El Kaide lideri Bin Ladin’in ölü ele geçirildiği operasyonun ardından 48 saat geçti. Operasyonun ayrıntıları hâlâ belirsiz; Beyaz Saray sözcüleri birbirini yalanlıyor. New York’tan Sema Emiroğlu’nun haberi…
Obama yönetimi, El Kaide lideri Usame Bin Ladin’in Pakistan’da Amerikan komandolarınca düzenlenen gece operasyonunda öldürülmeden önce silahlı olduğu ve eşini ‘canlı kalkan’ olarak kullandığı yönündeki ilk açıklamalarından geri adım attı.
Beyaz Saray sözcüsü Jay Carney, Başkan Barack Obama’nın terörle mücadele danışmanı John O. Brennan’ın bu yöndeki açıklamalarının aksine Bin Ladin’in baskın sırasında silahlı olmadığını bildirdi.
Donanmaya bağlı özel komandoların Bin Ladin’in saklandığı eve baskın yaptıkları zaman önce birinci kattaki El Kaide militanlarıyla şiddetli bir silahlı çatışmaya girdiklerini, ardından üst kata çıkarak Bin Ladin’i vurup öldürdüklerini kaydeden Carney, “Bin Ladin silahlı değildi” dedi.
Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) sağladığı bilgi notunu basın mensuplarına okuyan Carney, Bin Ladin’le aynı odada bulunan eşinin saldırıyı yapan Amerikalı komandonun üstüne atıldığını ve bunun üzerine bacağından vurulduğunu, ama öldürülmediğini de söyledi.
Beyaz Saray sözcüsü Carney, Bin Ladin’in komandolara direndiğini ve silahlı olmayışının, teslim olmaya hazır olduğu anlamına gelmediğini de bildirdi. Carney ve diğer Amerikalı yetkililer, ortada şiddet yaşanan bir sahne olduğunu, evdeki diğer kişilerden ağır ateş açıldığını ve komandoların evdeki kişilerin üzerlerinde intihar kemerleri ya da diğer patlayıcılar takıp takmadığını bilmediklerini de yinelediler.
Carney’nin açıklamaları, Beyaz Saray terörle mücadele danışmanı John O. Brennan’ın bir gün önce yaptığı açıklamalardan önemli ölçüde farklılaştı. Ladin’in davranışlarını alaycı bir dille anlatan Brennan, El Kaide liderinin şiddetli ve karşılıklı silah ateşinde yaralanmadan önce eşinin arkasına saklandığını söylemişti. Bin Ladin’in “odaya girenlerle silahlı çatışmaya girdiğini” kaydeden Brennan, “önüne kalkan olarak konulan kadınların arkasına saklandı” demişti.
Ancak Brennan, Bin Ladin’in gerçekten de ateş açıp açmadığının belli olmadığını söylemiş ve “kurşun attı mı atmadı mı, doğruyu söylemek gerekirse bilmiyorum” ifadesini kullanmıştı. Obama’nın terör danışmanı, “Bin Ladin’in eşi olduğu kabul edilen ateş hattındaki kadının, kendi iradesiyle davranmış olabileceğini de eklemişti.
Beyaz Saray yetkilileri, iki açıklama arasındaki çelişkinin, karmaşık ve hızla ilerleyen bir askeri operasyonla ilgili detayları bir an önce kamuoyuna açıklamak için acele etmelerinden kaynaklandığını söylediler. Yetkililer, saldırı timinin 79 üyesinden ifadesi alınanların sayısı arttıkça ve bunların verdikleri ifadeler diğerleriyle karşılaştırıldıkça, ilk yapılan açıklamalara değişiklik getirmenin kaçınılmaz olduğunu da kaydettiler.
Ancak resmi açıklamalardaki bu çelişkiler, Başkan Obama’nın kararlılığı ve inandırıcılığı konusunda ilk gün ortaya çıkan olumlu havayı dağıttı. Temsilciler Meclisi istihbarat komitesi başkanı ve Cumhuriyeti Michigan milletvekili Mike Rogers, Beyaz Saray’ı üstü kapalı biçimde Bin Ladin’in ölümünden avantaj sağlamaya çalışmakla suçladı.
“İnsanlar bunu siyasi ya da propaganda kazanımları ile suistimal etmeye kalkarlarsa o zaman başımız derde girebilir” diyen Rogers, bunun sonuçta kimseye yararı olmayacağını söyledi.
“Öldürülmesi yasal mı” tartışması
Bu arada Beyaz Saray, donanma komandolarının Bin Ladin’in canlı mı, ölü mü ele geçirmesi gerektiği konusunda eleştirilere hedef oldu.
Birleşmiş Milletler’de de Bin Ladin’in öldürülmesi konusunda soru işaretleri ortaya çıktı. Örgütün üst düzey insan hakları yetkilisi Navi Pillay, olay hakkında Amerikan yönetiminden daha fazla ayrıntı talep etti. Bin Ladin’in tehlikeli bir kişi olduğunu kaydeden Pillay, ancak ona karşı girişilen herhangi bir operasyonun yasal biçimde yapılması gerektiğini bildirdi.
Ancak bazı uzmanlar, Bin Ladin kadar tehlikeli bir hedefe baskın düzenleyen komando ekibinin, bir odaya daldıklarında karşılaştıkları en küçük harekette ateş açmalarının haklı görüleceğini bildirdiler. Uzmanlar, komandoların silah ateşi altında loş bir odada ilerlerken saniyeler içinde karar vermek zorunda kaldıklarını ve Bin Ladin’in silahlı olup olmadığını ya da bir göz işaretiyle binanın altına yerleştirilmiş olması muhtemel patlayıcıları patlatma emri verip vermeyeceğini önceden bilmediklerini söylediler.
CIA (Merkezi Haberalma Teşkilatı) başkanı Leon E. Panetta da, NBC televizyonuna yaptığı açıklamada, komandoların Başkan Obama’dan Bin Ladin’i öldürmek konusunda yetki aldıklarını bildirdi. Panetta, Bin Ladin’in birdenbire ellerini havaya kaldırıp teslim olmak istemesi halinde komandoların kendisini yakalama fırsatı olduğunu, ancak Bin Ladin’in bunu yapmadığını kaydetti.
Cesedinin resimleri yayınlanacak
Beyaz Saray, dün Bin Ladin’in cesedinin fotoğraflarının yayınlanıp yayınlanmayacağı konusunda da tartışmaya sahne oldu. Yönetim yetkilileri, Bin Ladin’in Amerika ve dünyadaki bazı şüphecilerin Bin Ladin’in öldüğünü gösteren bir kanıt görmek istemelerinin, böyle bir kanıtın Bin Ladin taraftarlarını kışkırtma ihtimalinden daha ağır basıp basmadığını ölçmeye çalıştılar.
Bin Ladin’in ölümünden hemen sonra çekilen fotoğrafı gören bir yönetim yetkilisi, fotoğrafın, ölen kişinin Bin Ladin olduğunu tümüyle ortaya koyduğunu söyledi. Resimdeki kişinin tümüyle Bin Ladin’e benzediği, ancak kafasinda kurşun deliği bulunduğu kaydedildi.
Beyaz Saray yetkililerinin, resmi yayınlama eğiliminde oldukları da belirtildi. CIA başkanı Panetta, fotoğrafın nihai olarak kamuoyuna yayınlanması konusunda hiçbir soru işareti bulunmadığını söyledi.
Sert sorgulama teknikleri işe yaradı mı?
Öte yandan Bin Ladin’in Pakistan’da saklandığı evin izinin, eski başkan George W. Bush döneminde getirilen ve bazı kişilerin “işkence” olarak tanımladığı tartışmalı sorgu teknikleri kullanılması yoluyla elde edilip edilmediği konusunda da tartışma yaşanıyor.
Eski Bush yönetimi yetkilileri, Bin Ladin’in yakalanmasıyla sonuçlanan istihbarat bilgilerinin, suda boğulma hissi veren tartışmalı sorgu tekniği gibi tekniklerin kullanılmasıyla elde edildiğini, bunun da kendi politikalarını haklı çıkardığını belirttiler.
Sert sorgulama tekniklerini haklı gösteren gizli yasal memorandumları yazan eski Adalet Bakanlığı yetkilisi John Yoo, başkan Obama’nın Bin Ladin’in bulunma başarısından haklı biçimde kendine pay çıkardığını, ama bu başarıyı Bush yönetiminin aldığı sert kararlara borçlu olduğunu bildirdi.
Ancak New York Times gazetesinin yaptığı bir araştırma, Bin Ladin’in güvendiği ve aynı evde yaşadığı kuryenin kimliğinin belirlenmesine ve böylece kaldığı evin bulunmasına yolaçan istihbaratın elde edilmesinde, sert sorgu tekniklerinin çok az bir rol oynadığını ortaya koydu. Bazı sert sorgu tekniklerine maruz kaldığı sanılan bir tutuklu, kuryenin kritik önemdeki tarifini yaparken, aralarında boğulma hissi veren tekniğe 183 kez maruz kalan Halid Şeyh Muhammed’in de yeraldığı iki tutuklu, kuryenin kimliği konusunda sorgulayıcıları sürekli olarak yanılttılar.
© Deutsche Welle Türkçe
Sema Emiroğlu – New York
Editör: Nihat Halıcı
Bir yanıt yazın