Seçim çalışmalarını sürdürdüğü Konya’da A Haber’den Ahmet Görmez’in konuğu olan Davutoğlu, gerek iç politika gerekse dış politikaya ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
‘Panelden çekilmemiz söz konusu değil’
Davutoğlu, Türkiye’nin BM Soruşturma Paneli’nden çekilebileceği yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine, böyle bir şeyin söz konusu olmadığını söyleyerek, bunun BM’nin ilk raporu olmadığını, BM İnsan Hakları Komisyonu’nun geçen sene yayımladığı raporla “İsrail’in uyguladığı ambargonun illegal olduğu, insanları öldürmesinin uluslararası suç niteliği taşıdığı, İsraillilerin yakaladığı insanlara kötü muamele yaptığı, uluslararası hukuku çiğnediği” yönünde görüş bildirdiğini anımsattı.
Bakan Davutoğlu, bu raporun sonra da BM Genel Kurulu’na girerek çıktığını belirterek, şunları kaydetti: “BM’de, bu konuda şu anda oluşmuş bir norm var. Birileri bu normu by-pass ederek, olaya Türkiye ile İsrail arasında bir krizmiş ve iki tarafı birbirine yaklaştırmak gerekiyormuş gibi bir üslupla yaklaşırsa bu norm zedelenmiş olur. BM kendisiyle çelişkili duruma düşer. Biz bunu kabul etmeyiz.”
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, talimatı ile İsrail’in Ankara Büyükelçisi Gaby Levy’nin Dışişleri Bakanlığı’na çağrılıp Levy’e son dönemdeki bazı gelişmelerle ilgili ciddi uyarılar yapıldığını belirterek, Türkiye’nin Mavi Marmara saldırısına benzer olayların yaşanmaması için beklediği hususların büyükelçiye iletildiğini kaydetti.
“Hiçbir büyükelçi TürkiyeCumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’na gelerek uyarıda bulunamaz”
İsrail’in dün akşamki kuruluş yıl dönümü kutlamasına katılımın düşük olduğu ve kabineden kimsenin gitmediğinin hatırlatılarak, bunun diplomatik bir boykot mu olduğunun sorulması üzerine Davutoğlu, bunun diplomatik bir boykot olarak tanımlanmasının doğru olmadığını, Dışişleri Bakanlığı ya da hükümet olarak bir genelge yayınlayıp, “kimse gitmesin” gibi bir tutum içinde olmadıklarını kaydetti. “Aksine, bir boykot kararı olmamasına rağmen kimsenin gitmemesi çok anlamlıdır” diyen Davutoğlu, hükümet olarak bir tavırlarının olduğunu ve bunun da süreceğini söyleyerek, bunun dışında genel olarak davete katılımın düşük olmasının anlamlı olduğunu, İsrail’in bu tutumu ciddiye alması gerektiğini bildirdi.
Mavi Marmara saldırısının yıl dönümüne az bir süre kala Gazze’ye ikinci bir filonun yola çıkmaya hazırlandığının, gerek İsrail gerekse ABD’den bu filonun durdurulması yönünde talepler geldiğinin ve İsrail’in Ankara Büyükelçisi Gaby Levy’nin bunun için Bakanlığa giderek, “filoyu durdurun” dediği yönünde haberler çıktığının hatırlatılması üzerine Davutoğlu, şunları söyledi:
“Büyükelçi Levy’nin Bakanlığa gelerek böyle bir uyarıda bulunmuş olması söz konusu değil. Bunu hiçbir büyükelçi yapamaz Ankara’da, bunu söyleyeyim. Aksine Müsteşar Yardımcımız Sayın Halit Çevik benim talimatımla İsrail Büyükelçisini çağırarak son dönemdeki bazı gelişmelerle ilgili ciddi uyarılar yaparak, mesajlar vermiştir. Bu konuda Türkiye’nin benzer olayların yaşanmaması için beklediği hususları kendisine iletmiştir.”
Davutoğlu, durumun basına yansıdığı şekilde değil, böyle olduğunu söyleyerek, “Hiçbir büyükelçi Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’na gelerek uyarıda bulunamaz” dedi. Davutoğlu, bu görüşmenin içeriğine ilişkin ayrıntılı bilgi vermesinin doğru olmayacağını söyleyerek, Türkiye’nin tutumu ile ilgili net mesajlar verildiğini kaydetti.
‘Hata işlemiş olan bir taraf var’
İsrail’in öncelikle geçen seneki hatasını telafi etmesi gerektiğini söyleyen Davutoğlu, şunları belirtti:
“Öyle bir hava doğuyor ki, Türkiye’deki sivil toplum kuruluşları ile İsrail arasında bir sıkıntı var ve burada hata işleme potansiyeli olan bir kesim varmış gibi. Bu kabul edilebilir birşey değil. Geçen sene hata işlemiş olan bir taraf var. Önce bunun tescil edilmesi ve gereğinin yapılması lazım. Türkiye olarak biz geçen sene de bu sene de bütün sivil toplum kuruluşlarımızı, vatandaşlarımızı olabilecek riskler konusunda her zaman uyarırız, konuşuruz. Bu bizim vatandaşlarımıza karşı görevimiz. Demokratik bir ülke olan Türkiye’de, (sivil toplum kuruluşları mutlak olarak devletin denetimi altında, dur dediklerinde dururlar, git dediklerinde giderler) gibi bir kanaat de oryantalist bir kanaattir. Almanya, Fransa, İngiltere, ABD’nin kendi sivil toplum örgütlerine yapmadığını bizim yapabileceğimizi düşünmek ya da yapmamış olduğumuzu iddia etmek, Türkiye’de her zaman demokratik özgürlükler sınırlanabilir gibi bir kanaatin yansıması. Bunu kabul etmek mümkün değil.”
AA
Yazıları posta kutunda oku