CEP ANAYASASI

CEP ANAYASASI

Hüseyin MÜMTAZ

 

Bir GSM operatörünün CEP ANAYASASI kampanyası ile
TÜSİAD’ın “Yeni” ve “Özgürlükçü” Anayasa teklifinin zamanlama açısından üst
üste örtüşmesi kara mizah gibi gelebilir ama doğrusu “cuk” oturdu.

Kamuoyu TÜSİAD’ın ısmarladığı paketten, Cem Boyner’in
değerli “değerlendirmesi” sonucu haberdar oldu. Aslında Boyner o “veciz”
konuşmayı yapmasa paketin kendisi büyük bir ihtimalle bu kadar da gürültü
koparmayacaktı.

Hazır Giyim toptancısı Bay Boyner kelimesi kelimesine
şunları söyledi;

“İnsanlarımızın
özgürlüğü, onuru, hakları ülkenin bölünmesinden daha önemlidir, devletin
kendisinden daha önemlidir. Devlet insanları mutlu etmek için vardır”.

Yâni “insanlar”
a)özgür; b)onurlu; c)haklarına sahip olacaklarsa ülke varsın bölünsün.

Hangi  “insanlar”?

Cevabı İmralı sâkini verdi;

“TÜSİAD’ın yeni anayasa konusundaki
önerileri fena değil. Bu konuda benim söylediklerimle örtüşüyor. Bu anayasa
taslağı benim önerdiğim anayasa taslağına yakın, tam inceleyemedim ama bazı
eksiklikler de olabilir. Türkiye’de bu aşamada gelinen noktada TÜSİAD bile
böyle bir anayasa önerisi yapmak durumuna gelmiştir. Ben de daha önce
değinmiştim, demokratik anayasayı biz de ileri sürmüştük, ulus ve vatandaşlık
tanımının bir etnisiteye bağlı olmadan yapılması gerektiğini belirtmiştik.
Özgürlükler de ülkesel bütünlük de önemlidir. İkisi birbirine karşıt şeyler
değil, ikisini de önemsiyorum, ikisi birlikte de olabilir.”

Peki
İmralı sâkini ve Bay hazır giyim toptancısı gibi düşünmeyen 65 milyon “öbür
insanlar”ın hak, hukuk ve onurları? “Onların DEVLET’inin” bölünmez bütünlüğü?

Onlar
“öteki” mi oldu şimdi?

Çığ
gibi oluşan tepkiler sonunda TÜSİAD “tırstı”.

Balçiçek
İlter soruyor; Ey Tüsiad; uzmanları neye göre seçtin, uzmanların duruşlarını
bilmiyor muydun, çıkacak metni tahmin etmiyor muydun, metni neden Tüsiad
şapkası altında takdim ettin?

Sonuçta
“çalışmayı” yapan Prof. Özbudun ve Prof. Tarhanlı, doğumunu gerçekleştirdikleri
nur topu gibi çocuk kucaklarında, öylece kalakaldılar.

Özbudun hoca da dedi ki; “Biz kendimiz talip
olmadık davet edildik”.

STK’ların çeşitli konularda fikir beyan etmelerini,
hâttâ anayasa taslağı bile hazırlamalarını; 95’de Çiller’le girdiğimiz GB/AB sürecinde
AB fonlu/destekli STÖ’lerin kamuoyu oluşturma çabaları kapsamında değerlendirin
lütfen.

Sonra
da onun altına Tunus, Mısır, Libya, Yemen, Suriye ilh…
oluşumlarını/devinimlerini yazın..

En
alta da;

1. 1986
yılında güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada öldürülen PKK’nın kurucularından
Mahsun Korkmaz’ın ölüm yıldönümünde Siirt’te Kasaplar Deresi’nde yapılan saygı
duruşunun ardından Kürtçe konuşan DTK Genel Başkanı Ahmet Türk’ün şu
söylediklerini ekleyin;

“Bugün
Nevala kasabadaki katliamlar sadece burada değil 1925 yılından bu yana devam
ediyor….Adalet ve özgürlüğümüzü her gün kat be kat isteyeceğiz. Tunus, Libya ve
Mısır’da özgürlük çığlıkları yükseliyor. İnanın ki bizim haykırışımız daha
büyük olacak. Biz Mısır Tunus, Libya’dan daha yüksek sesle özgürlüğümüzü
isteyeceğiz” lâflarını;

2. BDP
milletvekili Sabahat Tuncel’in polise tokat atmasını;

3.
İmralı sâkinin Tuncel’e destek vermesini; “güvenlik güçlerini ‘önce
saldırmak’la ve ‘devleti bir milyonluk ordusu ile 30 yıldır soykırım
uygulamak’la” suçlamasını;

4.
Baydemir’in polis panzerinin üzerine çıkarak göstericilere hitap etmesini;

Ve;

5.
Baydemir’e nano teknoloji ürünü 651.000 TL.lik Audi A8 “Büyükanıt Paşa” arabası
alınmasını (Habertürk. 29 Mart 2011) yazın..

Ondan
sonra da  TÜSİAD’ın “sahiplenmeyerek” cami
kapısına bıraktığı “Anayasa çalışmasını” bir daha okuyun..

Anlaşılan o ki, bir kısım sanayici
ve iş adamlarımız ille de taraf olacağız derken yanlış tarafta yer almaktalar..

Son tahlilde…..

…..Bay Boyner’in devleti ülkesi ve milleti ile bölme
özgürlüğü varsa; benim de Boyner ve kuruluşlarının mamullerini almama, boykot
etme özgürlüğüm vardır..

Kimse kusura bakmamalıdır. 29 Mart 2011

57’NCİ ALAY HER
YERDE

HEPİMİZ 57’İNCİ ALAY’IN NEFERLERİYİZ

mumtazbay@hotmail.com