyor.. Ben adamların bu sistemi değiştireceğini düşünmüyorum.. Sen şimdi düşünsene. Fenerbahçe ile Galatasaray final oynuyor ve tek maç.. 17 bin kişilik salonda 17 bin polis olur.. Yani buranın sistemi, oraya uymaz..”
-Sizin taraftarınıza ayrılan yer ne kadar?
-”Bizim kulüp final maçına kişi başı 70 Euro’ya otobüs kaldırıyor.. Bu fiyatın içine gidiş-dönüş, 20 Euro’luk maç bileti dahil. Ayrıca bir kaşkol bir de tişört verirler.. Belki bir de giderken ve dönerken birer sandviç.. 70 civarında otobüs kalkacak kulüp binasının önünden.. Bizim taraftarın 4 bin civarında olması bekleniyor..”
-Nancy taraftarı ne kadar olur?..
-”Onlar da ayrı bir şehir. Paris dışından gelecekler.. Onların da bizim kadar taraftarı olur.”
-Cholet ile Paris arası ne kadar?.. Kaç saat sürüyor?.
-”4 ya da 4.5 saat..”
-Maç saat kaçta oynanacak?..
-”Buranın saati ile 17.05, Türkiye Saati ile 18.05.”
-Türkiye’den yayınlayacak, ya da bu final maçını yayınlamak isteyen bir kanal var mı?..
-”Nerdeeeee.. Futbol falan olsa yayınlarlar belki. Sadece Anadolu Ajansı’nın burada yaşayan bir muhabiri var. O gelir takip eder, belki haber de yapar.. Basketbol bizim ülkede hikaye.. Bak bu sene yurt dışında benden başka antrenör var mı?.. Ya da oyuncu.. Bugün Fransa Basketbolu diyorsun, sadece NBA’de 11 oyuncu var. Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde bir sürü Fransız oynuyor.. Futbol desen ona keza. Adamların 39’u Premier ligde olmak üzere yurt dışında oynayan futbolcu sayısı 200.. Sende kim var?. Sadece Tuncay Şanlı. O da oynuyor mu, oynamıyor mu belli değil.. Kimse bana Nuri Şahin, Hamit Altıntop demesin. Alman alt yapısı onlar..”
-Seni yine çok dolu gördüm.. Patlamaya hazır gibisin?.
-”Yok ben alıştım artık bu işlere.. Ben 2010’da burada yılın antrenörü seçildim. 2011’de yine yılın antrenörüyüm. Basketbol Federasyonu’ndan bir Allah’ın kulu arayıp tebrik etmedi. Sadece Lütfi Arıboğan aradı.. Ama o da biliyorsun eski basketçi olmasına rağmen Futbol Federasyonu’ndan..”
-Geçen sezon başta Efes Pilsen olmak üzere bir çoğu kulüpten teklif vardı. Bu sene bir şey var mı?.
-”Benim Cholet’le bir yıllık daha sözleşmem var.. Şu an için teklif de gelse gitmeye niyetim yok..”
-Bir ara Fransa Basketbol Milli Takımı için adın geçiyordu..
-”Doğrudur geçti.. Şimdi önümüzde bir Avrupa Şampiyonası var.. Takımın başında da bir antrenör var. Eğer başarısız olursa benim ismimin yüzde yüz yeniden gündeme gelmesi kaçınılmaz.”
-Peki kabul eder misin böyle bir teklif gelse?.
-”Şu an sadece final maçına odaklıyım.. Öyle bir teklif gelirse, onu, o zaman düşünürüm..”
-Döneyim tekrar cumartesi günkü finale. Nancy nasıl bir takım?.
-”Nancy iyi bir takım.. Bu sezon onlarla iki kez oynadık.. Birini biz 10 sayıyla, birini onlar 11 sayı farkla kazandılar.. Kaldı ki bu takım son 7 sezonun 5’inde final oynamış, birinde şampiyon olmuş. Ortada bir maç yani..”
-Son olarak söyleyeceğin bir şey var mı?
-”Türkiye’deki medyaya sesleniyorum.. Biraz yurt dışındaki Türkler’in haberini yapsınlar.. Bak önceki gün Fransa Ümit Milli Basketbol Takımı, bizim Türk Milli Takımı’nı 68-57 yendi. Burada başta L’Equipe gazetesi olmak üzere hemen hemen her yerde bunun haberi vardı. Ama Türkiye’de hiç bir gazetenin böyle bir maçtan haberi yoktu.. L’Equipe gibi büyük bir gazete her gün bir sayfasını ülke dışında oynayan sporculara ayırıyor.. Bizde var mı?. Maalesef yok..”
Bir yanıt yazın