Muhafazakâr yeni İçişleri Bakanı Friedrich, İslam hakkında tartışma yaratan sözlerini tekrarladı. Bakan’ın, Müslüman temsilcilerden aşırılık yanlılarını ihbar etmelerini istemesi soğuk duş etkisi yarattı
Alman İslam Konferansı, ilk kez Hrıstiyan Sosyal Birlik partili İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich’in başkanlığında toplandı.
Zirve, Friedrich’in mart ayının başında göreve gelir gelmez yaptığı ”İslam’ın Almanya’nın bir parçası olduğuna dair tarihî kanıtlar yok” açıklamasının gölgesinde başladı. Bu sözlerin yanı sıra Friedrich’in Müslüman örgütlerle güvenlik konusunda işbirliği yapılmasını önermesi, temsilcilerin tepkisine yol açtı.
Bakan Friedrich, İslam’ın Alman toplumundaki yeri konusunda daha önce dile getirdiği görüşlerini tekrarlarken, şunları söyledi:
”Kuşkusuz Almanya’da yaşayan Müslümanlar bu toplumun bir parçasıdır. Bu çerçevede sorulan bir diğer soru ise Alman kültürünün ve kökenlerinin ne olduğu ve yüzyıllardan bu yana toplumun kültürünün nasıl oluştuğu. Benim buna verilecek yanıtım son derece açık: Almanya Hrıstiyan-Batı kültürüyle şekillenen bir ülkedir.”
“Hayal kırıklığı yaşadık”
Siyasetçilerin kullandıkları ifadelerde sorumluluklarının bilincinde olmaları gerektiğini belirten İslam Kültür Merkezleri Birliği Başkanı Mustafa İmal, İçişleri Bakanının sözlerinin hayal kırıklığı yarattığını söyledi.
İmal, “Gönül isterdi ki uğruyorsunuz, gönül isterdi ki, biraz daha fazla kucaklayıcı olsun. Ama defalarca söylüyor, tabii ki siz buranın bir parçasısınız diyor, en azından 50 yıldır burada yaşıyorsunuz, buraya aitsiniz diyor. Ama İslam konusuna gelince, orada bloke ediyor” şeklinde konuştu.
‘Güvenlik ortaklığı’ tartışma yarattı
İslam Konferansı zirvesinde tartışma yaratan diğer bir konu ise İçişleri Bakanı Friedrich’in Müslüman örgütlere ”güvenlik ortaklığı” oluşturulması önerisi oldu. Bakan, öneriyi şu sözlerle dile getirdi:
”Burada temel olarak Müslüman cemaatler ile devlet kurumları arasında diğer alanlarda olduğu gibi bir ortaklık oluşturulması söz konusu. Gençlere örnek olacak, onların imrendiği, otorite sahibi kişileri belirleyip onları partner olarak kazanmak zorundayız. Böylelikle bu kişileri kendilerine örnek alacak gençlere ‘aşırılıklardan ve şiddetten uzak dur’ diyebiliriz.”
Hrıstiyan Sosyal Birlik partili İçişleri Bakanı, İslam Konferansı’nın üyesi olan ve olmayan Müslüman örgütlerle birlikte bu konunun ele alınacağı bir toplantının ilkbahar aylarında düzenleneceğini belirtti. Önerinin, aşırılık yanlılarının Müslüman kuruluşlar tarafından ihbar edilmesini içermesi, şüphelere ve tepkilere yol açtı.
Müslümanları temsilen kişisel olarak İslam Konferansı’na katılan 10 kişi adına konuşan İslam bilimleri uzmanı Armina Omerika, Friedrich’in önerisini kaygıyla karşıladıklarını söyledi. Omerika, şunları kaydetti:
”Güvenliğe ilişkin önlemlerin, İslam Konferansı zirvesi öncesinde basında yayınlandığı şekliyle, Müslümanlar arasında kuşku ve kaygı yaratıcı biçimde muhbirlik kültürü oluşturacağına inanıyoruz. Ve bu kesinlikle uyumu desteklemiyor. Bu açıdan bakıldığında Alman İslam Konferansı’nın, devletin yeni güvenlik politikası tarafından kullanıldığı izlenimi doğuyor. Ve biz buna karşı çıkıyoruz.”
“Yanlış algılanır” uyarısı
İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich bu konuda bir yanlış anlaşma olduğunu söylese de diğer katılımcılar da bu öneriye tepki gösterdi. Almanya Türk Toplumu adlı derneğin Genel Başkanı Kenan Kolat şunları söyledi:
”Federal İçişleri Bakanının bu güvenlik konusunu öne çıkartarak belli bir mesaj vermek istiyor belirli kitlelere. Bunun tabii çok tehlikeli olduğunu, İslam’la güvenlik konusu yan yana getirildiği zaman İslam’ın sadece bu konuda algılanacakmış gibi kamuoyunda bir tehlike olduğunu kendisine söyledik.”
Öte yandan Alman İslam Konferansı’nda okullarda İslam din derslerinin okutulması ve üniversitelerde İslam ilahiyatı bölümlerinin kurulması yönünde atılan adımlar ise katılımcılar tarafından olumlu olarak değerlendirildi.
Jülide Danışman / Berlin (DW)
Editör: Ahmet Günaltay