KEMALİZMİN DEMOKRATİKLEŞMESİNDE TSK
2007’deki Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanan 367 krizi’yle ilgili dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ’un, danışmanları aracılığıyla Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan ve Bülent Arınç’ın seçilmemesi için muhalefet partileriyle temas kurduğu ve bu konuda belge olduğu iddialarını Genelkurmay Başkanlığı yalanlıyor.
Ancak, Genelkurmay Askeri Savcılığı’nın 6 Mayıs 2009 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği “Gizli” ibareli yazısı belgenin varlığını doğruluyor!
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 2007 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında hazırlandığı iddia edilen bilgi notuyla ilgili soru üzerine,”Daha çok telefon, mektuplar çıkacak.Bunları çoook konuşacağız” diyor!
Pekalâ, bütün bunlar ne anlama geliyor?
*
Gücünü bilgi ve iletişimin egemenliğinde endüstriyelleşme,rasyonel örgütlenme ve kentleşmenin ekonomi-politiğinden alan ve yeni dünya düzenini oluşturmaktan kendini sorumlu sayan ABD yeniOrtadoğu’yu Türkiye’den hareketle biçimlemektedir.
Arap islam ülkelerinden fazlası Kemalist ideoloji olan Türkiye’de Kemalizmin demokratikleşmesi esas alınıyor.
Kemalizmin demokratikleştirilmesi;ilkelerinin teoriye terkedilmesi,pratiğinin ise liberalleşmesi anlamına geliyor; siyasi felsefelerin ötesinde din’ler de bu şekilde ılımlılaştırılıyor.
*
TSK her ülkenin silahlı kuvvetleri gibi ülkelerinin idealleri yolunda ilerlemelerinin galibi, dönüşmelerinde ise mağlubu olmak gibi bir paradoksun temsilcisidir.
Bu uğurda toplumunun yaşam güvenliğindeki sorumluluğundan ve bu sorumluluğa dair oluşturduğu güven ve itimattan beslenirken güvenç ve gönençin tüm ulusa yaygınlaşmasının da en önemli amilidir.
*
Ne ki çok yakın tarihe kadar antilâik karakteriyle Türkiye’nin bekasına açık tehdit oluşturan ABD işbirliğinde hükümet ve bölücü tehdit TSK’yı uzun süredir demokrasi kisvesi altında çoğulculuğu engelleyen bir kurum olarak göstermek gücüne ulaşmıştır.
Türkiye’nin yaşam güvenliğindeki sorumluluk ve etkinliğinin kaynağı TSK’nın canı pahasına korumakla mükellef olduğu akıl ve bilime dayalı Atatürkçü Düşünce Sisteminin demokratikleştirilerek toplumun dönüştürülmesinde çok büyük galibiyetler sağladığı her an görülüyor.
*
Hangisini belirtmek gerekir -ki,mesela;TSK nın askeri iktisadı milli güvenlik siyasetinde geriletilmesinde başlıca handikaplarından birini oluşturuyor.
Çünkü bütünüyle otoritesinde bulundurduğu askeri harcamaları,doğrudan serbest piyasalarda OYAK ile varlığı ve askeri sanayiisi;TSK’yı küresel piyasaların gözlemine,denetimine ve kontrolüne açarken, piyasaların akçeli karakteri TSK’nın hem kurum hem de bireylerini -kim bilir,zan altına sokuyor!
Bu nitelik küresel serbest piyasaların demokratik ve ekonomik kriterlerini arkalayan yakın zaman öncesinin Anayasa Mahkemesinin antilâik hükümlüsü AKP iktidarı ve çevresine sosyo-ekonomik ve sosyo-politik yaşam alanı oluşturmakta büyük fırsatlar veriyor.
Askerin iktisadından hareketle askerin hesap verebilirliği,şeffaf hale getirilmesine dair siyasi talepler mütemadiyen yoğunlaşıyor.
TSK daralırken yerine “Sivilleşme” adıyla fakat TSK’nın temelini oluşturan Atatürkçü Düşünce Sisteminde eğrilmesi -bu suretle,Kemalizmin demokratikleşmesi sağlanıyor…
*
Yalnızca piyasaların akçeli ilişkileri içinde bir aktör olması dahi TSK’nın komuta heyetinin ağır zafiyeti nedenidir-ki,idarenin herhangi bir noktasından açılan gedik zamanla tüm heyeti kevgire çeviriyor.
Böylesine büyük bir zafiyet oluşunca dilenildiği zaman askerle ilgili bir suç icadı,bir belge,bir kaset,bir ihbar,bir gizli tanık;Özel Yetkili Mahkemelerin alanına giriyor!
*
İmralı’da devletle müzakerelerde bulunan Abdullah Öcalan,bölücü Kürt Hareketinin Demokratik Özerk Kürdistan taleplerinin gerçekleştirilmesi taleplerinin hayata geçirilmesinde 15 Haziran tarihini milat seçmiştir;AKP’ye,”ya devam ya kıyamet” tehditinde bulunuyor.
Talebine demokratik çözüm diyor;önce TBMM de Hakikatleri Araştırma ve Anayasa Komisyonu kurulsun bir yanda yakın tarihteki faili meçhul 17 bin Kürt insanının failleri, köy yakmalar,zorunlu göç vb.nedenler ortaya çıkarılsın,öte yanda Dersim 38’in arşivleri, Said-i Nursi dosyası vb. açılarak- varsa,TC’nin konjonktürel ve tarihi bir kusuru ortaya çıkarılsın deniyor.
O esnada müzakerelerin tarafı Abdullah Öcalan ev hapsindedir ve beraberinde af müessesesi oluşurken, uluslararası denetim ve gözetim altında PKK siyasi tutuklu ve hükümlülerinin bırakılmasıyla PKK güçlerinin sınır dışına çıkarılması eşanlı gerçekleştirilecektir!
Demokratikleşmenin anayasal ve yasal adımlarının atılmasıyla da silaha başvurma zemini ortadan kalkarken; sürgün,vatandaşlıktan çıkarılmış ya da mülteci durumuna düşmüş olanlar yurda dönecek,KCK yasallık kazanacak ve PKK artık Türkiye sınırları içinde faaliyet göstermeyecektir!
*
Bu anlamda 15 Haziran’a çok az bir süre kala Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın,Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında hazırlandığı iddia edilen bilgi notuyla ilgili soru üzerine,”Daha çok telefon, mektuplar çıkacak.Bunları çoook konuşacağız” demesi; Öcalan’ın talimatıyla,AKP’yi tehditle 15 Haziran’ı bekleyen ve Türkiye’ye yayılmış bölücü Kürt Hareketinin 3-5 kişilik hücrelerine medya yoluyla verdiği hem yatıştırmayı amaçlayan bir söylemi hem de demokratik çözüm yolunda yöntemin nasıl gelişeceğine dair bir işaret olarak değerlendirmek gerekiyor.
*
Belli ki TSK’ nın kimi Ergenekon davasında tutuklu mensubu yarının faili meçhullerin sorumlusu sayılacaktır.
Ve CHP ısrarlı söylemiyle Hakikatleri Araştırma ve Anayasa Komisyonu, Dersim 38 arşivlerinin açılmasının vb.nin müsebbibi olurken bir elli yıl daha iktidar olmaktan kopartılacaktır ve Türkiye Cumhuriyeti suçlu bulunacaktır.
Çünkü hep birlikte fakat “ağırlıkla” TSK;Kemalizmi demokratikleştirmiştir!
*
Tam buraya o pek bilinen fıkra yakışıyor;
Oğul babaya,”Baba,teori ile pratiğin farklılaşması ne demektir?” diye sorunca,
Baba,”Gel oğlum!Bunu en iyi öğrenebileceğin bir deneme yapalım.Benim sordurttuğumu söylemeden annene git ve 1 milyon liraya yabancı bir insanla birlikte olurmusun diye sor” diyor.
Oğlan bir koşu gidiyor ve soruyor; Annesi önce bir tokat atıyor fakat ana yüreği-işte,”Oğlum bundan babanın haberi var mı?”diye sorduğunda,”hayır yok” yanıtını alınca “olabilir”diyor.
Bir şey anlamayan oğul babasına geliyor”Yaa,baba” demeye kalmadan baba bu kez aynı soruyu ablasına sormasını istiyor.
Abla hiç tereddütsüzdür, “evet”diyor!
Oğlan yine bir şey anlamamış,”Ne oldu,baba?”deyince;
Baba,”Oğlum!İşte teori ve pratik arasında bu fark vardır;biz hiç başımız ağrımadan 2 milyon lira kazandık.Pratikte annen ve ablan tanımadıkları insanlarla birliktedir ve sen de anneni ve ablanı kullanmak yanlışı yaptın!”diyor.
*
TSK’nın Kemalizmi demokratikleştirilmesi onu çok sıradanlaştırıyor…
Bir yanıt yazın