PETROL, KÜRTLER VE 12 HAZİRAN SÜRPRİZİ
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki jeopolitik belirsizlikler ve gelecek beklentileri nedeniyle petrol fiyatlarının yüksek olduğu ve küresel ekonomide olumsuzluğun önüne geçilmesi için petrol arzının arttırılmasına işaretle yaptığı çağrı üzerine Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü(OPEC), 8 Haziran’da Viyana’da toplanıyor.
OPEC küresel petrol üretiminin yüzde 40’ını karşılıyor -ne ki, büyük petrol üreticisi İran ve müşterek hareket eden Venezuella’nın petrol arzını artırmaya sıcak bakmaması toplantı sonucunu bilinmeze sokuyor.
*
Halk ayaklanmaları Ortadoğu’da Suudi Arabistan ve İran arasında stratejik ve siyasal rekabeti giderek koyultmaktadır.
İran’ın Şii ekseni ; Filistin sorununda ağırlığı yanında Irak’ta Şii’lerin giderek belirleyen siyasal güç olmaları,Lübnan Hizbullah’ı üzerinde etkisi, Yemen, Bahreyn ve Suriye’de siyaseti belirleme gücüyle uluslararası arenada stratejik ve politik kararları etkilemede pekişiyor.
Karşısında bölgesel konum ve jeopolitikasından hareketle Suudi Arabistan’ın geliştirdiği sünni eksen; dünyanın iki büyük petrol ülkesini petrol üretimi ve enerji piyasalarında da karşı karşıya getiriyor.
*
Ne ki İslam coğrafyasında değişim hareketi İran’da da kendini hissettirmekte ve böylesine bir gündemde politikaların belirlenmesinde Dini Lider Ali Hamaney ile Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad arasında sert bir mücadeleye neden olmaktadır.
Ahmedinejad 2013 Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday değildir ve eski Genel Sekreteri dünürü Rahim Meşai’yi destekliyor -birlikte, muhafazakarların İslam Cumhuriyetine bir tehdit olarak algıladığı,İran İslam Cumhuriyeti yerine İran Cumhuriyeti söylemiyle tarihi İran medeniyetini öne çıkaran milliyetçi tavrı geliştiriyor.
Nitekim Ahmedinejad’ın Dini Lider Hamaney’e danışmadan ve Anayasa Muhafızları Konseyinin yorumunu reddederek Petrol Bakanlığı görevini vekaleten üstlenmesine rağmen; 8 Haziran’da Viyana OPEC toplantısında İran’ı bir başka bakan temsil ediyor!
İran’da siyasal gücün kullanımı mücadelesi Ortadoğu’da Şii ekseninde istikrarsızlığa ve bilinmezliğe yol açarken;tehditini katmerleştiriyor!
*
Bu sırada Ortadoğu’da Kürtler de eskisi gibi yönetilmeyecekleri savında ve İsrail’in Arap İslam ülkeleri için oynadığı belirleyici rolün benzerini Irak’ta,İran’da,Suriye ve Türkiye’de ele geçirmenin mücadelesindedir.
Büyük Ortadoğu Projesinde Kürtlerin ABD ve İsrail ile stratejik ilişkileri süreci Kürtleri komşu ülkeler ve kavimlerle ilişkilerinde ilk defa bölge stratejilerini ciddi biçimde etkileyecek bir konjonktüre sürüklüyor.
Kürtler kimi sosyalist,kimi liberal ya da ilkel milliyetçi partileri ve hareketlerinin oluşturduğu kaosa rağmen her Kürdistan parçasında ertelenemez çözüm arayışlarını dayatıyor!
Irak’ta Kürt Federe Devleti giderek merkeziyetçi ulus devlet modelini aşındırıyor,Kürt-Arap, Kürt-İran, Kürt-Türk ilişkileri gerginleşerek seyrediyor.
*
Ortadoğu’da ayrışma ve bilinmezliğin olumsuz etkileri küresel ekonomiyi tehdit ederken bölgesinde barışı ve istikrarı etkileyici gücüyle Türkiye’nin 12 Haziran Genel Seçimi büyük önemdedir -üstelik, seçimin ardından örnek ve lider bir anayasanın hazırlanıp Arap İslam coğrafyasına gösterilmesi ihtiyacı seçime ayrı bir anlam katıyor!
12 Haziran Genel Seçimi bir yanda AKP nin temsiliyetinde, Anayasanın Büyük Ortadoğu ve Medeniyetler İttifakı projeleri doğrultusunda Türkiye’yi Arap İslam ülkelerine, Arap İslam ülkelerini küresel serbest piyasalara entegrasyona açmak yönünde İslam ekonomisi ve sosyo-kültürel yapısı temelini kapsamalıdır,
Bir yanda CHP ve MHP temsiliyetiyle Cumhuriyetin temel nitelikleri, demokratik rejim ve temel insan hakları gibi değerlerin uzlaşma arayışı içinde tartışılmasını dahi reddederek üniter ve ulus devlet esasında,lâik ve sosyal hukuk devleti ilkesini muhafaza ve kuvvetler ayrılığı ilkesinde, yurttaşların demokratik haklarını etkin şekilde kullanabilmelerini, eşitlikçi ve anayasal vatandaşlık ilkesinin egemen edildiği, sosyal adalete dayanan temel kapsamını içermelidir -ki;
Öte yanda Kürt Hareketinin demokratik konfederalizm gibi bireysel ve kültürel özgürlükleri değil coğrafya temelli kitlesel çatışmalara sonuç verecek konfederal ulus,vatan ve siyaset için öngördüğü bir anayasanın çoğulcu bir anlayışla sentezi yapılabilsin ve demokratik bir çözüm sağlanabilsin!
*
O nedenle 12 Haziran seçiminin ve ardından yeni Anayasa’nın geniş katılım ve tüm toplum kesimlerinin taleplerini yansıtarak hazırlanmasının Türkiye ve bölgesinden hareketle küresel ekonomide olumsuzlukların önlenmesine yönelik önemli bir aşama olduğu ortaya çıkıyor.
ABD tek kutuplaştırıcı güç olarak en büyük deneyimini Ortadoğu’dan sağlarken İslam coğrafyasına ihanetler,sarsıntılar,
darbeler,kıyımlar, cinayetler,katliamlarla değişimlerin payı kalıyor.
Ancak 12 Haziran Genel Seçim sonucunun bir tık uzaklıkta konfigürasyonunun -mutlaka, bölgenin göreceli barış ve istikrarına Türkiye cenahından verilen bir katkı olacağını belirtmek gerekiyor.
AKP ve CHP koalisyonuna MHP’nin katkısı ve BDP ‘nin demokratik çözüme dahli ile genişleyen göreceli ve miadlı ulusal birliğe!
Bir yanıt yazın