Çernobil nükleer santralindeki patlamanın üzerinden tam 25 yıl geçti ancak felaketin çevre için yarattığı tehlike bugün de sürüyor. Reaktörün üzerine atılacak yeni beton bloğun maliyeti 1,5 milyar euroyu aşıyor.
Çernobil’de 26 Nisan 1986’da yaşanan nükleer felaketin ardından infilak eden reaktörün üzeri altı ay gibi bir sürede beton blokla kapatılmıştı. Ancak bu blok zaman içinde koruyucu özelliğini kaybetmeye başladı.
Greenpeace uzmanı Heinz Smital, buradaki radyasyon oranının normalden 100 kat daha fazla olduğunu kaydetti. Smital “Buradaki radyasyon topraktan değil, bir metre kalınlığındaki betonu geçerek doğrudan reaktörden geliyor” açıklamasını yaptı.
Ukrayna, reaktörün üzerine yeni bir beton kalıp inşa edilmesi için 740 milyon euroluk ek kaynağa ihtiyaç olduğunu açıklamıştı. Çernobil’deki beton koruma bloğunun üstünü kaplayacak yeni beton kalıbın toplamda 1 milyar 600 milyon euroya mal olacağı ve 100 yıla kadar koruma sağlayacağı tahmin ediliyor.
Bildunterschrift: Großansicht des Bildes mit der Bildunterschrift:
Taahhüt var para yok
Geçtiğimiz hafta Kiev’de yapılan Uluslararası Bağışçılar Konferansı’nda her ne kadar Ukrayna hükümetine yeni beton bloğun inşaatı için 550 milyon euroluk kaynak taahhüdü verilmiş olsa da, para henüz yerine ulaşmış değil. Daha önce Ukrayna’ya yardım sözü veren birçok ülke çeşitli gerekçelerle mali yardımda bulunamayacağını belirtti. Bunların arasında dünyanın en büyük ikinci nükleer felaketiyle yüz yüze kalan Japonya ve yaşadıkları mali sorunları gerekçe gösteren İrlanda, İspanya ve Kanada bulunuyor.
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun nükleer ve uluslararası hukuk bölümü başkanı Wolfram Tonhauser, nükleer güvenlikle ilgili olarak ülkelerden kaynak talep etmeye yetkili uluslararası bir merci olmadığına dikkat çekti. Tonhauser bu konuda alınacak güvenlik önlemlerinin detaylarının da her devletin kendi inisiyatifine bırakıldığını ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun buna karışamadığını belirtti.
Tonhauser “Nükleer güvenlik konusunun şimdiye kadar prensip olarak ulusal bir mesele olarak algılandığını ve bu konudaki sorumluluğun da uluslararası bir kurumun değil ülkelerin kendi inisiyatifine bırakıldığını göz önünde bulundurmak gerekiyor. Nükleer güvenlikle ilgili şu anda mevcut olan tüm anlaşma ve sözleşmeler için de aynı durum söz konusu” şeklinde konuştu.
Bildunterschrift:
Sayısız kişi zarar gördü
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ise kuruluş sözleşmesine göre sadece nükleer enerjinin barışçıl amaçlar için kullanılmasını destekleme görevine sahip. Ancak bu, Çernobil veya Fukuşima’da olduğu gibi olağanüstü bir durum yaşandığında büyük bir soruna dönüşüyor. Zira gerek Çernobil olayında dönemin Rus hükümetinin, gerekse Fukuşima’yla ilgili olarak Japon hükümetinin verdikleri yanlış ve yanıltıcı bilgiler nedeniyle kaç kişinin zarar gördüğünü hesaplamak mümkün değil.
Dünya Sağlık Örgütü uzmanı olarak Çernobil’den kısa bir süre sonra Cenevre’de görev yapan Keith Baverstock, günümüzde bir nükleer felaket halinde bunun etkileri ve sonuçlarıyla ilgili görev yapacak uluslararası bir mercii bulunmadığına dikkat çekti. Bu konuda BM’in mevcut kurumları olan Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’na fazla güvenmediğini belirten Baverstock “Bu sorumluluğu üzerine alacak alternatif bir kuruma ihtiyaç duyduğumuzu düşünüyorum. Bunu oluşturmamız lazım. Bu konuyla ilgili olarak hükümetlere ve BM örgütlerine güveniyoruz ancak hükümetlerden bağımsız olarak çalışacak ve onları mesleki uzmanlıklarıyla destekleyecek kendi kurumumuzu oluşturabiliriz. Böylesi bir kurum şu ankiler kadar hatta onlardan çok daha fazla güvenilirliğe sahip olacaktır” dedi.
© Deutsche Welle Türkçe
Helle Jeppesen / Çeviri: Banu Ertek
Editör: Ayhan Şimşek
Çernobil 25 yıldır radyasyon saçıyor | Yaşam | Deutsche Welle | 26.04.2011.
Bir yanıt yazın