Dün Çernobil’in 25. yıldönümüydü. Binlerce kişi Taksim’de tüm gücüyle haykırdı: ‘Nükleer istemiyoruz!’ Hiçbir kültürel ayrım gözetmeksizin, yanlızca ‘insanca yaşam hakkı’nı arayan bir kalabalık vardı. Hayatın göz göre göre yok edilmesine karşı rengarenk pankartlarıyla, balonlarıyla, düdükleriyle, müzik aletleriyle oradaydılar.
Hiroşima ve Nagasaki atom bombalarından 100 kat daha fazla radyoaktif kirlenmeye neden olmuş bu kaza, tarihin unutulmazları arasında yerini çoktan aldı. Etkileri milyonlarca insana değdi ve izler bıraktı. Çernobil’in etkilerine maruz kalmış insanlara baksanız, izlerin ne derece derin ve acılı olduğunu görebilirsiniz.
Bağımsız biliminsanları ve ekonomistler, nükleer enerjinin en pahalı enerji kaynağı olduğunu biliyor. Fakat yine de herhangi bir ekonomik analiz, tek başına , nükleer enerjinin gezegene verdiği zararın bedelini hesaplayamaz.
Farkındalığı hissetmemiz için çok ‘bedel’ ödendi. Kitlesel duyarlılığa ihtiyacımız var artık. iklim değişikliliğinin yönünü değiştirmek için çözüm kesinlikle nükleer enerji değil. Temiz, yenilenebilir ve doğaya uyumlu enerjilere ihtiyacımız var!
Çernobil hepimizin geçmişiydi. Fukuşima ise hepimizin bugünü… Peki ya geleceğimizde bizi ne bekliyor?
Atom çağını bitirelim artık!
Greenpeace
Bir yanıt yazın