Seçim barajı bir demokrasi meselesi değildir, kitap bombadır, Haçlı Seferlerinin kültürel faydaları vardır ve siz Türkiye’ye Fransız kalmışsınız türünden cümlelerle bezeli bir hitabette biraz da efelenme, tepeden bakma ve azarlama varsa; bu, yığınların göğsünü kabartacak, kitleleri galeyana getirecek ve bazılarına ‘Helal olsun’ dedirtecek tepkiler için yeterlidir.
Oysa Avrupa’daki cami-minare sorunu, Fransa’daki Müslüman karşıtlığı, karikatür skandalı, Erivan-Azerbaycan çekişmesi, ABD’nin Irak müdahalesi ve cinayetleri, Libya’daki sivil ölümler gibi gayet makul, tutarlı ve diplomatik dille ifadesi son derece isabetli konuları söylemek mümkünken, dönem başkanlığını yürüten bir ülkenin Başbakanı, kendi seçmenlerine hitap eder bir hal sonucu içeriğiyle değil, üslubuyla hatırlanacak bir konuşmaya imza attı.
Oysa diplomasinin dili başkadır. Kelimelerin çevirisinde bütünlük, manada kuvvet, ifade gücünde çarpıcılık ve anlatım becerisi gerektirir. Ne yazık ki Başbakan İngilizce ya da Fransızca bilmediği için Türkçe olarak hitap ettiği parlamentoda, üst düzey bir medeniyetin temsilcisi gibi değil; Hüsnü Mübarek ayarında bir Orta Doğu lideri portresi çizmiştir. Fransız parlamentere yönelik ‘Türkiye’ye Fransız kalmışsınız’ cümlesinin; ‘ Anladıysam Arap olayım’ biçiminde karşılık bulması kaçınılmazdır. Başbakan sayesinde ‘Zzzt Erenköy’ jargonuna dönüşen diplomatik dilimiz de böylelikle tarihe geçmiştir.
Avrupalı parlamenterlerden oluşan bir heyete hitap ederken diyaloğa açık, sorgulara mukavemetli, itirazlara tahammüllü ve zekasına gıpta ettiren bir Başbakan görünümü veremeyen Başbakanın hemen hemen her konuda danıştığı, icazet aldığı, müzakere halinde olduğu ve AB için uyum yasaları çıkardığı gerçekleri taş gibi ortada iken, Recep Tayyip Erdoğan’ın Fransız kaldığı; Fransız öpücüğüdür.
Uzun süreli, sıcak, içten, yumuşak, derinlikli, tatlı, ustalık isteyen ve karşılıklı bir ilişkinin habercisi olan Fransız öpücüğü…
Yazıları posta kutunda oku