AMERİKALI “MİLLİ”
EĞİTİM
Hüseyin MÜMTAZ
Şimdi, “Etnik milliyetçiliğe
karşıyız” tamam da; Amerikalı 40.000 öğretmen eliyle öğretilecek olan “Amerikan
etnik milliyetçiliğine” nasıl karşı duracağız?
Nereden biliyoruz “onlar”ın
“laik-demokrat-liberal-çağdaş” eğitim yapacağını?
Kaldı ki Amerika’nın “getirdiği”, Amerikan tipi
demokrasinin örneklerini bugün bütün Arap dünyasında görüyoruz..
Sicil dosyaları bizde mi, biz mi
seçeceğiz, hangi ölçülere göre, nasıl seçeceğiz, çalışmalarını nasıl kontrol
edeceğiz?
KPSS’ye girecekler mi?
Girmeyeceklerse neden
girmeyecekler?
MEB Projeler Koordinasyon
Merkezi Başkanı Ünal Akyüz İngilizce eğitimi için “Milli Eğitim”e alınacak
40.000 (YAZIYLA KIRK BİN) yabancı İngilizce öğretmeni ile ilgili açıklamalar
yapmış.
Ama Amerikalılarla nasıl bir
“Milli Eğitim”in becerileceğini anlatamamış.
Akyüz diyor ki; “Okullarda
English Cafe’ler açılacak ve buralarda yabancı ve Türk İngilizce öğretmenleri
ile öğrenciler pratik ağırlıklı etkinliklere katılabilecekler”.
Akyüz diyor ki; “Bu misafir
öğretmenler bizim İngilizce öğretmeninin yanında derse girecekler.”
Akyüz diyor ki; “Bu proje İngilizce öğretmenlerimizin
alınmasına yönelik hiçbir engel içermemektedir. Projenin bu kısmı zaten başka
bir fondan karşılanacak”.
Akyüz diyor ki; ”Birçok özel okulumuz, yabancı eğitim
veren okullarımız bunu zaten yapıyorlar. Şu anda Diyarbakır’da, Mardin’de iki
okulumuz Comenius Projesi çerçevesinde iki yabancı öğretmen istihdam etmiş
durumda. Bizim toplumumuz da buna çok açık”.
Akyüz diyor ki; “MEB Eğitim Teknolojileri Genel
Müdürlüğü bünyesinde ‘Multimedya Center’ kurulması hazırlıkları yapılıyor, bu
merkez aracılığıyla belirlenen pilot illerde uzaktan İngilizce eğitimi
yapılacak, bu çerçevede bin ABD’li İngilizce öğretmeni ile anlaşılacak, bu öğretmenlerin
Türkiye’deki İngilizce derslerinde belli sürelerle öğretmen ve öğrencilerle
karşılıklı İngilizce eğitimi yapacaklar”.
Akyüz diyor ki; “Öğretmenler bu işi organize edecek
ajanslar aracılığıyla gelecek, bunun için ihale açılması planlanıyor”..
Akyüz diyor ki; ”Biz de sadece standart bir maaş
belirleyeceğiz. İllere göre de değişebilir. Öğretmenin kalacak yeri, barınması
ajanslara ait olacak”.
Pes…
Demek artık “Milli Eğitim”
ajanslara ihale ediliyor..
İhaleyi kimler kazanacak
dersiniz?
Üstelik “Lojmanlar”ı da ajanslar
halledecekmiş..
Şu English Cafe’lerin çalışma/işletme
yönetmeliği var mı, nasıl olacak, ne olduğu, neler yapıldığı nasıl kontrol
edilecek?
Bu “misafir” öğretmenler
bizimkilerle beraber derse gireceklerse; misafirlere mi güvenmiyoruz,
bizimkilere mi? “Eğitmen kaliteleri”nden mi şüphedeyiz, görgü, bilgi ve
becerilerinden mi?
Kim, kimin yanında staj görecek?
“Projenin bu kısmı” başka bir “fondan”
karşılanacakmış.. TC Devlet Bütçesinden ayrı bir fon mu bu? Kaynağı ne? Başka (yabancı)
kaynaklar, kara kaşımız kara gözümüz için mi, yoksa babalarının hayrına mı bize
“fon” tahsis ediyorlar? Kaynağı genel bütçede belirtilmeyen fon, “kitaba uygun”
mudur?
Diyarbakır ve Mardin’e “giren”
Comenius’çular (ve gelecek olan 40.000 yabancı) 60’lı yıllarda örneğini
gördüğümüz….
….Ve hizmetlerini “hayırla yâdettiğimiz” bir tür “Barış
Gönüllüleri” mi?
Bakanlıkta kurulacak Multimedya
Center’da görev yapacak 1000 (YAZIYLA BİN) ABD’li İngilizce öğretmeni’nin “sadece”
İngilizce öğretmeni olduğuna nasıl emin olacağız?
Mevcut 48.000 öğretmenden proje
kapsamında yurt dışına gönderilecek 3000 öğretmen hangi ölçülere göre seçilecek,
neden hepsi gönderilmiyor, “fon” bu masrafa yetmiyor mu? ”Fon”un nasıl
kullanılacağına kim karar verecek?
Türkiye’de yabancı dil konusunda
bir kafa karışıklığı olduğunda hemfikiriz..
Dünyanın her tarafında, en ücra
köşelerdeki okullarda “yerli çocuklara” bal gibi İngilizce öğreten “bizim”
öğretmenlerimiz neden Türkiye’de aynı başarıyı gösteremiyorlar? Bizim çocuklar
mı “zor öğreniyor”, öğretmenlerimizin yurt içinde “motivasyonları” mı noksan?
Hepimiz çocuk yetiştirdik..
Onlarla beraber ilk-orta-liseyi yine ve yeniden okuduk, problemleri yaşadık.. 80’li yıllarda Bengaldeş’den İngilizce
öğretmeni gelmişti Anadolu Liselerimize..
90’lı yıllarda Avustralya’lılar
vardı.. Derslerde ve ders dışı “English Cafe”lerde “farklı branşlarda da”
eğitim faaliyetlerinde bulunduklarını sağır sultan duymuştu.
Bir daha pes..
Yine 80’li yıllarda devletin
Mili Eğitim Bakanı gece rüya görmüş, ertesi sabah kalktığında “Artık
okullarımızda yabancı dil, mecburi ders değil” genelgesi yayınlamıştı.
H.C. Güzel’di o zaman Milli
Eğitime “bakan” o bakan..
30 yılda aynı devletin yabancı
dil öğretimi politikası bu kadar zıt uçlarda gidip gelebilir mi?
Geliyoruz KPSS’ye..
Bildiğim kadarıyla iki cins
mesleki eğitim veren okul mezunları KPSS’ye girmeden doğrudan atanıyorlar;
askerler ve polisler.. Normali de budur zaten..
Öğretmenler de “bir zamanlar” öyleydi.
Eğitim Enstitüleri’ni yahut Eğitim
fakültelerini bitirenler “doğrudan” atanırdı. Sonradan bir “formasyon” meselesi
çıkarıldı.. Halen de okulu bitiren binlerce öğretmen KPSS’ye girip bekliyor..
Bekliyor..
Neden başka örnekleri sıkça görüldüğü üzere “açıktan
atanmıyorlar” da bekliyorlar?
Onlar bekliyor, Amerikalılar “doğrudan”
atanıyor.
Hak mı, revâ mı?
Amerikalıları da KPSS’ye
sokarsak belki hakkaniyet bir parça sağlanmış olabilir..
Masraflar “başka fon”dan da
karşılanacak olsa aynı derse iki öğretmenin girmesi israf değil mi?
Yabancılar hiç mi müstakil ders
yapmayacak?
O zaman da “çeşitli sakıncalar”
ortaya çıkmayacak mı?
Ne gibi sakınca mı?
Bizde okullarda “Andımız”ın
kaldırılma provaları yapılırken Amerikan okullarında her sabah sağ ellerini sol
göğüslerine, kalplerine koyarak Amerikalı öğrenciler nasıl bir “AND” okuyorlar
biliyor musunuz?
“I pledge allegiance to the flag of the United States of America, and
to the Republic for which it stands: one Nation under God, indivisible, with
Liberty and Justice for all.”
“Amerika Birleşik
Devletleri’nin Bayrağına, o bayrağın
simgelediği Cumhuriyete, Herkes için özgürlük ve adaletle, Tanrı’nın emri/himayesinde
bölünmez tek vatan üzerine bağlılık için and içiyorum.”
Şimdi yıllarca her sabah yukarıdaki
andı içerek mezun olan Amerikalı öğretmen, Türkiye’de hangi devletin milli
eğitimine göre öğrenci yetiştirecek dersiniz? 28 Mart 2011
57’NCİ ALAY HER
YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAY’IN NEFERLERİYİZ
Bir yanıt yazın