IMF Başkanı’nın istifasının ardından AB, yeni başkanın yine bir Avrupalı olması için uğraşırken, kalkınmakta olan ülkeler ise dünya ekonomisinde artan ağırlıkları nedeniyle başkanlık için hak talep ediyor.
New York’ta bir otel çalışanına cinsel saldırı, tecavüz girişimi ve zorla alıkoyma ile suçlanan IMF Başkanı Strauss-Kahn görevinden istifa etti. Strauss-Kahn, yaptığı açıklamada, IMF’yi korumak ve zamanını masum olduğunu kanıtlamaya ayırmak üzere istifa ettiğini bildirdi. İstifayla birlikte yeni başkanın kim olacağı konusunda da yoğun tartışmalar başladı. Adaylar arasında iki Türk’ün de adı geçiyor.
Cinsel saldırı skandalı üzerine istifa eden Uluslararası Para Fonu Başkanı Strauss-Kahn’ın halefini büyük zorluklar bekliyor. Avrupa’daki borç krizi kısa sürede sona erecek gibi görünmüyor. Ayrıca ABD bütçesi de büyük orandaki açık dolayısıyla giderek kötüleşiyor. Kalkınmakta olan çoğu ülkede ise hızlı ekonomik büyüme nedeniyle enflasyon baskısı artıyor ve para birimleri yurt dışından gelen aşırı sermaye akışı dolayısıyla ciddi oranda revalüasyon baskısı altında bulunuyor.
Kalkınmakta olan ülkeler hak talep ediyor
Kalkınmakta olan ülkeleri, dünya ekonomisindeki artan rolleri nedeniyle IMF’nin yönetici pozisyonlarında hak talep ediyorlar. Örneğin adı IMF başkanlığı için geçen isimlerden Brezilya Maliye Bakanı Guido Mantega, bir sonraki Fon Başkanı’nın mutlaka Avrupalı olmasına gerek olmadığını belirtiyor. Brezilya’nın eski dışişleri bakanlarından Celso Amorim de aynı görüşleri paylaşıyor;
“Bu, dünyanın kaderinin G7 tarafından belirlendiği geçmiş dönemlerin bir kalıntısı. Bugün artık bir mantığı yok. Güney Afrika hariç BRIC ülkeleri bugün IMF’nin en büyük 10 bağışçı ülkesi arasında yer alıyor. Aralarında Brezilya’nın da bulunduğu bazıları dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında sayılıyor. Her yerde bu ülkelerin dünya ekonomisinin motoru olduğu vurgulanıyor. IMF şimdiye kadar hiç yapmadığı şeyi yapmalı, kriz döneminde kalkınmakta olan ülkelerin yanında durup, sanayi ülkelerine sınırlarını göstermeli. Şu anda yaşadığımız tüm zamanların en büyük krizine sanayi ülkeleri neden oldu. Bu nedenle yeni IMF Başkanı’nın kalkınmakta olan bir ülkeden gelmesini çok doğal buluyorum. Herhangi bir tercihim yok ancak Çinli bir isim IMF’ye daha fazla ağırlık kazandıracaktır.“
AB, Avrupalı başkan istiyor
Strauss-Kahn, şu ana dek euro istikrar çabalarına her zaman destek vermişti. AB de borç krizini göz önünde bulundurarak, yine Avrupalı bir başkan talep ediyor. Avrupalı bir başkan seçilmesi durumunda yine eski başkan gibi bir Fransız’ın adı geçiyor. Fransa Maliye Bakanı Christine Lagarde, Avrupa’nın ilk tercihleri arasında yer alıyor. 2009 yılında Financial Times gazetesinin yaptığı ankette Avrupa’nın en iyi maliye bakanı seçilen Lagarde, finans krizi sırasında kendinden emin tavırlarıyla, sanayileşmiş ve kalkınmakta olan ülkeler arasında büyük bir itibar kazanmıştı. Lagarde başkan olursa, IMF’nin başına geçen ilk kadın olacak.
Bir aday da Kemal Derviş
Başkanlığa AB’nden bir ismin gelmemesi durumunda eski Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Kemal Derviş, en fazla şans tanınan adaylar arasında gösteriliyor. Şu anda Brookings Enstitüsü’nde Küresel Ekonomi ve Kalkınma Programı Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Derviş’in özellikle kalkınmakta olan ülkelerden destek alacağı düşünülüyor. Kemal Derviş, IMF başkanlığı için ismi geçen tek Türk değil. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in adı da adaylar arasında gösteriliyor. Şimşek yaptığı açıklamada, ”Kuruluşundan bu yana IMF başkanını Avrupa atıyor. Bu anlamda geçmiş ekonomik dinamikleri yansıtacak bir yaklaşımla atanıyor. Bunun mutlaka değişmesi lazım. Yani bizim gibi, Rusya gibi, Hindistan gibi, Çin gibi gelişmekte olan ekonomiler artık dünya ekonomisinden daha büyük pay alıyorlar. Bu paya göre uluslararası finansal kuruluşlarda da çok daha yüksek düzeyde temsil edilmeleri lazım ve edilecekler“ ifadelerini kullandı.
Almanya Merkez Bankası Başkanı Axel Weber, Güney Afrika’nın eski Maliye Bakanı Trevor Manuel, Meksika Merkez Bankası Başkanı Agustin Carstens ve Brezilya’nın en başarılı Merkez Bankası Başkanı olarak kabul edilen Arminio Fraga da adaylık için ismi geçen kişiler arasında.
Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü’nün Başkanı Dennis Snower ise ekonomik ağırlık, sermaye oranı ya da oy hakkı gibi tartışmaların bu süreçte çok yardımcı olacağını düşünmüyor. “Uluslararası Para Fonu’nun tepesinde oturan isim müzakereler için önemli. Bu nedenle yetenek ön planda olmalı. Gayri safi yurt içi hâsıla ya da büyüme ve benzeri konulardaki göreceli ağırlığın bu kişinin yeteneklerinden daha az önemli olduğuna inanıyorum“ şeklinde konuşan Snower, başkan seçiminde yeteneğin belirleyici olması gerektiğini kaydetti.
© Deutsche Welle Türkçe
Rolf Wenkel / Çeviren: Başak Sezen
Editör: Beklan Kulaksızoğlu