ASKER ANLAMAZSA
Balyoz davasında yargılanan 63 tutuklu m uvazzaf ya da emekli asker tartışmalı kanıtlarla tutuklanmalarına 11.Ağır Ceza Mahkemesinde itiraz ediyor.
İtiraz reddedildiğinde TSK;yayımladığı açıklamayla çeşitli defalar açıklama yaptığını,ilgili makamları bilgilendirdiğini,yapılan seminerin mahiyetinin tereddütlere yer bırakmayacak şekilde izah edilmiş olmasına rağmen-şimdi,personelinin tutukluluk halinin devamını anlamakta güçlük çektiğini bildiriyor!
*
Teknolojik ilerlemeler önce silahlı kuvvetlere yansıyor -o nedenle asker, toplumların dönüşümünde öncüdür.
Öncülük silahlı kuvvetlerin toplumun yaşam güvenliğindeki sorumluluğundan ve bu sorumluluğuna dair oluşturduğu güven ve itimattan besleniyor.
*
Silah yüksek teknolojilerin tetikleyicisi olarak sadece orduların değil ülkelerinin de gelişmişlik düzeyini belirliyor.
Matematik,fizik,kimya,biyolojiden hareketle yakıt,metal,optik,kimya,elektrik, elektronik, bilgi ve iletişim vd. teknolojilerden, istihdamı ise akıl ve bilgiden gelişiyor.
*
Mesela 30 yıldan bu yana Mısır ve ABD ordularının ilişkilerinde Mısır ordusuna yılda 1.3 milyar dolar askeri yardımda bulunuluyor-ki, yardım konusunda dünyada İsrail’den sonra geliyor!
Üstelik askeri eğitim standartları da ABD patentlidir,özgün eğitmen askerleri,teorisyenleri bulunmuyor!
O nedenle Mısır Ordu’suna;toplumuna elektronik, beyaz eşya, giyim ve gıda şirketleriyle büyük bir ekonomi sahipliğinde öncü rol oynamak düşüyor!
Mesela NATO üyesi olmakla Türkiye’ye verilen Avrupa’nın savunması görevinde de;TSK’nın özgün askeri strateji ve taktik gelişimi savunma inisyatifi yönünde gelişirken saldırı inisyatifi terkedilmiş- bu suretle Türkiye’nin ileri teknoloji yolunda gelişimi durdurulmuş, gelişime yönelik algısı da körletilmiş midir?
*
Çünkü TSK uzun süredir demokrasi kisvesi altında yıpratılır ya da toplumun mütedeyyin kesimlerine din karşıtı olarak gösteren propagandalarla çoğulculuğu engelleyen bir kurum olarak gösterilirken,
O,sorumluluk ve etkinliğinin bir dünya görüşü olarak akıla ve bilime dayalı Atatürkçü Düşünce Sisteminden kaynaklandığını iddia ediyor!
*
Mustafa Kemal’in “Daha önce olduğu gibi,bugün de,milletlerin bilgisizliğinden ve bağnazlığından yararlanarak bin bir türlü siyasi ve kişisel amaç ve çıkar sağlamak için,dini alet ve araç olarak kullanmak girişiminde bulunanların,içeride ve dışarıda varlığı,bizi bu konuda söz söylemekten,ne yazık ki,henüz uzakta bulundurmuyor” ifadesi; son gelişmelerle birlikte Atatürkçülerin de TSK’yı eleştirmelerinin nedeni oluyor.
*
Mısır’da siyasi islama meşruiyet vermek üzere Mübarek’in devrilmesi ve ardından atılan adımlarda Genelkurmay Başkanı Enan’ın en etkin adam olduğu ve Mısır ordusunun ABD ile ilişkilerindeki kilit isim olduğu biliniyor. Enan’ın muhafazakarlığı yanında yeniliklere açık ve demokratik bir Mısır’dan yana olduğu belirtiliyor!
Halbuki yeniliklere açık,demokratik Mısır ya da bütünüyle İslam ülkelerinin demokrasileri karşısında Türk demokrasisinin gelişmesinde Lâikliğin ya da Atatürkçü Düşünce Sisteminin kıymeti çok açık görünüyor…
*
Başkomutan Abdullah Gül Endonezya gezisinde, “Demokrasiye geçtikten sonra askerlerin eski dönemdeki ağırlıkları azalıyor.Türkiye’nin Müslüman bir ülke olarak demokrasiyle nasıl kalkındığını görmek istiyorlar” ifadesi tıpkı Mısır Genelkurmay Başkanının tavrını hatırlatıyor.
Cumhurbaşkanı Lâik Türkiye yerine Müslüman Türkiye’ye işaret ediyor.
Gül’ün cesur tavrı-elbette, Başbakan Erdoğan hükümetinin Türkiye’de Gülen siyasi islam felsefesini iyice etkinleştirdiği anlamına geliyor…
*
Uzun süredir Fethullah Gülen siyasi islamı -adeta davullar çalarak, yargı ve askerin Atatürkçü merkezde seçkinci ve otoriter zihniyetle Türkiye’nin siyasal ve toplumsal kurumları üzerinde tahakküm kurduğunu, demokrasinin vesayet altında olduğundan hareketleniyor.
Türkiye’nin Kürt,Alevi,din-vicdan,ifade ve özgürlükler,türban,komşularıyla ilişkilerinde vb. tüm sorunlarda yargı ve asker sorumlu tutuluyor.
Yargı ve askeri vesayetin sadece anayasal hukuki düzeyde değil siyasi kültür temelli ya da bizzat Atatürkçü Düşünce Sisteminden kaynaklandığına işaret ediliyor.
Tüm bu nedenlerle tek parti döneminin ideolojik mirası niteliğinde olan ve kalıcı bir sistem niteliği kazanan Atatürkçü Düşünce Sistemine bağlı yargı ve askeri kurumlar nihai olarak bir bir tasfiye ediliyor.
*
Yüksek ekonomiler,teknolojiler ardından savaşlar artık bir kahramanlık konusu olmaktan çıkıp farklı boyutlara taşınmış -üstelik, yeni tehditler;savaşan tarafların düzenli ordular olmasını da gerektirmiyor ve zayıfın galibiyetine de fırsat veriyor.
Asimetrik Savaş denilen bu konseptte, askeri gücün geliştirilmesi,uluslararası siyasette güç sağlamak, kimi uzman personel,silah ve ekipman sağlamak,istihbarat gibi çatışmanın kaderini etkileyecek önemde imkanlar dış destekle sağlanıyor.
*
Mısır Ordusu yeni güvenlik sorunlarının oluşturduğu asimetrik savaşta askeri desteği ABD’den,TSK ise NATO’dan alıyor.İkisine de siyasal destek siyonist ABD ‘den geliyor.
Ha Mısır ha Türk Ordusu, ikisi birlikte kendi coğrafyalarında Büyük Orta Doğu Projelerine hizmet veriyor.
*
TSK’nın “anlayamıyoruz” açıklamasına-ne komik!Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’dan yanıt geliyor!
Günay yargıya intikal etmiş olaylara dışarıdan yorum yapmanın doğru olmadığını söylüyor ve devamla,”Bizim ülkemizde eski,sevimsiz geleneği olan bir tavır.Bunu devam ettirilmemesi gereken bir refleks olarak nitelendirelim”diyor.
*
TSK komuta heyeti algısının, karar almakta biricik kaynağı olan Atatürkçü Düşünce Sistemine dönük yüzünün sorunu çözme yönünde gelişmediği-üzüntü ile, görülüyor.
O halde TSK, aşağıdakilerden,
a-Tutuklu personel üzerinden ast rütbelilere şirinlik muskası yazdıkları,
b-İmamın Ordularının YGS şifre skandalını karartma çabasında oldukları,
c-Seçim öncesi sonuç almaz vesayetçi karakter gösterip iktidara destek verdikleri,
d-Türkiye’yi kurgulayanlara itaat gösterdikleri,
e-Hepsi,
hangisi yönünde gelişiyor?
Bir yanıt yazın