İPTEN VE KAZIKTAN KURTULMUŞ GİBİ OLMAMAK

İPTEN VE KAZIKTAN KURTULMUŞ GİBİ OLMAMAK
Türkiye 12 Haziran Genel Seçimi, ABD düzeninin son vizyon demokrasi adı altında oynattığı parlamentercilik oyununda politik güçlere yenilenme ve  meşruiyet tazeleme fırsatı veriyor.

Genel seçimle kazanımlar sözde demokratikleşme sürecinde  isyan ve kaynaşmaların sürdüğü  Ortadoğu’nun  politik güçlerinin yenilenmesi ve meşruiyet tazelemelerine de örnek teşkil ediyor.
*

ABD düzeni Ortadoğu’nun üretimde mülkiyetçi ,tasarruf ve yatırımda serbestlik yanlısı, mübadelede piyasacı liberal karakteri ile ithalat-ihracaatta gümrükleri dışlayan,vergide zekatçı,emek kutsallığı nedeniyle sendikalara yasakçı,ticaret ve kârın helâl,faizin haram  olduğu islami karakterde  trilyonlarca dolarlık  islam ekonomisini islam ülkelerine,mezheplerine ve etnisitelere  pan-islamizm ile sentezliyor.

Sentezin başarılması halinde  yekpare liberal-ümmetçi islam ekonomisinin – türevleri, siyaset ve sosyo-kültürel tüm yapısıyla sürgit ABD düzeninin çıkarları ve ihtiyaçlarına ilişikleneceği planlanıyor;ilişiklemede Türkiye  İslam ile Batı medeniyetine köprü oluyor…
*

Senteze Türkiye’nin katkısını ABD düzenine bağımlı batılı liberal karakteriyle TÜSİAD burjuvazisi ile islamcı-liberal MÜSİAD burjuvazisi  belirliyor.
Başkan Obama’nın  diyalogçu  küresel konseptine  ayak uydurmak gayretinde  İslamcı ve Batıcı burjuva -ne ki, aralarında yaratılmış haksız rekabetin ayrıştırıcılığıyla 12 Haziran seçimine rahatsız edici ölçüsüzlüklere ulaşan AKP ve  yeni çizgisinde CHP politik gücüyle katılıyor!
*

O halde 12 Haziran genel seçimi; öncelikle  ABD düzeni ve işbirlikçilerinin  her türlü uyum ve işbirliği testinden geçmiş AKP ile yeni çizgisiyle dengeleyici  CHP politik güçlerinin yenilenmesi ve meşruiyet tazelemeleri,

Öte yanda seçimin ardından yoğun Kürt Sorunu,Kıbrıs ve Ermenistan politikalarıyla hemhal olacağı belli muhtemel hiçbir hükümet oluşumunda, varlığını oluşturan  milliyetçi tutum ve söylemleriyle düşünülmeyen  MHP’nin; tehdit edici bir hareketlenmenin önleyicisi olması  amacı ve rolünde yenilenmesi,

Kürt sorununu da Türkiye’den Ortadoğu’ya genişleyen pan-islamizm sentezinde eritmek üzere denetim altına almaya yönelik yeni düzenlemelerle yatıştırılması anlamına geliyor.
*

AKP nin ABD düzeni hesabına oynadığı rol ve Ortadoğu’da gelişmeler  işlerin bir dönem daha  onunla götürülmesi tercihini pekiştiriyor.

Ne ki bu mutabakata rağmen  TÜSİAD çevresinde AKP politik gücünün giderek pervasızca kendine özgün siyasetini AB-D düzeninden ayırmakta olduğu endişesi yaşanıyor.

Endişe AKP hükümetinin  ele geçirdiği devlet organizasyonunda yarattığı haksız rekabetle sermayenin el değiştirmesine yol açacak uygulamalar, batılı özgürlüklerin  yasaklanması ve İsrail- İran ilişkilerinde asimetrik politika uygulaması ile AB vizyonunda daralmadan doğuyor.

İlgili burjuva kesimlerinin rahatsızlığı ilişkide bulunduğu batı burjuvasında da yaygınlaşıyor.
*

Üstelik son zamanda  Başbakan Erdoğan’ın giderek artan pervasız üslûbu rahatsızlığı derinleştirmektedir.

İşte,yeniCHP Genel Başkanı için söylediği,”Ben onun kadar edepsiz,alçak,ahlaksız değilim” ifadesi  yenilir  yutulur olmaktan çok uzaktır.

Ya da Erdoğan’ın Diyarbakır Mitinginde,”Kürt Sorununu CHP yarattı,MHP ve BDP istismar ediyor. İşbirliği içindeler” ifadesiyle üçlemesi; yeni çizgisine rağmen CHP’nin Cumhuriyetin kuruluşu ilkeleri geleneğinin inkarı, MHP’nin  Cumhuriyetin esası üzerinde milliyetçi tavrının sulandırılması ve onları demokratik konfederalizm gibi bireysel ve kültürel özgürlükleri değil coğrafya temelli kitlesel çatışmalara sonuç verecek taleplerde başka bir iradeyi temsil eden BDP ile aynı kefeye koyması dehşet veriyor.

Ya da genel seçime dair  CHP nin birinci parti olacağı tahmin ve iddiasında bulunan işadamı İnan Kıraç’a verdiği,”O’nu bu işlerin içinde görmek istemem.Ama hakikaten bu yazılanlar doğruysa bu  geleceğe yönelik kendisinin de bazı riskleri üstlenmiş olması demektir” yanıtı, piyasa aktörlerine baskı kurulması gibi serbest piyasa ahlakında -asla, kabul edilmeyecek  bir örneği veriyor!

 

*

Halbuki ABD düzeninde Türkiye’den Ortadoğu’ya   çeşitli sorunlarının çözümünde diyalog ve uzlaşmaya yatkınlık benimseniyor,uygulamalara ılımlı söylem ve davranışların yansıması gerekiyor.

İşte örnek;bu gereklilikte Kürt Hareketi bir yanda düzenle barışma yönünde ilerlerken öte yanda  düzenin aşılmasını gerektiren ulusal istekleriyle düzeni geriyor.

Doğru olan hangisidir? O nedenle tutarsızlığa düşmüş ve oluşturduğu rahatsızlıkla diyaloğun,uzlaşmanın önünü bizzat keserken ve kendini  dışlıyor!

 

*

Bu misal, Başbakan Erdoğan’ın da  etrafında oluşturduğu büyük güçle diyalog ve uzlaşma önünde oluşturduğu ve hakkında  mütemadiyen pekişen güvensizlikle  düzeni tahrip istikametinde ilerlediğini belirtmek gerekiyor.

Bakınız, ABD düzeninin yeniCHP’sinin yeni Anayasa yolunda Kürt Sorununun çözümüne yönelik  sunduğu alternatifleri hoyratça reddediyor.

Kürt Sorunu çözümünde 15 Haziran tarihinde,”Ya devam ya kıyamet” ikileminde duran  BDP/PKK nın Türkiye’nin  ötesine-berisine dağıttığı kontrolsüz 2-3 kişilik terör hücrelerine -kim bilir,kan pompalanıyor.

ABD düzeni  serbest piyasaların Türkiye kesiminde TÜSİAD burjuvazisinin pazar rekabetini engelleyerek istenmeyen bir etiği yerleştiriyor.

Türkiye’nin yarı nufusu takdir ediyorsa hiç değilse diğer yarısı  deşifre olmuş kimliği,öfkesi,gazabı,hiddeti ve küfrüyle deliye dönüyor…
*

12 Haziran seçiminin sonucu ne olursa olsun Başbakan’ın değişmesi gerekiyor -ki, durulmasın yola devam edilsin!

Ve umulur ki Millet;,Mustafa Kemal’in,” Yabancı bir devletin himaye ve desteğini kabul etmek, insanlık özelliklerinden mahrumiyeti, beceriksizlik ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir. Gerçekten bu aşağı dereceye düşmemiş olanların isteyerek başlarına bir yabancı efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez” özdeyişini  bir kez daha algılasın,anlasın ve uygulasın!

 

israilturkiye

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir