POROF.ZİHNİ SİNİR PROCELERİNE NAZİRE
Landon Thomas Jr.,New York Times’da Türkiye’de yüksek büyüme hızlarının her defasında krize neden olduğuna dikkat çekiyor.
Yazar,Türkiye Merkez Bankası’nın kredi genişlemesini sınırlamak üzere zorunlu karşılık politikasıyla bankaların kredi faizlerinin yükselttiğini- fakat,iflas sendromundan kurtulmuş hükümetin ve işadamlarının bankaların kolay kredi verme olanaklarından da yararlanarak özgürce tükettiğini yazıyor.
Başbakan Erdoğan’ın bu kez kriz olmayacak,yasa koyucular yumuşak bir iniş için oldukça hazırlıklıdır sözüne rağmen süratle şişen ekonominin düşüşe geçebileceğinin altını çiziyor.
*
12 Haziran seçimine doğru Başbakan Erdoğan, “İstanbul Hazır,Hedef 2023” seçim beyannamesi kapsamında “Çılgın Proje” olarak adlandırılan Kanal İstanbul projesini açıklamaktadır.
Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası bu entegre projenin maliyetinin 50 milyar doların çok çok üstünde olacağını hesaplıyor.
O nedenle 2004-2010 arasında Toplu Konut İdaresi (TOKİ) ihalelerinin yüzde 90’ını alarak 20 milyar doları bilançolarına geçiren hepsi iktidar yakını Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD),Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TUSKON) ve Anadolu Aslanları İşadamları Derneğinin(ASKON) inşaat sektöründe yer alan temsilcileri projeyi büyük coşku ve alkışlarla karşılıyor…
*
İki gelişme;yüksek büyüme hızları ardından Türkiye’de bir ekonomik kriz beklenmeli midir ya da Başbakan Erdoğan’ın “Çılgın Proje”si,tutarlı mıdır sorusuna neden oluyor?
*
Küresel Serbest Piyasaların hamisi ABD; ülke ekonomilerine, rekabetçi baskılara ve diğer serbest piyasa güçlerine dayanabilecekleri bir ekonomi varlığında bulunmalarını teminen işbirliği içinde olmalarını dayatıyor.
İşbirliğinin şartını ise insanların sağlıklı ve uzun yaşamlarında bilgiye kolay erişen ve iyi standartlarda olmalarını sağlamak üzere insan haklarına saygı gösteren rejimler ve süregelen ayrımcılıkları halletmiş çeşitli din ve etnik kimlikli halkların özgürlükleri oluşturuyor.
*
Ne ki hüküm koyan ABD ekonomisinden parlak sonuçlar gelmiyor;yüksek borç seviyesi finansal istikrara zarar verirken,pahalı banka kredileriyle büyüme frenlenmiştir ve yüksek işsizlik sosyal gerilimler yaratıyor.
Serbest pazarın kimi ülkelerinde de -işte; İzlanda,Yunanistan,Portekiz,İspanya,İrlanda ve İtalya borçlu oldukları Alman ve Fransız Bankalarını zora sokuyor.
Almanya ve Fransa sanayilerini ve bankalarını korumak üzere başlattıkları “Ulusal Korumacılık” giderek AB istikrar fonuna neden oluyor.
*
Bu noktada Küresel Serbest Piyasalarda ABD, Kanada, Almanya, Fransa ve İtalya; dünyanın en büyük ihracatçısı Çin’in “Ulusal Korumacı” döviz politikalarıyla üreticilerine büyük avantaj sağladığı ve mütemadiyen zenginleştiğinden şikayetçidir.
Üstelik,IMF 2016 yılında Çin ekonomisinin dünyanın en büyük ekonomisi olacağını ve ABD’yi geride bırakacağını açıklıyor!
Çin -bakınız; dolarlarını Afrika ülkelerinin tüm altyapı projelerine finansman desteği olarak dağıtıyor, Euro’yu desteklemek amacıyla İspanya ve Portekiz’in devlet tahvillerine yatırım yapıyor!
*
O yüzden ABD ekonomik büyümeyi sağlamak fakat esasen parasal genişlemeyle Çin’e tedbir almak üzere 2011 Hazirana kadar piyasalara 600 milyar dolar çıkarmaktadır.
Piyasaya akan dolarlar bankalardan tüketiciye,üreticiye,yatırımcıya kredi olarak dönüşerek talebi arttıracak,fazla dolar değer düşürürken doların devalüe edilmesiyle; ABD’nin ihracaatı yükselecek,ithalat düşerek ekonomik büyüme sağlanacak,başta Çin olmak üzere artan sayıda ülkenin parasının değerinin de düşmesi kaçınılmaz olacaktır!
*
Parasal genişleme insan haklarına saygı gösteren rejimlerin oluşturulmasına ve ayrımcılıkların halledilmesiyle özgürlüklerin sağlanmasına da vesile oluyor!
Tunus,Mısır,Libya,Yemen,Suriye’de yüreklendirilen halklar sonuçta İran’ın demokratikleşmesine varmayı öngören süreci başlatıyor.
Artan emtia fiyatları ve enflasyonla;Serbest piyasaların dev ekonomili ülkelerinin canlanmasına engel olan kur manipülasyoncusu Çin’in ekonomisinin hizalanması hedefleniyor…
*
Beklendiği üzere Çin’de enflasyon yükselmeye başlayınca hükümet artan fiyatlara karşı parasal alanı daraltıyor,fiyat artışlarını karşılayamayan şirketleri yakın zamanda iflaslar bekliyor.
Çin’de muhalefet trilyonlarca dolarlık servetin adil bir şekilde halka dağıtılması çağrısıyla ABD gibi rakip ekonomileri selamlamaktadır!
Ne ki Çin parasının aniden değerlendirilmesinin ekonomisi üzerinde zararlı olacağı uyarısıyla parasının değerlenmesinin aşamalı bir sürece yayacağını söylüyor…
*
Çin’in ulusal korumacılık politikasında ısrarı ,ekonomik gelişmeyi sağlamak üzere parasal genişleme politikası,gelişmekte olan ülkelerde orta sınıfların daha çok mal tüketmesiyle fiyatların yükselmesi, kuraklık, Ortadoğu’daki demokratikleşme hareketleri ve rafinerilerde kapasitenin düşmesi yüzünden;
ABD’ de de enflasyon yükseliyor-ki, bu durumda durgunluktan yeni çıktığı için enflasyonu kontrol etmek üzere faizleri yükseltirse daha kötü sonuçlara varacak büyük bir sıkıntıyla karşı-karşıya bulunuluyor!
*
Serbest piyasaların sürdürülebilir ve dengeli bir ekonomik büyüme sağlaması için gerekli “küresel istikrar” bozulmuştur.
Sorunlar farklılaşırken,küresel piyasaların önde gelen ülkelerinin enflasyonla mücadele önlemlerinin Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri sekteye uğratacağı çok açık görülüyor.
Üstelik Türkiye’de de artan emtia fiyatları ve küresel belirsizlikler yanında Türk Lirasının değerlenmesi enflasyonu olumsuz etkiliyor.
Sonuçta küresel dengelerin yerine oturmasının çok uzun bir vadeye yayılacağı,
Bu esnada ancak gelişmekte olan ülkelerde ve Türkiye’de sosyal mukaveleyi bozan:fakirden alıp zengine aktarılan gelirlerde bireyin kendi ayakları üzerinde duracağı bir sürecin,belki yaşanacağı görülüyor.
*
O nedenle Başbakan Erdoğan’ın “Kanal İstanbul” projesi, “Porof. Zihni Sinir Proce”lerine haksızlık boyutunda
çılgınlıktır,ki;doğrusu kendine çok yakışıyor ve üzerinde konuşulmaya değmiyor…
Türkiye insanlarının sağlıklı ve uzun yaşamlarında bilgiye kolay erişen ve iyi standartlarda olmalarını sağlayacak projelere ve onları sunan akıllılara ihtiyacı var.