YEREL YÖNETİMLERİN CILKINI ÇIKARMA
Başlangıçta toplumların hor gördüğü metalaşma ve değişim değeri nasıl oldu da topluma hükmeden yeni tanrılar oldular?
Bugün ABD liderliğinde kapitalist modernite, sosyalist ütopya da dahil tüm ütopyaları altetmiş bulunuyor.
Gücünü; bilgi ve iletişimin egemenliğinde endüstriyelleşme,rasyonel örgütlenme ve kentleşmenin ekonomi-politiği oluşturuyor-ki,yeni dünya düzenini oluşturmaktan kendini sorumlu sayıyor.
Kolaylıkla Türkiye benzeri üçüncü dünya ülkelerine sarkıp onları dilediğince şekillendirip,yönetiyor…
*
Türkiye’ye dayatılan ekonomi-politiğin refah devleti anlayışında merkeziyetçiliğe dayalı kamu yönetim modeli;özelleştirme,yetki devri ve yetki genişliği ile mevcut yerinden yönetim modelini zorluyor.
12 Haziran seçimlerine doğru kapitalist moderniteye bağlılık ya da karşı duruş özgünlüğünde siyasi partiler, merkezi hükümet elindeki planlama, karar verme ve kamu gelirlerinin toplanması gibi yetkilerin bir kısmını taşra kuruluşlarına, federe birimlere, yarı-özerk kamu kurumlarına, meslek kuruluşlarına, sivil toplum örgütlerine ve nihayet yerel yönetimlere aktarmayı planlıyor.
*
İşte, “Özgürlüğün ve Umudun Ülkesi,Herkesin Türkiye’si-CHP 2011 Seçim Bildirgesi”nde, Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Şartı’na konulan çekincelerin kaldırılacağı ibaresini,Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun Hakkari mitinginde,”Yerel yönetimleri, Avrupa’da kabul edilen yerel yönetimler özerklik şartını aynen kabul edeceğiz. Böylece yerel yönetimlerin güçlenmesi, halka daha sağlıklı hizmet vermesi gibi bütün onları savunacağız” ifadesiyle söyleme kavuşturması yeni bir tartışmayı ateşliyor.
*
Çünkü, “Türkiye Hazır-Hedef 2023″başlıklı AKP seçim bildirgesinde yerel yönetimlere bakış farklıdır;İdarenin bütünlüğü ilkesi çerçevesinde merkezi idare ile yerel yönetimlerin birbirini tamamlayan yapılar olduğu gerçeğinden hareketle,bir yanda yerel yönetimler h i z m e t olarak güçlendirilirken,diğer yanda merkezi idarenin strateji geliştirme,standart belirleme,izleme ve denetim fonksiyonlarının daha da ön plana çıkarılacağını bildiriyor.
*
Çünkü, “2023’e Doğru Yükselen Türkiye”başlığında seçim bildirgesinde MHP, Türkiye’nin idari yapısının değiştirilerek yerel yönetimlerin mahalli parlamento olarak çalışacağı özerk bölgeler sisteminin hayata geçirilmesine fırsat verecek ve zemin hazırlayacak anayasa değişikliği ya da yeni bir anayasa yapılmasını hiçbir şekilde tartışma konusu yapmayacak ve karşı duracaktır.
*
Çünkü, BDP ‘nin desteklediği bağımsız adayların seçim bildirgelerinde yerel yönetimler;Türkiye’nin sosyo-ekonomik yapısına göre 20-25 özerk bölgesel yönetime ayrılması, bu meclislerin Türkiye’nin bölgesel özgünlüğüne göre siyasi ve idari olarak hukuki, siyasi güvenceye ve kimliğe kavuşturulmasına yönelik oluşuyor.
Bölgesel meclisler eğitim, sağlık, kültür, sosyal hizmetler, tarım, denizcilik, sanayi, imar, çevre, turizm, telekomünikasyon, kadın, gençlik, spor ve diğer hizmet alanlarından sorumludur. Dışişleri, Maliye ve savunma hizmetlerinin merkezi hükümet tarafından, emniyet ve adalet hizmetleri merkezi hükümet ve bölge meclisleri tarafından ortak yürütülecektir!
*
Toplumlar ütopyalarının kapitalist modernite tarafından boğulmasının önüne geçmek üzere mütemadiyen yeni yöntemler geliştiriyor.
AKP ütopyasını kapitalist modernitenin “ılımlı islam” konseptine ilişiklemekle gerçekleştirmeyi umuyor-doğrusu, aynı düzlemi de paylaşıyor!
Muhafazakar siyaseti temsilen egemen düşüncesi ümmetçi siyasi islamın kavrayıcı ve bütünleyici temelinden hareketle Türkiye’den tüm islam coğrafyasının ekonomik,siyasi ve sosyal kalkınmışlığını batı medeniyetine ilişiklemeye çalışıyor.
İki dönemdir iktidarıyla edindiği güçle; Cumhuriyetçi’leri dinden arınık ve hatta din karşıtı,tekçi,seçkinci,otoriter ve sona ermekte olan modernite olarak lanse ediyor.
*
Kürt Hareketi ise kapitalist modernite tarafından yokedilmemek için yerleşik bir konuma oturtmak istediği kimliğine özgürlük ve isyan ütopyasını geliştiriyor.
O nedenle demokrasiyi,özgürlüğü,ekolojik ve cinsiyet özgürlükçü bir toplumu hedefliyor!
*
Ne ki ütopyaların başarısı için güçlü olmak gerekiyor!
AKP iktidarının gücü -bakınız, ABD ve IMF’in Ecevit iktidarına kurdurduğu,kamu gücü ve kamu yetkilerini kullanan “Özerk Kurumlar”da;Kamu İhale Kurumu,Telekomünikasyon Kurumu,Endüstri Bölgeleri,Enerji Piyasaları,Sermaye Piyasaları,Sigorta Kurumu,Para Piyasaları Kurumu, Şeker,Pancar,Tütün Piyasaları Kurumu,Radyo Televizyon Üst Kurulu,Transit Boru Hatları Kurumunda yandaşlarının yönetiminden,
Sağlık,konut,eğitim,güvenlik,sosyal güvenlik,sosyal hizmetler gibi kamu hizmetlerinin çoğunun yapıldığı Merkezi Yönetimlerde ve Belediyeler,il özel idareler ve köylerin Yerel Yönetimlerinde de- Anayasanın idarenin bütünlüğü ilkesine rağmen kurduğu özerk kurumlarda yine yandaşlarının yönetiminden,
Ekonomik kalkınmanın gereksinimi yatırımların artması işlevinde Yatırım Ajansları, Belediyelerin ve Köylerin Altyapılarını Destekleme (BELDES ve KÖYDES) idarelerinde de yandaşlarından sağlıyor!
*
Böyle olunca Türkiye’de yerel yönetimler açısından yapılacak düzenlemelerde;
Yerel yönetimlerin merkezin idari temsilcileri olmasıyla merkezin yerel yönetimle ortaklığı-mesela Kent Konseyleriyle ortaklaşa yönetim,
Ya da yerel yönetimlerin sorunlarına çözüm olacağı düşüncesiyle asgari nufus kriterlerinin düzenlenerek yerel yönetimlerde genişleme ya da halk denetçilerinin getirilmesi,
Ya da CHP’nin önerdiği AB normlarında genişlemek için Yerel Yönetimler Şartı’na konulan çekincelerin kaldırılmasının pratik faydası bulunmuyor!
Geliştirilecek her ütopya karşısında AKP; oluşturduğu yeni ekonomik yapılanma ile merkezi idarede strateji geliştirme,standart belirleme,izleme ve denetim fonksiyonlarını mütemadiyen elinde tutuyor!
*
Eh! Kapitalist modernitenin Türkiye’den ılımlı islam yapılanmasında yerel yönetimler konusunda;
12 Haziran seçimine giderken Kılıçdaroğlu’nun yeni CHP’sinin her köşe başından bir oy almak çabası ötesinde hiç bir ütopyasının olmadığının,
Kürt Hareketinin de demokrasinin standartlarının yükselmesiyle ekonominin kalkınması, hak ve özgürlüklerin genişlemesi-bu suretle yoksulluğun ve yolsuzluklardan sömürünün ve terörün biteceği hikayesiyle avutulacağının,
MHP’nin bir engel olarak başarılı olmasında büyük yarar olduğunu belirtmek gerekiyor.
*
Halbuki CHP’nin görevi ve hedefi -mesela,TBMM’nin aşılarak parlamenter demokrasiyi,bakanlık sisteminin aşılarak kamu yönetimini by-pass ettiren,kamu gücü ve kamu yetkilerini kullanan Özerk Yönetimlere karşı anayasal İdarenin Bütünlüğü ilkesini korumak değil midir?
Ancak o taktirde,Mustafa Kemal’in,”Ulus adına devlet yönetmeğe yetkili kılınanlar,gerektiğinde ulusa hesap vermek zorunda olduklarını bilmelidir”dusturu işler -ve;
“Demokrasi esasen ferdidir,bu vasıf vatandaşın; hakimiyete, insan sıfatıyla iştirak etmesidir ” ifadesi yerli yerine oturur.
Yazıları posta kutunda oku