SELANİK-İSTANBUL EKSPRESİ

SELÂNİK-İSTANBUL
EKSPRESİ

Hüseyin MÜMTAZ

Selânik’e hiç gittiniz mi?

Gidip
de “kordon boyu”nda piyasa yaptıysanız eğer, Beyaz Kule’yi görmemiş
olamazsınız..

Mustafa Kemal’in “Harbiyeli” zamanlarında, (sahile
rıhtım yapılmadan önce) kordon yürüyüşlerinin son noktası idi “Lefkos Pirgos”..

“Hürrem”
zamanında, büyük bir ihtimalle Mimar Sinan tarafından yapılmış olduğu iddia
edilir.

İmparatorluğun son yıllarında Garnizon ve hapishane
olarak kullanılmıştır. 1912’de Balkan Savaşlarının sonucu olarak Selanik
Yunanlıların eline geçince kule sembolik bir “vaftiz” uygulaması olarak beyaza
boyanmıştır. İsmi buradan gelmektedir. Ancak zamanla eski taş rengine
dönmüştür.

İstanbul’dan
Selânik’e en kolay, rahat ve ucuz trenle gidilir..

Gidilirdi…

Yunan medyasın üç gün önce, “ülkenin içinde bulunduğu
mali kriz nedeniyle yapılan kamu sektöründeki reformlar kapsamında”, Yunan
Demiryolları’nda (OSE) çok sayıda yataklı tren seferinin durdurulmasını da
öngören değişiklikler yapılacağını aktardı. Haberlerde, sözkonusu değişiklikler
çerçevesinde, 28 Şubat itibariyle, Atina-Sofya ve Selanik-İstanbul seferlerine
de son verileceği duyuruldu. Seferlerin durdurulmasının çok sayıda çalışanın
işsiz kalmasına yol açacağı değerlendirmesinde bulunulan haberlerde, özellikle
Selanikli işadamları tarafından kullanılan İstanbul seferinin tekrar ne zaman
başlayacağına dair bilgi verilmedi.

“Dert etme canım karadan gideriz, hem de
Gümülcine-İskeçe’den geçer hasret gideririz” diye düşünüyorsanız orada da durun
“beş dakka”..

Aşağıdaki haber de 2 Ocak tarihli:

“Yunanistan,
kaçak göçmen akışını durdurmak için Türkiye-Yunanistan sınırına ABD-Meksika
sınırındakine benzer bir duvar örmeyi planlıyor.

Yunan haber ajansı ANA ile Makedonya haber
ajansı MPA’ya konuşan Yunanistan’ın Kamu Düzeninden Sorumlu Devlet Bakanı
Hristos Papuçis, ‘Planımızı bitirdik ve bir kaç gün içinde uygulamaya
başlayacağız’ dedi.

Türkiye sınırına duvar örme planını, Avrupa
Dış Sınırlar Ajansı (FRONTEX) ile ortak uygulayacaklarını belirten bakan, ‘Başbakan
Yorgo Papandreu da bu plan konusunda çok kararlı. Ayrıca bu planın insan
ticareti yapan şebekelere büyük darbe vuracağına inanıyoruz’ diye konuştu.

Konuşmasında inşa edecekleri 206
kilometrelik duvarın ABD ve Meksika arasındaki güvenlik duvarına benzeyeceğini
belirten, İsrail ile Mısır arasında da benzer bir duvarın yapımının hala
sürdüğünü hatırlatan Yunanlı bakan, ‘Avrupa’da daha iyi bir yaşam yakalamak
için her gün 200 ila 250 kişi yasadışı yollarla sınırı geçiyor’ dedi.
Türkiye-Yunanistan sınırındaki kaçak göçmen sayısının 2010’da bir önceki yıla
göre ciddi ölçüde arttığına vurgu yapan Papuçis, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Bir
şeyi açıklığa kavuşturmak istiyorum. Sadece uluslararası hukuka göre korunma ve
sığınma hakkına sahip olan göçmenler bu ülkede kalabilir. Başka hiç kimse
kalamaz. Herkes bu mesajı çok iyi kavramalı. Bu kaçak göçmenler ya Yunanistan’ı
terk edecek ya da zorla sınır dışı edilecekler.’ Papuçis, konuşmasında kıyı
güvenliğinden sorumlu Yunan birimlerini daha güçlendireceklerini ve sadece kara
sınırından değil denizden yapılan kaçak göçleri de engelleyeceklerini dile
getirdi. Yasadışı göç konusunda içte ve dışta herkesin işbirliği yapması
gerektiğini ifade eden Papuçis, ‘bu konuda AB ile Türkiye arasında bir anlaşma
sağlanmasının ihtiyaç olduğunu’ kaydetti. Papuçis, ‘Bu konuda AB’nin
katkılarının sürekliliği muhakkak gereklidir. Türkiye’nin kendisine düşen büyük
sorumlulukları üstlenmesi için AB ile Türkiye arasında bir anlaşma sağlanması
ve mayıs ayında Papandreu-Erdoğan görüşmesinde geçerlilik kazandırılan
göçmenlerin geri gönderilmeleri konusundaki ikili anlaşmanın uygulanması için
AB’nin katkıda bulunmasında ısrar ediyoruz’ dedi. Avrupa’ya yapılan kaçak göçün
yüzde 80’i Yunanistan üzerinden yapılıyor. Hükümet yetkilileri şu an ülkede 300
bin kaçak göçmen olduğunu belirtiliyor. Bu kaçakların büyük çoğunluğu ise
Afganistan, Irak ve Kuzey Afrikalılar oluşturuyor”.

Yâni kıymetli okuyucu, biz Avrupa Birliği’ne
girdik-gireceğiz diye kendimizi paralarken AB üyesi iki komşumuzdan birisiyle
aramızda olan; a) Tren seferleri durduruluyor; b) Sınıra duvar çekiliyor..

Hem öyle-böyle bir duvar değil, Meksika sınırındaki
gibi duvar ve tam 206 kilometre..

Üstelik “duvarı” “Avrupa Dış Sınırlar Ajansı
(FRONTEX)”le ortaklaşa koruyacaklar..

Demek ki bu karar sadece Yunanlıların değil, konu AB
organları tarafından da görüşülüp karara bağlanmış..

Yine de asıl acayibime gidenin; Edirne Valisi Sözer’in,
‘Yunanistan’ın sınıra tel çekmesi kaçak geçişini azaltır’ demesini duymam oldu.
Edirne Valisi, Yunanistan’ın sınıra tel çekeceği iddiasına ilişkin olarak, “Fiziki engel, kaçakların geçişlerini
engelleme konusunda önemli kolaylık sağlayacaktır”
demiş. Vali Sözer,
Edirne’de bir yılda çoğu Filistin ve Somali uyruklu olmak üzere yaklaşık 11 bin
kaçağın yakalandığını belirtmiş. Edirne’de kaçakların Yunanistan’a geçişini
engellemek için ciddi önlemeler alınırken, Yunanistan’ın, bu geçişleri
engelleyemediğini anlatan Sözer, şunları söylemiş: “Türkiye’nin Yunanistan ile yaklaşık 200 kilometre sınırı var. Bu
sınırın 13 kilometresi de Karaağaç mevkilinde olan kara sınırımız. Türk
güvenlik güçleri, kaçak göçmenlerin geçişini önlemek amacıyla büyük mücadele
veriyor. Polis ve jandarma birlikleri, nehir ve kara sınırında kaçakların
geçişini önlemek için büyük çaba gösteriyor ve birçok kaçağı sınırda yakalıyor.
Yunanistan, kaçakların geçişini bir türlü engelleyemediği için AB’nin dış
sınırlarının korunmasında, ulusal birimler arasındaki işbirliği ve
koordinasyonun sağlanması için kurulan Frontex’ten yardım istedi. Yunanistan’ın
talebi üzerine kasım ayının başından itibaren Bulgaristan, Almanya, Romanya,
Avusturya, Macaristan, Slovakya ve Danimarka’dan toplam 175 güvenlik görevlisi,
kaçakların geçişini engellemek için Yunanistan-Türkiye sınırında 24 saat
esasına göre çalışmaya başladı.”

Karaağaç
Mahalle Muhtarı Agâh Korkan da Yunanistan’a sınır olduklarını, her gün çok
sayıda kaçağın mahallelerinde yakalandığını belirtirken Yunanistan’ın kaçakları
engellemek için sınıra tel çekmesinin çözüm olmayacağını savunmuş ve “Doğu-Batı
Almanya duvarları yıkıldı, millet sınırları kaldırırken, bizler sınırımıza tel
çekiyoruz. Bana göre çok yanlış bir uygulama” demiş..

Görüldüğü gibi Vali ile Muhtar aynı fikirde değil ve
bence Muhtarın “siyasi düşüncesi” daha tutarlı..

Dünyada bütün duvarlar yıkılırken, üstelik “girmeye
çalıştığımız” Avrupa Birliği ile aramıza duvar-Frontex çekiliyor..

Vali’nin dediği gibi çeşitli milletlerden 175 “AB
Görevlisi” 7/24 Türk sınırını kapatıyor..

İyi de merak ettiğim bir başka konu daha var..
Sınırda Yunanistan’a geçmek üzere iken yakalanan Filistin ve Somalili “günde
300 kişi”; a) Sınıra kadar nasıl geliyor?; b)Türkiye’ye nasıl giriyor?

Girişi engelleyemiyor muyuz?

Yoksa bu “zafiyet”; bizim sınırlarımızı da
“Frontex”in “koruması” için bir ön hazırlığa mazeret-bahane-gerekçe mi teşkil
ediyor?

Neyse; “Yunanistan sınırımız kapanırsa öteki AB üyesi
komşumuz Bulgaristan var, orayı kullanırız” diyorsunuz değil mi?

Öyleyse şu haberi de okuyun..

“12 Ocak 2011
Çarşamba 23:30  EDİRNE -AA- Bulgaristan
tarafından başlatılan uygulamayla ‘dezenfekte parası’ adı altında ülkeye giren
araçlardan ücret alınmaya başlandığı bildirildi. Edirne Gümrük ve Muhafaza
Başmüdürü Kaptan Kılıç, 8 Ocak Cumartesi günü başlatılan uygulamada,
Türkiye’den Bulgaristan’a giriş yapan araçlardan ‘dezenfekte parası’ adıyla
ücret alınmaya başlanıldığını söyledi. Bulgaristan’ın, Türkiye’de ‘Şap’
hastalığı olduğu iddiasıyla böyle bir uygulama başlattığını ifade eden Kılıç,
“defenfekte parası” adıyla otobüs ve tırlardan 10 avro,
otomobillerden ise 3 avro ücret aldığını vurguladı. Bu arada Bulgaristan’a
giriş yapan Türk sürücülerin uygulamayı ‘ayakbastı parası’ olarak
yorumladıkları ve Bulgar hükümetine tepki gösterdikleri öğrenildi.

Bulgaristan’ın uygulaması karşısında
şaşkınlık yaşayan yetkililer, Trakya bölgesinin şap hastalığı karşısında arındırılmış
bir bölge olduğunu bildirdi. Dünya Hayvan Sağlığı Teşkilatı (OIE) tarafından
Trakya bölgesine, Mayıs 2010’da ‘Aşılı Arilik’ statüsünün verildiğini ve bunun
belgelendirildiğini vurgulayan yetkililer, ‘Avrupa Birliği’nce de kabul gören
bu belge ile Trakya’da son 2 yıldır şap hastalığına rastlanılmadığı tüm dünyaya
duyurulmuştur’ dedi.

Geçtiğimiz yıl Kapıkule Sınır Kapısı’ndan
402 bin 278 otomobil, 19 bin 485 otobüs ve 233 bin 556 tırın Bulgaristan’a
geçiş yaptığı bildirilirken, Dereköy Sınır Kapısı’ndan 53 bin 562 otomobil, 6
bin 267 otobüs, Hamzabeyli Sınır Kapısı’ndan da 58 bin 207 otomobil, bin 401
otobüs ve 94 bin 933 tırın bu ülkeye giriş yaptığı kaydedildi. Bulgaristan’a
giriş yapan araçlardan özellikle tır ve otobüslerin Avrupa Birliği ülkelerine
gittikleri ifade edildi”.

Bölün, çarpın, hesap edin..

Şu
haber de bir hafta sonrasına ait, 18 Ocak tarihli;

“Bulgaristan’ın,
Avrupa Komisyonu’ndan maddi destek alması durumunda şap hastalığıyla mücadele
programı çerçevesinde evcil ve yaban hayvan geçişinin engellenmesi gerekçesiyle
Türkiye sınırına 143 kilometre uzunluğunda tel örgü inşa etmeyi planladığı
ileri sürüldü.Dnevnik gazetesine konuşan Ulusal Veteriner Tıp Servisi (NVMS)
Müdürü Yordan Voynov, Soğuk Savaş döneminde iki ülke sınırı boyunca tel örgü
bulunduğunu ancak bugün bunun sadece 29 kilometrelik bir bölümün ayakta
durduğunu kaydetti. Voynov, ‘Tel örgünün inşası, bütçeden ayrılacak para ile
yapılarak harcamalar sonradan Brüksel tarafından karşılanabilir. Eğer tel
örgüyü yapmazsak yabani veya evcil hayvanların geçişini engelleyemeyiz’
ifadesini kullandı.

Bu arada Bulgaristan İçişleri Bakanı
Tzvetan Tzvetanov, ülkede çalışan yabancı gazetecilere yaptığı açıklamada
Bulgaristan ile Türkiye arasında bir güvenlik duvarının kurulup kurulmayacağına
ilişkin bir soruyu yanıtlarken, ‘Ülkemizin Schengen alanına katılımı için böyle
bir koşul yok’ dedi.

Tzvetanov, Bulgar Sınır Polis
görevlilerinin son teknoloji gözetim teknolojisine sahip olduklarını
belirterek, X-Ray ve termik tarayıcıların yanı sıra sınırın fiziksel kontrolü
için gerekli tüm önlemlerin ciddiyetle alındığını söyledi”.

Bulgar sınır Polis görevlileri teknolojinin son
ürünleri ile sınırlarına sahip olabiliyorlar da bu “göçmenler” bizim
sınırlardan nasıl geçiyorlar?

Bulgaristan demişken “günün anlam ve önemine uygun”
en son haberi de aktarmak istiyoruz;

“Bugüne dek sadece Ramazan ve Kurban
bayramı günlerini tatil olarak kabul eden Bulgar hükümeti, 2011 yılı mesai ve
tatil gündemini belirlerken ilk kez Mevlit Kandili gününü ülkede nüfusu 2 milyona
yakın Müslümanın tatil günü olarak ilan etti”.

Sizi bilmem ama ben “işkillendim”..

Çünkü bu gün KKTC’de de Mevlit Kandili dolayısı ile
resmi tatil olduğunu biliyor musunuz?

İşkillenmemin nedeni; Kıbrıs’taki “Müslümanlara”
Mevlit Kandili tatilinin İngiliz Sömürge Yönetiminden miras kalmış olması..

“Türkiye Cumhuriyeti’nin, Türklerin resmi günleri
kutlanmasın” da; “dini günlere” ağırlık verilsin anlayışı vardı sömürge
idaresinde.

“Elenler ve Türkler ayrı bir ırk değil de cemaat
olarak algılasınlar kendilerini”, düşüncesindeydi İngilizler..

Neyse, son bir teklifim olacak..

Yunanistan ekonomisi krizde, çöküyor; Türk ekonomisi
de bölgede istikrarla ve güvenle yoluna devam ediyor ya…

TCDD; Yunan Demir Yollarından Selânik hattını satın
alsa..

Şu iptal edilen Selânik-İstanbul tren seferleri de;
İstanbul-Selânik olarak çalıştırılsa çok yakışıklı olmaz mı?

Hani bir Yunan şirketi de, özelleştirilecek olan
İDO’ya talip olmuştu hatırlıyorsunuz..

Böylelikle biz de; bırakınız karadan Haliç’e gemi
indirmeyi; denizde gemi yüzdüremiyorsak bari hiç olmazsa karada tren yürütmüş
oluruz..

Bu kadar duvar-tel örgü, iptal
edilen hatlardan ve bu kadar “hazırlıktan” ve bunca “emâre”den sonra bizi halâ
AB’ye alacaklarını düşünüyor musunuz?

Hüseyin MÜMTAZ - istanbul 1

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir